Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1382 E. 2023/859 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1382 – 2023/859
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1382
KARAR NO : 2023/859

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : 2019/397 Esas 2020/447 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 13.04.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücünün geri manevra ile seyrettiği esnada yolun karşısına geçmek isteyen davacı yayaya çarptığını, davacının yaralanarak sakat kaldığını, kazada davacının kusurunun bulunmadığını, Sarıkaya Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/83 esas nolu dosyasında ceza yargılamasının devam ettiğini, 1966 doğumlu olan davacının PMF tablosuna göre bakiye ömrünün 21 yıl civarında olduğunu, bakiye ömrü boyunca malul bir hayat yaşayacağını, davacının rapor ve belgelerle maluliyet tazminatının alınması amacıyla davalıya başvurduğunu, davalı ile yasal süresi içinde çözüm bulunamadığını, arabulucuya başvurulduğunu, sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00TL geçici iş göremezlik, 200,00TL geçici bakıcı gideri ve 9.600,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 10.000,00TL maddi tazminatının HMK’nın 107. maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile tarafına verilmesini, davalıya başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonrası temerrüt tarihi olduğundan bu tarihten itibaren ticari temerrüt-avans faizine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, 11.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, geçici iş göremezlik tazminatını 11.709,58TL’ye, bakıcı gideri talebini 3.482,18TL’ye, sürekli iş göremezlik talebini 81.325,61TL’ye yükselterek toplam talebini 96.517,37TL olarak belirlemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, davacının dava açmadan önce, davalı şirkete geçerli bir başvurusunun olmadığını, başvuru şartının gerçekleşmediğine ilişkin savunmalarının kabul edilmemesi ihtimalinde davalı şirketin dava konusu trafik kazası bakımından olası sorumluluğunun 01.06.2015 tarihinde yapılan değişiklik ile yeniden düzenlenen zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartları uyarınca belirlenmesini, kusur oranlarının tespiti için Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden ve Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunlu olduğunu, davacı tarafından sunulan maluliyet raporlarının hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu marifetiyle tespit edilmesini, 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde maluliyetin tespitini, olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilerek gerçek zararın belirlenmesini, tazminat hesabının aktüer uzmanı tarafından yapılmasını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, aleyhlerine hüküm kurulması halinde davalı şirketin dava tarihinden yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebi olduğu, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 10.05.2019 tarih ve 583829 sayılı maluliyete ilişkin raporunda, kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe tarihi dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, davacının %18 oranında malül olduğu, tedavi süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, iş göremezlik halinde 3 ay boyunca başka birisinin bakımına muhtaç olduğunun bildirildiği, aktüerya ve kusur bilirkişisinin 21.01.2020 tarihli raporunda; davalı tarafa sigortalı aracın sürücüsü …’ın %80 oranında kusurlu, davacı yaya …l”n %20 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, raporun Sarıkaya Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/83 Esas sayılı dosyasında Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 09.07.2019 tarih ve 5168 sayılı raporla da uyumlu olduğu, aktüerya bilirkişisi tarafından davacının maddi zararının hesaplandığı, 81.325,61TL sürekli, 11.709,58TL geçici iş göremezlik ve 3.492,18TL bakıcı gideri tazminatı talep edebileceğinin bildirildiği, dosyadaki verilere uygun olduğu belirlenerek, maluliyet raporu ile aktüerya-kusur bilirkişisinin raporlarının karar vermeye yeterli bulunduğu, davalının sigortalısı aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı, tarafların kusur durumlarının belirlendiği, geçici iş görmezlik ve sürekli kısmi iş görmezlik (maluliyet) durumunun ve bakıcı giderinden kaynaklı tazminatın usulüne uygun raporla belirlendiği, davacının bilirkişi raporuna göre talebini artırdığı, bu hali ile davalının ZMMS poliçesi kapsamında poliçe limitlerinde zarardan sorumlu olduğu ve davacının davasının sübut bulduğu, davalı sigorta şirketi tarafından sigorta teminatı altına alınan aracın ticari nitelikte kamyonet olduğu, avans faiz talep edilebileceği, dava tarihinden önce davacı tarafından usulüne uygun olarak davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadığı davalının dava tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek, talep artırım dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulü ile; 81.325,61TL daimi iş göremezlik, 11.709,58TL geçici iş göremezlik, 3.482,18TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 96.517,37TL tazminatın 18.07.2019 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davalı şirketin Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve zorunlu mali mesuliyet sigortası uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olarak tespit edildiğini, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ayrıca bir kusur bilirkişi raporu tanzim ettirilmemesine rağmen sigortalı araç sürücüsünün %80 oranında kusurlu kabul edilerek hüküm kurulduğunu, hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin poliçe kapsamında davacı tarafın tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş görmezliğe ve bakıcı giderine ilişkin tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, 6111 Sayılı yasanın 59. maddesi ile değiştirilen KTK’nın 98. maddesi düzenlemesi gereği, Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, davacının talebine konu daimi maluliyet tazminat taleplerinin tespitinde davacının maluliyet oranı ve maluliyet oranına göre zararlarının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, mahkemece avans faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sorumluluklarının yasal faiz ile sınırlı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacı yayaya çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının uğradığı zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının, varsa iş ve güçten kalma süresinin, bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Bu bakımdan Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan rapor alınması gerekirken, davacının dava tarihinden önce başvurusu üzerine düzenlenen ve dosyaya sunduğu 10.05.2019 tarihli maluliyet raporu esas alınarak mahkemece hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Dava konusu kaza 13.04.2018 tarihinde meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 13.10.2017 tarihinde düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Ancak TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22.12.2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14.01.2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Davacının dosyaya sunduğu maluliyet raporu esas alınarak, davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak davacının bakiye ömür süresi belirlendiği belirtilmiş ise de davacının muhtemel bakiye ömür süresi 99 yaş esas alınarak bu yaşa göre devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü üzerinden işleyecek/bilinmeyen devre hesabının yapılarak tazminat belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılması gereken davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle gördüğü tedavilere ilişkin tüm tedavi evrakları getirilerek haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlenecek Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan maluliyetinin bulunup bulunmadığı, oranı, iyileşme süresi, bakıcı ihtiyacı olup olmadığı ve süresi konusunda rapor alınarak, davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davalı yararına oluşan kazanılmış haklar gözetilerek hesaplama yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacının dosyaya sunduğu maluliyet raporu esas alınarak 99 yaşa kadar yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı yararına kazanılmış haklar gözetilerek yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Ankara 9. İcra Dairesi İcra Müdürlüğünün 2020/10990 esasına yatırılan 59.000,00TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.