Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/07/2021
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 27/06/2014 günü, davalıya trafik sigortalı, dava dışı sürücü…’in sevk ve idaresindeki araç ile davacı yönetimindeki motosiklet arasında meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralandığını, dava dışı araç sürücüsü…’in asli kusurlu olduğunu, davacının trafik kazası sonucunda femur kemiğinde kırık meydana geldiğini ve platin takıldığını, kaza sonrasında geçici ve sürekli işgücü kaybı yaşadığını belirterek fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL geçici, 3.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … … şirketi vekili cevap dilekçesinde; dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafından eksik evrak ile başvuru yapıldığını, hasar dosyası kapsamında genel şartlar ekinde belirtilen zorunlu evrakın tamamının davalı şirkete gönderilmediğini, bu nedenle davacının dava açma hakkının bulunmadığını, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nde kusur tespitinin yapılması gerektiği, kazaya karışan aracın ticari araç olmaması nedeniyle hükmedilecek faizin yasal olması gerektiğini, hesap raporunda asgari ücretin esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, … tarafından düzenlenen raporda; 1997 doğumlu …’in 27/06/2014 tarihli yaralanması neticesinde …. Tespit İşlemleri Yönetmeliği esas alındığında vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, erişkin olması halinde 9 ay süre ile işgöremezlik halinde kalacağı kanaatinde olunduğunun belirtildiği, Trafik kaza tespit tutanağında, sürücü…’in yönetimindeki araçla karşı yönden seyreden trafiği yeteri kadar kontrol etmeden, sola doğru manevrayla olay yeri … kavşağı sola dönüşünde karşı yönden,düz seyirle kavşak sistemine giriş yapan ve kendisini gördüğünde sağa manevrayla direksiyon ve fren tedbiri alan sürücü … idaresindeki motosikletle çarparak duruşa geçtiği,davacının motosikleti ile savrularak yaya kaldırımına çıkıp, ağaca sertçe çarptıktan sonra sürüklenip yol içerisinde duruşa geçtiği olayda davalıya sigortalı araç sürücüsünün 2918 sayılı K.T.K.’nun 53/1-b maddesinde düzenlenen kural ihlali nedeniyle asli,davacının 2918 sayılı K.T.K.’nun 52/1-a maddesinde düzenlenen kural ihlali nedeniyle tali kusurlu olduğunun belirtildiği, 14/07/2020 tarihli duruşmada, davacı vekilinin davacı …’in vefat ettiğini, buna ilişkin dilekçe ve ekinde ölü muayene tutanağı örneği gönderdiği ve artık davayı takip etmeyeceklerini, davanın konusuz kaldığını, bu nedenle karar verilmesini talep ettiklerini belirttiği,Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; davanın trafik kazası nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı taleplerine ilişkin olduğu, davacının dosyaya alınan nüfus kayıt örneği ve ölü muayene tutanağına göre 21/05/2020 tarihinde vefat ettiği, davacı vekili tarafından davayı takip etmeyeceklerinin bildirildiği, sürücü…’in olayda asli kusurlu, davacının ise tali kusurlu olduğu…., 1997 doğumlu …’in yaralanması neticesinde çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği esas alındığında, vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, erişkin olması halinde 9 ay süre ile işgöremezlik halinde kalacağının belirtildiği, bu nedenle davanın konusuz kaldığı ve esas hakkında hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davanın konusuz kalması halinde mahkemece yargılamaya devam olunarak, davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi ve o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği, bu davada tüm dosya kapsamı, adli tıp raporu ve trafik kaza tespit tutanağı içeriği değerlendirildiğinde, davacının dava açmakta haklı olduğu, davacı taraf lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve yargılama giderlerininde davalı taraf üzerinde bırakılması gerektiğinden bahisle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hükme karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece ölen davacının yasal mirasçılarının “davayı takip edip etmeyecekleri” hususu netleştirilmeden “davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada talep konusunun, davalı şirket nezdinde trafik poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu davacı …’in yaralanması nedeniyle kalıcı ve geçici iş göremezlik tazminatı olduğunu, …… tarafından düzenlenen raporda, ölen davacının söz konusu kaza nedeniyle vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, erişkin olması halinde 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağının belirtildiğini, ancak davacı …’in yargılama devam ederken 21/05/2020 tarihinde vefat ettiğini, davacı vekili tarafından Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen Ölü Muayene Tutanağı ve müteveffanın