Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1611 E. 2021/1699 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2021
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen dosya davacıları vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davacıların desteği olan … 02.06.2015 tarihinde yönetimindeki araçla, … plakalı çekiciye bağlı ……. plakalı yarı römorka arkadan çarpması sonucunda ağır yaralandığını ve kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, kazanın oluşumunda çekici sürücüsü olan davalı …’in asli kusurlu olduğunu, davacılardan … …’ın müteveffanın eşi, … ve … …’ın anne ve babası, … ile … …’ın da çocukları olduklarını, davalılardan …’in kazaya sebebiyet veren … plakalı çekici ile … plakalı yarı römorkun işleteni, davalı …’in şoförü, davalı … A.Ş.’ninde ZMSS ve kasko poliçelerini düzenleyen şirket olduğunu bildirerek şimdilik davacı … … için 5.000,00TL maddi tazminat ile 35.000,00TL manevi tazminatın, davacı … için 10.000,00TL maddi ve 35.000,00TL manevi tazminatın, davacı … … için 10.000,00TL maddi ve 35.000,00TL manevi tazminatın, davacı … … için 10.000,00TL maddi ve 35.000,00TL manevi tazminatın, davacı … için 10.000,00TL maddi ve 35.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davacı … …’a velayeten mahkemenin…… esas sayılı dosyasında açılan birleşen dosyanın dava dilekçesinde özetle; davacının kazada vefat eden …’ın çocuğu olduğunu, kaza tarihinde anne karnında iken sonradan doğduğunu, murisinin desteğinden yoksun kaldığını belirterek şimdilik 10.000,00TL maddi ve 35.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacılar vekili 26.02.2021 tarihli dilekçesi ile asıl dava yönünden, davacı … … için 456.895,73TL, davacı … için 85.301,58TL, davacı … … için 110.048,95TL, davacı … … için 62.590,58TL ve davacı … için 115.316,76TL destekten yoksun kalma tazminatı ile birleşen dava yönünden davacı … … için 124.931,46TL destekten yoksun kalma tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazaya karıştığı bildirilen … plakalı aracın davalı nezdinde kaza tarihini de kapsar şekilde ZMSS ve İMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, 18 yaşından büyüklerin destekten yoksun kalma tazminatı isteyemeyeceklerini, fahiş miktardaki manevi tazminatın ve ticari faiz talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; hatalı tutulan kaza tespit tutanağını ve burada belirlenen kusur durumunu kabul etmediklerini, kazanın oluşumunda davacıların murisi/desteğin kusurlu olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olduğu, mahkemenin 30/05/2018 tarihli ve …..Karar sayılı kararı ile; “Ana dosyada davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacı … … için 289.329,47TL, davacı … için 34.504,96TL, davacı … … için 61.912,45TL, davacı … … için 40.334,35TL ve davacı … için 70.245,72TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine,Hüküm altına alınan miktarlara davalılardan … ve … yönünden 02/06/2015 olay tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. Yönünden 01/07/2015 dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davalı Sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, davacıların manevi tazminat istemli davasının kısmen kabulüne, davacı … … için 30.000,00TL, davacı … için 20.000,00TL, davacı … … için 20.000,00TL, davacı … … için 20.000,00TL, davacı … için 20.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, hüküm altına alınan miktarlara davalılardan … ve … yönünden 02/06/2015 olay tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. yönünden 01/07/2015 dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, birleşen dosyada davacı … …’ın destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulüne, 51.121,75TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, birleşen dosyada davacı … …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 20.