Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1165 E. 2021/2148 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2021
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 19/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Ünvanı … Sigorta A.Ş.) vekili ile davalı… vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;14/09/2011 günü davacı yönetimindeki motosiklet ile davalı …’un işleteni ve sürücüsü, davalı … sigortanın trafik sigortacısı olduğu aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını, davalı sürücü…’ın idaresindeki araç ile sinyal vermeden sağa manevra yaparak davacının kullandığı motosikletin arkasından aracının önüyle çarptığını, davacının operasyonlar geçirdiğini, başka hastanelerde de tedavi gördüğünü ancak iyileşemediğini, askerlik zamanı geldiğinde Ankara … Hastanesine sevk edildiğini, yapılan muayenede askerliğe elverişli olmadığı yönünde rapor düzenlendiğini, Beyhekim Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 10/04/2014 tarihli raporda %23 oranında engelli olduğunun belirtildiğini, davacının 20 yaşında olduğunu, kalıcı sakatlığı nedeniyle çalışmakta ve günlük işlerini yapmakta zorlandığını, manen de oldukça yıprandığını, askere gidemediğini, vatani görevini yapamadığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın (geçici ve sürekli iş göremezlik, tedavi ve bakım gideri olmak üzere) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 20.000,00 TL manevi tazminatın 14/09/2011 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı…’dan tahsilini talep etmiş; 04.12.2017 tarihli bedel artırım dilekçesi ile %50 kusura göre 2.500,00TL tedavi gideri, 3.091,55TL geçici iş göremezlik, 3.915,75TL bakıcı gideri ve 114.879,04TL sürekli iş göremezlik tazminatının tazminini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Ünvanı … Sigorta A.Ş) vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, poliçede sürekli maluliyetin teminat altına alındığını, davacının sürekli sakatlığının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla ispatlanması gerektiğini, yaralanan ve maluliyeti olduğunu iddia eden davacının müterafik kusurunun tazminattan düşülmesinin gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde; kazanın davacının kendi kusurundan kaynaklandığını, diğer davalı … Sigorta A.Ş tarafından Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasında açılan rücuen tazminat davasında davacı … …’in tamamen kusurlu bulunduğunu, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, kaza esnasında davacının kaskının bulunmadığını ve ehliyetinin olmadığı yönünde bilgi edinildiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının … olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;14.09.2011 tarihinde davalı sürücü…’ın sevk ve idaresindeki aracın, davacı yönetimindeki tescilsiz motosiklete çarpması şeklinde gerçekleşen trafik kazası sonucunda davacının yaralandığı, kazanın davacı ile davalı…’ın %50 oranındaki yarı yarıya kusurlu hareketleri sonucu meydana geldiği, davacının dava konusu kazaya bağlı olarak kalıcı sakatlığının (sürekli iş göremezlik) %30.2 oranında olduğu, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında 2 ay süre ile bakıcıya muhtaç olduğunun alınan raporlar uyarınca sabit olduğu, maddi zarar taleplerinin aktüer bilirkişi marifetiyle hesaplamasının yapıldığı, kazaya karışan aracın davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde 24/06/2011-24/06/2012 tarihleri arasında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi sigortalı olduğu, davacının maddi zararlarının tazmininde davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi, diğer davalının ise işleten ve sürücü kapsamında yükümlülüklerinin bulunduğu, davacının manevi zararlarının tazmininde ise davalı…’ın yine işleten ve sürücü sıfatı ile sorumlu olduğu kabul edilerek; davacının maddi tazminat davasının kabulüne; 2.500,00 TL SGK tarafından karşılanmayan kaçınılmaz tedavi gideri, 3.091,55 TL geçici iş göremezlik maddi tazminatı, 837,00 TL bakıcı gideri zararı, 114.879,04 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 121.307,59 TL maddi tazminatın davalı…’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … Sigorta A.