Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1572 E. 2023/968 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1572 – 2023/968
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1572
KARAR NO : 2023/968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2021
NUMARASI : 2018/668 Esas 2021/273 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 24/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 16.12.2011 tarihinde davalıların sürücüsü işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın davacı yayaya çarpması sonucu davacının yaralandığını, davalı sigorta şirketine 03.07.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 100 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ile 1.000 TL tedavi giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 11.12.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatını 1.937,35 TL’ye, sürekli işgöremezlik tazminatını 14.577,79 TL’ye, tedavi giderini 4.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, kazaya karışan … plakalı aracın 06.12.2011 tarihinde … Sigorta AŞ ‘ye sigortalı olduğunu belirterek davanın husumet yokluğundan reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, …’ın kazanın meydana gelişinde kusurunun bulunmadığını, aracı park ederken yaptığı manevra sırasında kaldırım yerine yolda yürüyen aracın arkasına geçen davacıya çarptığını, davacının tam ve asli kusurlu olduğunu, kaza sonrası davacıyı alarak hastaneye götürdüğünü, daha sonra sağlık durumu ile ilgilendiğini ve hastaneden davacının iyileştiğinin bildirildiğini, davacının sadece kolunda çatlak bulunduğunu, davacının savcılık aşamasında şikayetten vazgeçmesi nedeniyle eldeki davayı açamayacağını, maluliyet yönünden AKT’dan rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen davacının yaşadığı sağlık sorunları ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığını, davacının başka sağlık sorunları nedeni ile davalıları sorumlu tutmasının hukuken kabul edilebilir olmadığını, kazadan 7 yıl sonra açılan davanın zenginleşme amacı taşıdığını, olayın meydana gelişinde davacının kusurlu olduğunu, maluliyet ve kusur yönünden ATK’dan rapor alınarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davası niteliğinde olduğu, davanın 8 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı, kaza sonrası kaza tespit tutanağı düzenlenmediği anlaşılmış olup savcılık aşamasında alınan ifade tutanaklarından ve görgü tespit tutanağından 16.12.2011 tarihinde … plakalı aracın geri geri park etmek için manevra yaptığı sırada davacı … ile dava dışı … ‘ya çarptığı ve kazada davacının yaralandığı, … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla davalı … adına kamyonet olarak kayıtlı olduğu, dosyada mevcut … plakalı araca ait zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden aracın davalı sigorta şirketi tarafından 15.12.2011 tarihinde tanzim edilen sigorta poliçesi ile 15.11.2011- 15.11.2012 tarihleri arasında sigortalandığı, sigortalının davalı … olduğu ve şahıs başı sakatlık ve ölüm tazminat limitinin 200.000 TL olduğunun görüldüğü, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; maddi tazminat talebi yönünden; 16.12.2011 tarihinde davalı sürücü …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile geri geri park etmek için manevra yaptığı sırada davacı … ile dava dışı … ‘ya çarptığı ve kazada davacının yaralandığı, olayın meydana gelişinde … plakalı araç sürücüsünün %75, davacının %25 oranında kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının çalışma gücünü %6.1 oranında yitirdiği ve 4 ay süre geçici iş göremez hale geldiği, davacının sürekli iş göremezlik zararının 14.577,79 TL, geçici iş göremezlik zararının 1.937,35 TL ve tedavi giderinin 123,30 TL olduğu ve bunun poliçe teminat limitleri için kaldığı, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde müvekkili tarafından yapılan masraf olarak talep ettiği ve değer arttırım dilekçesinde masraf (tedavi gideri – bakıcı gideri- yol gideri vb.) olarak 4.000,00 TL ye artırdığı masraflar arasında davacının geçici olarak bakıcıya muhtaç olduğu süre içinde talep edebileceği bakıcı gideri tazminatının yer almadığı, dava dilekçesinde de geçici bakıcı gideri tazminatına ilişkin talebinin bulunmadığı, manevi tazminatın yasal şartları oluştuğu gerekçesi ile; maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne, 1.937,35 TL geçici işgörmezlik tazminatı, 14.577,79 TL sürekli işgörmezlik tazminatı, 123,30 TL tedavi masrafı olmak üzere toplam 16.638,44 TL’nin davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 16.12.2011 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta AŞ yönünden temerrüt tarihi olan 17.