aile nüfus kayıt örneğinin dosyaya sunulduğunu, 14.07.2020 tarihli duruşmada da,davacının vefatı sebebiyle davayı takip etmeyeceklerini, davanın konusuz kaldığını ve konusuz kalma sebebiyle karar verilmesini talep ettiğini, mahkemece davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu talebin ölenin mal varlığını, dolayısı ile ölenin mirasçılarının da mal varlığını etkilediğini, bu noktada mahkemece, ölenin mirasçılarına dava haberdar edilip, davaya mirasçı sıfatıyla devam edip etmeyecekleri hususunun araştırılması gerektiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 55/1. maddesinde“Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçıları mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği, bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği” hükmü bulunduğunu, yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından dava konusunun ölenin mal varlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda davaya devam edilebileceğini, bu halde, ölen davacının mirasını reddetmeyen mirasçılarının davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerektiğini, Davada karar verilinceye kadar taraflardan birinin ölmesi halinde ölen kişinin taraf ehliyetinin son bulacağını, dava cismani zarara ilişkin tazminat talepli olduğu için ölen davacının mirasçılarını da ilgilendirdiğini, Mirasçıların mal varlığı haklarını da etkileyen davalarda, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerektiğini ( Yargıtay 9. HD …., mirasçıları ilgilendiren, mirasçıların mal varlığını etkileyen davaların tarafın ölümü ile konusuz kalmayacağını ve ölü kişi adına hüküm kurulamayacağını, mahkemece davacının mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması ve mirasçılarının vekaletnamelerini sunması için vekile süre verilmesi gerekirken, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesinin yasaya, hukuka ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, yukarıdaki İtirazları Saklı Kalmak Kaydı İle, davalı şirketin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının da hatalı olduğunu, kararda davanın konusuz kalması halinde mahkemece yargılamaya devam olunarak davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi ve o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, Adli Tıp Raporu ve trafik kaza tespit tutanağı içeriği değerlendirildiğinde davacının dava açmakta haklı olduğu değerlendirilerek, davacı taraf lehine maktu vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedildiğini, davacının ölümü ile taraf ehliyeti son bulmuş ise de, mirasçıları ilgilendiren, mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda davacı tarafın ölümü ile davanın konusuz kaldığından bahsedilemeyeceğini, bu sebeple davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi ve o taraf lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini belirten kanun maddesinin uygulama alanı kalmadığını, Yargıtayın bir kararında dava sırasında ölen davacı ise “Mahkemenin davacının mirasçılarına usulüne uygun olarak tebligat yaparak mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarını sağlaması ve mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa miras şirketine kayyım tayin ederek taraf sıfatı şartı sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi” yönünde hüküm tesis ettiğini, bu sebeplerle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulmasının ve aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usule, yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı ve hatalı olduğunu, ölen kişi lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek şartı ile; davacı, kaza tarihinde çocuk olduğu için geçici iş göremezlik zararı olmadığını, bu sebeple dava tarihi itibariyle davacının haklı olduğunu kabul etmenin de mümkün olmadığını, davanın konusuz kalması halinde mahkemece yargılamaya devam olunarak davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi ve o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, Adli Tıp Raporu ve trafik kaza tespit tutanağı içeriği değerlendirildiğinde davacının dava açmakta haklı olduğunun değerlendirildiğini, itirazları saklı kalmak ve davayı kabul anlamına gelmemek şartı ile; bir an için davanın konusuz kaldığı, bu sebeple karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin kabulü halinde dahi davacı, kaza tarihinde henüz 16 yaşında olduğundan geçici iş göremezlik zararı bulunmadığını, bu sebeple davasını açmakta haklı olduğunun kabul edilemeyeceğini, … Adli Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda, davacının söz konusu kaza nedeniyle vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, erişkin olması halinde 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağının belirtildiğini, davacı söz konusu kaza nedeniyle