Ş.’den ZMSS trafik poliçesi kişi başına sakatlanma ve tedavi giderleri klozu kapsamında olay tarihindeki teminat limitiyle sınırlı olarak dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı tüm taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kusur açısından ….. üyeleri tarafından hazırlanan 17.05.2016 tarihli raporda belirtilen tarafların %50 oranında kusurlu bulunduğu raporun hükme esas alındığını, rapora karşı itirazlarının reddedildiğini, raporda; davaya konu trafik kazasının, davalı…’ın kullandığı aracında doğrultu değiştirmesi nedeniyle meydana geldiğinin belirtildiğini, zira …’un da….. istikametine doğru yönünü çevirmiş olup şerit değiştirdiğini, bu durumda…’ında doğrultu değiştirirken kurallara uymadığını, sinyalinin yanmadığını, … …’ın kullandığı araçla, davacı yönetimindeki motosiklete arkadan çarptığını, bu hususun yeterince irdelenmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile; davalıların kusura yönelik itirazlarının yerinde olmadığını, bilirkişi raporlarındaki çelişkinin giderilmesi için mahkemece İTÜ öğretim görevlilerinden oluşan heyetten rapor alındığını ve ondan sonra hüküm kurulduğunu, Adli tıp raporunun hükme esas alınamayacağını, bu raporda davacının sol şeride geçmek isterken arkasındaki aracın varlığını dikkate almadığı, yani doğrultu değiştirme kurallarına uymadığının belirtildiğini, Trafik Kazası Tespit Tutanağı dikkate alındığında davalı … … kullandığı aracında doğrultu değiştirdiğinin görüldüğünü, davacı aleyhine Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….esas sayılı dosyasında açılan davada sanki davalı araç sürücüsü…’a hiç kusur izafe edilmemiş gibi beyanda bulunulduğunu, o dosya kapsamında alınan raporda sürücülerin her birinin %50 oranında kusurlu bulundukları yönünde rapor alındığını ve buna göre karar verildiğini, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda davacının %30,2 oranında meslekten kazanma gücünü kayıp ettiğinin tespit edildiğini, daha öncesinde Adli Tıp Uzmanı tarafından tanzim edilen raporda meslekte kazanma günü kayıp oranının % 32,2 olarak belirlendiğini, aslında maluliyet oranının daha yüksek olduğunu, mahkemece alınan iki raporda da davacının meslekte kazanma gücü kaybı olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın maluliyetin başka bir olaydan kaynaklandığına ilişkin iddialarının doğru olmadığını, dosyada mevcut tıbbi belgelere göre maluliyet belirlendiğini, davacının maluliyeti sebebiyle askerlik görevini yapamadığını, buna dair belge ve bilginin dosyada mevcut olduğunu, davalı tarafın soyut beyanla aksini iddia ettiğini, önceki hükmün tarafların istinafı nedeniyle Ankara BAM 26. HD kararı ile kaldırıldığını, kaldırma kararı gereğince davacının bakıcı ihtiyacı olup olmadığı ve süresine ilişkin Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesinden rapor alındığını, bu raporda maluliyete ilişkin yeniden değerlendirme yapılmadığını, sadece bakıcı ihtiyacının ve süresinin değerlendirildiğini, bu ek rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, kaldırma kararına uygun olduğunun belirtildiğini, bakıcı giderinin tedavi klozu kapsamında davalı sigortacının sorumluluğunda olduğunu, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden de sigortacının sorumlu olduğunu, kazanın meydana geldiği ve poliçenin düzenlenme tarihine uygun yöntemle tazminat hesaplandığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile hükme esas alınan kusur oranı ve maluliyet derecesine göre hükmedilen manevi tazminatın çok düşük olduğunu, davacının kaza tarihinde 17 yaşında olup gençliğinin baharında malul kaldığını, Hayatının geri kalan büyük bir kısmını bu şekilde geçireceğini, bir Türk erkeği için çok önemli olan askerlik görevini bu kazadaki maluliyeti nedeniyle yapamadığını, rahatsızlığı nedeniyle rahat iş bulamadığını, her işte çalışamadığını, Halen evlenemediğini, manevi tazminat yönünden taleplerinin tamamen kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı… vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece sundukları hiçbir belge ve bilgiye itibar edilmediğini, kısa sürede dosya incelenmeden karar verildiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını, adil yargılanma hakkının dahi göz ardı edildiğini, hükme esas teşkil eden 13/03/2020 tarihli adli tıp raporuna istinaden 05/01/2021 tarihli maddi tazminata yönelik gerçekleştirilen bilirkişi raporu dayanak gösterilmek suretiyle hüküm tesis edildiğini, dosya yeterince incelenmeden üstün körü hazırlanmış matbu nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğunu, 14/07/2020 tarihli celsede, davacıya “…1000 TL eksik gider avansını tamamlaması için 4 hafta kesin süre verilmesine, aksi halde dosyanın hali hazır delil durumu itibariyle karara çıkarılacağının ihtarına (ihtar edildi.) şeklinde ara kararı verildiğini, sonraki 27/10/2020 tarihli 5. celsede “…Davacı