Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1134 E. 2023/827 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1134 – 2023/827
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1134
KARAR NO : 2023/827

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2021
NUMARASI : 2018/72 Esas 2021/276 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 03/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 26.09.2015 tarihinde davalı …’nın işleteni ve sürücüsü, … Sigorta Anonim Şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, davacının işleteni ve sürücüsü olduğu araca çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını, davalı sürücünün kırmızı ışık kuralını ihlal ettiğini, davalı …’nın Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/253 Esas sayılı dosyasında mahkumiyetine karar verildiğini, ceza yargılaması esnasında Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alındığını ve davalının bu rapora itiraz etmediğini, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, sigorta şirketince asgari ödeme yapıldığını, davacının börek imalat ustası olarak çalıştığını 3.100,00TL ücret aldığını, sigortaca yapılan ödemede bu durumun eksik hesaplandığını, davacının maluliyetinin daha yüksek olmasına rağmen %21 üzerinden hesaplama yapıldığını, bu nedenle kalıcı meslekte kazanma gücü kaybı tazminatı olarak şimdilik 10,00TL taleplerinin olduğunu, davacının kazadan sonra çalışamadığını, ayağa dahi kalkamadığını, bu nedenle geçici iş gücü kaybı zararı bulunduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 10,00TL taleplerinin olduğunu, ispat koşulunun gerçekleştiğini, tüm bu nedenlerle, 26.09.2015 tarihli kaza sebebiyle belirsiz 20.00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini (sigorta yönünden ihbar tarihi itibariyle faize hükmedilmesi), 100.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili, zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet ve derdestlik itirazlarının olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya %12 oranında maluliyete uğramasından dolayı 29.09.2016 tarihinde 43.405,90TL ödeme yapıldığını, daha sonra davacının maluliyetinin %21’e çıkması ve davacının davalı şirkete yeniden başvurması üzerine davalı şirket tarafından davacıya toplam 40.497,00TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin ibra edildiğini, yetersiz ödemeye ilişkin şirketlerine yeniden başvuru yapılmadığını, başvuru yapmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun ve maluliyet durumunun tespiti için ATK’dan rapor alınmasını talep ettiklerini, kaza nedeniyle davacının elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, mevcut kazada yolcu olarak bulunan davacının müterafik kusur halinin tartışmalı olduğunu, davacının trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru yok ise de yaralanma şekli itibariyle, kaza sırasında zararın artmasını önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemerini takmamış olmasının müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının tartışmalı olduğunu, davanın usul ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, davacının malul sayılacağından bahisle 20,00TL’nin tahsil edilmesi talebine karşın hangi kusur oranı üzerinden hangi alacağı için ne miktar alacak talep edildiğinin açıklanmamış olduğunu, bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, kusur oranına itirazlarının olduğunu, bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, müterafik kusur oranlarının belirlenmesini talep ettiklerini, maddi tazminat talebinin fahiş nitelikte olduğunu, bu miktarların davalı tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını, manevi tazminat talebinin ise davacının zenginleşme amacına yönelik olduğundan kabul edilemeyeceğini, maluliyet alacaklarına ilişkin yeniden tıbbi bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, yargılama neticesinde ise maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin sigortaca yapılacak ödemenin tenzilinin gerektiğini, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, davanın trafik kazasına bağlı maluliyet nedeniyle oluşan maddi tazminat ile manevi tazminatın tahsili talebine ilişkin olduğu, dava konusu olayda ceza zamanaşımı uygulanması söz konusu olduğundan davalı sigortanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının, sigorta ilişkisi davalı sigorta tarafından kabul edilip kısmi ödeme yapılmış olduğundan husumet itirazının, derdest olduğu iddia edilen dosyaya ilişkin somut açıklama ve bilgi verilmediğinden derdestlik itirazının reddine, davacı tarafça sigortaya başvurulup, sigortaca ödeme yapılmış