Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1343 E. 2022/756 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1343 – 2022/756
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1343
KARAR NO : 2022/756

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI : 2020/603 Esas 2021/53 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ
DAVALI :.
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, 03.06.2012 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın sürücüsü …’in seyir halindeyken kalp krizi geçirmesi ile karşı şeride geçerek durduğu noktada dava dışı … plakalı aracın aşırı hızla gelerek …’in aracına çarptığını, Kulu C. Başsavcılığının 2012/1028 Sor., 2012/695 Karar sayılı kararı ile … kazada tam kusurlu kabul edilerek Kovuşturmaya Yer Olmadığın Dair Karar verildiğini, trafik kazasında araçta bulunan sürücü dahil aynı aileden 8 kişinin hayatını kaybettiğini, sadece o tarihte 9 yaşında olan davacı …’in hayatta kaldığını, davacı …’nın kazada annesi … ve babası … ile babaannesi …’i, davacı …’in eşini, davacılar … ve …’in de anneleri …’i kaybettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için 5.000,00 TL, davacı Kazım İçin 5.000,00 TL, davacılar … ve … için ayrı ayrı 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 12.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Sigorta Şirketi vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket tarafından 01.08.2011-01.08.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi sigortalandığını, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kusur durumlarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, her ne kadar davacılar tarafından 03/06/2012 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş ise de, Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiilin tanımlandığı, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı sürelerinin özel olarak düzenlendiği, BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunların, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık subjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, her halde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresi olduğu (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794), buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK 60. madde uygulanamayacağı, 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verildiği, dava konusu kaza ile ilgili alınan Ankara Adli Tıp Kurumu’nun 13/08/2012 tarihli raporu dayanak edilerek Kulu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/1028 soruşturma nolu, 2012/695 karar nolu kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu anlaşılmakla iş bu davada eylem suç teşkil etmediğinden uzayan ceza zamanaşımının uygulamayacağı KTK’nın 190/1.maddesi uyarınca düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği dava tarihi dikkate alındığında zaman aşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından davanın reddine karara verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçede davanın zamanaşımı nedeniyle reddedildiği belirtilirken kısa ve gerekçeli karar hükmünde zamanaşımı nedeniyle reddine şeklinde yazılmadığını, davalı sigorta şirketi tarafından yasal süresinde zamanaşamı itirazı bulunmadığı halde, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının cevaplarının yasal süresinde verilmediğini bu husus dosyada sabit iken yerel mahkemenin zamanaşımını kendiliğinden dikkate almasının -öne sürmesinin hukuken mümkün olmadığı gibi usul ve yasaya aykırı olduğunu, diğer yandan Kulu C. Başsavcılığı 2012/1028 Sor., 2012/695 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, eylem suç teşkil etmediği için değil, sürücü … kazada vefat ettiğinden, yargılanamayacağı için verildiğini, trafik kazasında araçta bulunan sürücü dahil aynı aileden 8 kişinin hayatını kaybettiğini, sadece o tarihte 9 yaşında olan …’in hayatta kaldığını, birden fazla kişinin hayatını kaybettiği davada eylemin suç teşkil etmediğinin belirtilmesinin hukuken mümkün olmadığını, her halükarda uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerektiğini, yerel mahkemenin büyük bir hukuki yanılgıya düşerek 8 kişinin ölümüyle biten davada eylemin suç teşkil etmediği sonucuna vardığını, bunu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara dayandırmış ise de; bu kararın da sürücü …’in TCK 64/1 ”sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir” hükmü uygulanarak verildiği gerçeğini göz ardı ettiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili 03.06.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında anne-baba, anne ve eşini kaybeden davacılar için kazaya karışan aracın ZMMS’nı yapan sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş; mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; davacı vekili eldeki davanın ceza zamanaşımı süresi içinde açıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Zamanaşımı süresine ilişkin olarak 6098 Sayılı TBK’nın 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, aynı Kanun’un 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu düzenlenmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK’nın 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre; “ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmıştır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 5.6.2015 gün 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)”
Somut olayda, dava konusu trafik kazasının 03.06.2012 tarihinde meydana geldiği, kazada sekiz kişinin öldüğü, onyedi kişinin yaralandığı, kazaya karışan davalıya ZMMS ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’in kazada asli ve tam kusurlu, diğer araç sürücüsünün kusursuz olduğu, sürücü …’in kazada vefat etmiş olması nedeniyle Kulu C. Başsavcılığının 2012/1028 Hazırlık – 2012/695 Karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği; eldeki davanın 12.11.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre ölümle sonuçlanan trafik kazalarında uygulanacak olan kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85. maddesi ve 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın esasına girilerek taraf delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 24.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.