vekilinin, biz bir önceki celse tarafımıza verilen kesin süreye rağmen eksik delil avansını tamamlamadık, tamamlamayacağız, hekim raporları arasındaki çelişki gerekçesiyle mahkemece dosya İstanbul ATK Üst kuruluna gönderilecekti, en son dosyaya kazandırılan 13/03/2020 tarihli ATK Raporundaki maluliyet oranını kabul ediyoruz, dosyanın bu haliyle hesap bilirkişisine gönderilmesini istiyoruz, hesap bilirkişisi için bilirkişi ücretini ikmal etmeye hazırız dedi…” şeklinde beyanda bulunduğunu, dosya kapsamında bulunan ve davacı tarafından dayanılan ATK raporları arasında çelişkiler olduğunu, çelişkiler giderilmeksizin, hüküm tesis etmeye elverişli olmayan 13/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, 14/07/2020 tarihli celsede davacıya kesin süre içerisinde gider avansının yatırılması için mühlet tanındığını, ihtar yapılmasına karşın mahkemece usul açısından hukuka aykırılık teşkil edecek mahiyette davacıya yeniden bir sonraki celse beyanda bulunması için yeniden süre verilmesini kabul etmediklerini, hekim raporları çelişkili olduğundan hükme esas teşkil etmeyeceğini, Davacının da davasını ispat edemediğini, davacının kesin süre içerisinde yatırması gerekli olan gider avansını yatırmadığını, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, Adli Tıp Raporunda davalının sadece %25 oranında kusurlu bulunduğunu, bilirkişinin Adli Tıp Raporunu hiçe sayarak davalıyı %50 kusurlu bulduğunu,09.07.2015 tarihinde düzenlenen maluliyet raporunda davacının %32,2 oranında sakatlığı olduğu, iyileşme sürecinin 6 ayı bulacağı ve bu süreçte başkasının bakımına ihtiyaç duyacağı belirtilerek 5.000,00-TL tedavi gideri tespit edildiğini, Adli Tıp Kurumu’nun 17.09.2015 tarihli raporunda Davacı … …’in dava konusu kazada %75 oranında, %25 oranında kusurlu bulunduğunu, İ.T.Ü. Makine Fakültesi öğretim üyeleri tarafından düzenlenen raporda ise davacı ve davalının kusurlarının %50 olarak belirlendiğini, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından 12.06.2017 tarihinde düzenlenen raporda Davacının arızasının %30,2 orasında kalıcı sakatlık niteliğinde olup, iyileşme süresinin 9 ayı bulacağının tespit edildiğini, bu tespitler üzerine yapılan hesaplamalar sonucu 20.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı lehine 3.091,55-TL geçici iş görmezlik tazminatı, 3.915,75-TL bakıcı gideri tazminatı, 114.879,04-TL sürekli iş görmezlik tazminatı hesaplandığını,13 Mart 2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporunda ise, davacının %30.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin belirlendiğini, dosya kapsamında yer alan hiçbir raporun birbirleriyle uyumlu olmadığını, kusur oranı dahi net olarak belirlendiğini, Adli Tıp Kurumu`ndan alınan raporlarda da davacının meslekte kazanma gücü kaybı, işgöremezlik sürelerinin çelişkili olduğunu, itirazlarının kabul edilmediğini, kazanın tamamen davacının kendi kusuru ile meydana geldiğini, diğer davalı … Sigorta A.Ş. tarafından Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin ….. sayılı dosyasında rücuen tazminat davası açıldığını, o davada da davacının tamamen kusurlu bulunduğunu, davacı tarafın maddi-manevi tazminat taleplerinin hiçbir yasal dayanağı da kalmadığını, davacının dava konusu kaza sebebiyle askerliğini yapamadığı ve maluliyet oranının %23 olduğuna dair iddialarını kabul etmediklerini, Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesinden alınacak rapor ile davacının sürekli sakatlığının ve maluliyet oranının tespiti gerektiğini, davacının askerliğe elverişli olmamasının başkaca sebepleri olabileceği düşüncesinde olduklarını, davacının dilekçesinde belirttiği Beyhekim Devlet Hastanesi tarafından düzenlenmiş 10.04.2014 tarihli raporun tek hekimle hazırlanmış yetersiz ve geçersiz hastane raporu olduğunu, rapora itibar edilmemesi gerektiğini, davacının seyir halinde bulunduğu esnada sevk ve idaresindeki motosikleti kullanırken kaskını takmadığını, davacının kaza tarihinde ehliyetinin olmadığı yönünde bilgi edinildiğini, müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, hâkimin zararı ve tazminatı takdir ederken tarafların sıfatı işgal ettikleri makam ile diğer sosyal ve ekonomik durumlar dışında, kusurun ağırlığı, ihlal edilen kişilik değerinin önemi, ihlalin ani veya sürekli olup olmadığı zarar görenin kusuru gibi kriterlerin değerlendirilmesi gerektiğini, bu konuda hiçbir değerlendirilme yapılmadığını, maddi ve manevi tazminatın amacının haksız fiil neticesinde uğranılan zararın telafisi olduğunu, amacın haksız fiil nedeniyle zarara