Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1489 E. 2021/1997 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2019
NUMARASI …
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan … kullandığı ve sahibi olduğu, davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın 06/02/2015 tarihinde yaya olan davacı …’a çarparak yaralanmasına yol açtığını, davalı sürücünün kusurlu olduğunu belirterek şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminat ile ağır yaralanma nedeni ile duyulan elem ve ızdıraptan ötürü, 10.0000,00 TL manevi tazminatın (sadece davalı …’tan) davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; 21/06/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 21.477,35 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde; aracın kaza tarihi itibari ile davalı şirket nezdinde sigortalı olduğunu, araç sürücüsünün kusuru oranında olmak kaydı ile, bedeni zararlarda sorumluluklarının poliçede belirlenen teminat tutarı ile sınırlı olduğunu, usulünce başvuru olmadığı için dava tarihi öncesi temerrütün oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde; kazanın oluşumunda davacının asli kusurlu olduğunu, davalı tarafından banka aracılığı ile davacıya yaralanmadan ötürü 500,00 TL ödendiğini, iddia olunduğu şekilde ağır yaralanmanın söz konusu olmadığını, istenilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, davacı Hafize’nin yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası nedeni ile meydana gelen maddi zararın tüm davalılardan, manevi zararın ise araç sürücüsü ve sahibinden tahsili istemine ilişkin olduğu, …. tarafından verilen müzekkere cevabına göre, davacıya kaza nedeni ile rücuya tabi bir gelir bağlanmadığı, Davacı …. Başkanlığından aldırılan raporunda, trafik kazası nedeniyle vücut genel çalışma gücünden %21,2 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağının belirlendiği, aktüer hesap bilirkişisi ile kusur bilirkişisinden oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan gerekçeli ve denetime elverişli olarak düzenlenen raporda kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu, kusur oranı davacının yaşı, geliri, sağlık raporunun içeriği gibi unsurlar bütünü ile dikkate alınarak davalı tarafça yapılan ödemenin de mahsubu sonrasında, davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 21.477,35 TL olarak hesaplandığı, kazaya karışan aracın özel olması nedeniyle yasal faize hükmedilmesi gerektiği, davalı şirket açısından ise usulünce başvuru olmamakla temerrüt tarihinin dava tarihi kabul edildiği, manevi tazminat istemi ile açılan davada ise, kaza tarihi itibari ile paranın satın alma gücü, kazanın oluş biçimi, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak, davacının kaza nedeni ile duyduğu elem ve ızdırabın bir nebzede olsa giderilmesi amacı ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle maddi tazminat davasının kabulü ile 21.477,35 TL’nin (Faiz başlangıcı davalı şirket için 24/02/2015 olan dava tarihi, davalı … için 06/02/2015 olan kaza tarihi olmak kaydı ile) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat istemi ile … … aleyhine açılan davada, davanın kısmen kabulü ile 4.500,00 TL’nin 06/02/2015 olan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … vekili istinaf dilekçesinde özetle; trafik kazasının meydana gelmesinde davalının kusuru bulunmadığını, Trafik Kaza Tespit Tutanağında da belirtildiği üzere davacı …, olay yeri sokağın yaya geçidi bulunmayan yerinden alaca karanlıkta yaklaşan aracın hızını ve uzaklığını gözönüne almadan kontrolsüzce karşıya geçmek üzere trafiğin aktığı yola fırlaması nedeniyle asli kusurlu bulunduğunu, davalıya ise aracın hızını; yol, hava, görüş ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması nedeniyle tali kusur verildiğini, kaza tespit tutanağında yer alan krokiden de anlaşılacağı üzere davalının, yeşil ışıktan yeni çıktıktan hemen sonra sağa dönüş yapacağından hızlı bir şekilde seyir halinde olmasının zaten mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda ise davalının %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, bu rapora ve rapora dayanılarak yapılan hesaplamalara yapılan itirazları değerlendirilmeksizin karar verildiğini, davacı yönünden belirlenen maluliyet oranı ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının olayın olduğu gün, 06/02/2015 günü hastanede bir gece yatıp, ertesi gün öğle saatlerinde taburcu edildiğini, ameliyat edilmediğini, hastane tarafından 10 gün sonrası için kontrol randevusu verilmesine rağmen bu kontrol muayenesine de gitmediğini, davacının, olay tarihinde düzenlenen Hastane raporunda, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek kemik kırığına neden olunacak şekilde yaralanmadığı sadece belindeki zedelenme nedeniyle hastane tarafından korse tedavisi önerildiğini, dosyada mevcut…. tarafından düzenlenen ve karara dayanak kılınan raporda; davacının olay nedeniyle yaralanması