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 7.500 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikten davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 18.10.2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna karşı itirazları konusunda menfi veya müspet olarak değerlendirilme yapılmadan kusur yönünden karar verilmesinin yerinde olmadığını, 18.10.2019 tarihli raporda; davacının 16.12.2011 tarihli ifadesinde bahsetmiş olduğu “kaldırımın kenarında yürüyordum” beyanı esas alınarak %25 oranında kusur verilmiş olmasının doğru olmadığını, davalının tek yönlü yolda, geri geri manevra yapmasının yasak olmasına rağmen kaldırımda yürüyen davacıya çarpmış olması nedeniyle %100 kusurlu olması gerektiğini, tedavi giderleri yönünden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçesinde 17.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna atıf yapılarak ve tedavi gideri olarak yalnızca 123,30 TL yol masrafı hesaplandığını, 17.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı vekilince dava dosyasına, davacının sağ humes (omuz) kırığı tedavisine ilişkin SGK tarafından ödenmeyen tedavi giderlerine ait herhangi bir fiş, fatura, makbuz vs. gibi yazılı bir belge sunulmamıştır.” denilmiş ise de davacının tedavi olduğu Özel Lokman Hekim Hastanesine müzekkere yazılmasını talep etmiş olmalarına rağmen, tedavi giderlerinin getirtilmediğini, kaldı ki kişinin haksız eylemden zarar gördüğünün ve bedensel zarara uğradığının kanıtlanması yeterli olup, ayrıca tedavi giderleri için fatura ve makbuz gibi belgeler bulup getirmesinin koşul olmadığını, hiç bir tedavi gideri yokmuş gibi rapor verilmesinin kabul edilebilir olmadığını, ( Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 08.02.2016 tarihli 2015/15122E. 2016/1287K. sayılı kararı) 17.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda, “Davacının trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle bir kamu veya SGK ile sözleşmesi bulunan özel hastanede tedavi görmesi durumunda, davacının muayene, tetkik tahlil, operasyon, ilaç vs. gibi tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiği belirtilmiş ise de tedavi giderlerinin tarifelerle sınırlı olmadığını, zarar gören kimsenin bütün giderleri isteyebileceğini, bu nedenle tedavi giderleri zararının objektif değil subjektif olarak değerlendirilmesi gerektiğini, (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 30.03.1985 tarihli, 1985/604E 1985/2504k. sayılı kararı), bilirkişinin hesap yapmaktan kaçınması ve tedavi giderlerinin kurumca karşılanabileceğini beyan etmesinin hatalı olduğunu, mahkemece bakıcı gideri talebini bulunmadığı gerekçesiyle, bakıcı giderinin hesaplanmasından kaçınarak, bakıcı giderini reddetmesinin hatalı olduğunu, 17.09.2018 tarihli dava dilekçesi ve 11.12.2019 tarihli ıslah dilekçesinde tedavi gideri talebi bulunduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarından da bilindiği üzere, bakıcı gideri tedavi giderleri kapsamındadır ve limitler dahilinde davalı trafik sigortacısı tedavi giderlerinden de sorumlu olup (Yargıtay 11. H.D. T.12.02.2004 E.2003/6318 K.2004/1185) mahkemenin bakıcı giderinin hesaplanması için dosyanın bilirkişiye göndermemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının yıllarca çeşitli ameliyatlar olması ve karşı yanın maneviyata ilişkin herhangi bir adım atmamış olması sebebiyle manevi tazminatta indirim yapılmasının kabul edilemeyeceğini, her ne kadar olayın oluş tarihi itibari ile faiz işlemiş olsa da günümüzün yaşam standartlarına göre talep edilen tazminatın tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacının maluliyet oranının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan raporun 1.260 TL ücretinin yargılama giderleri arasında yazılmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunu, davalı …’ın aracını park etmeye çalışırken geri geri manevra yaptığı sırada, davacının kontrolsüz ve dikkatsiz bir şekilde kaldırım kenarında, taşıt yolu üzerinde, park edilmek üzere olan bir aracın arkasında bulunması sebebiyle kazanın meydana geldiğini davacının asli kusurlu olmasına rağmen %25 kusur verilmesinin hatalı olduğunu,
