Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1312 E. 2021/1780 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;14/06/2018 tarihinde davalıya trafik sigortalı, dava dışı sürücü…’nun sevk ve idaresindeki kamyonet ile karşı istikametten gelen dava dışı sürücü … idaresindeki aracın karşılıklı çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında …’un aracında yolcu olarak bulunan davacı …’ın yaralandığını, halen eski sağlığına kavuşamadığını, sürekli sakatlık meydana geldiğini, iş bu kaza nedeni ile davalıya 04/07/2018 tarihinde başvuru yapılmış olmasına rağmen herhangi bir sonuç alınamadığını belirterek, şimdilik geçici iş göremezlik için 1.000,00 TL, sürekli iş göremezlik için 500,00 TL, bakıcı gideri için 100,00 TL tazminatın 14/06/2018 kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiş;11.12.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile 12.174,46 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 1.450,91 TL bakıcı giderinin tazminini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davanın hiç bir şekilde kabulü anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın maluliyet sebebiyle uğradığı zararını ispat etmesi gerektiğini, ayrıca davalı şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere kusur oranlarının tespiti için dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik giderine ilişkin talebin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve kusur ile maluliyeti arasında illiyet bağı bulunduğunu usulen ispat etmesi gerektiğini, başvuruyu kabul anlamına gelmemek üzere bir tazminat hesaplaması yapılması halinde bu hesapta asgari ücretin baz alınarak TRH-2010 mortalite tablosu ile 1,8 teknik faizin kullanılmasını talep ettiklerini, bakıcı giderine ilişkin taleplerin teminat dışında kalacağını belirterek davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, davalı sigorta şirketinden geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı ve tedavi giderlerine ilişkin olduğu, davacının gelirinin tespitinde … kayıtlarının esas alındığı,…alınan 17.02.2020 tarihli rapora göre meydana gelen kaza nedeniyle davacıda meydana gelen özür oranının %0 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 ay, bakıcı ihtiyacının 1 ay olduğunun belirtildiği, toplanan tüm bilgi ve belgeler kapsamında aktüerya ve kusur bilirkişisinden rapor alındığı, Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartları’na göre yapılan hesaplama sonucunda davacı …’ın; geçici iş göremezlikten kaynaklı tazminat alacağının 12.174,46 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının bulunmadığı, geçici bakıcı giderinden kaynaklı tazminat tutarının ise 1.450,91 TL olduğu, davacı tarafın sigorta şirketinden 23.07.2018 temerrüde düşme tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek tazminat talebinde bulunabileceği, kaza tarihi itibariyle (2018) ZMSS poliçesi teminat limit tutarının 360.000,00 TL olduğu, bilirkişi raporunda; dava dışı sürücüsü …’ın aracında bulunan davacı yolcu …’ın yaralanmasıyla meydana gelen trafik kazasının oluşumunda tamamen kusursuz olduğu, davalı … … Sigorta Şirketine olay tarihinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan kamyonetin dava dışı sürücüsü …’nun davacı ve dava dışı yolcular ile kendisinin ve diğer sürücünün yaralanmasıyla meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda tamamen % 100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Ankara Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre kaza nedeniyle davacıda meydana gelen özür oranının %0 olduğu anlaşıldığından davacının sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, tüm dosya kapsamı, dava, cevaplar, maluliyet raporu ve hesap raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuruyla meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve vücut genel çalışma gücü kaybı olmaksızın 9 ay iş ve gücünden geri kaldığı ve 1 ay bakıcı ihtiyacının bulunduğu, bu itibarla davacının bakıcı gideri ile geçici iş gücü zararını talep edebileceği, davacının zararının Borçlar Kanunu hükümleri kapsamında hesaplanması gerektiği ve mahkemece bu yöndeki hesaba itibar edildiği anlaşıldığından, davacının sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin reddine, davacının geçici işgöremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebinin kabulü ile, 12.174,46 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 1.450,91 TL bakıcı giderinin 23/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; hiçbir şekilde dava konusu talepleri kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı taraf sigortacılık kanunu gereğince usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulen reddi gerektiğini, davacı tarafça hasar sonrasında davalı şirkete ihbarda bulunmadan önce ekspertiz raporu alınmış ve söz konusu raporla birlikte davalı şirkete bir başvuru yapılmışsa da; hasarın teminat kapsamında olup olmadığının, teminat kapsamında ise hasar tutarının tespit edilebilmesine yarar hiçbir evrak ibraz edilmediğini, sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruların yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığının ya da sigortacılık yapan kuruluşun onbeş gün içinde cevap vermediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, sigortacıya yapılan alelade bir başvuru ile gerekli başvuru şartlarının yerine getirildiğinden bahsedilemeyeceğini, sigorta bir zenginleşme aracı olmadığından, davalı şirketin ancak gerçek zarardan sorumlu tutulabileceğini, iyi niyet ve azami güvene dayanan sigorta ilişkilerinde sigortacının somut olayın özelliklerine göre sorumluluğunu belirleyebilmesi için gerekli olan belge ve bilgiye ihtiyacı olduğunu, davacı tarafça davalı sigorta şirketine maddi tazminatın hesabına ilişkin asgari ve mer’i düzenlemelere uygun belge ve inceleme fırsatı sunulmadığından, tazminat talebinin kısmen veya tamamen yerine getirilmediği iddialarını kabul etmediklerini, iş bu nedenle Trafik Sigortası Genel Şartları gereğince davacının Tahkim Komisyonu’na başvurma hakkı bulunmayıp, başvurunun usulen reddi gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu gereğince davacı usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulen reddi gerektiğini,
