Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1496 E. 2021/1718 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davacı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı …. plakalı aracın davalı … adına sigortalı olduğunu, sigortalı aracın 11.04.2015 tarihinde sürücü …’ın 1.79 promil alkollü ve tam kusurlu olarak kazaya karıştığını, kaza sonucu…. vefatı nedeniyle 145.825,00 TL,… yaralanması nedeniyle 39.187,00 TL ödeme yapıldığını, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4. maddesi gereğince sigortalıya rücu şartlarının oluştuğunu, sigortalı …’ın dava tarihinden önce vefat ettiğini, TMK.nın 599 ve 644. maddesi gereğince veraset almak için yetki verilmesini ve 185.012,00 TL’nin sigortalının mirasçılarından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, …’ın anne ve babası olan davalıların murisin 15.05.2015 tarihinde ölümünden sonra Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.07.2015 tarih … Karar sayılı ilamı ile mirası reddettikleri ve bu suretle mirasa intikal yoluyla murisin borçlarından sorumlu olmadıklarını, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin ….. Sayılı kararı gereğince yapılan yargılamada ….. plaka sayılı araç nezdinde 06.09.2014-2015 başlangıç ve vade tarihli Karayolları ZMMS poliçesi kapsamında doğan zararları teminat altına aldığı, teminat kapsamı dışında olmayan alkollü araç kullanımına bağlı olarak meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden şahsın desteğinden yoksun kalanlar lehine destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yaptığı ve bu ödemenin alkollü araç kullanımı nedeniyle sigortalı …’ın mirasçılarından tahsili istemiyle dava açtığı, sigortalının dava tarihinden çok önce 15.05.2015 tarihinde vefat ettiği, ardından sigortalının anne ve babası olan davalıların mahkemeye müracaat ederek mirasın gerçek reddini talep ettikleri, temin edilen mahkeme kararı uyarınca mirasın reddedildiği, davalıların sigortalının yasal mirasçılık sıfatları bulunmaması nedeniyle murisin borçlarından sorumlu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; HMK’nın 184 ve 186. maddeleri gereğince mahkemenin karar vermeden önce taraflara tahkikatın tümü hakkında söz verdikten sonra tahkikatın bittiğini taraflara tefhim ederek sözlü yargılamaya geçerek ve sözlü yargılamada taraflara son sözlerini sorduktan sonra hükmünü vereceğini, ancak mahkemece HMK hükümlerine aykırı olarak karar verildiğini, mahkemece dahili davalıların mirası reddettiği gerekçesiyle dava reddedildiğini, ancak mirasın reddi hususunda sadece davalılar tarafından sunulan yerel mahkeme kararına itibar edildiğini, böyle bir kararın varlığı, kesinleşip kesinleşmediği gibi sair hususların mahkemesinden sorulmadığını, eksik inceleme sonucu hatalı karar verildiğini, mahkemece mirasın reddedildiğine ilişkin karar için mahkemesine yazılması, böyle bir karar var olup olmadığı, kesinleşmiş olup olmadığının sorulması ve kesinleşen karar ile kesinleşme şerhinin gönderilmesinin istenmesi gerektiğini, mirası red kararın varlığı ve kesinleştiği varsayımında dahi kararın tebliğ edilmesi, karar hakkında beyanda bulunulması için yerel mahkeme tarafından tarafımıza süre verilmediğini savunma hakkının kısıtlandığını, savunma hakkının Anayasa ve HMK uyarınca koruma altına alınmış bir hak olduğunu, davanın reddi nedeniyle yerel mahkeme kararında hükmedilen karşı vekalet ücreti miktarının da hatalı olduğunu, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/(4). maddesi düzenlemesine göre; maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu olarak hükmolunması gerekirken nisbî olarak hesaplanmasının da hatalı ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı … şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısının mirasçılarından rücuan tahsili talebinde bulunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda davanın … mirasçılarını hasım gösterilerek açıldığı, davalıların isim ve adreslerini kesin süre içerisinde bildirilmediği, davalıyı … mirasçıları olarak göstermenin mümkün olmadığı gibi, sonradan taraf değişikliği yapamayacağından HMK 119/1-b.ve 115/2. maddelerine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı vekili tarafından karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi …. sayılı kararında “Taraflar arasındaki ilişki akde dayalı olup, davalı tarafın sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Uyuşmazlığa hangi mahkemenin bakacağına ise sigorta sözleşmesine konu aracın niteliğine ve davalının sıfatına göre karar verilmesi gerekmektedir. Davalının tüketici olması halinde, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3 ve 73. maddeleri gereğince davaya tüketici mahkemesi tarafından bakılacaktır. Ancak davalının tacir olması halinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4-(1). maddesi gereğince, davaya ticaret mahkemesi tarafından bakılması gerekecektir. Bu nedenle de, sigorta sözleşmesinin karşı tarafında olan kişinin tacir mi tüketici mi olduğunun tespiti önemli hale gelmektedir. Somut olayda, dosya içerisindeki bilgilerden aracın ticari mi, hususi mi olduğu belirlenememektedir. Görevin kamu düzenine ilişkin olması ve her aşamada re’sen incelenmesi gerektiğinden; mahkeme tarafından, bu konuda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak öncelikle görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.” denilerek öncelikle mahkemenin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yapılması zorunlu olan sigortalardandır. Zorunlu sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı düzenlenmiştir.
Dava tarihinden önce 28.11.2013 tarihli ….. yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu olayda davacı vekili, davalıların mirasçısının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığını belirterek üçüncü şahsa yapılan ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalılardan tahsilini istemiştir. Taraflar arasındaki ilişki akde dayalı olup davalıların sorumluluğunun kaynağı sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1, 83/2 maddeleri uyarınca sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan davalara bakma görevi Tüketici Mahkemelerine aittir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi … K. sayılı kararında belirtildiği şekilde mahkemece davacıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç kayıtlarının getirilerek aracın ticari araç olup olmadığının belirlenmesi ve buna göre mahkemenin görevli olup olmadığınıN belirlenmesi gerektiği halde mahkemece bu hususta inceleme yapılmamış olması doğru görülmemiştir. Dosyada mevcut zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinde; poliçenin 06.09.2014 tarihinde düzenlendiği, sigortalının … olduğu, aracın …… marka otomobil olduğu anlaşılmaktadır.
Bu hale göre dava konusu olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK.nun 16/1 maddesi gereğince tüzel kişi tacir olan davacı ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesine göre ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek kişi ve hususi otomobil sahibi olan tüketici arasında yapılmış Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki ilişki akde dayalı olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1, 83/2 maddeleri uyarınca sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olması, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece gözetilmesi gerektiğinden ve H.M.K.’nun 30. maddesi gereğince “Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesi ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” düzenlenmesi karşısında, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkemenin görevsizliği nedeniyle dosyanın Tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi için davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/a maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, görev konusunda karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.