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, hüküm altına alınan miktarlara davalılardan … ve … yönünden 02/06/2015 olay tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. yönünden 01/07/2015 dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,” karar verildiği, kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 11/09/2020 tarihli ve ……sayılı ilamında özetle; “davacı eş … hükme esas alınan 23.01.2018 rapor tarihindeki yaşının 36 olduğu, buna göre AYİM tablosuna göre evlenme ihtimalinin %9 olduğu ve 18 yaşından küçük üç çocuğu bulunduğu gözetilerek her bir çocuk sebebi ile %5 indirim yapıldığında davacı eş … evlenme ihtimalinin kalmadığı ve buna göre tazminattan evlenme ihtimali indirimi yapılmaması gerekirken; rapor tarihi yerine kaza tarihindeki yaşına göre yeniden evlenme ihtimali belirlenerek davacı eş için tespit edilen tazminattan %2 oranında indirim yapılmasının doğru görülmediği, Mahkemece benimsenen 29.06.2017 tarihli rapor ve 23.01.2018 tarihli ek hesap bilirkişisi raporunda, Yargıtay’ın emsal kararları ve tatbikata uygun olarak davacı kız çocuk için 22 yaşına kadar, davacı erkek çocuklar için 18 yaşını bitirinceye kadar destekten faydalanacaklarının kabulü ile tazminat hesaplanmış ise de; dosya kapsamında davacı çocukların eğitim öğretim durumları yönünden her hangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığı, buna ilişkin belge yada bilginin dosyaya kazandırılmadığı, davacılar vekili tarafından çocukların özel okulda eğitim gördüklerinin ileri sürüldüğü, bununla ilgili belge, bilgi sunulmadığı, desteğin üniversite mezunu, davacı sağ eşin lise mezunu olduğu, desteğin diğer iki kardeşinin de üniversite mezunu olduğunun anlaşıldığı, bu durumda mahkemece; davacı çocukların eğitim – öğrenim durumları araştırılarak, buna dair belge ve bilgilerin temin edilmesi, derslerindeki başarı durumları, bulundukları sosyal çevre, yaşadıkları yöre, desteğin üniversite, davacı annenin lise mezunu olması, gelir durumları ve diğer etki durumları üzerinde durulması ve yukarıda açıklanan ilkeler ışığında yükseköğrenim görmelerinin kuvvetle muhtemel olması halinde davacı çocuklar için 25 yaş sonuna kadar tazminat hesabı yapılması gerekirken, bu konuda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile davacı erkek çocukları için 18 yaş, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü ile tazminat hesabı yapılmasının da doğru görülmediği, kabule göre de; davalı tarafa ait araç, … özel ekipmanlı çekici olup, ticari nitelikte ki araçlardan olmakla, TTK’nın 3.maddesi uyarınca bu müesseseyi ilgilendiren fiil ve işlerin ticari iş sayılması ve ayrıca 3095 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 2. fıkrasında; “arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizi, T.C….’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü faiz oranına göre istenebileceği” belirtilmiş olmasına göre, olayda istem gibi ticari (avans) temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesinin de doğru olmadığı” gerekçesi ile asıl ve birleşen dosya davacıları vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 11/09/2020 tarihli ve ….. sayılı ilamında belirtilen eksiklikler giderilerek bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacıların desteği olan (… ….) …’ın davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki diğer davalı …’in işleteni olduğu, davalı … A.