Dava dilekçesinde ileri sürülen davacının yaşadığı sağlık sorunları ile davaya konu kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının kazanın olduğu tarihte 57, Adli Tıp Raporunun alındığı tarihte 65 yaşında olup yaşlılığa bağlı sağlık sorunlarını kaza sebebiyle olmuş gibi davaya yansıtılmasının yanlış olduğunu, Savcılık soruşturma dosyası ve kaza sonrası davacının tedavi evrakları, hastane kayıtlarına bakıldığında davacının basit bir şekilde yaralandığının görüleceğini, davacının başka sağlık sorunlarını öne sürerek bu rahatsızlıklardan davalıları sorumlu tutmasının kabul edilmeyeceğini, dava konusu kaza ile davacının yaşlılığa bağlı sağlık sorunları arasında illiyet bağı bulunmadığını belirterek istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen … plakalı araca ait davalı şirket bünyesinde dava konusu olay tarihini kapsayan herhangi bir ZMSS poliçesine rastlanılmadığını, yapılan araştırma neticesinde dava dilekçesinde kaza tarihi olarak belirtilen 06.12.2011 tarihini kapsar trafik poliçesinin … … Sigorta AŞ de bulunduğunun tespit edildiğini, bu nedenle husumetin … … Sigorta AŞ ye yöneltilmesi gerektiğini, tramer kayıtlarının aleni olup, herkese açık ve herkes tarafından incelenebildiğini, bu durumda davacı vekilinin davalı şirket aleyhine tamamen kendi hatası ile dava açtığını, davalı şirket açısından husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi gerekirken kabul kararı verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunu, kusur raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, dava konusu kazanın davalı …’un aracı park etmeye çalışırken geri geri manevra yaptığı sırada, kaldırımda yürümesi gereken davacının, kontrolsüz ve dikkatsiz bir şekilde kaldırım kenarında, taşıt yolu üzerinde, park edilmek üzere olan bir aracın arkasında bulunması sebebiyle meydana geldiğini, kaza davacının ihmalinden ve kusurlu davranışından kaynaklandığından asli kusurlunun davacı olmasına rağmen %25 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, davalının kusur oranının gerçeğe aykırı olarak fazla gösterildiği gibi asli kusurlu davacının kusur oranının da yine hatalı bir biçimde düşük gösterildiğini, davacının iddia edildiği şekilde yaralanmasına neden olmasının mümkün olmadığını, kaldırımda yürümesi gereken davacının taşıt yolu üzerinde aracın arkasına ve manevra alanının içine atladığı düşünüldüğünde, kazanın meydana gelmesine davacının kendisi sebebiyet verdiğini, kusur oranlarının raporda hesap edilen tazminat miktarlarını doğrudan etkilediğini, bu nedenle rapordaki kusur oranlarına itiraz ederek yeniden rapor alınmasını talep etmelerine rağmen mahkemece itirazlarının dikkate alınmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu,
Dava dilekçesinde ileri sürülen davacının yaşadığı sağlık sorunları ile davaya konu kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, savcılık soruşturma dosyası ve kaza sonrası davacının tedavi olduğu hastane kayıtlarına bakıldığında davacının basit bir şekilde yaralandığının görüleceğini, davacının başka sağlık sorunlarını öne sürerek bu rahatsızlıklardan davalıları sorumlu tutmasının hukuken kabul edilebilir olmadığını, dosyada bulunan 21.11.2014 tarihli davacıya ait Lokman Hekim Hastanesinin raporunda, hastanın şikayetleri kısmında hastanın şikayeti; “5 yıldır her iki diz ağrısı olan hasta…” şeklinde tarif edildiğini, 2014 yılındaki bir raporda 5 yıldır diz ağrılarından şikayet eden hastanın, bu diz ağrılarının ve maluliyetinin sebebi olarak, 2011 yılındaki dava konusu kazayı göstermesinin açıkça kötü niyet olduğunu, geri manevrayla park etmeye çalışan bir aracın hızı ve çarpma hızı düşünüldüğünde bu olay neticesinde gerçekleşen yaralanmanın ancak basit bir yaralanma olacağını, kaza sonrasında davacının tedavisinin yapıldığı hastane kayıtlarının da yaralanmanın basit bir yaralanma olduğunu doğruladığını, Adli Tıp Kurumunun bu durumu hukuka aykırı bir biçimde dikkate almadığını, rapordaki hesaplamaları, davacının maluliyet oranını ve geçici iş göremez sayıldığı süreyi kabul etmediklerini, Adli Tıp Kurumunun, kaza tarihinde 57 yaşında olan bir kişinin kazadan yedi sene sonra dizlerindeki ağrıları gerekçe göstererek açtığı davada %6,1 oranında kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunu tespit etmesinin tümüyle hukuka aykırı olduğunu, itirazlarının değerlendirilmediğini bu hatalı tespite dayalı olarak tazminat hesaplanmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK 355 madde gereğince istinaf talebinde bulunan davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici işgöremezlik, sürekli işgöremezlik tazminatı, tedavi gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 16.12.2011 tarihinde davalıların sürücüsü işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın davacı yayaya çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici işgöremezlik, sürekli işgöremezlik tazminatı ile tedavi giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş;11.12.