uğrayanın zengin edilmesi diğer taraftan haksız fiil failinin ekonomik olarak çökertilmesi olmadığını, manevi tazminat talebinin davacının kusurlu olması sebebiyle reddinin gerektiğini, aksi kanaatte olunması halinde tarafların öncelikle haksız fiilin meydana gelmesindeki kusur oranlarının, tarafların sosyal ve ekonomik durumunun ve diğer etkenlerin baz alınarak hakkaniyete, adalete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, KTT’da davalıya kusur verilmiş ise de bunu kabul etmediklerini, davalının sevk ve idaresindeki araçla manevra yapmadan önce durup, gerekli tedbir ve kontrolleri sağladıktan sonra manevraya başladığını, Kontrollü ve emniyetli bir şekilde seyrederken idaresindeki araca birdenbire davacının motosikleti ile aniden, kontrolsüz şekilde çarparak kazaya sebebiyet verdiğini, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir heyetten gerektiğinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle rapor aldırılmasını talep ettiklerini, Davacının geçici maluliyetinden kaynaklı maddi tazminat talepleri ve tedavi masrafları yönünden davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Kaza sonrasında davalı sigorta firması tarafından 6111 sayılı yasa ve Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen yönetmelik gereği, … Kurumuna ödendiğini, davacının dosya kapsamında bulunan tüm hastane kayıtları ve hasta raporlarında 23.03.2012 tarihinde “merdivenden düşme” sebebi ile tekrar Konya Numune Hastanesine geldiği ve buna bağlı olarak şikayetlerinin rapor edildiğini, kazadan sonra neredeyse tamamen iyileştiğini, bilirkişinin bu duruma bile dikkat etmediğini, davacının maluliyetinin işbu kaza sebebiyle olduğu veyahut başkaca bir nedenden dolayı mı gerçekleştiğinin muamma olduğunu, davacının olay günü kasksız bir şekilde seyrederken henüz kavşağa gelmeden sol şeride geçmesi gerekirken sola dönüşünü bu kurallara uygun yapmayarak davalının aniden önüne geçtiğini, tazminat hesabının mortalite tablosu ve teknik faiz kurallarına bağlandığını, Bilirkişi raporunda ise bu yöntem ve kurallara uyulmaksızın hesaplama yapıldığını, hükme elverişli olmadığını, bilirkişinin hazineye kayıtlı aktüer bilirkişi olmadığını, hesaplamada “yıllık ölüm olasılıklarının dahil edildiği ödeme dizininin” dikkate alınması gerektiğini,6111 sayılı Kanun ve sonraki yasal düzenlemeler gereğince tedavi gideri talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin … Kurumundan talep edilmesi gerektiğini, davacının tedaviye ve dolayısı ile geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerinin muhatabının SGK olduğunu, bakıcı gideri talebinin de reddinin gerektiğini, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen maluliyet raporunda davacının bakıcıya ihtiyaç duyup duymayacağı ve süresine ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığını, Bakıcı gideri hesabı yapılırken %100 oranında kalıcı maluliyet’in bulunması gerektiğini; kalıcı maluliyetin bakıcı gerektirmeyecek derecede bulunduğu somut olayda ise bakıcı giderinin hiçbir surette söz konusu olamayacağını, bu zarardan da SGK’nın sorumlu olduğunu, Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından verilen raporda davacının kaza tarihinden sonra askerliğe müracaatının olmadığının belirtildiğini, bunun da davacının ne kadar samimiyetsiz olduğunu gösterdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; önceki kararı istinaf ettiklerini, kaldırma kararından sonra yapılan yeniden yargılamada hukuka aykırılıkların giderilmediğini, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, 17.09.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen kusur raporunda dava konusu kazada davacının %75 oranında birinci derecede kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsü…’ın %25 oranında ikinci derecede kusurlu olduğunun tespit edildiğini,17.05.2016 Tarihli Bilirkişi Raporunda ise kazanın oluşumunda davacının %50 oranında, sigortalı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu bulunduğunu, sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen kusur oranını kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin eksik ve hatalı olduğunu, iki bilirkişi raporu arasında tarafların kusur durumu ve oranları arasında … fark bulunmakla raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, bu konuda yeniden rapor alınması gerektiğini, farazi hesapla adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından belirlenen belgesiz tedavi masrafına hükmedildiğini,6111 sayılı yasa ve sonraki yasal düzenlemeler gereğince tedavi gideri talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, anılan yasa gereği trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin” … Kurumundan talep edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