Ş.’ninde ZMSS yaptığı … plakalı çekici ve bağlı bulunan … plakalı römork ile çarpışması neticesinde ölümlü kaza meydana geldiği, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki aracı ile kavşakta sola dönüş yaptığı sırada, sağ yanında gelmekte olan davacıların murisinin sevk ve idaresindeki araca geçiş hakkını vermemesi, dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarının sonucu sevk ve idare hatası nedeniyle kazanın oluşumunda %75 oranında kusurlu olduğu, davacıların murisinin ise sevk ve idaresindeki aracı ile kavşağa yaklaşırken kontrollü bir şekilde seyretmemesi, kavşakta hızını asgari hadde düşürmemesi, kavşağa giriş yapan davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araca karşı herhangi bir ikaz ve fren tedbirine başvurmaması nedeniyle olayda %25 oranında kusurlu bulunduğu, trafik kazasında vefat eden …’ın eşi olan … … ile çocukları …, … … ve … …’a destek olduğu, ölümü ile anılan şahısların destek zararlarının oluştuğu, … … ile …’ın da anne ve baba olarak oğulları …’ın desteğinden mahrum kaldıklarının kabul edildiği, davacıların desteği …’ın Ankara …’ta faaliyet gösteren … İhtiyaç Maddeleri Lojistik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin satın alma ve satış müdürü görevini yürüttüğü, şirketin büyük ortağının oğlu olduğunun açıklandığı, anılan şirketin sicil ve vergi kayıtlarının getirtildiği, desteğe ait maaş bordrolarının asgari ücret üzerinden düzenlendiği, Yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun surette desteğin gelir durumunun tespiti bakamından ilgili meslek odalarından araştırma yapıldığı, aktüerya bilirkişisi ana raporunda desteğin gelir durumunun tespitinde müzekkere cevaplarında bildirilen gelirlerin ortalaması esas alınmışsa da, bu durumun gerçeği yansıtmadığının kabulüyle desteğin çalıştığı …….A.Ş.’nin büyüklüğü ve kapasitesi nazara alınarak burada görev yapan bir satın alma ve satış müdürünün gelirini belirlemede daha gerçekçi bilgi veren … …… Sendikasının bildirdikleri gelir durumlarının esas alınması cihetine gidilip, bilirkişiden 01/02/2021 tarihli ek rapor alındığı, buna göre davacılardan … …’ın 456.895,73 TL, …’ın 85.301,58 TL, … …’ın 110.048,95 TL, …’ın 115.316,76 TL ve … …’ın 62.590,58 TL, … …’ın 124.931,46 TL destek zararları oluştuğunun belirlendiği, davalılardan … kazaya kusuruyla sebebiyet veren araç şoförü, … araç işleteni, davalı Sigorta Şirketininde kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini de kapsar şekilde ZMS (trafik) sigortası poliçesini (136313015 nolu) düzenleyen sigorta şirketi olarak bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, poliçe limitinin ölüm halinde şahıs başına 290.000,00TL olduğu, davacıların manevi tazminat isteminde de bulundukları, davalı …’in (asli) %75’lik kusurlu eylemi sonucu meydana gelen trafik kazasında, muris …’ın vefatı neticesinde, davacılarda (… … babası, … annesi, … …’ın eşi, …, … … ve … … çocukları olarak) meydana gelen çaresizlik ve acı nedeni ile ruh sağlıklarındaki bozulma ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22/06/1966 tarih, 1996/70 sayılı içtihadı ile belirlenen manevi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin ilkeler ve Hukuk Genel Kurulunun 26/06/2004 tarihli ve …… karar sayılı içtihadı ile belirlediği caydırıcılık ilkesi ve TBK’un 56/2 maddesi düzenlemesi ihlal sonucu gözetilerek davacıların uğradığı manevi zararın giderimi amacı ile paranın satın alma gücü itibari ile belirlediği bir meblağın davalılardan alınarak, davacılara verilmesi sureti ile zedelenen yaşama sevincini tazelemek, bunu yaparken felaketi özlenir kılmama, davalıları ekonomik bir yıkıma sürüklemeksizin, daha dikkatli ve özenli olmaya sevketme amacının hedeflendiği gerekçesi ile asıl dava yönünden davacıların maddi tazminat istemlerinin KABULÜNE, davacı … … için 456.895,73TL, davacı … için 85.301,58TL, davacı … … için 110.048,95TL, davacı … … için 62.590,58TL ve davacı … için 115.316,76TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılardan … ve … yönünden 02/06/2015 olay tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. yönünden 01/07/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, davalı Sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, davacıların manevi tazminat istemli davasının KISMEN KABULÜNE, davacı … … için 30.000,00TL, davacı … için 20.000,00TL, davacı … … için 20.000,00TL, davacı … … için 20.000,00TL, davacı … için 20.