Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1362 E. 2023/841 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1362 – 2023/841
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1362
KARAR NO : 2023/841

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2021
NUMARASI : 2019/189 Esas 2021/243 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

KARAR TARİHİ : 09/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/11/2023

İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 27.01.2019 tarihinde dava dışı sürücü …’ın idaresindeki … plaka kamyoneti ile Beypazarı istikametinden gelip Nallıhan istikametine seyri sırasında davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plaka çekiciye takılı olan … plaka yarı römorkun sol arka kısmına aracının ön kısmı ile çarpması sonucu ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan ve davacıların oğlu olan …’ün vefat ettiğini, trafik kazası tespit tutanağında arızalı olarak bekleyen ve tamir edilen araç sürücüsünün kural ihlalinin bulunmadığı kanaatine varılmış ise de trafik kazası inceleme raporunda … plakalı aracın sürücüsü … ve çekiciye öncülük eden … plakalı araç sürücüsünün kural ihlali yaptığının belirtildiğini, kazada … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt (18.03.2019) tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacı tarafça başvuru şartının tam olarak yerine getirilmeden dava açıldığını ve davanın usulden reddi gerektiğini, kaza tespit tutanağına göre davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığını ve bu nedenle sorumlulukları bulunmadığını, aksi kanaat halinde kusur tespiti bakımından Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat hesabının genel şartlara uygun olarak yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, yargılama sırasında üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan kusura ilişkin 04.01.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusurlu olmadığının belirtildiği, bilirkişi heyeti raporunun usul ve yasaya uygun olup hükme esas alındığı, müteveffanın yolcu konumunda bulunduğu araç sürücüsünün kusurundan kaynaklanan kaza nedeniyle, kusur atfedilmeyen sigortalı … plakalı aracın sigorta şirketinden tazminat talep edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine, yargılama öncesinde davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı anlaşıldığından 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 11 ve 13. Bentleri gereğince arabuluculuk ücreti olarak Adalet Bakanlığı tarafından ödenen tutarın davalıdan alınmasına, ayrıca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ve davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvurusunda, 27.01.2019 tarihinde meydana gelen kazada davacıların oğlu …’ün vefat ettiğini ve davacıların maddi açıdan mağdur olduğunu, kazaya ilişkin kusur durumlarına ilişkin birden çok rapor alındığını ve raporlar arasında çelişki bulunduğunu, mahkemece davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu yönünde hazırlanan raporlara istinaden karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, kazaya ilişkin trafik kazası inceleme raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 27.03.2020 tarihli raporu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin genişletilmiş uzmanlar komisyonundan alınan 08.01.2021 tarihli raporlarında sigortalı araç sürücüsü …’a kusur atfedildiğini, raporlar arasında çelişki giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, hükme esas alınan raporların ceza dava dosyasında alınan raporlar ile çelişkili olduğunu, ceza davasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin genişletilmiş uzmanlar komisyonundan alınan raporlar nazara alındığında mahkemece alınan diğer raporların maddi gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesi talebi dikkate alınmadan karar verilmiş olmasının doğru olmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvurusunda, arabuluculuk görüşmelerine katılım sağlanmış olduğundan kusur yokluğundan reddedilen davada arabuluculuk görüşmelerine katılım sağlanmadığından bahisle hükmün muhtelif fıkralarında aleyhe yargılama giderlerine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, ayrıca davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak dosya içindeki bilgi ve belgeler, Mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 27.01.2019 tarihinde dava dışı sürücü … yönetiminde olup davacıların desteği …’ün yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı çekici ve takılı olan … plakalı yarı römorkun sol arka kısmına çarpması sonucunda meydana gelen kazada davacıların desteğinin vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, mahkemece yargılama sırasında üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 04.01.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusurlu olmadığının belirtildiği, kusur atfedilmeyen sigortalı … plakalı aracın sigorta şirketinden tazminat talep edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince Ceza hukuku ile ilişkisinde başlığı altında “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir.