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatını 1.937,35 TL’ye, sürekli işgöremezlik tazminatını 14.577,79 TL’ye, tedavi giderini 4.000 TL’ye yükseltmiş; mahkemece davacının %25 kusur oranı, 6.1 maluliyet, 4 ay iyileşme süresi karşılığı maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 1.937,35TL geçici işgörmezlik tazminatı, 14.577,79 TL sürekli işgörmezlik tazminatı, 123,30 TL tedavi masrafı olmak üzere toplam 16.638,44 TL’nin davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 16.12.2011 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş yönünden temerrüt tarihi olan 17.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 7.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikten davalılar … ve …’ ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili kusur oranı, tedavi ve bakıcı gideri, manevi tazminat miktarı ve yargılama giderine; davalı … Sigorta AŞ vekili, pasif husumet; davalı … vekili, kusur ve maluliyet oranı ile illiyet bağına; davalı … vekili, kusur ve maluliyet oranı ile illiyet bağına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
1-Dava konusu 16.12.2011 tarihli trafik kazasına karışan … plakalı aracın 15.12.2006-03.02.2014 tarihleri arasında davalı … adına kayıtlı, aracın 15.12.2011-15.12.2012 tarihleri arasında da … Sigorta AŞ’ne (sigortalı … ) 200.000 TL limitle zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından dosyada bulunan poliçenin iptal edildiği yada geçersiz olduğuna ilişkin iddia ve ispatın bulunmadığı, davalı … Sigorta AŞ tarafından davacının dava öncesi 03.07.2018 tarihli başvurusu üzerine 06.07.2018 tarihinde hasar dosyası açılarak eksik belgelerin istendiği anlaşıldığından davalı sigorta şirketinin husumete ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
2-Davacının maluliyetine ilişkin rapor Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınmıştır. 19.06.2019 tarihli raporda; hasta ile yapılan görüşmede; araç dışı trafik kazası geçirdiğini, sağ omzunda kırığı olduğunu, 45 gün sonra opere edildiğini, aktif şikayet olarak sağ omzunu kaldıramadığını, ağrıları olduğunu, kazaya bağlı herhangi bir psikiyatrik şikayetinin olmadığını beyan ettiği, yapılan fizik muayenesinde; desteksiz mobilize olduğu, sağ omuzda abdüksiyonun 130 derece addüksiyonun 40 derece, fleksiyonun 120 derece, ekstansiyonun 34 derece, iç rotasyonun tam, dış rotasyonun 40 derece olduğu, üst ekstremite motor kuvvetlerinin bilateral tam olduğu, sağ omuz ön yüzde çevre dokudan açık renkli 0,5×0,5 cm’lik skar olduğu, her iki dizin 0-120 derece arası hareketli olduğu yaklaşık 14 cm’lik her iki diz ön yüzde vertikal skarlar olduğu, yapılan grafi incelemelerinde grafiye giren alanda belirgin bir kemik patolojisi saptanmadığı, 12.01.1956 doğumlu …’ün dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 16.12.2011 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen humerus üst uç kırığı dikkate alınarak; 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ile ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla mevcut bulgular değerlendirildiğinde ve meslek grup numarası bildirilmediğinden düz işçi alınarak çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı hesaplandığında; omuz eklem hareket kısıtlılığı için %34 olduğu, kişinin mevcut kliniği dikkate alınarak oranlandığında (56/380) özür oranının %5 olduğu, olay tarihli yaşına (55) göre (E cetveline göre) % 6,1 (altı virgül bir) olarak bulunduğu, çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %6,1 (altı virgül bir) olduğu, kaza nedeniyle tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin, kişinin yaşı ve çoklu kırıkları dikkate alındığında 2 (iki) ay olduğu, Tıbbi iyileşme süresinin kişinin yaşı ve çoklu kırıkları dikkate alındığında 4 (dört) aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporda davacıda kaza sonucu sağ humerus üst uç kırığı meydana geldiği belirtilerek sağ omuz eklem kısıtlılığı nedeniyle maluliyet oranı belirlendiği, kaza ile maluliyet arasında illiyet bağının kurulduğu davalılar tarafından iddia edilen davacının dizinde bulunan rahatsızlıklar nedeniyle maluliyet belirlenmediği anlaşılmakla oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile raporun hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