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, hüküm altına alınan miktarlara davalılardan … ve … yönünden olay tarihi olan 02/06/2015 tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. yönünden de dava tarihi olan 01/07/2015 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, birleşen dosyada davacı … …’ın destekten yoksun kalma tazminatı isteminin kabulüne, 124.931,46TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, birleşen dosyada davacı … …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 20.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, hüküm altına alınan miktarlara davalılardan … ve … yönünden olay tarihi olan 02/06/2015 tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. Yönünden de dava tarihi olan 01/07/2015 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş; hükme karşı asıl ve birleşen dosya davacıları vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Asıl ve birleşen dosya davacıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılardan … şirketinin düzenlediği … nolu poliçeden kaynaklı olarak manevi tazminat isteminden diğer davalılarla birlikte (poliçe limiti oranında) sorumlu tutulduğunu, … A.Ş.’nin poliçe limitinin 290.000,00TL olduğu dikkate alınarak, 130.000,00TL’lik kısmının manevi tazminat davasında, 160.000,00TL’lik kısmının maddi tazminat davasında poliçe limiti olarak değerlendirildiğini, limitsiz olan sigorta poliçesinin mahkemece eksik incelenerek hatalı şekilde poliçe limiti belirlendiğini, davaya konu olayda davalıların sigorta poliçesinin … nolu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile aynı poliçede bağıtlanmış Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi olduğunu, Kasko poliçesinin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi’ni aşan zararların tazmini için yapıldığını, davaya konu ….. poliçe nolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin Ölüm ve sakatlanma halinde kişi başına limiti 290.000,00-TL olsa da aynı poliçede bir arka sayfada yer alan “Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “Genişletilmiş Kasko” poliçesinde limitlerin Artan Mali Sorumluluk – Kombine Tek Limit sınırsız – Manevi Tazminat Talepleri 2.500.000,00-TL şeklinde belirlendiğini, görüldüğü üzere 290.000,00-TL limiti olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi’ni aşan sorumluluğun, Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “Genişletilmiş Kasko” ile maddi tazminat yönünden SINIRSIZ, manevi tazminat yönünden ise 2.500.000,00-TL limit ile davalı şirket tarafından sigortalandığını, hal böyle iken davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 290.000,00-TL ile sınırlandırılarak, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de bu oranlarda belirlenmesinin açık ve vahim bir hata olduğunu, Ankara BAM 26 HD tarafından HMK. 353/1-a-6 uyarınca verilen kararın kesin nitelikte olduğunu, söz konusu kararda davalı tarafa ait aracın ticari olması nedeniyle talep gibi tazminatların ticari faizle tahsiline karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, buna rağmen mahkemece son kararda hala adi yasal faize hükmedilmesini kabul etmediklerini, dava konusu trafik kazasından kaynaklanan araç hasarının tazminine ilişkin olarak Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …… karar sayılı dava dosyasında mahkemece alınan bilirkişi raporunda desteğin %12,5, davalı …’in %87,5 oranında kusurlu bulunduğunu, 14.11.2016 tarihli kararın kesinleştiğini, kusur durumuna ilişkin olarak kesinleşmiş mahkeme kararının kesin delil niteliğinin dikkate alınması gerekirken, mahkemece alınan ve tarafımızdan itiraza uğramış kusur raporunun hesaplamada dikkate alınarak desteğe %25 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, İtiraza konu raporda eski tarihli içtihatların şablon uygulamasına dayanılmak sureti ile