Hukuk hakiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti, gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K). Hukuk hâkimi ceza mahkemesi kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını belirleyen maddi olgularla ve ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı ile bağlıdır.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında 27.01.2019 tarihinde saat 1:05 sıralarında sürücü …’ın idaresinde bulunan … plaka sayılı kamyonet ile bölünmüş D-140 Devlet Karayolunu takiben Beypazarı istikametinden Nallıhan istikametine seyredip, olay mahalline geldiğinde, arızalandığı için yolun sağındaki emniyet şeridine sürücüsü … tarafından park edilen … plaka sayılı çekiciye takılı, üzerinde belden kırmalı kamyon yüklü olan … plakalı römorkun sol arka kesimine çarpması sonucu meydana gelen kazada …’ın arızalı aracın gerisinde tepe lambası ve flaşörleri yanık vaziyette bulunan ve reflektör ve trafik konileri ile tedbir alınan araca arkadan çarpması nedeniyle tam kusurlu olduğu, tamir için bekleyen araç sürücünün kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 24.09.2019 tarihli raporunda sürücü …’ın dubalarla önlem alınarak yolun sağına park edilen araca arkadan çarpması nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğu, davalı taraf sürücüsü …’ın kusursuz olduğu belirtilmiş, hükme esas alındığı belirtilen 04.01.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda olayın kamyonet sürücüsünün dikkatsiz ve süratli seyri sonucun yol kenarında arıza nedeniyle duraklamış bulunan çekici araca bağlı (low-bed) özel yük taşıyan yarı römork araca sol arka kısmından çarpması biçiminde meydana geldiği kabul edilerek dava dışı sürücü …’ın hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumun gerektirdiği şartlara uydurmadığı gerekçesiyle tamamen kusurlu olduğu, davalı şirkete sigortalı çekici ve yarı römork sürücüsünün yönetimindeki aracı yolun sağına yanaştırmaya çalıştığı, aracın arkasında bankette öncü-artçı araç bulunduğu, sağ şeride trafik emniyet konisi konulmuş olduğu göz önüne alındığında kusursuz olduğu tespiti yapılmıştır.
Dava konusu olaya ilişkin olarak Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/428 Esas, 2021/350 Karar sayılı dosyasında … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı yarı römork sürücüsü … ve iş makinesi taşıyan araca eskortluk yapan araç sürücüsü … hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan yapılan yargılamada alınan raporda her ne kadar sanık … ifadelerinde, kaza öncesinde trafik ekiplerince artçı olan aracın konumlandırıldığını ve kaza esnasında aracın ışıklarının dörtlüleri yanık vaziyette olduğunu belirtmiş ise de; kaza sonrası olay mahalline gelen bağımsız kamu tanıklarının ilk ifadelerinden itibaren çekinin ve artçı aracın ışıklarının yanmadığını beyan ettiği, artçı aracın yer değiştirdiğine dair lastiklerinin ıslak olması ile ilgili tespit yapılmış olduğu, sanık …’ün aracının ışıkları sönük vaziyette ve görünürlük açısından alınan tedbirleri bozacak şekilde emniyet şeridinde durmakta olduğu sırada kazanın meydana geldiği, mahalde trafik görevlilerince alınan tedbiri bozduğu ve sağ şeridi işgal edecek şekilde duraklamakta olan ışıksız çekicinin geriden gelen sürücüler açısından zamanında fark edilip tedbir alınmasını engelleyerek kazanın meydana gelmesine zemin hazırladığı gerekçesiyle asli kusurlu olduğu, sanık sürücü …’ın idaresindeki çekicinin yerleşim yeri dışında devlet yolunda arızalanarak haraket kabiliyetini kaybetmesi ve yolun sağ şeridini ve emniyet şeridini işgal edecek şekilde konumlandırması sonrasında, geriden gelen araç sürücüleri için alınmış olan güvenlik tedbirlerinin sürekliliğini kontrol etmesi gerekirken bu hususa özen göstermediğinden tali kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise idaresindeki kamyonet ile gece vakti, meskun mahal dışında, bölünmüş yolu takiben seyri sırasında yola gereken dikkatini vermemesi, hızını ve sürüşünü mahal şartları ile gece far ışığı altındaki görüş mesafesine göre ayarlaması gerekirken bu hususlara özen göstermemesi neticesinde sağ şeritte yeterli güvenlik tedbiri bulunmaksızın durmakta olan çekiciye etkin tedbir almadan arkadan çarpması ile meydana gelen olayda tali kusurlu olduğu belirtilmiş, Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/428 Esas, 2021/350 Karar sayılı davada yapılan yargılamada 09.09.2021 tarihli kararla Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu raporuna göre kazanın meydana gelmesinde sanık …’ın tali kusurlu, çekiciye eskortluk yapan … plakalı araç sürücüsü sanık …’ün asli kusurlu oldukları gerekçesiyle …’ın ve …’ün cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 17.05.2022 tarihli ve 2021/1824 Esas, 2022/1521 Karar sayılı kararıyla bozulduğu ve kararın henüz kesinleşmediği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ceza yargılamasındaki maddi vakıanın kabulü ve kusur tespiti ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda mahkemece yargılama sırasında alınan 04.01.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, dava konusu olaya ilişkin olarak Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesinde ceza yargılamasının sürdüğü ve kararın henüz kesinleşmediği, anılan dosyada kusura ilişkin olarak alınan Adli Tıp Kurumu raporları ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda maddi vakıanın kabulünde ve kusur durumuna ilişkin farklı değerlendirmelere yer verildiği, ancak ceza mahkemesi kararının henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle mahkemece öncelikle hukuk mahkemesi hâkimi, her ne kadar ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de dava konusu olayda olayın oluşuna ilişkin ceza mahkemesi kararı ile belirlenecek maddi vakıa, yani dava konusu olayda sigortalı araç sürücüsünün kural ihlali bulunup bulunmadığı ve bu hususun kusur oranlarına etkisinin olup olmayacağı yönünden ceza mahkemesi kararının sonucunun beklenmesi ve ceza mahkemesi dosyası da getirilip konusunda uzman İTÜ veya Karayoları Genel Müdürlüğünden seçilecek bilirkişi heyetinden kusur raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın yeniden görülmek ve hukuk yargılamasını doğrudan etkileyecek nitelikte görülen ceza yargılamasına ilişkin dosyanın sonuçlanmasını beklemek ve kusur oranları konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebeplerine göre sair istinaf sebeplerinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
3-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve başvuru harcının talep halinde ilgilisine iadesine
4-İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
5-Karar tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.