Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1092 E. 2023/925 K. 17.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1092 – 2023/925
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1092
KARAR NO : 2023/925

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2021
NUMARASI : 2017/6 Esas 2021/253 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 17/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 01.09.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün davacı yayaya çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını, davacının maluliyetinin olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 17.07.2018 tarihli talip artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebinin 50,00 TL’sinin geçici iş göremezlik, 50,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik talebine ilişkin olduğunu belirterek, talebini 2.404,68 TL geçici iş göremezlik, 16.956,30 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 19.360,98 TL’ye yükseltmiş, 02.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 5.715,16 TL geçici iş göremezlik, 40.050,58 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere, toplam 45.765,74 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, kazaya karışan … plakalı aracın, 16.07.2016-16.07.2017 vadeli, … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, sigortacının, sigortalısının kusur oranına isabet eden zarardan teminat limiti ile sorumlu olduğundan, kusur oranının tespiti ile SGK tarafından yapılan bir ödeme var ise mahsup edilmesi gerektiğini, avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan maddi tazminat davası olduğu, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, 2918 sayılı KTK.nun 91/1. ve 85/1. maddelerine göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacının poliçede belirlenen limite kadar, işletenin sorumluluğunu üstlendiği, 2918 sayılı KTK’nun 90. ve TBK nun 54. maddesine göre, cismani bir zarara düçar olan kimse tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplarını isteyebileceği, 6098 sayılı TBK’nun 50, 51/1 maddelerine göre zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, davacının kazada yaralandığı ve zararının varlığı alınan raporlar ile sabit ise de, dosya bulunan evraklara göre ceza dosyası uzlaşma ile son bulduğu, 5271 sayılı CMK’nun 253/17.bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. ” CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmünün yer aldığı, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağı, olaya ilişkin Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/31841 soruşturma nolu dosyasında mağdurun davacı …, şüphelinin … olduğu, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, 16.11.2016 tarihli uzlaşma raporunda mağdurun 10.000,00 TL vermesi halinde müşteki ile uzlaşacağını beyan etmesi üzerine şüphelinin uzlaşma tarihinde belirtilen miktarı davacıya teslim ettiği, akabinde taraflarca uzlaştırma raporunun imzalandığı, 18.11.2016 tarihinde Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davadan önce 16.11.2016 tarihli uzlaştırma raporu ile davacının dava dışı araç sürücüsünden 10.000,00 TL alması sonucu uzlaşma sağlandığı, bu halde borcun, aracın ZMM sigortasını yapan sigorta şirketi yönünden de sona ermiş olduğu, (bkz. benzer konuda Ankara BAM 26. HD.’nin 2018/2860 esas, 2020/2066 karar sayılı ve 24/12/2020 tarihli ilamı) bu suretle CMK 253/19. maddesine göre artık davacının maddi tazminat davası açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 16.11.2016 tarihinde davacı ile sürücü arasında uzlaşma sağlanarak 10.000,00 TL alındığını, davacı ile karşı taraf arasında yapılan 16.11.2016 tarihli sulh, ibra ve feragat protokolü isimli belgede açıkça sadece sürücü … açısından ibra edildiğini ve ibranamede açıkça sigorta şirketine karşı her türlü müracaat hakkının saklı tutulduğunun belirtildiğini, Yargıtay ve İstinaf kararlarına göre; uzlaşma sigorta şirketinin şartlarını ağırlaştırmıyorsa geçerliliğinin olmadığını, sürücü ile davacı arasında yapılan uzlaşmada sigorta şirketinin şartlarını ağırlaştırıcı bir sebep olmadığı gibi tam tersine sigorta şirketinin sorumluluğunu bir nebze azalttığını, Borçlar Kanununun 165. maddesinde, kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramayacağını 166. maddesinde borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabileceğinin düzenlendiğini, Borçlar Kanunu açıkça görüleceği üzere müteselsil borçlulardan birisi olan kusurlu araç şoförünün “sigorta şirketinin durumunu ağırlaştırmadan” edimsiz olarak uzlaşma raporu düzenlediğini, bu nedenle borcu niteliği haksız fiil olması nedeniyle sigorta şirketinin borçtan kurtulmasının mümkün olmadığını, sigorta şirketine karşı hakları saklı tutularak uzlaştırma evrakı imzalanması rağmen sigorta şirketine karşı ödenen miktarın mahsup edilerek sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın davacı yaya çarptığını, davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri talep etmiş, mahkemece uzlaşma sağlandığından davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/31841 soruşturma nolu dosyasında mağdurun davacı …, şüphelinin … olduğu, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, 16.11.2016 tarihli uzlaşma raporunda mağdurun 10.000,00 TL vermesi halinde müşteki ile uzlaşacağını beyan etmesi üzerine şüphelinin uzlaşma tarihinde belirtilen miktarı davacıya teslim ettiği, akabinde taraflarca uzlaştırma raporunun imzalandığı, 18.11.2016 tarihinde Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
CMK’nın 253/19 maddesinde; “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171.maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171.maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkemece eldeki dava yönünden uzlaşmanın ve uzlaşmanın iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 26.07.2023 Tarih 2023/43 Esas 2023/141 Karar sayılı ilamı da (04.12.2004 ve 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 06.12.2006 tarihli 5560 sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle değiştirilen (19) numaralı fıkrasının beşinci cümlesinin ”Uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz;…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline) değerlendirilmek suretiyle, ayrıca 16.11.2016 tarihli sulh/ibra/feragat ve ödeme dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin ve istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.