Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1625 – 2023/1022
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1625
KARAR NO : 2023/1022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2021
NUMARASI : 2018/878 Esas 2021/520 Karar
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 07.09.2013 tarihinde, davacı …’in eşi, davacı …’un babası olan …’in idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu destek …’in vefat ettiğini, desteğin sürücüsü olduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmadığını, davacıların ölenin desteğinden yoksun kalan üçüncü kişi olduklarını, davalı … başvurulduğunu, … için 183.842 TL, … için 29.753 TL tazminatın hesaplandığını ancak sonradan tazminatın ödenmeyeceğinin bildirildiğini, olayda desteğin kusurunun üçüncü kişilere yansıtılamayacağını belirterek maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … … için 183.842 TL, davacı … için 29.753 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 07.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05.04.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı talebini davacı … … için 250.000,00 TL’ye, davacı … için 35.915,32 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde trafik sigortasının olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davacıların üçüncü kişi sıfatını haiz olmadıklarını, tazminat talep edemeyeceklerini, ayrıca davalı tarafından davacılara tazminat ödemesi yapıldığı takdirde zarara sebebiyet veren sürücünün mirasçıları olmalarından dolayı yapılan ödeme oranında kendilerine rücu edileceğini, bu durumda davacıların alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini, dava konusu olayda vefat eden sürücünün kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında kaldığını, taleplerinin reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusur tespitinin Adli Tıp Kurumunca yapılması ve destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davalının sorumluluğunun poliçedeki limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu ve dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının olduğu, desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı tarafından 2015 yılında değişen genel şartların uygulanması gerektiği belirtilmişse de kaza tarihinin 2013 yılı olduğu ve bu nedenle bu genel şartların uygulanamayacağı, alınan aktüerya raporu ile davacıların destekten yoksun kalma zararlarının hesaplandığı, raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacıların taleplerinin ıslah sonrası da teminat limitleri içerisinde de kaldığı, SGK tarafından davacılara herhangi bir ödeme yapılmadığı, bu nedenle tazminat konusunda herhangi bir indirim uygulanmadığı, ayrıca kaza tespit tutanağında vefat edenin emniyet kemeri kullanıp kullanmadığının tespit edilememesi nedeniyle ve bu durumun aksini davacı tarafça da ispat edilememesi üzerine müterafik kusur yönünden herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı, faiz konusunda ise davalının taleplerinin haklı olduğu, kazaya karışan araçların özel araç olduğu ve davacıların tacir olmadığı da dikkate alındığında yasal faiz uygulanmasının gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, Davacı … … yönünden 250.000,00 TL tazminatın 22.01.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı … yönünden ise 35.915,32 TL tazminatın 22.01.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sınırın aşıldığını, kazanın oluşmasında kusur oranlarının belirlenmesi için rapor alınmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, desteğin emniyet kemeri takmadığının anlaşıldığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davacılar vekili, davacı …’in eşi, davacı …’un babası olan …’in idaresindeki araç ile karşı yönden gelen aracın çarpışması sonucu destek …’in vefat ettiğini, desteğin sürücüsü olduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmadığını, davacıların ölenin desteğinden yoksun kalan üçüncü kişi olduklarını, davacılar lehine hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85. Maddesinde Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları düzenlenmiş, aynı kanunun 91. Maddesinde ise işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu olduğu belirtilerek aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. Zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesi ile; motorlu araç işletenin 3. kişilere verdiği zararlar nedeniyle, onlara karşı olan hukuki ve mali sorumluluğu güvence altına alınmaktadır. Bu tür sigortada, kazaya neden olan araç işleteninin hukuki sorumluluğu güvence altına alınmış olduğundan, sigortacının zarar giderim yükümlülüğünün de bu ilke çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Davalı … ise; KTK’nun 91. madde gereğince mali sorumluluk sigortası yaptırması gereken işletenin, bu düzenlemeye rağmen sigorta yaptırmaması durumunda üçüncü kişilerin bedensel zararlarının yine yürürlükteki zorunlu mali mesuliyet sigortası hükümleri çerçevesinde karşılanması için kurulmuştur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde; “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” düzenlemesine yer verilmiş, aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Anılan bu düzenlemeler gereği, davalı … sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir. Dava konusu olayda davacılar vekili dava dilekçesinde, destek … idaresindeki zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın, davacı … … adına kayıtlı olduğunu belirtilmiş, dosyada mevcut kaza tespit tutanağında da … plakalı aracın davacı … … adına kayıtlı olduğu yazılmıştır. Bu hale göre desteğin idaresinde bulunan aracın kaza tarihi itibariyle tescil kayıtları dosyaya getirilerek davacının aracın işleteni olup olmadığının belirlenmesi ve buna göre işleten olduğunun anlaşılması halinde yukarıda açıklanan ilkelere hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre; Dava konusu olay 07.09.2013 tarihinde meydana gelmiş olup kaza tarihi itibariyle zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçeleri için kişi başı ölüm teminatının 250.000,00 TL olduğu anlaşılmış olup davalı … sorumluluğu davacılar yönünden bu limit ile sınırlıdır. Diğer bir deyişle, müteveffanın hak sahiplerine ödenecek “toplam tazminat tutarı” belirtilen limitin üzerinde olamaz.
6098 Sayılı TBK 53/3 maddesinde ölüm hâlinde uğranılan zararlar arasında sayılan “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” ifadesi ile Yargıtay uygulamalarına göre desteğin başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişi olduğu kabul edilmiş, bir kimsenin, başkalarının desteği sayılabilmesi için, fiili bakım ilişkisinin varlığı yeterli sayılmıştır. Destek ilişkisini, hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu amaçladığını, hısımlık ilişkine ve nafaka hakkındaki hükümlere dayanmadığını belirterek, kanun gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişinin değil, fiilen ve düzenli olarak, onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi, gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimsenin destek sayılacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay uygulamalarında anne ve baba, çocuklarının ölümü tarihinde bakıma muhtaç olmasalar dahi ileri tarihlerde çocuklarının bakımına ihtiyaç duyabileceklerini, anne ve babanın çocuklarından her zaman maddi ve manevi destek alacağı bu nedenle tazminat hesabı yapılırken sağ olan anne ve babaya destek payı ayrılması gerektiği kabul edilmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan 01.02.2021 tarihli aktüerya ek raporunda, müteveffanın annesi … için müteveffanın gelirinden pay ayrılmış ise de anne için hesaplama yapılmadığı, davacı eş … … için 307.785,16 TL, davacı çocuk … için 35.915,32 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı görülmüştür. Bu durumda, olay tarihi itibariyle kişi başı poliçe limitinin 250.000,00 TL olduğu gözetilerek (müteveffanın annesi …’in de destekten yoksun kalma zararı da hesaplanarak) davacılar ve dava dışı anne yönünden 250.000,00 TL’lik limit üzerinden “garame hesabı” yapılarak davalı …’nın sorumluluğunun her bir davacı yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken davacılar lehine toplamda limiti aşacak biçimde ve müteveffanın annesinin destekten yoksun kalma zararı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
6-Eskişehir 1. İcra Müdürlüğünün 2021/3673 esasına yatırılan 481.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.