Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1425 E. 2021/1765 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 20.05.2015 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan bisiklete çarptığını, meydana gelen kazada davacının vücut bütünlüğünü yitirecek şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, davacının … Üniversitesinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını belirterek HMK.nın 107/2. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL geçici iş göremezlik ve 2.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında 20.12.2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 19.147,79 TL’ye yükseltmiş, 03.03.2017 tarihli dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatını 4.150,05 TL, sürekli işgöremezlik tazminatı talebini 16.090,94 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibari ile davalı şirket nezdinde 290.000,00 TL limitle sınırlı olmak kaydı ile sigortalı olduğunu, sorumluluğunun sigortalı aracı kullanan sürücünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının….. alınacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini, davacının kask ve dizlik kullanmadığından müterafik kusuru bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin sürekli işgöremezlik tazminatından sorumlu olduğunu, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;….. Başkanlığından alınan rapor ile davacının 4 ay süreli geçici olarak iş göremezlik halinde kaldığı, vücut genel çalışma gücünden %6 nispetinde kaybettiğinin belirlendiği, ….. Kurumu tarafından rücuya tabi geçici iş göremezlik ödemesinin yapılmadığı, kazanın oluşumunda davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğu, kaza nedeni ile davacının geçici iş göremezlik zararı alacağının 4.150,05 TL kalıcı iş göremezlik zararı 14.997,74 TL olmak üzere toplam 19.147,79 TL olarak belirlendiği, rapora karşı davalı vekilince yapılan itiraz üzerine 2017 yılı itibari ile asgari ücretteki artışta gözetilerek davacının oluşan toplam zararının 20.240,99 TL olarak belirlendiği, davacı vekilince de buna istinaden ikinci ıslah dilekçesinin verildiği, HMK’nun 176/2. Maddesinde aynı davada ancak bir kez ıslah yapılabileceğinin belirtildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile, 19.147,79 TL’nin 05.10.2015 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; olayın ve zararın meydana geliş şekli dikkate alındığında mahkeme tarafından müterafik kusur indirimi yapılmamasının eksik ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı yanın kazanın meydana geldiği esnada 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 78. maddesine aykırı davranmak sureti ile kask takmadığının dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler ile sabit olduğunu, dosya kapsamında yer alan…….raporu incelendiğinde davacının yaralanmasının başın oksipital bölgesinde 6 cm’lik saçlı deride kesi olduğunun belirtildiğini, kazada kask takmamış olmasının zararın artmasına neden olduğunu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükmünün yer aldığını, davacının kask takmadığı ve maluliyetinin kafada olduğu açıkça yer almakta olmasına rağmen, zararın meydana gelmesinde ana etken olan kask kullanılmaması durumu gereği gibi dikkate alınmamak sureti ile kanuni düzenlemelere ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olacak şekilde müterafik kusur indirimi yapılmamış olması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; trafik kazasında …’ın malul-sakat kalması sonucu, geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı talepli belirsiz alacak-maddi tazminat davası açılarak davalıya husumet yöneltildiğini, alınan 30.11.2016 bilirkişi raporu ile alacak miktarı tespit edildiğini, 20.12.2016 tarihli dilekçe ile HMK.nın 107/2. maddesi gereğince harcın yatırılarak talep artırım yoluna başvurulduğunu, davalının itirazları üzerine dosyada yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak ek rapor ile maddi zararının daha fazla olduğu tespit edildiğini, 03.03.2017 tarihli dilekçe ile HMK.nın 176. maddesi gereğince ıslah yapılarak dava değerinin artırıldığını, mahkemece 20.12.2016 tarihli talep artırım dilekçesi (HMK-107/2), ıslah dilekçesiymiş gibi değerlendirilmiş, iki kez ıslah yapılamaz denildiğini ve ikinci dilekçenin reddi ile ilk dilekçeye göre davanın kabulüne karar verildiğini, oysaki iki dilekçedeki talepler ve bu taleplerin HMK’daki dayanaklarının farklı olduğunu, talep artırım-harcın artırımı(HMK 107/2 m.) ve ıslah (HMK 176 m.) kurumlarının farklı olduğunu, belirsiz alacak davasında yargılama yapılıp alacak tutarı netleştiğinde HMK 107/2 gereğince iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davacının talebini arttırabileceğini, talep sonucu bir kez artırıldıktan sonra, yeniden artırılamayacağı, bu durumda, ancak ıslah yoluna başvurularak artırım mümkün olduğu, 20.12.2016 tarihli dilekçenin, gerek dayanağı olan HMK-107/2 gerekse dilekçenin mahiyeti gereği harcın artırımı-talep artırım dilekçesi olup, ıslah olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, 03.03.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile artırılan dava değeri üzerinden (20.240,99-TL) hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkemece davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle ….. alınan rapor ile davacının tibia kırığı nedeniyle %6 oranında vücut genel çalışma gücünden kaybettiği, 4 ayda iyileşeceği belirtilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 4 ay geçici işgöremezlik ve %6 maluliyet oranına göre belirlenen tazminatın kabulüne karar verilmiştir.
