Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1093 E. 2021/1264 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2018
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/07/2021

Davacılar vekili, davalı … A.Ş.ne kasko poliçeli (İMMS teminatı içeren) dava dışı … yönetimindeki araç ile dava dışı … yönetimindeki aracın karıştığı trafik kazası sonucu …’nın aracında yolcu konumunda bulunan …’ın vefat ettiğini, müteveffanın davacı …’ın eşi, diğer davacılar …, … ve … …’ın babası olduğunu belirterek, davacı eş için 80.000,00 TL, davacı çocukların her biri için ayrı ayrı 50.000,00’er TL manevi tazminatın teselsül hükümleri gereğince dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, Yerel mahkemece 22.02.2018 tarihli, …… Karar sayılı karar ile, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 20.000,00 TL, davacı …, … ve … için ayrı ayrı 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın 06.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükmün davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 15.11.2019 tarihli,….. Karar sayılı karar ile davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair istinaf taleplerinin reddine, her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş; Dairenin ilgili kararının davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2020 tarih,….. sayılı ilamı ile davacılar …, … ve … …’ın temyiz dilekçelerinin miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine, davacı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile bu davacı lehine takdir edilen manevi tazminat az olduğundan, hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir. HMK’nın 373/3 maddesi gereğince duruşmalı olarak yeniden yapılan yargılama sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 14.10.2016 tarihinde, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketi tarafından genişletilmiş birleşik kasko sigorta poliçesi ile sigortalı araç ile yine dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki aracın çift taraflı olarak trafik kazası yaptıklarını, kazada her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu, davacılar murisinin, …’nın sevk ve idaresindeki araç içerisinde yolcu olduğunu ve kaza sonucu vefat ettiğini, davacıların müteveffanın vefatı nedeniyle manevi elem ve ıstırap çektiklerini belirterek, davacı eş … için 80.000,00 TL, davacı çocukların her biri için 50.000,00’er TL olmak üzere toplam 230.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; KTK’nın 97. maddesi uyarınca davalı şirkete başvuru yapılmaksızın davanın açılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, meydana gelen kazada davalı şirketin sigortalısının kusurunun bulunmadığını, olayda davacılar murisinin müterafik kusurunun değerlendirilmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece; meydana gelen trafik kazasında …’nın sevk ve idaresindeki araç içerisinde bulunan …’ın vefat ettiği, …’in vefat edenin eşi, diğer davacıların ise çocukları olduğu, meydana gelen trafik kazasında davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu, ayrıca vefat edenin kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı ve baş bölgesine almış olduğu darbe sonucunda vefat ettiği ve müterafik kusurunun bulunduğu, TBK’nın 56. maddesi uyarınca davacıların zarara göre uygun bir miktar manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ve kusur durumu dikkate alınarak davacıların duydukları elem ve acıyı kısmen de olsa gidermek amacı ile davanın kısmen kabulü ile, davacı eş … için 20.000,00 TL, vefat edenin çocukları olan diğer davacılar …, … ve … yönünden her biri için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın 06.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ölümle sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 15.11.2019 tarihli,…..Karar sayılı karar ile davacılar vekilinin yerinde görülmeyen sair istinaf taleplerinin reddine, her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davacı taraf lehine her bir davacı için davanın kabul edilen kısmı üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmek suretiyle esas hakkında yeniden karar verilmiştir. Söz konusu daire kararının davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine,Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2020 tarih ….. Karar sayılı bozma ilamında özetle; Davacılar … ile … ve … …’ın temyiz dilekçelerinin miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine, davacı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesi ile 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen kriterlere göre davacı … için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olduğundan, hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın adı geçen davacı lehine bozulmasına karar verilmiştir.
Dairenin …… Esasına kaydedilen dava dosyasında usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyularak ve duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda;
TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. …… Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir.
Belirtilen bu hususlar ve özellikle somut olayda kaza tarihi, olayın gerçekleşme biçimi, olayda davalıya kasko poliçesi ile sigortalı araç sürücünün %25, müteveffanın yolcu konumunda bulunduğu araç sürücünün %75 oranında kusurlu oluşu, davacının eşi olan …’ın kazanın gerçekleşmesinde her hangi bir kusuru bulunmasa da, emniyet kemerinin takılı olmaması ve kafa bölgesine aldığı darbe sonucu vefat ettiğinin anlaşılması, bu anlamda zararın doğumu ve artmasında müterafik kusurlu bulunması, müteveffanın davacı …’ın eşi olması, davacıya yakınlığı, muris ile davacı eşin kaza tarihindeki yaşları, davacı eşin sosyal ve ekonomik durumu, müteveffanın eşi olan davacının, onun ölümü sebebiyle yaşadığı ve ömür boyu yaşayacağı üzüntü, elem ve ıstırabın ağırlığı, manevi tazminatın davacı için zenginleştirici, davalı taraf yönünden fakirleştirici olmaması gerektiği ilkesi, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi ve tüm dosya kapsamı birlikte gözetildiğinde manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … yönünden eşinin vefatı sebebiyle 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Yerel Mahkemece davacılar …, … için kaza sonucu babaları …’ın ölümü nedeniyle 10.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, Dairemizce de hükmedilen manevi tazminat miktarları uygun görülerek davacılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiş ve adı geçen davacıların temyiz dilekçelerinin Yargıtay 17. HD’nin 14.12.2020 günlü,….. Karar sayılı ilamı ile miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine karar verilmek suretiyle bu karar kesinleşmiş ise de; infazda tereddüt olmaması için bu davacılar yönünden kesinleşen tazminatlar ve Yargıtay 17.HD’nin anılan bozma ilamı dışında kalan hususlar aynen yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacıların davasının kısmen KABULÜ ile; davacı eş … yönünden 40.000,00 TL, müteveffanın çocukları olan diğer davacılar …, … … ve … … yönünden ise her biri için ayrı ayrı 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın 06.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … A.Ş. den tahsili ile ayrı ayrı adı geçen davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine,
2-Alınması gereken 4.781,70 TL harçtan peşin alınan 785,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.996,13 TL harcın davalı … A.Ş. den tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Peşin ve başvuru harcı olarak davacılardan tahsil edilen 816,97 TL’nin davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacıların dosya, pul, davetiye, yazışma ve bilirkişi ücreti, istinaf ve temyiz masrafları olarak sarf ettiği toplam 1.143,30 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 342,99 TL’sının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1,13/1 maddesi gereğince tespit ve takdir edilen 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, adı geçen davacıya verilmesine,
6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, adı geçen davacıya verilmesine,
7-Davacı … … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, adı geçen davacıya verilmesine,
8-Davacı … … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, adı geçen davacıya verilmesine,
9-A.A.Ü.T. uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
10-Gider avansından sarf edilmeyen kısmın, karar kesinleştiğinde ilgililerine iadesine,
Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme ve yargılama sonunda davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin yokluğunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.