desteğin aktif yaşamının (60) yaşında sona ereceği bundan sonra pasif devrenin başlayacağının kabul edildiğini, 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile ülkemizde kişilerin (65) yaşına kadar çalışabileceği kabul edilmiş olup, somut olayda desteğin eğitim durumu ve işi dikkate alındığında, işini (60) yaşında bırakarak emekli olmasını gerektirir bir neden bulunmadığından aktif yaşam süresinin hatalı belirlendiğini, bilirkişinin desteğin ücretini tespit ederken dosyaya kazandırılan emsal ücret araştırması sonuçlarının biri hariç tamamının ortalamasını alarak hesaplama yaptığını “ortalama” hesaplamasının birbirine yakın değerler arasında yapılması gerektiğini, Üniversite mezunu olan ve müdür kadrosu ile çalışan desteğin …’ya göre “asgari ücretin %50 fazlası ile çalışabileceğinin” yargı uygulamalarında kabul edilmediği gibi, hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, esasen … verileri dikkate alınsa idi herhangi bir eğitim gerektirmeyen “hamallık” işinin dahi asgari ücretin üzerinde (1 misli fazla) ücretlendirildiğinin görüleceğini, bu nedenle dosyaya kazandırılan belgelerde belirtilen ücretlerin “ortalamasının” belirlenmesine ilişkin işlem matematik bilimine aykırı olduğundan kabul etmediklerini, dosyaya kazandırılan en yüksek ücretin “ortalama” hesabına alınmamasının çelişkili olduğunu, mahkemenin vasıfsız işçinin en az ücreti olan asgari ücretin %50 fazlasını ortalama hesabına dahil ederken … AŞ. tarafından bildirilen ve emsal ücret araştırmasına ilişkin cevaplamalar arasında en yüksek tutar olan 9.500-TL – 10.000-TL ücreti ortalama hesabına dahil ettirmediğini, … ve … tarafından bildirilen ücrete itibar edilemeyeceğini, bir işveren kuruluşu olan ve tacirlerden oluşan …’nun kârlılık-verimlilik düşüncesi dahilinde gerçek ücretin belirtilmesinden kaçındığını, ….. verileri ile çelişir şekilde, üniversite mezunu, tecrübeli ve müdür sıfatı ile çalışan bir kişiye asgari ücretin %50 fazlasını aylık kazanç olarak bildirmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aynı şekilde … Sendikası tarafından bildirilen ücretin de üniversite mezunu tecrübesiz bir çalışanın ilk maaşı olabileceğini, somut olayda desteğin nitelikleri ile bağdaşmadığını, Mahkemenin sadece bu kurumlardan bildirilen rakamları esas alırken kurduğu gerekçenin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, müzekkere cevaplarının “gerçeği yansıtmadığı” bilgisine nasıl ulaşıldığının belli olmadığını, bu cevapların gerçek dışı olduğuna dair davalı yan tarafından dahi itiraz bulunmadığı gibi bu konuda bir araştırma da yapılmadığını, desteğin çalıştığı şirketle ilgili de bir araştırma olmadığını, desteğin çalıştığı şirketin “büyüklüğü” ve ” kapasitesi” ile ilgili dosyada bir bilgi/belge bulunmadığını, ücretin yeniden değerlendirilmesi, bu değerlendirme yapılırken de araştırma sonuçları arasında makul değerler dikkate alınmak sureti ile tazminata esas “ortalama” ücretin belirlenmesi gerektiğini, desteğe emsal işçi çalıştıran ve ücret bildiren üç şirketin; bizim … A.Ş., … A.Ş. ve … Ticaret A.Ş. olup, tazminata esas alınabilecek gerçek ücret bildiriminde bulunmuş olduklarından bu ücretlerin ortalaması alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, hesaplamada Türkiye için muhtemel bakiye ömür sürelerini tespit eden yerel ve güncel olan, gerek kamu kuruluşları gerek sigorta şirketleri gerekse de Yüksek Mahkemenin bir kısım dairelerince kullanılan TRH 2010 tablolarının yerine gerekçesiz ve dayanaksız olarak 1931 yılında Fransız toplumu için yapılmış olan bu nedenle hem güncel hem de yerel olmayan PMF simgeli bakiye ömür tablosunun kullanılmasının, tazmini gereken zararı gerçeğe en yakın değerden uzaklaştırdığı için adaleti sağlamayacağını, bakiye ömür tablolarının hukuk dışında bir bilim dalı olan “istatistik” biliminin konusu olduğundan, hangi tablonun kullanılacağı hususunda