bulunduğundan, sigortalı tarafından yeterli görülmeyen zarara ilişkin açılacak dava öncesinde sigorta şirketine başvuru zorunluluğu bulunmadığından bu hususa ilişkin yerinde görülmeyen davalı sigorta itirazının reddine, Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/253 Esas, 2017/914 Karar sayılı dosyasında kazanın meydana gelmesinde davalı …’nın tam kusurlu, karşı araç sürücüsü İbrahim Bozcu’nun kusursuz olduğu gerekçesi ile …’nın cezalandırılmasına karar verildiği, ceza mahkemesince yapılan inceleme, alınan raporlar ve verilen mahkumiyet kararı gereğince davalı …’nın tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği belirlendiğinden kusur yönünden mahkemece başkaca inceleme yapılmasına gerek görülmediği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan 22.06.2020 tarihli ve 21.12.2020 tarihli raporlarda davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı, her ne kadar davacının 3 haftaya kadar iyileşme süresi içinde iş göremez kabul edilmesi gerekmekte ise de dosyaya sunulan belgelerden davacıya %21 maluliyet esas alınmak suretiyle sigorta tarafından 40.000,00TL tazminat ödendiğinden davacının maluliyete dayalı başkaca bir tazminat alacağının bulunmadığı, kusur durumu, davacının kaza sonrası geçirdiği çok uzun süren 4 yıllık tedavi süreci, yaşadığı ve yaşayacağı manevi acı ve üzüntü, tarafların ekonomik sosyal durumları gözetilerek, davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile, 30.000,00TL manevi tazminatın 26.09.2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu kazadan sonra davacıda baş dönmesi, bacaklarda uyuşma, sol ayağında süreklilik arz eden his kaybı, uyuşukluk, omuz-bel bölgesinde ciddiyet arz eden kalıcı rahatsızlıklar meydana geldiğini, davacının kaza öncesinde herhangi bir rahatsızlığı bulunmazken anılan kaza nedeniyle hayatın kendisi için artık çileye döndüğünü, sürekli tedavi gerektiren şekilde malul kaldığını, psikolojik olarak da ilaç tedavisine devam ettiğini, hükme esas alınan ve maddi tazminatın ret gerekçesi olarak gösterilen ATK raporlarının kabul edilebilir olmadığını, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nce tanzim edilen 05.10.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda davacının engel oranının %52 olarak tespit edildiğini, 22.06.2020 tarihli ATK raporunda çelişkili ifadelere yer verildiğini, bu çelişkinin gerekçelerinin somut olarak açıklanmadığını, davacının sürekli olarak tedaviye muhtaç kaldığı SGK ve hastane kayıtları ile sabit olmasına rağmen bu hususun görmezden gelindiğini, kaza tarihi itibariyle 01.09.2013 tarihinden sonraki kazalar için değerlendirmenin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre yapılması gerekirken bu hususa riayet edilmediğini, trafik kazalarında rapor düzenleme yetkisi 3. İhtisas Kurulunda olmasına rağmen 2. İhtisas Kurulu’nun rapor düzenlendiğini, bu durumun kabul edilebilir olmadığını, 21.12.2020 tarihli ATK raporunda, 22.06.2020 tarihli ATK raporuna yapılan itirazların değerlendirilmediğini, araz ile kaza arasında illiyet bağı olmadığı söylenmesine rağmen bunun tıbbi ve somut gerekçelerine yer verilmediğini, bu rapor düzenlenmeden önce davacının kaza öncesi dahil tüm tıbbi kayıtları dosyaya celp edilmesine rağmen ATK kurulu hangi gerekçe ile illiyet bağı olmadığını açıklamadığını, kaza öncesi tıbbi kayıtlarında mevut arazların olduğuna dair bir tespite dahi yer vermeden illiyet bağı olmadığını ileri sürdüğünü, davacının psikiyatrik rahatsızlığı da olmasına rağmen kurulda psikiyatrist bulunmadığını, maluliyetlerin, meslekte kazanma gücü kaybı, beden çalışma gücü kaybı gibi durumlarda rapor düzenleme yetkisinin 15.07.2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı KHK’sı gereği 3. İhtisas Kurulunda olmasına rağmen 2. İhtisas kurulunun rapor düzenlemesini kabul etmediklerini, kaza tarihi itibariyle 01.09.2013 tarihinden sonraki kazalar için değerlendirmenin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre yapılması gerekirken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı yönetmeliğine göre rapor düzenlemesinin hatalı olduğunu, açık ve somut olgular ve tıbbi kayıtlara rağmen yanlış yönetmeliğe göre ve yetkisiz kurulca, kazadan sonra davacıda meydana gelen arazlar ile kaza arasında illiyet bağı olmadığına dair Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nce tanzim edilen 05.10.