Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1495 E. 2021/1482 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2018
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/09/2021

Dairemiz tarafından verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından bozulmasına karar verilmesi üzerine yapılan yargılama sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 26.12.2015 tarihinde davacıların desteği… idaresinde bulunan … plakalı araç ile dava dışı ….. plakalı araçların karıştığı kaza sonucu davacıların desteği…’nun vefat ettiğini, davalının destek… idaresinde bulunan … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olması nedeniyle davacıların destek zararından sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacıların her biri için 8.000,00’er TL’den toplam 16.000,00 TL destek tazminatının, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini davacı … için 98.285,61 TL, … için 29.142,81 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davalının sigortalının kusuru oranında sorumlu olduklarını, ceza mahkemesinde görülen davanın sonucunun beklenmesini, desteğin gelirinin belirlenmesi gerektiğini, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen hesaplama yönteminin ve TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılarak hesaplama yapılmasını, hatır taşıması bulunduğunu savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Yargıtay HGK’nun 01.11.2017 gün ve …..sayılı emsal içtihadında ve Yargıtay 17. HD nin 31.10.2017 gün ve …… sayılı emsal içtihatlarına göre dava konusu ihtilafın 01/06/2015 tarihli ZMMS Genel Şartları’na tabi olduğu muris ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 27.06.2015-27.06.2016 tarihleri olup, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamının ise 01.06.2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 27.06.2015 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği, Adli Tıp kusur raporuna göre, dava konusu kazada davacıların desteğinin % 40, dava dışı …’in ise % 60 oranında kusurlu olduğu, davacıların % 60 kusur durumuna göre dava dışı … ve/veya …’in kullandığı ….. plakalı aracın ZMMS poliçesini tanzim eden dava dışı sigorta şirketinden destek tazminatı istemeleri mümkün iken, davacıların desteğinin kullandığı … plakalı aracın ZMMS poliçesini tanzim eden davalı sigorta şirketinden tazminat isteyemeyecekleri, davacıların davasının (husumetten) reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile davacıların davasının reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; dava dışı …’in, %60, vefat eden sürücü destek…’nun ise %40 oranında kusur belirlendiğini, belirlenen kusur oranına isabet eden kısım için destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini, sigorta poliçesi, ZMMS genel şartları yürürlüğe girmeden önce imzalanmış olduğundan ZMMS genel şartlarının uygulanamayacağını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin …… nolu 31.10.2017 tarihli emsal kararında da her ne kadar davacı tarafın, tazminat taleplerinin reddine karar vermiş olsa da gerekçesinin sigorta poliçesinin, ZMMS genel şartların yürürlük tarihinden sonra tanzim edilmesi olduğunu belirttiğini, mahkemenin vefat eden destek sürücü…’nun 3. kişi olarak kabulünün mümkün olmadığını belirttiği, davanın mirasçılık sıfatına istinaden değil destek gören üçüncü kişi sıfatına istinaden destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduklarını, davanın red gerekçesi olarak gösterilen emsal iki Yargıtay kararın Hukuk Genel Kurulu ve Daire kararı olması nedeniyle yerel mahkemeler nezdinde herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığını, emsal kararlar incelendiğinde davaya ve dosya kapsamına uygun olmadığını ileri sürmüştür.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 15.02.2018 tarih …… Sayılı Kararı;
Dairemiz tarafından yapılan istinaf incelemesi sonunda; Davacı, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı desteği idaresinde bulunduğu sırada desteğin neden olduğu kaza sonucu vefat ettiğini, belirterek aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, dava konusu olay tarihinde meydana gelen davacının desteğinin işleteni ve sürücüsü olduğu araç ile neden olduğu kaza sonucu Yargıtay uygulamasına göre zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla dava açan desteğin eşinin ve kızının aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısından tazminat talep edebileceği, davacının sigorta sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle olay tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yapılan değişiklik ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartları ile işleten ve sürücünün kusuru ile neden olduğu kazalar sonucu meydana gelen destekten yoksun kalma zararlarının teminat kapsamında olmamasına ilişkin düzenlemenin zarar gören üçüncü kişi sıfatı ile talepte bulunan davacı yönünden 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 95. maddeleri ve TTK.nın 1484. maddesine göre uygulanamayacağı, olay tarihinden sonra 2918 sayılı KTK.nın 90 ve 92. Maddelerinde yapılan değişikliklerin olay tarihinde bütün hüküm ve sonuçlarını doğuran haksız fiiller yönünden uygulanma imkanı bulunmadığı, ayrıca yine zarar görenlere karşı tazminatın azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin hükümlerin zarar görenlere karşı ileri sürülememesi nedeniyle, haksız fiilin türü olan trafik kazalarına olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerinin uygulanması, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları ile düzenlenen teminat dışı hallerin zarar görenlere karşı ileri sürülememesi gerektiğinden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece davacının destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için alınan raporun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olması nedeniyle davacı için bilirkişi raporu ile belirlenen miktar ve ıslah dilekçesine göre davanın kabulü ile HMK.nın 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiş, karar davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19.03.2021 Tarih …. Sayılı İlamı;
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi sonunda; 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’ya eklenen EK-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında … yönünden temyize konu edilen tazminat miktarı kesin nitelikte olduğundan, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin bu davacıya ilişkin hükmün kesin olması nedeni ile reddine, davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin diğer itirazları yönünden somut olayda, desteğin sevk ve idaresindeki araçla 26.12.2015 tarihinde %40 kusuru ile gerçekleştirdiği çok taraflı kazada ölmesi nedeni ile desteğin eşi ve kızı desteğin aracının zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 11.11.2015 ile 11.11.2016 tarihleri olup, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 11.11.2015 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamında olduğu, bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerektiği, eldeki davada ise, desteğin üçüncü kişi olarak kabulünün mümkün olmadığı, yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, %40 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü desteğin kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmadığı, poliçenin teminat başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununda; sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamasına göre, davacıların davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin davacı …’na yönelik temyiz dilekçesinin miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Yargıtay bozma ilamına uyularak dairemiz tarafından yapılan açık yargılama sonunda;
Dosya kapsamı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19.03.2021 tarih,….. sayılı bozma ilamına göre %40 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü desteğin kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmadığı, poliçenin teminat başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununda, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamasına göre, davacıların davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından davacı … … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın karar tarihi itibariyle kesin olması nedeniyle Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kaldığından bu davacı yönünden kesinleşen hususlarda dikkate alınarak önceki hükmün aynen kurulmasına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacı … yönünden kararın kesinleşmiş olması nedeniyle aynı hükmün kurulması gerektiğinden bu davacı yönünden davanın Kabulü ile; davacı … için 22.065,74 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının Reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davacı … yönünden alınması gereken 1.507,31 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,65 TL başvuru ve 380,59 TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 1.072,07-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4-Davacı … için yapılan 54,65 TL. başvuru, 380,59 TL. ıslah harcı ve 650,00 TL bilirkişi ücreti, 310,00 TL Adli Tıp Kurumu rapor ücreti, 341,95 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam (1.737,19 TL x %75) 1.302,89 TL.nin davalıdan tahsili ile davacı …’ya ya ödenmesine,
5-Davacı … yargılamada vekil ile temsil edildiğinden kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6- Davacı … tarafından açılan davanın reddine karar verildiğinden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL. karar ile ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
7-Davacı … tarafından açılan dava yönünden davalı sigorta şirketi yargılamada vekil ile temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Tarifesinin 13/4. Maddesi gereğince belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9-Davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10- Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 19,00 TL. yargılama giderinin davacı …’dan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZİ KABİL OLMAK ÜZERE oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2021

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.