Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/157 E. 2023/254 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/157 – 2023/254
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/157
KARAR NO : 2023/254

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2020
NUMARASI : 2018/248 Esas 2020/480 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 07.04.2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02.05.2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ.vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.01.2017 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davacı yayaya çarpması sonucu doktor olan davacının ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını ,davalıya başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00-TL geçici işgöremezlik,1.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 200,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 1.700,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 31.10.2019 tarihli dilekçesi ile rapor ücreti, ulaşım gideri, diz korsesi ve bakıcı gideri olarak yaptıkları 4.200,00-TL‘nin de davalıdan tahsilini istemiş, 19.03.2020 tarihli dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 49.271,18-TL’ye, tedavi giderini 506,72-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; kazaya karışan … plakalı aracın 06.01.2017-06.01.2018 tarihleri arasında Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sürücünün kusursuz olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, kusur ve davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesini, geçici işgöremezlik ve tedavi giderinin teminat dışı olup bu zararlardan SGK’nun sorumlu olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, 24/01/2017 tarihinde dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan davalı şirket tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalandığı anlaşılan … plaka sayılı aracın yaya olarak yoldan geçmekte olan davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda davacının yaralandığı, kusur durumuna ilişkin olarak alınan rapora göre meydana gelen kazada davacının % 70 oranında, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan araç sürücüsünün % 30 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının % 7, geçici iş göremezlik süresinin ise 90 gün olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesine göre işletene düşen hukuki sorumluluğun aynı Kanunun 91. maddesine göre poliçede belirtilen limitler altında sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığı, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının da poliçe kapsamında davalının sorumluluğunun bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, dosya kapsamında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına ve dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre davacının kaza tarihi itibari ile kamu personeli olduğu, geçici iş göremez kaldığı belirtilen süre içerisinde kamu personeli için yapılan ödemelerini almaya devam etmesi nedeniyle geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, dava dilekçesinde bakıcı gideri zararına yönelik bir talebin bulunmadığı, tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamında olduğu anlaşıldığından geçici iş göremezlik yönünden talebin reddine, sürekli iş göremezlik talebi yönünden davanın kabulüne, tedavi gideri talebi yönünden davanın kısmen kabulüne, ıslah dilekçesi ile talep edilen bakıcı gideri yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği kanısıyla geçici iş göremezlik tazminatı yönünden açılan davanın reddine, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden açılan davanın kabulü ile 49.271,18-TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatının poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 24/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tedavi gideri tazminatı yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 85,50-TL tedavi gideri tazminatının poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile temerrüt tarihi olan 24/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakıcı gideri tazminatına yönelik usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından ıslah ile belirtilen bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan 05.11.2016 günlü bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün % 30, davacı yayanın %70 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş ise de sigortalı araç sürücünün kusursuz, dava yayanın asli ve tam kusurlu olarak kazaya neden olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, olayın oluş biçimi ve dosya kapsamındaki tüm delillerden … plakalı araç sürücüsünün, hız sınırları içinde söz konusu trafik kazasını önleyebilmek adına her türlü tedbir ve önleme başvurduğunu, davacının 100 metre ilerideki yaya geçidini kullanmayarak yaya kurallarına uymaması ve dikkatsizce yasak olan yerden karşıdan karşıya geçmek istemesinden kaynaklandığının anlaşıldığını, kusur konusundaki tespit ve değerlendirmelerin çelişkileri gidermekten uzak, eksik araştırmaya dayalı olduğunu ,