3-Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetle geri manevra yaptığı sırada aracın arkasındaki yaya davacı ve dava dışı 3.kişiye çarpması nedeniyle yaralıları hastaneye götürmesi nedeniyle terke dayalı kaza tespit tutanağı düzenlenemediği, olay yeri krokisi çizildiği, davacı, dava dışı yaralı … ve davalı sürücü …‘ın hazırlık ifadelerinden 16.12.2011 tarihinde saat 15.30 sıralarında Ankara ili Keçiören ilçesi yayla mahallesi porsuk sokak üzerindeki tek yönlü taşıt yolunun sağında kaldırım kenarında yürümekte olan davacı yaya ile arkadaşı …’ya davalı sürücüsü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetle geri manevra sırasında çarptığı; davacı yayanın olay mahalli olan tek yönlü taşıt yolunda yayaların güvenli olarak yürümelerine ayrılmış bulunan yaya kaldırımının olması nedeniyle, davacı yayanın yürüyüşü sırasında kendi can güvenliği açısından, yayalara ayrılan kaldırım üzerinde yürümesi gerekirken, aksine hareketle taşıt yolu üzerinde kaldırım kenarında arkadaşı ile yürüdüğü sırada, tek yönlü yolda kontrolsüz, geri geri manevra ile seyrine devam eden davalı sürücünün yönetimindeki kamyonetin arka kısmının olduğu yerden çarpılarak dava konusu yaralandığı trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı KTK’nun 68/1-c, Yönetmeliğin 138/1-c maddesine riayetsizliği nedeniyle tali kusurlu (%25 ); davalı sürücü …’un olay mahalli olan tek yönlü taşıt yolunda geri geri manevrasının yasak olmasına rağmen, geri manevraya başlamadan öncede, aracının arkası ile sağını ve solunu aracının yan dikiz aynalarının ve iç dikiz aynasının yardımıyla kontrol etmeden geri geri manevraya başlaması ve bu manevrasını düşük seyir hızıyla gerçekleştirmemesine bağlı kaldırım kenarında yürümekte olan davacı yaya ile dava dışı yayaya kamyonetinin arka kısmı ile çarparak, davacı ve dava dışı 3.kişinin yaralanmasına sebebiyet verdiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı KTK’nun 67/a-b, 84/j, Yönetmeliğin 137/ b-l-a maddelerine riayetsizliği nedeniyle asli kusurlu (%75) kusurlu olduğu anlaşılmış olup uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, Yerel Mahkemece bu kusur oranının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
4-Mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralanması sonucu duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; davacının yaralanmasının şekli ve niteliği, iyileşme süresi, gördüğü tedaviler, olayın meydana geliş şeklinin davacı üzerindeki etkisi, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda davacı için belirlenen manevi tazminatın uygun takdir edildiği görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesi ile davacının yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve yapılan masrafları talep etmiş olması nedeniyle HMK’nın 26. Maddesine uygun şekilde davacının talepleri dikkate alınarak karar verilmiş olmasına, davacının ayrı bir zarar kalemi olan bakıcı gideri zararına ilişkin talebinin bulunmamasına, maluliyet oranının, kaza ile maluliyet arasındaki illiyet bağının kaza tarihindeki yürürlükteki yasal mevzuat uyarınca ve yetkili kurumca belirlenmiş olmasına, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı … Sigorta AŞ’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı olmasına, bilirkişi tarafından belirlenen kusur oranlarının olayın oluşuna ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olması nedeniyle benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, manevi tazminatın takdirinde TBK.nun 56.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde, davacının dava konusu kazaya bağlı yaralanmasıyla ilgili SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin dosya kapsamına uygun olarak uzman bilirkişi tarafından belirlenmiş olmasına, dosyada taraflarca yapılan ve belgesi ibraz edilen yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre hesaplanmış olmasına göre davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili ile davalı … vekili, … Sigorta AŞ vekili ve … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59.30 TL’nin mahsubu ile kalan 210.55 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılardan alınması gereken 1.648,89 TL harçtan maddi tazminat yönünden alınması gereken 1.136,57 TL’den peşin alınan 260,00 TL+284,14 Tl+284,14 TL harcın mahsubu ile 308,29 TL’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat yönünden alınması gereken 512,00Tl harçtan peşin alınan 128,08TL+ 128,08 TL harcın mahsubu ile kalan 255,84 TL’nın davalı … ve davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda davacı ve davalılara iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 24.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.