Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1493 E. 2023/976 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1493 – 2023/976
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1493
KARAR NO : 2023/976

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2021
NUMARASI : 2018/135 Esas 2021/119 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 16.09.2006 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın, davacının eşi … idaresinde bulunan … plakalı araca çarpığını, meydana gelen kaza sonucu sürücü …’ın vefat ettiğini, davacının müteveffanın eşi olduğunu, kazada müteveffanın asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunu, desteğinden yoksun kalan davacının kusurunun olmadığını, destekten yoksun kalan sıfatıyla tazminat isteminde bulunabileceğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.00,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, 2918 sayılı KTK md 109’da iki yıllık zamanaşımı düzenlendiğini, zamanaşımı süresi geçirilen konu talep zamanaşımına uğradığından davanın reddi gerektiğini, dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın davalı şirket tarafından 02.02.2006-2007 tarihli 112269206O numaralı Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, yapılacak yargılamada araçların kusur durumlarının tespit edilmesini, davalı şirketi ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğunu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, müteveffanın müterafik kusurunun dikkate alınmasını, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, 16.09.2016 tarihinde davacının desteği …’ın idaresindeki otomobil ile yerleşim yeri dışı, hafif eğimli devlet yolu üzerinde seyir halinde iken kavşak noktasına yaklaştığında olay mahalli özelliklerini dikkate alarak hızını azaltması ve seyrini görüş alanına göre ayarlaması, yola dikkatini vermesi ve hareket alanını kontrol altında bulundurması, önünde seyir halinde olan araçla arasında gerekli-yeterli takip mesafesi bırakması ve bu aracın hareketlerine dikkat etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmemesi neticesinde, olay mahallinde sola sinyal veren kamyonun dönüş yapmasını beklemeksizin bu araca karşı etkin fren tedbiri alamadan arkadan çarptığı olayda …’ın %100 oranında kusurlu bulunduğu, davalıya sigortalı … plakalı kamyon sürücüsü …’ın ise kusursuz olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle davalı sigortanın destek tazminatından sorumluluğunun bulunmadığı, ceza dosyasındaki raporu doğrulayan mahkemece alınan kusur raporu, kusura yönelik Adli Tıp raporu ve tüm dosya içeriği ile belirlenmiş olmakla, davacı tarafça ibraz edilen İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1188 esas, 2017/942 karar sayılı ilamı ve bilirkişi raporunun dosyalardaki davalı taraflarının farklı olması nedeniyle dosya tarafları için bağlayıcılık ve kesin hüküm içermeyeceği, taksirle ölüme sebebiyet verme suçu nedeniyle TCK m.66 gereği 15 yıllık uzamış zamanaşımı nedeniyle davanın zamanaşımına uğramadığı da gözetilerek davacının davasının reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffaya %100 oranında kusur izafe edilmesini kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda olayların oluş silsilesini bütün halinde değerlendirmeden tek yanlı olarak düşünerek karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde kamyon sürücüsünün kusuru olup kazanın oluş şekli bir bütün halinde incelendiğinde müteveffanın tek başına bu kazanın meydana gelmesinde etkisinin olamayacağını, davacının kaza sonucu eşi müteveffa …’ı kaybetmesi nedeniyle oluşan destekten yoksun kalma zararının karşılanması amacıyla müteveffanın sürücüsü olduğu… plaka sayılı aracın ZMMS (Trafik Sigortacısı) olan … … AŞ’ ye karşı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1188 esas sayılı dosyasıyla maddi tazminat davası açtığını, iş bu dava dosyasında kusurun ve tazminatı hesaplanması hususunda 11.10.2017 tarihli bilirkişi kurul raporu alındığını, kusur durumu ile ilgili özetle “olaya ait trafik kaza tespit tutanağındaki krokiye göre, iki aracın çarpışması sağ şerit üzerinde ve eksen hattına 1,0 metre mesafede meydana gelmiştir. Buna göre, kamyon sürücüsü …’ın sola dönüş manevrası ile arkasından gelen maktul sürücünün yönetimindeki otomobilin önünü kesmesi gibi bir durum yoktur. Ancak Trafik Kanununun sola dönüş kuralı ile ilgili 53/b maddesine göre, sola dönüş yapacak sürücülerin sinyal verdikten sonra yolun gidişe ayrılan kısmının soluna yanaşmaları gerekir. Dosya kapsamı itibari ile kamyonun sürücüsü …’ın sola dönüş sinyali verdiği kabul edilecek olsa bile, tutanak krokisinde maktul sürücüye ait otomobilin kamyona çarptıktan sonra sol yanı yolun eksen hattına 1,0 metre mesafede olacak şekilde kalmış olması adı geçen sürücünün yolun sağına daha yakın şekilde gelip dönüşe geçmek isterken bulunduğu sağ şeridin soluna yanaşmadığını gösterir. Kamyon sürücüsünün sola dönüş kuralını tam olarak uygulanmamasının, kamyonun kasa arka sağı ile otomobilin ön solu arasındaki çarpmada illiyet bağı olduğu kabul edilerek kazada %20 oranında olmak üzere tali kusurlu sayılmasının uygun olacağı görüşüne varılmıştır.” şeklinde kusur oranlarının tespit edildiğini, raporda belirtilen kusur oranları dikkate alınarak hüküm kurulduğunu ve davacının maddi zararının 57.500,00 TL olarak belirlendiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. HD’nin 