Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1403 E. 2023/860 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1403 – 2023/860
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1403
KARAR NO : 2023/860

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2020/31 Esas 2021/387 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 10.12.2015 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün davacı yayaya çarptığını, kazada davacının yaralandığını, sol bacağının kırıldığını, kalıcı sakatlığa maruz kaldığını, maddi tazminatın ödenmesi için davalıya başvuru yapıldığını davalının maddi tazminata mahsuben 22.046,50TL ödeme yaptığını, davalı tarafça gerçek dışı %6’lık maluliyet oranının ödemeye esas alındığını, hatalı hesaplama tablosu kullanıldığı için maddi tazminatın çok düşük çıktığını, davalının, davacının uğradığı zararları tam olarak gidermek zorunda olduğunu, Eskişehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 esas 2020/11 karar sayılı dosyasında araç sürücüsü ve araç maliki aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporlarda davalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunun, davacının %16 maluliyetinin, 9 ay iyileşme süresinin olduğunun belirlendiğini, alınan aktüer raporunda 70.638,33TL maddi tazminat hesaplandığını, mahkemece 09.02.2020 tarihinde davalının yaptığı kısmi ödeme tutarı mahsup edilerek 48.561,83TL maddi tazminatın tahsiline karar verildiğini belirterek, tahsilde tekerrür olmamak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 48.561,83TL maddi tazminatın olay tarihi olan 10.12.2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davayı kabul mahiyetinde olmamakla birlikte poliçeden doğan sorumluluklarının tarafların kusur oranları göz önünde bulundurulmak şartıyla ölüm/daimi sakatlık halinde davacı taraf lehine 267.953,50TL ile sınırlı olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya 29.03.2019 tarihinde 22.046,50TL ödeme yapıldığını, bu ödeme ile davacının tüm zararının karşılandığını, davacı yaya …’ın kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, Adli Tıp Kurumundan maluliyet raporu alınmasını talep ettiklerini, temerrüt tarihi olarak dava tarihinin kabul edilmesini, davacıya SGK’dan rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığı veya gelir bağlanıp bağlanılmadığının araştırılmasını, geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğunu, kısmi davada alınmış bilirkişi raporlarının açılan ek davada kesin delil kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortalısı olan … plakalı aracın, 10.12.2015 günü davacıya çarpması sonucu geçirdiği kaza nedeniyle yaralandığı, maddi tazminat talep ettiği, Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 02.04.2018 tarihli raporda davacının %16 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin, Adli Tıp Gurup Başkanlığı Ankara Trafik İhtisas Dairesinin 30.10.2018 tarihli raporunda; davalının sigortalısı sürücü …’ın %75 oranında, davacı …’ın %25 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, davalı sigorta şirketinin Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre davacının bilirkişi raporu ile tespit edilen zararından sorumlu olduğu, davacının KTK’nın 97/1 maddesi gereği davalıya 18.03.2019 tarihinde başvuruda bulunduğu, davalının 29.03.2019 tarihinde de davacıya 22.046,50TL ödeme yaptığı, işleyecek faizin bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği belirlenerek davacının davasının kabulü ile Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 esas 2020/11 karar sayılı dosyasındaki maddi tazminat yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 48.561,83TL maddi tazminatın 29.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş karar karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmış olup davacının zararının karşılandığını, 29.03.2019 tarihinde davacıya maddi zararına ilişkin 22.046,50TL ödeme yapıldığını, davacının uğradığı iddia edilen tüm zararın karşılandığını, davacının bakiye zararının olduğu iddiası var ise mahkemece trafik sigortası genel şartlarına uygun şekilde yeni bir sakatlık raporu alınmasını, tespit olunan sakatlık üzerinden ödeme tarihindeki veriler doğrultusunda zararın karşılanıp karşılanmadığının tespit edilmesini, davacıya yapılan ödemenin denetlenmesinde de ödeme tarihi olan 29.03.2019 tarihindeki verilerin dikkate alınması gerektiğini yapılacak hesaplama sonucunda zararın karşılanmadığının tespit edilmesi halinde ise davalı sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, mahkemece alınan hesap bilirkişisi raporuna davacının zararı karşılanmamış gibi zarar hesaplandığını, hesaplanan tazminattan yapılan ödemenin güncellenerek tenzil edildiğini ve bu hesaplama yönteminin ve davalı şirket tarafından yapılan ödemenin hesaplanan tazminat tutarından