Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1200 E. 2021/1303 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2021
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle)

KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin oğlunun trafik kazasında vefat ettiğini ve müvekkilnin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, müvekkilinin destek zararından davalı … şirketininin sorumlu olduğunu, bu nedenle daha önce … Komisyonuna müracaat ettiklerini, … Komisyonu tarafından alınan ilk rapora itirazlarını belirterek, belirsiz alacak olarak bulundukları taleplerin de, HMK’nın 107. maddesi gereğince talep ettikleri miktarı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak belirlediklerini, Komisyon tarafından rapora itirazlarının kabul edilerek yeniden bilirkişiden ek rapor alındığını ve raporda tazminat alacaklarının daha fazla çıkması üzerine taleplerini ıslah ettiklerini ve … Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından talepleri gibi karar verildiğini, komisyon kararına, davalının itiraz etmesi üzerine … Komisyonu…. tarafından, … komisyonunda talep edilen tazminatın iki kez ıslah edilemeyeceği belirtilerek, ek rapor sonrası ıslah edilen miktar yönünden talebin reddine karar verildiğini, müvekkili tarafından usul ekonomisi açısından kararın temyiz edilmediğini, bilirkişi tarafından ek raporda hesap edilen ve İtiraz … Komisyonu tarafından usulden reddedilen miktara ilişkin olarak, Ankara 23. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, davalının borca itiraz ettiğini, arabuluculuk yoluna müracaat etmelerine rağmen sonuç alamadıklarını, davalının borca itirazının haksız olduğunu, belirterek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davadaki talebin, davacının oğlu olan desteğin ölümü nedeniyle hüküm altına alınmayan destekten yoksun kalma nedeniyle alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi olduğu, davacının, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, desteği olan oğluna çarpması neticesinde vefatı nedeniyle destek tazminatı talep ettiği, davacının daha önce sigortaya müracaat ettiği ve sigorta tarafından ödeme yapıldığı, davacının ödemenin yetersiz olduğundan bahisle … Komisyonuna müracaat ettiğini,…. Esas dosyasında, davacının destek zararının 60.696,07 TL olarak belirlendiği, davacının dosyada bu bedel üzerinden bedel artırımı yaptığı, dosyada rapora yönelik itiraz üzerine alınan ikinci raporda ise davacının talep edebileceği miktarın 86.756,25 TL olarak belirlendiği, davacının bu kez tahkim dosyasında dava değerini 86.756,25 TL olarak ıslah ettiği ve Uyuşmazlık … Komisyonu tarafından bu mikez tahkim dosyasında dava değerini 86.756,25 TL olarak ıslah ettiği ve …… tarafından bu miktar üzerinden talebin kabulüne karar verildiği, Sigorta şirketi tarafından talebin ikinci kez ıslah edilemeyeceğinden bahisle itirazı üzerine ise İtiraz Hakem Heyeti tarafından ilk raporda belirtilen 60.696,07 TL talebin kabulü ile fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, karara karşı temyiz yoluna müracaat edilmediğinden kararın kesinleştiği, davacının da, icra takibi ile İtiraz … Komisyonu tarafından hükmedilen miktar ile ikinci bilirkişi raporu ile hesap edilen miktarın talep edildiği, ….. kararında açıkça “fazlaya ilişikin talebin reddine” denilerek karar verildiği ve kararın kesinleştiği, fazlaya ilişkin talebin reddedilmiş olmasına göre hüküm altına alınan miktar ile ikinci rapor arasındaki farkın yeniden talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın HMK’nın 114/1-i, 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, müvekkilinin daha önce Uyuşmazlık Tahkim Komisyonuna oğlunun vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat talep ettiğini ve tazminat miktarının bilirkişi tarafından tespit edildiğini ve müvekkili tarafından rapor doğrultusunda, müvekkilinin talebi gibi tazminata hükmedilmişken, itiraz Hakem Heyeti tarafından, tahkim başvurusunda iki kez dava ıslah edilemeyeceğinden, ikinci ıslah üzerinden karar verilemeyeceğinden ikinci ıslah dilekçesini kabul etmeyerek işleme almadığını, müvekkilinin de temyiz aşaması çok uzun olduğu için, kararı temyiz etmediğini, İtiraz Hakem Heyeti tarafından bilirkişi tarafından hesap edilen miktarda, tazminat alacağı olmadığına ilişkin değil, usul gereğince ilk ıslaha göre karar verdiğini, müvekkilinin ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu, bu nedenle hüküm altına alınmayan miktarın yeniden dava edilmesinde, İtiraz Hakem Heyetinin kararının, eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminatın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı … Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından, hüküm altına alınmayan bakiye destek zararının icra yolu ile davalıdan tahsilini istemiş, davalının borca itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasında, mahkemece İtiraz Hakem Heyeti kararında, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar veriliğinden bahisle, kesinleşen itiraz hakem heyeti kararının eldeki davada kesin hüküm oluşturduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, itiraz hakem heyeti tarafından verilen kararda “fazlaya ilişkin istemin reddine” denilmiş olması nedeniyle, fazlaya ilişkin alacak iddiası ile talepte bulunulup bulunulamayacağına ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” denilmiştir.
Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, dava sebebinin aynı olması; üçüncü koşulu ise, ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olmasıdır.
Öte yandan; HMK’nın 303. maddesinde, bir hüküm, davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil edeceği düzenlendiğinden, usule ilişkin nihai kararlar, sadece ilişkin oldukları usul sorunu hakkında kesin hüküm teşkil eder; dava konusu uyuşmazlığın (hakkın) esası hakkında (maddi anlamda) kesin hüküm teşkil etmez. (Prof. Baki Kuru Medeni Usul Hukuk El Kitabı Cilt:2 Mart 2020 sayfa 1499) Bu nedenle daha önce verilen kararın usule ilişkin olması halinde, sonrasında açılacak davada maddi anlamda kesin hükümden söz edilemez. Bu sebeple maddi anlamada kesin hüküm değerlendirilmesinde, önceki kararın usule ilişkin bir karar olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Kesin hüküm kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez. Ancak gerekçe, hükme ulaşmak için mahkemece yapılan hukuki ve mantıki tahlil ve istidlallerden (deliller) ibaret kalmayıp, hüküm fıkrası ile ayrılması imkânsız bir bağlılık içinde bulunuyor ise, istisnaen bu kısmın da kesin hükme dâhil olduğunu kabul etmek gerekir (YHGK, 14.11.2012 tarihli ve …. sayılı kararının gerekçesinden)
Açıkça vurgulanmalıdır ki; gerekçenin kural olarak kesin hüküm etkisi bulunmamaktadır. Gerekçe; hâkimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında köprü görevi yapar. Hükmün gerekçe bölümünde sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep açıklanır. Hâkim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını bir başka ifadeyle kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. İşte bu sebeplerle hükmün gerekçe bölümü maddi hukuk anlamında kesinlikten tamamen arındırılmış olmayıp, öğretide ve uygulamada, hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçenin kesin hüküm etkisi olduğu kabul edilmektedir…
Somut olayda; mahkemece, davacının, davalı hakkında icra takibine konu ettiği alacak için öncesinde … Komisyonuna müracaat ettiği ve … Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 22/09/2020 tarih …. ayılı kararı ile davacının başvurusunun kısmen kabulü ile 60.696,07 TL tazminatın 18/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden alınarak, başvurana verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiğinden, gelinen aşamada fazlaya ilişkin istemi olduğundan bahisle icra takibi yapamayacağı, dava açamayacağı belirtilerek, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davanın, reddedilen kısıma ilişkin olmasına göre, ret kararının maddi anlamda kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının tespiti açısında gerekçenin değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine ilişkin karar gerekçesinde “sigorta şirketi aynı davada ikinci kez ıslaha başvurulamayacağı itirazında bulunmakta olup, dosya kapsamı incelendiğinde, başvuranın kök raporuna istinaden talebini ıslah ederek rapora itirazlarını da sunduğu, itirazlar doğrultusunda alınan ek raporda verilerin değişmesi üzerine de, ikinci kez ıslah talep ettiği ve ilk hakem heyetinin de, ikinci ıslah üzerinden hüküm kuruduğu görülmektedir. ….HMK176 madde düzenlemesi dava içerisinde bir kez ıslah yoluna başvurulacağı kuralı getirmiş olmakla, sigorta şirketinin bu yöndeki itirazı yerinde bulunmuştur. Bu anlamda da başvuranın kök rapora yönelik ıslah talebinde yer alan ……. için 60.696,07 TL ….üzerinden hüküm kurmak gerekmiştir.” denilmiştir. Ret gerekçesi, davacının zararının daha fazla olmadığına yahut alınan ilk rapor ile kesinleşmiş olduğuna ilişkin olmayıp, HMK’nın 176. maddesi gereğince davanın ikinci kez ıslah edilememesine yönelik usuli işleme ilişkindir. Bu nedenle hüküm fıkrasında “fazlaya ilişkin istemin reddine” denilmiş olması, hüküm altına alınmayan kısım yönünden maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz. Bu durumda mahkemece, davacının talebine ilişkin deliller toplanarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, taraf delilleri toplanarak davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15/03/2021 tarihli:… Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacıdan istinaf peşin harcı olarak alınan, 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.