sonucu Vücut genel çalışma gücünden %21.2 (yüzde yirmi bir virgül iki) oranında kaybettiği, 6 (altı) ay süre ile işgöremezlik halinde kaldığı kanaatinde olunduğu şeklinde görüş bildirildiğini, söz konusu raporun, fiili duruma aykırı olup hükme esas alınamayacağını, …’ın yapılan fiziki muayenesinde eğilmekte güçlük çektiği, bel ağrısının olduğu ve bu ağrılarının, şikayetlerinin 06/02/2015 tarihindeki kazadan kaynaklı olduğu izlenimi yaratıldığını, oysa ki, davacının kazadan 5 yıl önce 02/11/2010 tarihinde ellerinde, bacaklarında ve yüzünde uyuşma, kuvvet kaybı şikayetiyle … başvurduğunu, daha önce bu şikayetleri nedeniyle üç kez nöroloji servisinde yattığını, dolayısıyla kazanın yaşandığı 06/02/2015 tarihinden 5 yıl önce 2010 yılı itibariyle sekelinin olduğunun tespit edildiğini, davacının 2010 yılında ve takip eden yıllarda … Hastanesinde gördüğü tedavilerin hangi şikayetlerden kaynaklı olduğu, bu şikayetleri ile kaza tarihinden sonra ortaya çıktığını iddia ettiği şikayetlerinin bağlantılı olup olmadığı, itiraza konu raporda “bel ağrısı ve eğilme güçlüğü” olarak tanımlanan çalışma güçlüğü kaybının, daha önce tedavi için müracaat ettiği şikayetlerinin zamanla artış göstermesinden kaynaklı olup olmadığı hususlarının araştırılmasını ve davacının 2010 yılı ve sonrasında gördüğü tedavilere ilişkin Numune Hastanesindeki kayıtlarının celbi talep edilmiş ise de, bu talebin Mahkeme tarafından reddedildiğini, eksik inceleme ve soruşturma neticesinde karar verildiğini (Yargıtay 17. HDnin20/11/2018 tarih, E. 2015/17459 ve K. 2018/10975 sayılı ilamı), maluliyetin, haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunlu” olduğu halde yaklaşık 5 yıldır ellerinde, bacaklarında ve yüzünde uyuşma, kuvvet kaybı yaşayan davacının üstelik kendi kusurlu davranışından, dikkatsizliğinden kaynaklanan trafik kazası sonrasında maluliyetinin davalının fiili sonucu oluştuğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle davacının, haksız kazanç elde ettiğini, ihbar olunan … A.Ş. yönünden hüküm kurulmadığını, talepleri üzerine davanın … A.Ş’ne ihbar olunduğunu ve kararda … A.Ş.nin ihbar olunan sıfatıyla yer aldığını, ancak özellikle manevi tazminat yönünden hüküm kurulurken, … A.Ş. tarafından düzenlenen sigorta poliçesi kapsamında yer alıyor olmasına rağmen … A.Ş’nin ödeme yükümlüğü konusunda hüküm kurulmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde sadece davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı … hakkında usulüne uygun şekilde dava açılmış, davalı … vekilinin talebi üzerine dava kendisine ihbar olunan … A.Ş. hakkında usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılan bir dava olmadığı, ihbar olunmakla davanın tarafı sıfatının kazanılmayacağı, bu nedenle dava ihbar edilen sigorta şirketi aleyhinde hüküm kurulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki davalı tarafın dava ihbar olunan sigorta şirketinden poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu manevi tazminatı talep etmesi de mümkün değildir.
Hükme esas alınan raporların konusunda uzman bilirkişiler tarafından usulüne uygun şekilde düzenlenmesi, KTT ve kusura ilişkin raporda davalının aracının hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun şekilde ayarlamaması sebebiyle kusurlu bulunması, davalının fren tedbirine rağmen davacıya aracının ön tarafı ile çarptıktan sonra o’nu aracın üzerine alarak 7 mt seyrettikten sonra davacı yayanın aracın üzerinden düştüğünün ve davalı aracının durduğunun anlaşılması, bu nedenle davalıya izafe edilen %25 oranındaki kusurun uygun bulunması, davacının maluliyetine ilişkin raporda, trafik kazasından sonra götürüldüğü hastane tarafından düzenlenen epikrizde şahsın t12 burst fraktürü tanısı ile yatırılıp, korse takıldığı, grafilerde t12 vertebra yükseklik kaybı görüldüğü, torakolomber hassasiyeti bulunduğu, davacının t12 vertebrasında corpusta yaklaşık 1/3 düzeyinde yükseklik kaybı olduğunun tespit edildiği belirtildikten ve davacının muayenesinden sonra vücut genel çalışma gücü kayıp oranının %21.2 oranında belirlenmesi, 6 ay geçici iş göremezlik süresi tespit edilmesi, bu anlamda davacının maluliyetinin davaya konu trafik kazası sonucu meydana geldiğinin ve kaza ile illiyet bağı olduğunun anlaşılması, raporun yöntemine uygun hazırlanması, davalı …’ın araç işleteni ve haksız fiil faili olarak tazminatlardan sorumlu bulunması, davalı tarafından davacıya daha önce yapılan 500,00TL ödemenin mahsubu ile bakiye tazminatın belirlenmesi ve mahkemenin gerekçesine göre davalı … … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı … …’den alınması gereken 1.774,51TL istinaf karar harcından peşin alınan 366,78TL harcın mahsubu ile bakiye 1.407,73TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … tarafından yatırılan 100,00TL gider avansından kullanılmayan kısmın adı geçen davalıya iadesine,
6-Kararın tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.