faizlendirilmeden düşülmesinin hatalı olduğunu, yapılan ödemenin hesap raporu tarihi ile itibariyle hesaplana tutardan faizlendirilmeden düşüldüğünü, davalı şirket tarafından yapılan ödemenin ödeme tarihi ile hesap tarihi arasındaki yasal faizi ile güncellenmiş bedelinin hesap tazminatındaki tutardan düşülmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe” göre tespit edilmesini, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre maluliyet oranının tespit edilmesi ve bu oran üzerinden hesap yapılmasının mevzuata aykırı olduğu, davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatında sorumlu olmadığını, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri kapsamında olup SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, kabul anlamına gelmemekle TRH 2010 tablosu 1.8 teknik faiz ile hesaplama yapılması gerektiğini, davacının daha önce sigortalıya ve sigortalı araç sürücüsü aleyhine açtığı davada yargılamanın devam ettiğini bu dosyanın bekletici mesela yapılmasını aksi halde mükerrer tahsilatı söz konusu olacağını, aynı kazadan kaynaklı iki dava açılmasında hukuki yarar olmadığını, davacının iyi niyete aykırı davrandığını HMK 327. maddesi uyarınca yargılama giderlerine katlanması gerektiği ileri sürülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacı yayaya çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek maddi tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Mahkemece, Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan 10.12.2015 tarihinde meydana gelen kazada yaralanması nedeniyle kazaya neden olduğu belirtilen aracın sürücüsü ve işletenine karşı maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açılmış, mahkemece davacının maluliyetinin belirlenmesi için ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan raporda Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenen raporda davacının %16 oranında maluliyeti bulunduğu 9 ayda iyileşeceği belirlenmiş mahkemece aktüer raporuna göre 48.561,83 Tl maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Bu davada ise davacı tarafından kazaya neden olduğu iddia edilen aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine karşı dava açılmış, mahkemece Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 esas sayılı dosyasında alınan maluliyet raporu esas alınarak tazminat hesabı yapılmış ve hüküm tesis edilmiş ise de her iki dosyanın tarafları farklı olup, yargılama sırasında davalı sigorta şirketi vekili tarafından davacının maluliyet raporuna itiraz edildiği de gözetildiğinde davacının uğradığı zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının, varsa iş ve güçten kalma süresinin belirlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Mahkemece belirtilen hususlar ve davalı tarafın itirazları da dikkate alınaak yargıtay uygulamalarına göre olay tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyet oranının ve iş göremezlik süresinin belirlenmesi gerekirken tarafları farklı olan Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 esas sayılı dosyasında alınan maluliyet raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce ödeme yapıldığı anlaşılmakla, mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda ödeme tarihinde zararın karşılanıp karşılanmadığının denetlenmediği görülmüştür. Dava açılmadan önce davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığından öncelikle yapılması gereken ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak gerçek zarar hesabı sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde zarar görenin zararı karşılanmış sayılacağı, dava açılmadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmeli ve hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Ayrıca TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22.12.2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/444 Esas sayılı dosyası getirilmesi, Yargıtay uygulamalarına göre olay tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun olarak Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan maluliyet raporu alınması, daha sonra öncelikle sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih verileri esas alınarak TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılması, zararın ödeme ile karşılanmadığının tespiti halinde rapor tarihi verilerine göre tazminat hesabı yapılarak davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmesi ve belirlenen tazminattan mahsup edilerek zararın belirlenmesi için istinaf kanun yoluna başvuran davalı sigorta şirketi lehine oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek tazminat hesabı yapılması için aktüerya hesabı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Eskişehir 2. İcra Dairesinin 2021/3017 Esas sayılı dosyasına yatırılan 83.000,00TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.