Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1436 E. 2021/2155 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2021
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 19/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 22/10/2006 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı, dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı araç ile yaya …’ye çarparak vefatına neden olduğunu, davacı …’nın eşini, …’ın ise babasını kaybettiğini, büyük zorluk yaşadıklarını, davalıya başvurduklarını olumlu cevap alamadıklarını, arabuluculuk görüşmelerinden olum sonuç alamadıklarını belirterek, HMK’nun 107. maddesi gereğince davacı … için şimdilik 50,00 TL, … için şimdilik 50,00 TL olmak üzere toplam 100 ,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 16.02.2021 tarihli duruşmada, davalı ile sulh olduklarını davanın konusuz kaldığını, vekalet ücreti ve masraf talepleri olmadığını belirtmiştir.
Davalı … Şirketi vekili, davacıların başvuru koşulunu usulüne uygun yerine getirmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, 2006 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle zamanaşımı süresinin dolduğunu, ZMMS kapsamında sorumluluğun sigortanın kusuru oranında manevi tazminat hariç olmak üzere hesaplanabileceğini, davacıların destek olgusunu kanıtlaması gerektiğini, davacı …’ın 25 yaşında olup destek zararı talep edemeyeceğini, davacı gelirinin resmi olarak kanıtlanması gerektiği, davalının limit ile sınırlı tazmin zorunluluğu olup avans faizine karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuş; 31.12.2020 tarihli dilekçesi ile, davacılar ile 07.12.2020 tarihinde sulh olduklarını, davanın feragat nedeniyle reddi gerektiğini, vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın destek zararının tazmini isteğine ilişkin olduğu, davacı vekilinin 16/02/2021 günlü duruşma sırasında karşılıklı olarak sulh olunduğunu, zararlarının karşılandığını, davalıdan vekalet ücreti ve masraf talep etmediklerini bildirerek beyanını imzaladığı; davalı vekilinin ise karşılıklı olarak sulh ve ibranamenin varlığını bildirerek 07/12/2020 tarihli sulh ve ibraname tutanağını dosyaya sunduğu, kendilerinin de vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını beyan ettiği; mahkemece taraf vekillerinin açık beyanları ve sulh protokolü gereğince konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, yanlar arasındaki 07/12/2020 tarihli sulh protokolünde açıkça “işbu tazminat davası nedeniyle davalı … şirketine ve onun sigortalısına karşı herhangi bir itiraz, defi ve her ne nam altında olursa olsun bir talep hak alacak” isteğinde bulunulamayacağı açıklanmış olmakla tümüyle ibra edilen davalının durumu değerlendirildiğinde arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına karar verilmesi gerektiğinden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu karar nedeniyle alınması gerekli 27,20 TL harcın peşin alınan 54,40 TL ‘den mahsubu ile artan 27,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, taraflar lehine veya aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına, sarf edilmeyen avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin haklılık durumuna göre takdir edilmesi gerektiği, yargılama esnasında işbu davanın davalısı ile yapılan görüşmeler sonucu sulh olunmuş olup yerel mahkemeye sunulan bu sulh ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiğini, dosya kapsamında sulh sözleşmesiyle kararlaştırıldığı üzere yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından, hükümde taraflar lehine ve aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmiş olmasının hakkaniyete ve kanuna aykırı olduğunu, HMK m. 331’e göre; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmüne istinaden yargılama konusu işbu davanın 22/10/2006 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle açılmış destekten yoksun kalma tazminatı davası olup, davanın açılmış olduğu tarih itibarıyla yakınlarını kaybeden davacıların haksız fiilden kaynaklanan bu duruma yönelik haklı olarak tazminat talebinde bulunduğunu, bu sebeple davanın açıldığı tarihte davacıların yakınını haksız fiil nedeniyle kaybetmiş olmalarından ötürü haklılıkları sabit olduğundan hükmedilecek arabuluculuk ücretinin davalı yana yükletilmesi gerektiğini, Yargıtay’ın davacının davayı açma sebebinin davalıdan kaynaklandığı durumlarda haklılık unsuru bulunduğuna karar verdiğini, buna ilişkin Yargıtay tarafından verilmiş ve işbu dilekçe ekinde de sunulan emsal kararlara bakılacak olursa; (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/3716 E., 2018/8050 K. 05.09.2018; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.) “Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/25306 E., 2016/20478 K. 21/11/2016; H.M.K.nın 331/1 maddesinde; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” düzenlemesi bulunmaktadır. Davacının ücret alacağının ödenmemesi nedeniyle açtığı bu davaya davalının sebebiyet verdiği anlaşıldığından davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına hükmedilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.” yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü, yerel mahkemece verilen kararda hükmedilen arabuluculuk ücretinin davacılara yükletilmesi hükmü hatalı olduğundan istinaf isteminin kabulü ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. sayılı dosyası kapsamında 16/02/2021 tarihli Gerekçeli Kararında davacılara yükletilen arabuluculuk ücretinin ödenmesi yönündeki hükmün HMK md. 353/b-2,3 nezdinde yeniden yargılama yapılmadan düzeltilerek, arabuluculuk ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi (destekten yoksun kalma tazminatı) tazminat istemine ilişkidir.
Somut olayda eldeki dava; 22.09.2020 tarihinde açılmış, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından imzalanan 07.12.2020 tarihli makbuz ibraname ve feragatname nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
HMK’nun 331/1 maddesi “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Davacıların eş ve babalarına kaybetmeleri nedeniyle maddi tazminat alacağının ödenmemesi nedeniyle açtığı bu davaya davalının sebebiyet verdiği anlaşıldığından arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken davacılardan tahsiline karar verilmesi doğru görülmediğinden davacılar vekilinin arabuluculuk ücretine yönelik istinaf başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının bu yönden kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacılar vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 27,20 TL harcın peşin alınan 54,40 TL’den mahsubu ile artan 27,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Taraflar lehine veya aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
4-Sarf edilmeyen avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği ….. Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacılara iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 51,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 19.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.