10.11.2020 tarihli, 2019/1324 esas, 2020/4148 karar sayılı kesin hüküm ile davacının tazminat isteminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davalı sigorta şirketinin işleteni olan sürücünün %20 oranında kusurlu bulunduğunu, bu kuvvetli delile dayanarak huzurdaki davanın açıldığını, bu delilin güçlü delil olup kesin delil niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1188 esas, 2017/942 karar sayılı dosyası ile kesinleşen ve alınan bilirkişi raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporlarındaki çelişkinin giderilmesi ve davanın dayanağı olan kesinleşen maddi tazminat davası ile güçlü delil niteliği taşıyan kusur raporunun bir bütün halinde ele alınarak genişletilmiş uzmanlar komisyonuna gönderilerek kusur durumunun takdir ve tayininin tam ve kesin olarak belirlenmesi amacıyla dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonuna gönderilmesinin gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacının desteği …’ın idaresindeki araca çarptığını, kaza sonucu davacının desteğinin vefat ettiğini belirterek müteveffanın eşi olan davacı için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, mahkemece davalıya sigortalı kamyon sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili hükme esas alınan kusur oranın kabul etmediklerini, aynı olay nedeniyle davacının, müteveffanın sürücüsü olduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan … Sigorta AŞ’ye açtığı İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1188 esas sayılı dosyasında sürücü …’ın %20 oranında kusurlu bulunduğunu, bu rapor ile mahkemece hükme esas alınan raporlar arasında çelişki olduğunu, çelişkinin giderilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Kaza tespit tutanağının incelenmesinde, 16.09.2006 tarihinde saat 8.45’te meydana gelen kazada sürücü … idaresindeki… plakalı otomobilin aynı istikamette seyir halinde ve Saraykent ilçe girişi Çelik Pınar yoluna doğru dönen sürücü …’ın kullandığı … plakalı kamyona arkadan çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, sürücü …’ın arkadan çarpma kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu, sürücü …’ın yasal zorunluluklara uymamak kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir.
Dava konusu kaza nedeniyle Akdağmadeni Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/208 Esas 2006/311 Karar sayılı dosyasında, taksirle ölüme neden olmak suçundan sanık … hakkında yapılan yargılamada alınan 12.12.2006 tarihli kusur raporunda müteveffanın arkadan çarpma kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu, sürücü …’ın kusursuz olduğu belirlenmiş, sanık …’ın beraatine karar verilmiş, karar temyiz edilmeden 27.12.2006 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan 31.01.2019 tarihli kusur raporunda veAdli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 23.12.2019 tarihli kusur raporunda, dosya kapsamı, tüm beyanlar, kaza tespit tutanağı, olay yeri basit krokisi, görgü tespit tutanağı, bilirkişi raporları, gerekçeli kararların incelendiği, kazanın meydana geldiği yolun toplam genişliğinin 7 metre ve her iki istikamette 1 yön şeridi bulunduğu da dikkate alındığında, 11.10.2017 tarihli bilirkişi raporundaki kusur durumuna iştirak edilmediği, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyon ile kendi şeridi içerisinde nizami seyri sonrası olay mahalline geldiğinde sola sinyalini vererek istikametine göre solunda kalan caddeye dönmekte olduğu sırada, geriden gelen otomobilin arkadan çarpması ile karıştığı kazada atfı kabil bir kusuru bulunmadığı, müteveffa sürücü …’ın sevk ve idaresindeki otomobil ile yerleşim yeri dışı, hafif eğimli devlet yolu üzerinde seyir halinde iken kavşak noktasına yaklaştığında olay mahalli özelliklerini dikkate alarak hızını azaltması ve seyrini görüş alanına göre ayarlaması, yola dikkatini vermesi ve hareket alanını kontrol altında bulundurması, önünde seyir halinde olan araçla arasında gerekli-yeterli takip mesafesi bırakması ve bu aracın hareketlerine dikkat etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmemesi neticesinde, olay mahallinde sola sinyal veren kamyonun dönüş yapmasını beklemeksizin bu araca karşı etkin fren tedbiri alamadan arkadan çarptığı olayda %100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokisi, olayın oluş şekli, mahkemece davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının desteği müteveffa …’ın %100 oranında kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Her ne kadar davaya konu trafik kazası ile ilgili davacı tarafından müteveffanın idaresinde bulunan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan … Sigorta AŞ’ye karşı açılan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1188 Esas 2017/942 Karar sayılı dosyasında sürücü … %20 oranında kusurlu kabul edilmiş ve dosya istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş ise de, dosyaların tarafları farklı olup kesinleşen kusur oranı bu dava için bağlayıcı olmadığı gibi mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında alınan rapor ve kusur oranları da değerlendirilmiş olmakla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmaması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL mahsubu ile kalan 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay’da TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 24/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.