İstinafa konu kararda geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatının kabulüne karar verildiğini, 25.02.2011 tarihinden itibaren geçerli olan mevzuat değişikliği sebebi ile, davalı şirketın geçici bakıcı ve geçici iş göremezlik tazminatı ile tedavi giderleri kapsamında ulaşım giderine ilişkin sorumluluğunun ortadan kalktığını, kaza tarihinin 14/06/2018,poliçe başlangıç tarihinin ise 25/01/2018 olduğunu, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminat talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu, tedavi giderlerinin 6111 sayılı kanun’un 59. maddesi ile değiştirilen Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi gereğince reddi gerektiğinibu giderin …’nın sorumluluğunda olduğunu, tedavi süresince ortaya çıkan her türlü zarar ve giderlerin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, söz konusu hususun genel şartlarda da vurgulandığını, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası genel şartlarına göre tedavi – sağlık gideri teminatının; üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içerdiğini, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin tedavi-sağlık gideri teminatı kapsamında sayıldığını, tedavi / sağlık giderleri teminatı ….. sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, iyileştirme giderlerinin mağdurda kaza nedeniyle meydana gelen yaralanmanın veya bedensel/ruhsal bütünlüğünde, bozulmanın geri kazanımı veya onarımı yani tedavisi amacıyla yapılan her türlü harcama ile masrafı karşıladığını, bu çerçevede tedaviye yönelik muayene, tetkik, röngen, laboratuar incelemesi konsültasyon cerrahi veya tıbbi müdahale, yoğun bakım, ameliyat, pansuman, ilaç, kan, tıbbi ve cerrahi malzeme, protez, yatak, hemşirelik hizmetleri, rehabilitasyon ile fizik tedavi ve yahut kaplıca tedavisi, tedavi için gerekli araç veya malzemelerin tümü için yapılan bütün harcamaları içerdiğini, tedavi süresince hastalığın niteliğine bağlı olarak hastaya fonksiyonel kapsamda yapılan refakatçi gider ve harcamalarının da tedavi gideri içerisinde yer aldığını, bakım giderlerinin; hasta veya yaralının tıbbi tedavi süresince ona yapılan refakat veya benzeri hizmet için yapılan harcama olduğunu, bakım giderinin tıbbi tedavisi bitmiş, malul dahi olsa tıbbi olarak destek veya yardıma ihtiyacı kalmamış kişinin eksik kalan fonksiyonunun bir başkası tarafından karşılanma bedeli olmadığını, hasta veya yaralının tedavisi süresince ona sağlanan destek hizmetinin karşılığı olduğunu, maluliyetten farklı olduğunu (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 30.06.2011 tarih, 2011/6413 Esas – 9823 Karar sayılı kararı, 13.10.2010 tarih 2010/10-500-490 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı), davacının “Geçici İş Göremezlik” ve tedavi masraflarına ilişkin tazminat bedeline ilişkin talebinin de reddinin gerektiğini, Yargıtay Kararlarından da anlaşılacağı üzere, ilgili kanun hükümleri çerçevesinde Trafik Kazalarına bağlı olarak davalı şirket aleyhine açılmış olan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili davalı şirketin yükümlülüğü sona ermekte olup, taraf sıfatının da sona erdiğini, davacının geçici iş göremezlik zararının tedavi teminatı kapsamında değerlendirilmesi ve sigorta şirketlerinin işbu teminat bakımından sorumluluklarının sona ermiş olması nedeniyle hesaplanan geçici iş göremezlik zararı yönünden de davanın reddi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacı tarafın kişisel müracaat ile almış olduğu raporu ve raporda belirlenen gerçek dışı geçici iş göremezlik süresini kabul etmediklerini, sosyal güvenlik kurumuna yazı yazılarak, öncelikle söz konusu kaza nedeniyle davacı tarafa peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığının, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması, ödeme yapılması durumunda mükerrer ödeme olmaması adına, … tarafından ödenen miktarın tazminat bedelinden düşülmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere aktüer bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, yeni rapor alınması gerektiğini, genel şart hükümleri uyarınca tazminatın belirlenmesi gerektiğini, genel şartlara aykırı olarak hesaplanan fahiş tazminatı kabul etmediklerini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde tazminat hesaplamalarında Genel Şartlarda düzenlenen usul ve esaslara uyulması gerektiğinin düzenlendiğini, Genel Şartlara ve dolayısıyla kanuna aykırı olarak yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilen maddelerin işbu uyuşmazlık bakımından dikkate alınmaması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli ve …sayılı Kararı ile KTK’de yer alan birtakım hükümlerin iptaline karar