Yerel mahkeme kararında, davacının dava konusu kaza sebebiyle oluşan maluliyet oranının, dava dosyasına sunulan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 12.07.2019 günlü raporuyla ortaya konduğu belirtilmiş ise de davacının vücut genel çalışma gücünden % 7 oranında kaybettiği, 90 gün geçici iş göremez halinde kaldığı yönündeki söz konusu rapora itiraz ettiklerini, davalı şirket tarafından haricen maluliyet konusunda bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, söz konusu raporun, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı … tarafından 28.02.2018 tarihinde düzenlendiğini, rapordaki aleyhe hususları kabul etmemekle beraber, söz konusu raporda Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen raporda fonksiyon kaybı oranının olması gerekenin üstünde tespit edildiği belirtilerek; değerlendirmeye alınmaması gerektiğinin ifade edildiğini, aynı raporda kabul anlamına gelmemek üzere, söz konusu kazanın ‘Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği’ne göre zarar görende %3 vücut fonksiyon kaybı oranına neden olduğunun tespit edildiğini, bu nedenlerle Adli Tıp Raporundaki tespitlere itiraz ettiklerini, hesap raporunda bu maluliyet oranına göre hesaplama yapılmasını da kabul etmediklerini ,Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Adli Tıp Raporunun içeriği hakkında ki somut itirazlarının değerlendirilmesi ve her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp 2. İhtisas Dairesi’nden rapor alınması yönündeki taleplerinin de mahkeme tarafından dikkate alınmadığını usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılması gerektiğini,
Yerel Mahkeme kararında, tedavi gideri tazminatı yönünden, poliçe teminatı kapsamında kabul edilerek; davalı şirket aleyhine tazminata hükmedilmiş ise de yeni yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarında, hastane giderleri tedavi süreci içinde olup trafik kazasında oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinde husumetin Yargıtay 17. HD’sinin kararlarında da belirtildiği gibi doğrudan SGK’na yöneltilmesi gerektiğini, davalı şirketin tedavi giderleri nedeniyle hukuki ve yasal sorumluluğu bulunmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile tedavi gideri istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Mali Sorumluluk Sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere mahkemece hükmedilen tedavi giderinin 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 Esas,-2020/40 Karar, sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinden alınmıştır.12.07.2019 tarihli raporda; 13.11.1966 doğumlu davacı …’ın dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 24.01.2017 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen sol tibia laterel platoda nondeplase parçalı kırık, sol humerus başı kırığı, sol omuz kürek kırığı nedeniyle davalının da talebi gibi Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince özür oranının %7, tıbbi iyileşme süresinin 90 gün olduğu belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatı ile SGK’ca karşılanmayan tedavi giderlerinden kusur oranına göre davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa ve davalının talebine uygun olarak alınan rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirme ile mahkemece alınan kusur raporunun aynı yönde olduğu ve kazanın, 24.01.2017 günü saat 19:15 sıralarında sıralarında dava dışı sürücü belgeli ve alkolsüz sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı 1994 model … marka özel aracıyla Piri Reis caddesini takiben, şehit Korhan Ekiz Bulvarı istikametinden, Akdeniz caddesi istikametine seyirle olay mahalli olan Piri Reis caddesi No: 49 önüne geldiğinde kendi aracının sağ ön tampon kısmının olduğu yerden, seyir yönüne göre yolun sağındaki …adlı iş yeri önünden taşıt yolunun karşısına geçmeye çalışan davacı yaya …’a çarpması ile yayanın yaralanması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacı yaya …’ ın geçiş yaptığı yerin sağ yakın ve kanunda ön görülen 100 m sınırları içinde yaya geçidinin bulunması nedeniyle, kendi can güvenliği açısından 2918 sayılı KTK’nun 68/b ve yönetmeliğin 138/b maddelerinde yayaların uyması gereken kurallardan olan yaya geçidini kullanarak güvenli olarak yolun karşısına geçişini sürdürmesi gerekirken, yaya geçidini kullanmadan ve geçişine başlamadan önce solundan gelen davalı sigorta şirketine sigortalı aracın sürücüsü ile kendisi arasındaki uzaklık mesafesini de yeterince kontrol etmeden geçişine bağlı sigortalı aracın sağ ön tampon kısmı ile, sol bacağının olduğu kısımdan çarpılarak dosya kapsamına göre yaralandığı dava konusu trafik kazasının oluşumunda asli kusurlu (%70) olduğu; dava dışı sürücü …’ın … plakalı özel aracıya seyri sırasında; seyir ettiği taşıt yolunun yerleşim alanı olmasına bağlı azami seyir hızının 50 km ile sınırlandırılmış ve seyir yönünde yaya geçidinin de olması yanında gün durumunun da gece oluşunu göz-önüne alarak önündeki seyir alanını daha dikkatlice ve tedbirlice kontrolü altında tutarak ve seyir hızını yerleşim alanındaki hız limitinin altına indirerek seyrine devam etmesi gerekirken, kazanın oluş şekli ile kaza yeri ile yaya geçidi arasının 22 m olması göz önüne alındığında seyir hızını azaltmadığından 2918 sayılı KTK’nun 52 a-b yönetmeliğin 101/a-b maddelerine riayetsizliği nedeniyle seyir yönüne göre yolun sağından soluna yaya geçidini kullanmadan geçiş yapan davacı yayaya aracının sağ ön tampon kısmının olduğu yerden, sol bacağının olduğu kısımdan çarparak yayanın dosya kapsamsına göre yaralanmasına sebebiyet verdiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda tali kusurlu (%30 )olduğu belirlenmiş olup uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, Yerel Mahkemece bu kusur oranının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davacının tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamda bulunduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.371,55-TL karar harcından peşin alınan 842,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.528,65-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine ,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 07.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.