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda verilen %52 maluliyet raporuna neden itibar edilmemesi gerektiği dahi açıklanmadan düzenlenen ATK 2. İhtisas Kurulu raporlarının hükme esas alınmasının kabul edilebilir olmadığını, davacının maluliyeti, davalının %100 oranında kusurlu olması, davalının geliri, davacının maluliyetine esas hasarları, yaşı ve sosyal durumu, kaza sebebiyle duyduğu üzüntü, elem ve ızdırap dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı düşük olup caydırıcılık unsuru taşımadığını, mahkemece reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden alınan harcın iadesine karar verilmediğini, ATK ön raporuna istinaden OGÜ Tıp Fakültesine yatırılan tetkikler için ödenen ve makbuzları mahkemeye ibraz edilen ödemelerin yargılama giderlerine dahil edilmediğini ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, davacının 3 hafta iş göremezlik durumundan dolayı 30.000,00TL manevi tazminata hak kazanmasının sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekili ve davalı … vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı …’nın işleteni ve sürücüsü, … Sigorta Anonim Şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, davacının işleteni ve sürücüsü olduğu araca çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile, manevi tazminat talep etmiş, mahkemece maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davacı vekili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nce tanzim edilen 05.10.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda davacının maluliyetinin %52 olarak belirlenmesine rağmen, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumunun 22.06.2020 tarihli ve 21.12.2020 tarihli maluliyet raporlarında davacının maluliyetinin olmadığının belirtildiği, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre maluliyet raporu alınması gerektiğini, Adli Tıp Kurumundan alınan raporlarda çelişkili ifadeler bulunduğunu, araz ile kaza arasında illiyet bağının olmasına, somut olgulara ve tıbbi kayıtlara rağmen hatalı rapor tanzim edildiğini ileri sürmüştür.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nce tanzim edilen 05.10.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda davacının Eylül 2015 yılında geçirdiği trafik kazası nedeniyle post travmatik stres bozukluğu tanısının olduğu, tedavi ile işlevselliği kısmen düzeldiği gerekçesi ile %30 oranında, nöroloji uzmanı tarafından paraparesimi, kronik radikülopati nedeniyle %13 oranında, fizik tedavi ve rehabilistasyon uzmanı incelemesinde ise lomber EHA kısıtlılığı, servikal Eha kısıtlılığı ve ağrılı olduğu belirtilerek %21 oranında olmak üzere toplam %52 engellilik oranı belirlenmiştir.
Mahkemece alınan ATK 2.İhtisas Kurulunun 22.06.2020 tarihli raporunda; kişinin olay tarihi görüntüleme tetkiklerinde omuz patolojisi görülmediğinden kişide her iki omuzda tespit edilen hareket kısıtlılığı ile dava konusu kaza arasında illiyet bağının kurulamadığı,travma sonrası stress bozukluğu tanısının olduğu, görmekte olduğu tedavi ile işlevselliğinin kısmen düzeldiği, bel ağrısı nedeniyle ankilozan spondilit tanısı konulduğu, davacının 26.09.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralamasının 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, kişinin tüm vücut engellilik oranının % 0 (yüzde sıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
İtiraz üzerine alınan Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunun 21.12.2020 tarihli raporunda; kişinin olay tarihi görüntüleme tetkiklerinde omuz patolojisi görülmediğinden kişide her iki omuzda tespit edilen hareket kısıtlılığı ile dava konusu kaza arasında illiyet bağının kurulamadığı, davacının 26.09.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralamasının 11.10.2018 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği görülmüştür.
Dosyadaki mevcut maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve belirtilen arazların kaza ile ilgili olup olmadığının tespiti için davacı vekilinin itirazları da değerlendirilerek Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu veya üst kuruldan olay tarihinde yürürlükte olan ve Yargıtay tarafından kabul edilen mevzuat hükümlerine göre rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru değildir.
Mahkemece sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin sorularak, hangi zararlara ilişkin ödeme yapıldığı belirlenip, davacı tarafından talep edilen ödenmeyen zararın olması halinde sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yönde inceleme yapılmadan karar verilmesi ve davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin eksik hesaplanmış olması isabetli görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak ve sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1.a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde taraflara iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.