1-Dosya kapsamına göre davacının olay tarihinde … Üniversitesinde güvelik görevlisi olarak çalıştığı anlaşılmış, davacıya ait maaş bordroları getirilmiş, geçici iş göremezlik süresi yönünden zararı hesaplanırken, bordrosundaki ücretler asgari ücrete oranlanarak zarar hesabı yapılmış ve geçici iş göremezlik tazminatı hüküm altına alınmıştır.
Davacı sigorta şirketi zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Davacının geçici işgöremezlik süresince davacının mahrum kaldığı kazanç kaybından davalının sorumlu tutulabilmesi için davacının bu dönem zararının karşılanmamış olması ve zarar görenin aynı zarar nedeniyle iki kez ödeme almamış olması gerekir. Mahkemece davacının kaza tarihinde çalıştığı … Üniversitesinden maaş bordroları getirilmiş, kaza tarihi olan 20.05.2015 tarihinde ve sonraki aylarda maaşının ödendiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının devlet memuru olarak çalışması halinde geçici iş göremezlik süresi içerisinde maaşını almaya devam ediyor olması halinde geçici iş göremezlik süresince kazanç kaybı oluşmaz. Bu dönemdeki zararı; varsa bu süre içerisinde çalışamadığı için alamadığı ek ödemeler veya maaş farkı kadardır. Mahkemece davacının işyerinden geçici işgöremezlik döneminde maaşını ve ek ödemelerini alıp almadığı araştırılarak geçici işgöremezlik süresi içerisinde maaşı eksik ödenmiş ise buna ilişkin fark bedeli ve varsa bu süre için mahrum kalınan ek ödemeler gibi ek gelirleri araştırılarak sonucuna göre geçici iş göremezlik süresi için kazanç kaybının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davacının geçici işgöremezlik süresi için zararının karşılanıp karşılanmadığı araştırılmadan karar verilmesi isabetli değildir.
2-Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK.nın 107. maddesine dayalı olarak bir kez alacak miktarını belirleyebilir ve HMK.nın 176 ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.
Dava konusu olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davasının HMK.nın 107/2. Maddesine dayalı belirsiz alacak davası olduğunu belirtmiştir. Mahkemece alınan 30.11.2016 tarihli bilirkişi raporu üzerine davacı vekili 20.12.2016 tarihli talep arttırım dilekçesi ile 4.050,05 TL geçici işgöremezlik, 14.997,74 TL sürekli işgöremezlik tazminatı talep ettiklerini belirtmiş, davalı tarafın itirazı üzerine alınan 15.02.2017 tarihli ek rapor üzerine asgari ücretin değiştiği belirtilerek yeniden hesaplama yapılmış, davacı vekili tarafından verilen 03.03.2017 tarihli dilekçe ile dava ıslah edilmiştir. Mahkemece her ne kadar yargılamada iki kez ıslah yapılamayacağı belirtilerek davacının 03.03.2017 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmadan dava değeri talep arttırım dilekçesinde belirtilen 19.147,79 TL olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve yargılamada HMK.nın 107. Maddesi gereğince dava değeri belirlendikten sonra bir kez HMK.nın 176. Maddesi gereğince ıslah yapılabileceği ve dava değerinin 20.240,99 TL olduğu gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak hükme esas alınan 30.11.2016 tarihli aktüerya raporunda, 2016 yılı verilerine göre davacı için 4.150,05 TL geçici, 14.997,74 TL sürekli işgöremezlik tazminatı belirlenmiş, davacı taraf bu rapora itiraz etmemiş ve rapordaki bedel üzerinden talep miktarını belirlemiş, davalı vekilinin rapora itiraz etmesi üzerine mahkemece aktüer bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, 15.02.2017 tarihli ek raporda 2017 yılı verilerine göre hesaplama yapılarak davacı için 4.055,05 TL geçici, 16.090,94 TL sürekli işgöremezlik tazminatı belirlenmiştir. Bu durumda hükme esas alınan 30.11.2016 tarihli hesap raporuna davacının itirazı bulunmadığından davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak dava değerinin ıslah dilekçesinde belirtildiği miktar kabul edilmesi ve buna göre kabul ve reddedilen miktar belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile verilen hüküm doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle HMK.nın 355. Maddesi gereğince yapılan inceleme sonunda, 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine davalının diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.