vücut çalışma gücünden kaybetmediği için davaya devam edilseydi dahi sürekli iş göremezlik zararı olmayacağını ve buna ilişkin talebin reddedileceğini, her ne kadar davacının 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı belirtilse de davacı 1997 doğumlu olup kaza tarihinde henüz 16 yaşında olmakla, 16 yaşındaki bir çocuğun çalışıp gelir elde etmesi mümkün olmadığından ve herhangi bir işte çalışmadığından, geçimini ailesi sağladığından, kazadan sonraki 9 aylık iyileşme süresi zarfında çalışamamaktan kaynaklanan herhangi bir gelirden yoksunluğu ve de maddi zararı bulunmadığını (Yargıtay 17.HD Esas…..tarihli ilamı), bu nedenlerle davacının davası haksız olduğundan ve davaya devam edilseydi dahi dava reddedileceğinden davalı şirket aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani (geçici ve sürekli iş göremezlik) tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın taraf ehliyetini düzenleyen 50. maddesinde, “medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu”, TMK.’nın 28. maddesinde de “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Hak ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil taraf ehliyetidir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulacağından, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm de kurulamaz. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar; tarafın ölümüyle konusuz kalmaz, bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı veya mirasçılar tarafından devam edilir. Ölen tarafın mirasçıları davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Hüküm; ölen taraf adına değil; mirasçılar adına verilir. HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı gereğince de taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptir.
Açıklanan tüm maddi ve hukuki vakıalar karşısında somut olay incelendiğinde; iş bu davanın, davacı … tarafından (vekili) 09.03.2018 tarihinde açıldığı, yargılama devam ederken 14.07.2020 tarihli oturumda davacı vekili, davacı asıl …’in 21.05.2020 tarihinde vefat ettiğini beyanla, buna ilişkin ölü muayene tutanağı örneğini sunarak, davacının vefatı nedeniyle davayı takip etmeyeceklerini, davanın konusuz kaldığını, mahkemece karar verilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine mahkemece 14.07.2020 tarihli karar ile davacının ölümü nedeniyle dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına, dosyada mevcut ATK raporu ve KTT içeriğine göre davacının dava açmakta haklı olduğunun kabulü ile davalı taraf aleyhine, ölü davacı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmiştir.
Dosyada mevcut nüfus kaydına göre davacı …’in dava açıldıktan sonra fakat henüz hüküm kurulmadan, yargılamanın devamı sırasında 21.05.2020 tarihinde bekar olarak vefat ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda ölüm ile davacının davada taraf olma ehliyetinin ve kişilik haklarının son bulduğu, malvarlığına ilişkin olan tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, davanın derdest olduğu, hükmün kesinleşmediği anlaşılmakla, adı geçen davacının yasal mirasçılarının tespiti ile iş bu davaya devam edip etmeyeceklerinin belirlenmesi, devam etmemeleri halinde dosyanın işlemden kaldırılması, devam etmeleri halinde taraf teşkilinin sağlanması, dava dilekçesinde ve ….. araştırmasında davacı müteveffanın çalıştığına dair bilgiler olması, yine ölü muayene tutanağında kimlik tanığı olarak dinlenen amcasının beyanına göre davacının ölü bulunduğu adreste arkadaşı ile birlikte ikamet ettiğini beyan etmesi, davacının anne ve babasının 04.04.2001 tarihinde boşandıklarının, anne baba bir kardeşleri bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, olay tarihi itibari ile davacı müteveffanın fiilen çalışıp çalışmadığı hususu araştırılarak, fiilen çalıştığının tespiti halinde davada talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanması hususunda aktüer bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de ölü kişi lehine yada aleyhine hüküm kurulamayacağı gözetilmeden ölü davacı lehine, davalı … şirketi aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi de doğru görülmediğinden, davalı … şirketi vekilinin istinaf talebinin kabulü ile sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK 353/1-a-4. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KABULÜ İLE, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.07.2020 tarih ve……karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı … şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davalıdan peşin olarak alınan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
4-Davalı tarafça yatırılan 150,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın davalı … şirketine iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.