hukukçuların karar vermesinin mümkün olmadığını, tazmini gereken zararın hesaplanması teknik bir konu olup, HMK uyarınca bilirkişilik gerektireceğinden bilirkişi olarak adlandırılan ve aktüer niteliği bulunan uzmanlarca hesaplama yapıldığında bilimsel veriler kullanılacağından bilimin hukukla düzenlenmesi ise mümkün olmadığından kanun koyucunun bu hususta düzenleme yapmadığını, davacılar için hükmedilen manevi tazminat değerlerinin ailenin çektiği acı ve elem ile karşılaştırıldığında düşük olmasının dışında komik sayılacağını, hükmedilen manevi tazminat rakamlarını kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş.vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan hesap raporunun bütünüyle hatalı olduğunu, kanuna ve Yargıtay İçtihatlarına açıkça aykırı düzenlendiğini, Yerleşik yargıtay kararlarına göre; müteveffaya 2 pay, eşine 2 pay, çocuklara 1’er pay ve anne babaya 1’er pay sisteminde hesaplama yapılması gerektiğini, Bilirkişi tarafından hesaplanan tutarın; davacı eşin yoksun kaldığı destek tazminatı değil, Müteveffanın bakiye ömrü sonunda elde edeceği kazanç olduğunu(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/1724 E. – 2017/9209 K. sayılı ilamı), bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerektiğini, aktüer hesabı yapılırken arttırımsız temel yıllık gelir; arttırımlı yıllık gelir ve iskontolu yıllık gelirin üç ayrı sütun halinde ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğini, hesap raporunun denetime elverişli olmadığını, trafik kazasının meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, Ceza dosyasının celbi ile ilgili delillerin taraflarına tebliğini ve yeniden kusur incelemesi ve ceza dosyasının da değerlendirilmesi amacıyla yeniden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, dosyanın kusur durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla İTÜ’den seçilecek uzman bilirkişi heyetine gönderilmesi gerektiğini, gerek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi; gerekse de HGK kararları uyarınca yeterli kusur incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin, bozma nedeni olarak değerlendirildiğini, her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, … tarafından ödemeler TBK md.55 gereği, rücuya tabi olduğu takdirde hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiğini, Olay nedeniyle davacıya ödenen geçici iş göremezlik tazminatı 5510 sayılı kanun 21. maddesi gereği rücuya tabi olduğundan …’ya müzekkere yazılarak davacıya yapılan ödeme ile bağlanan gelirlerin sorulmasını talep ettiklerini, ZMM Genel Şartları B.2. maddesi gereği kaza tarihinden faiz talep edilmesinin usul ve yasa gereği mümkün olmadığını, genel şartlar gereği temerrüt söz konusu olamayacağından; temerrüt tarihi olarak hesaba esas tüm evrakların tebliğ edileceği (kusur raporu dahil) tarihin belirlenmesi gerektiğini, davacıların işbu davayı açmadan önce davalı şirkete hasar başvurusunda dahi bulunmadığını, bu nedenle kaza tarihinden hükmedilen faize ayrıca itiraz ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf eden davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleşen davalar, destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Somut olayda aktüerya bilirkişi raporunda, PMF 1931 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi uygulanarak düzenlenen rapor doğrultusunda, davacılar lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Destek ve Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken,… ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) destek ve hak sahibi davacıların bakiye muhtemel yaşam sürelerinin, destek alacakları sürelerin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, davacı tarafın itirazlarına rağmen destek ve davacıların 1931 tarihli “PMF” cetveline göre bakiye ömürleri ve destek sürelerinin tespiti ile tazminat hesabı yapılması doğru değildir.