verildiğini, Anayasa Mahkemesi kararı ile veya bu tarihten sonra yapılan başka bir düzenleme ile Trafik Sigortası Genel Şartları’nın tazminat hesaplamasına dair hükümlerinin yürürlükten kaldırılmadığını, Yerleşik İçtihatlar ile Genel Şartlar’da yer alan hükümlerin yürürlüğe girdiği 01.06.2015 tarihinden itibaren düzenlenen tüm poliçeler bakımından uygulanması gerektiğinin Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yer alan ve iptal konusu atıf hükmünden bağımsız olarak kabul edildiğini ve uygulandığını, zira tazminat hesaplamasında dikkate alınacak parametreler 01.06.2015 tarihli Trafik Sigortası Genel Şartları ile belirlenmiş olmakla; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yer alan iptal konusu ifadelerin kanun hükmüne 26.04.2016 tarihinde eklendiğini, Genel Şartların uygulanmasının yalnızca söz konusu kanun hükmünde yer alan ifadeye dayandırılması halinde; ilgili Genel Şartların 26.04.2016 tarihinden önce düzenlenen poliçeler bakımından geçerli olmayacağının kabulü gerektiğini, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu dahil tüm yargı merciileri tarafından kanuna yapılan ekleme öncesinde düzenlenen poliçeler ve meydana gelen kazalar için de Genel Şart hükümlerinin dikkate alınması gerektiğinin kabul edildiğini (2017/1541 E. sayılı Yargıtay 17.H.D. kararı), Anayasa Mahkemesi kararı 17.07.2020 tarihinde verilmiş olmakla; iptal kararlarının geriye yürümeyeceği de gözetilerek hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere karar tarihinden önce düzenlenen poliçeler ve meydana gelen kazalar bakımından etkisi bulunmadığını, hukukumuzda sigorta şirketinin sorumlu tutulacağı tazminat miktarının hesaplanmasının,11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun tazminatın hesaplanmasını düzenleyen 49 ila 56. maddelerinden farklı kurallara tabi kılındığını, bu nedenle sigortalı ile sigortacının sorumluluğunun aynı kabul edilmesi ve buna göre tazminat hesaplanmasının kabul edilemeyeceğini, motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle meydana gelen zararın tazmini hususunda, zarar veren işletenin sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk olup 6098 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümlerine tabi olmakla birlikte aynı zarardan dolayı sigorta şirketinin tazminat sorumluluğunun, sözleşmeden doğan sorumluluk olduğunu, bu sebeple de işletenin tazminat sorumluluğu ile sigorta şirketinin tazminat sorumluluğunun kapsamının farklı esaslara tabi kılınması, sorumluluklarının dayandıkları esasların farklı olması nedeniyle kaçınılmaz olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararının işbu uyuşmazlık bakımından geçerli olduğu kabul edilse dahi bu durumun eski tarihli Yargıtay Kararlarında uygulanan usul ve esasların uygulama alanı bulacağı anlamına gelmediğini, Anayasa Mahkemesi kararı ile Karayolları Trafik Kanunu 90. maddesinde hesaplama esas ve usulleri bakımından Genel Şartları referans gösteren maddesinin iptal edildiğini, şu haliyle madde hükmü ile hesaplama esas ve usulleri bakımından Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanacağını, bu kanunda hüküm bulunmaması halinde ise Borçlar Kanunu’nun esas alınacağının kararlaştırıldığını, trafik kazaları da dahil haksız fiillere ilişkin tazminat hesaplamalarında esas alınması gereken hesaplama usul ve esasları bakımından Karayolları Trafik Kanunu’nda ve Borçlar Kanunu’nda herhangi bir hüküm bulunmadığını, bu kanunlarda belirlenmeyen hususların yalnızca geçmiş tarihli Yargıtay içtihatlarında kabul edilen şekilde esas alınamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici, sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine gerekli belgelerle birlikte başvuruda bulunduğu, davalı tarafından hasar dosyası açıldığı, bu hususun davalının da kabulünde olduğu, davacıya … tarafından rücuya tabi ödeme yapılmadığının ilgili kurumca verilen cevaptan anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nun haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekmesi, 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından davacının geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı giderini davalı sigorta şirketlerinden talep edebilmesi, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararlarının …’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmaması (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 Esas – 2019/10217 Karar 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.), davalının gerçek zararlardan olan geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu bulunması, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle zararın KTK ve TBK hükümleri gereğince tespitinin gerekmesi, davacının kazaya karışan karşı araçta yolcu konumunda olup, kazanın oluşumuna ilişkin herhangi bir kusurunun bulunmaması, olayda davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün tamamen kusurlu olması, davacının maluliyetinin özürlülük ölçütü yönetmeliğine göre belirlenmesi doğru görülmemiş ise de, istinafa gelenin sıfatı ve davalı sigorta lehine oluşan usulü kazanılmış haklar nedeniyle bu hususta inceleme yapılamaması, raporların denetime elverişli olması ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … … Sigorta A.Ş. den alınması gereken 930.74 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 232.69 TL nispi istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 698.05 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.