Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1601 E. 2023/876 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2021/1601 Esas – 2023/876 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1601
KARAR NO : 2023/876

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2020
NUMARASI : 2018/33 Esas 2020/479 Karar

DAVACI :
VASİSİ :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 14.04.2009 tarihinde, davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacı yayaya çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, davalı … şirketine 14.12.2017 tarihinde başvurmalarını rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak 100 TL sürekli, 100 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 31.03.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatını 972,82 TL’ye, sürekli işgöremezlik tazminatını 10.809,67 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … şirketi vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kazaya karışan aracın 27.06.2008-27.06.2009 tarihleri arasında 100.000 TL limitle ZMMS ile sigortalı olup sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olup kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan, sürekli işgöremezlik tazminatı yönünden aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, geçici işgöremezlik zararının teminat dışı olduğunu faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın 14.04.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanan davacının kazaya neden olan aracın ZMMS şirketinden talep ettiği geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 14.04.2009 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yaya olan davacıya çarpması sonucu yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesi ile davalı … şirketine sigortalı olduğu, dosya kapsamında alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %20, davacı yaya …’ın %80 oranında kusurlu olduğu, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan maluliyet raporuna göre; çalıma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %5,1 olduğu, sekel halinde kaldığı, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, alınan bilirkişi raporunda davacının 10.809,67 TL daimi iş göremezlik, 972,82 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 11.782,49 TL alacağının olduğunun belirlendiği, davalı … şirketi kazaya karışan aracın sigortacısı olması sebebiyle ve hesaplanan tazminatın da poliçe limiti dahilinde olduğu gözetilerek hesaplanan tazminatlardan davalının sorumlu olduğu, davalı … şirketinin 26/12/2017 tarihinde temerrüde düştüğü bu nedenle 26/12/2017 tarihinden itibaren davalı sigortalı aracın hususi araç olduğu da nazara alınarak yasal faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne; 972,82 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 10.809.67 TL sürekli iş göremezlik tazminatından oluşan toplam 11.782,49 TL tazminatın poliçe limiti ile sınırlı olacak şekilde davalı … şirketinin temerrüte düştüğü 26/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas teşkil eden kusur bilirkişi raporunda belirtilmiş olan oranların kabulünün mümkün olmadığı gibi 25.03.2020 tarihli hesap bilirkişi raporunda tespit edilmiş olan miktarların da Anayasa Mahkemesi iptal kararı ve güncel Yargıtay içtihatları göz önünde bulundurulduğunda davacının hak kaybı yaşamasına sebebiyet verdiğini, söz konusu miktarın ve dosya kapsamında düzenlenen kusur bilirkişi raporundaki oranların karara esas teşkil etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, kazanın oluş şekli ve kazadan hemen sonra düzenlenen kaza krokileri incelendiğinde sürücü …’ın %20 oranında kusurlu olduğuna ilişkin tespitin gerçek dışı olduğunu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen kusur bilirkişi raporunda, kazanın oluş şekli, çarpışma noktası ve çarpışma yerinin özelliklerinin belirtildiği krokiye yer verildiğini, kaza krokisine göre Sento Caddesi Alay Kavşağı istikameti yönünde hız limitleri dışında seyir halinde olan … plakalı sayılı aracın yoldaki konumu ve davacı yayanın yola giriş yönü dikkate alındığında, davacı yaya …’ın yoldan çıkışa çok yakın olduğunun açık bir şekilde gösterildiğini, dikkatsiz ve özensiz bir şekilde hız limitlerini aşarak seyir halinde hareket eden … plakalı araç sürücüsünün kazaya asli oranda etki etmiş olduğu gerçeği göz ardı edilerek, yolu kontrol edip tedbirli bir şekilde yolun karşısına geçmeye çalışan yaya …’a %80 oranında kusur atfedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, maluliyet ve sağlık raporlarında …’ın ağır bir şekilde yaralandığı ve %5,1 oranında sürekli olarak malul hale geldiği sabit olup, bu denli bir yaralamaya sebebiyet veren araç sürücüsü …’ın hız limitlerinin çok üzerinde seyir etmiş olduğunun bir diğer göstergesi olup asli kusur sahibi olan …’ın %20 oranında kusurlu bulunduğuna ilişkin bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, mahkemece yapılan yargılamada dosya kapsamına dahil edilen 25.03.2020 tarihli hesap bilirkişi raporunun verilen karara esas teşkil etmesinin güncel Yargıtay içtihatları doğrultusunda benimsenen uygulamaya aykırılık teşkil ettiğini, 25.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosu kullanılmış ise de devre başı rant formülünün ve TRH-2010 yaşam tablosunun kullanmasının gerektiği (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı ve 14/01/2021 tarihli ilamı içtihat değişikliğine gidildiğini göstermektedir.) belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava konusu talebi zamanaşımına uğramış olup, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sürekli iş göremezlik tazminatı afaki olup kabulünün mümkün olmadığını, hükme esas alınan raporda davacı için hesaplanan geçici iş göremezlik giderinden davalı şirketin sorumlu olmadığını, bu konuda sorumluğun tamamen Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu, dava konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı yeterli inceleme yapılmadan kusurlu kabul edilerek hesaplama yapılmış olup hazırlanan rapor doğrultusunda eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, İtü Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin çelişkilerin giderilmesi yönünde rapor alınması gerekirken talebe rağmen bu husus değerlendirilmeden hukuka aykırı hüküm kurulduğunu, davacının dava önce başvurusunda gerekli tüm evrakları ibraz etmediği için geçerli bir başvurunun varlığından ve temerrütten söz edilemeyeceğini, bu nedenle mahkemece hesaplanan temerrüt tarihi hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
14.04.2009 tarihinde davalı şirkete Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın davacı yayaya çarpması sonucu yaralanan davacı için geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemi ile açılan davada, Yerel Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin birinci fıkrasında; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklinde düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, kaza nedeniyle dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’ın katılan …’ı yaralanmasına neden olma suçundan mahkumiyetine karar verilerek HAGB uygulandığı, taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçunun ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesinin 1. fıkrası kapsamında olup ceza zamanaşımı süresinin 5237 sayılı TCK’nın 66/e maddesi uyarınca 8 yıl olduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının trafik kazası sonucu yaralandığı, dava konusu eylemin aynı zamanda suç oluşturduğu ve TCK’nın 89/1 maddesine göre ceza yargılaması yapıldığı anlaşılmaktadır. Yaralama olayı 14.04.2009 tarihinde gerçekleşmiş eldeki dava 12.01.2018 tarihinde açılmıştır. Bu durumda davanın açıldığı tarih itibariyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde düzenleme altına alınan 2 yıllık zamanaşımı süresi ile olay tarihinden itibaren de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1 ve 66/1-e maddeleri uyarınca 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçmiştir. Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’i ileri sürüldüğüne göre; davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmediğinden davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ilk derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kaldırma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, davacı vekilinin istinaf talebinin kaldırma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, Buna göre;
1-Davacının geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatına ilişkin davasının zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 269,85 TL maktu karar ilam harcından peşin ve ıslahla alınan 90,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 179,55 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13 maddeleri gereğince hesaplanan 11.782,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yerolmadığına
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
II-İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafça yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 63,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafça yapılan 27,50 TL istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına
5-Davacı ve davalı tarafından yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda davacı ve davalıya iadesine,
6-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere 10.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.