2-Asıl ve birleşen dosya davacıları vekili dava dilekçelerinde, davalı … A.Ş.’nin, kazaya karışan diğer davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu aracın hem ZMSS ve hem de Kasko (İMSS teminatını içeren) sigortası şirketi olduğunu belirterek davacılar yönünden talep edilen maddi ve manevi tazminatların tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Dosya kapsamında davalı taraf aracı için, davalı sigorta şirketi nezdinde 04.02.2015/2016 vadeli, 136313015 nolu ZMSS poliçesi düzenlendiği, bu poliçede kişi başına ölüm ve sakatlık teminatının 290.000,00TL olduğu, yine araçla ilgili aynı vadeli,….. nolu birleşik kasko sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketince düzenlendiği, artan mali sorumluluk teminatının kombine tek limit altında sınırsız olarak teminat altına alındığı, artan mali sorumluluk sınırsız teminatı içinde, manevi tazminat taleplerinin 2.500.000,00TL ile sınırlandırıldığı görülmüştür.
Bu durumda davalı sigorta şirketi, davacıların ZMSS limitini aşan destek tazminatlarından sınırsız limit ile İMSS teminatı kapsamında sorumlu olduğu gibi, davacıların manevi tazminat taleplerinden de azami 2.500.000,00TL limit ile sorumludur. ZMSS poliçesi manevi tazminat zararını kapsamadığından, davalı sigorta şirketinin trafik sigortasından dolayı manevi tazminatlardan sorumluluğu bulunmamaktadır.
Buna göre mahkemece davacılar yönünden hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatlarının 290.000,00TL’sına kadar olan kısmının (290.000,00TL dahil) ZMSS poliçesinden, bakiye kısmının kasko poliçesi kapsamında bulunan İMSS teminatından tahsiline, manevi tazminatların kasko poliçesi kapsamında bulunan İMSS teminatından (azami 2.500.000,00TL limite kadar) tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi davalı sigorta şirketinin ZMSS poliçesi teminat limiti olan 290.000,00TL’nın 130.000,00TL’sının manevi tazminat (kabule göre de ZMSS poliçesinin manevi tazminatı teminat kapsamına almadığı gözetilmeden), 160.000,00TL’sının maddi tazminatta poliçe limiti olarak değerlendirilmesi ve bu şekilde davalı sigortacının tazminatlar ile yargılama gideri ve vekalet ücretlerinden sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Hüküm fıkrasının 4/F bendinde davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin 390.000,00TL olduğunun kabulü ile hükümde çelişki yaratılması ve Dairemizin 11.09.2020 tarihli, …… sayılı kararında da açıklandığı üzere, davalı tarafa ait araç, … özel ekipmanlı çekici olup, ticari nitelikte ki araçlardan olmakla, TTK’nın 3.maddesi uyarınca bu müesseseyi ilgilendiren fiil ve işlerin ticari iş sayılması ve ayrıca 3095 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 2. fıkrasında; “arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizi, T.C….’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü faiz oranına göre istenebileceği” belirtilmiş olmasına göre, olayda davacı tarafın istemi gibi hükmedilen tazminatlar yönünden ticari (avans) temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, tazminatların yasal faizle davalı taraftan tahsiline karar verilmesi de doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, aktüerya raporunu düzenleyen bilirkişiden yukarıda 1 nolu bentte belirtilen hususta ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir ek bilirkişi raporu alınması (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2598 E. – 2021/34 K. Sayılı kararı ile içtihat değişikliğine gidilerek, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemi benimsendiğinden), 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan hususlarda gözönünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden asıl ve birleşen dosya davacıları vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı sigorta şirketinin tüm, davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda 1, 2ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosya davacıları……. …, kendi adına asaleten küçük … …’a velayeten … … vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.04.2021 tarihli…… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekili ile davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davacılar tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacılara iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 2.673,10TL ve 2.220,07TL nispi, 59,30TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalı sigorta şirketine iadesine,
4-Davacılar tarafından yatırılan 300,00TL gider avansı ile davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 100,00TL istinaf gider avansından, kullanılmayan kısımların ilgili taraflara iadesine,
5-İstinafa gelen davacılar ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
6-Kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 07.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.