KTT’da her iki sürücünün de eşit oranda kusurlu bulunması, yargılama sırasında alınan Ankara ATK tarafından düzenlenen raporda her ne kadar davacının %75, davalının %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, davacı tarafın itirazı üzerine İTÜ fen heyetinden alınan raporda KTT, kazanın oluş şekli, dosyada mevcut tüm belge ve bilgiler, aynı kazaya ilişkin olarak alınan diğer kusur raporları ayrıntılı şekilde incelenerek her iki sürücünün de %50 oranında eşit kusurlu olduğu belirlenmiş, hükme esas alınan bu raporun çelişkiyi giderecek nitelikte ve denetime elverişli olması, aynı kazayla ilgili olarak davalının kasko şirketi tarafından, davacı aleyhine Konya 2.AHM’nin…… sayılı dosyasında açılan araç hasarının rücuen tahsiline yönelik davada hükme esas alınan raporda da sürücülerin eşit kusurlu olduğunun kabulü ile hüküm kurulması, ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıanın da bu şekilde olması, davacının maluliyetine, maluliyet oranına, geçici iş göremezlik ve bakıcı ihtiyacı süresine, belgesiz tedavi giderine ilişkin raporların konusunda uzman sağlık kurumu ve kişilerce düzenlenmesi, yöntemine, denetime ve hükme elverişli bulunması, davacının davaya konu kaza nedeniyle maluliyetinin belirlenmesi, gerçekleşen kaza sonucu oluşan maluliyetinden dolayı askerliğe elverişsiz olduğunun tespit edilmesi, aktüer bilirkişi raporunun kazanın gerçekleştiği ve poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun bulunması, davalı sigorta şirketinin sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, bakıcı gideri, belgesiz tedavi giderinden poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumluluğunun bulunması, talep edilen tazminatların teminat kapsamında olması, diğer davalının da bu zararlardan sigorta şirketi ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olması, davacının kaza sonucu bel, sırt ve bacağından yaralanması, baş bölgesinden yaralanmaması sebebiyle kask kullanıp kullanmamasının sonuca etkili olmaması, mahkemece dosyada mevcut belge ve bilgiler nazara alınarak hüküm kurulması, davacının iş bu kaza nedeniyle maluliyeti olduğunu, zarar gördüğünü kanıtlaması, %30.2 oranında sürekli maluliyeti, 9 ay geçici iş göremezlik hali, 2 ay bakıcı ihtiyacı olması, ameliyat geçirmesi, davacı lehine manevi tazminat şartlarının oluşması, tarafların SED, kaza tarihi, taraflara yüklenen kusur oranı, davacının yaralanma durumu, maluliyet oranı, geçici iş göremezlik ve bakıcı ihtiyacı süresi, vücudunda kemik kırıkları olması, hayati fonksiyonlarının etkilenmesi, ameliyat geçirmesi, askerlik görevini ifa edememesi, olay tarihindeki yaşı, kazanın oluş şekli, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, kaza sonucu bu şekilde yaralanması sebebiyle maruz kaldığı acı, ağrı, üzüntü, elem, ıstırap, keder, sıkıntı, manevi çöküntü, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve 22.06.1966 tarih,1966/ 7 Esas-7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde davacı için yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun bulunması ve mahkemenin gerekçesine göre, yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda)davacı vekili, davalı sigorta şirketi vekili ve davalı… vekilinin bu hususlara ilişkin ve yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … … vekili, davalı… vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. (eski unvanı … Sigorta A.Ş.) vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı … Sigorta A.Ş.den alınması gereken 8.286,52TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.071,64TL harcın mahsubu ile bakiye 6.214,88TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı…’dan alınması gereken 8.969,62TL istinaf karar harcından, peşin alınan 2.183,11TL nispi, 59,30TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 6.727,21TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça 59,30TL maktu istinaf karar harcı peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı,davalı sigorta şirketi ve davalı… tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Davalı… tarafından yatırılan 100,00TL gider avansından, kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde adı geçen davalıya iadesine,
8-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL olmak üzere 19.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.