Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1084 E. 2023/721 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 19/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı … … AŞ vekili ve davalı … … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 30.06.2017 tarihinde,davalı … … AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk … poliçesi ile sigortalı, davalı … … idaresinde bulunan … plakalı aracın davacı yayaya çarptığını, kazanın davalı sürücünün hızlı gitmesi ve KTK’nun 52/1-a maddesini ihlal etmesi nedeniyle meydana geldiğini, davacının kaza nedeniyle ağır şekilde yaralandığını, … Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda davacının bedensel özür oranının %91 olduğunun, kaza nedeniyle davacının sürekli bakıcıya ihtiyaç duyduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiğini, davacının kazadan önce …. Şti.’de aylık 3.500,00-TL maaş karşılığı çalıştığını, davacının bu kaza nedeniyle manevi zarara uğradığını, davalı … şirketine tazminat talebiyle başvuru yapılmış ise de bu başvurunun sonuçsuz kaldığını, kaza nedeniyle Ankara 28.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/123 Esas sayılı dosyasından görülmekte olan ceza davasının devam ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL tedavi ve yol gideri, 300,00-TL geçici iş gücü kaybı gideri, 300,00-TL sürekli iş gücü kaybı gideri ve 300,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan, 20.000,00-TL manevi tazminatın davalı … …’ten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, hukuka aykırı fiil ile zarar arasında illiyet bağının olmadığını, kazanın davacının ağır kusuru ile meydana geldiğini, tedavi giderlerine ilişkin sorumluluğunun SGK’da olduğunu, davacının aylık gelirini ispatlaması gerektiğini, kaza ile davacının zararı arasında illiyet bağı olmadığından manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … … AŞ vekili tarafından cevap dilekçesinde özetle; başvuru şartı yerine getirilmeden dava açıldığı için davanın usulden reddi gerektiğini, davacının kusur ve maluliyet oranının belirlenmesini talep ettiklerini, geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacının gelirinin asgari ücret olarak esas alınması gerektiğini, tazminat hesaplamasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ile %1,8 teknik faizin uygulanmasını, faiz türünün yasal faiz olabileceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın oluşumunda davacının %75, davalı sürücü … …’in %25 oranında kusurlu olduğunun anlaşıldığı, davacının maluliyet oranının belirlenmesi için ….Başkanlığından alınan rapora göre davacının %91 oranında daimi maluliyetinin bulunduğunun belirlendiği, davacının talep ettiği zararlarının hesaplanması konusunda aktüer bilirkişiden rapor alındığı, raporların hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 300,00-TL sürekli iş göremezlik zararının davalı … …’ten 30.06.2017 tarihinden itibaren, davalı … … AŞ’den 04.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 300,00-TL geçici iş göremezlik zararı ve 400,00-TL bakıcı gideri toplam 700,00-TL’nin davalı … …’ten 30.06.2017 tarihinden itibaren, davalı … … A.Ş.’den 31.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve mütelsilen tahsiline, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı … …’ten 30.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili, davalı … … AŞ vekili ve davalı … … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece alınan aktüer bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, 17.12.2002 tarihli duruşmaya mazeret bildirdiklerini, duruşma zaptına aktüer raporuna itiraz dilekçesinin yazılmadığını, duruşma zaptının tebliğ edilmediğini, ek rapor talepleri karara bağlandıktan sonra ıslah edeceklerinin belirttikleri halde sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verildiğini, mahkemece ıslah için kesin süre verilmemesine rağmen bu hususta süre verilmesi taleplerinin reddedildiğini, bu durumun HMK 181. madde hükmüne aykırı olduğunu, mahkemece ıslah dilekçesi sunulması için verilen kesin sürenin usule uygun olmadığını, Anayasanın adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, ayrıca hükmedilen tazminata uygulanacak faiz başlangıcının hatalı belirlendiğini, ilk başvuru tarihlerinin dikkate alınması gerektiğini, bakıcı giderinin asgari ücretin brütü üzerinden hesaplanması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tazminat hesabına ilişkin aktüer raporunda 2010 TRH yaşam tablosu ve 1.8 teknik faizin esas alınması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının geriye yürümeyeceğini, geçici işgöremezlik zararı ve bakıcı giderinin SGK’nın sorumlu olduğunu, maluliyet oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, üniversiteden alınan rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığını, kusur yönünden de Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde davalıya atfedilecek kusur bulunmadığını, kazanın, davacının tabelaların arkasından yola çıkması nedeniyle gerçekleştiğini, idarenin trafik güvenliğinin sağlamaması nedeniyle ağır kusurlu olduğundan davalı yönünden illiyet bağının kesildiğini, tazminata hükmedilirken kusur oranlarının dikkate alınmadığını, mahkemece kabul edilen kusur oranına itiraz ettiklerini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı … … AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk … poliçesi ile sigortalı, davalı … … idaresinde bulunan … plakalı aracın davacı yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek geçici sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece dava değerinin ıslah edilmediği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 176. maddesi “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” düzenlemesi yapılmış, 177/1. Maddesinde “Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir” denilmiş, aynı kanunun 181. maddesinde ise” kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelere göre ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaların, dava konusunun veya istem sonucunun değiştirilebilmesi imkanı sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü düzenlenmiş; aynı kanunun 181. maddesinde ise kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verileceği, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği kabul edilmiştir.
Dava konusu olayda, 17.11.2020 tarihli celsede, duruşmaya gelen olmadığı, davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu, ara kararın 1. bendinde, davacı vekilinin mazeret dilekçesinin kabulüne karar verildiği ve ara kararın 4. bendinde ise, “ Davacının varsa ıslah talebinin bir sonraki celseye kadar yapmasına “ şeklinde karar verildiği, duruşmanın 22.12.2020 gününe bırakıldığı, bu tarihte yapılan duruşmada ise, davacı vekilinin ıslah için taraflarına süre verilmesini talep ettiği ancak mahkemece, bir önceki celse davacı tarafa ıslah için süre verildiğinden bahisle yeniden süre verilemeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği, aynı celsede dava dilekçesindeki taleplerle sınırlı şekilde davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. Mahkemenin, davacı vekilinin yokluğunda davanın ıslahı hususunda verdiği ara kararda, davacı tarafa bir haftalık kesin süre verildiğinin, bu kesin süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmaması halinde ıslah talebinden vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edilmediği, dolayısıyla ara kararın yasaya ve içtihatlara uygun şekilde kurulmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/5042 Esas 2017/15238 Karar sayılı kararı). Bu durumda mahkemece, davacı vekiline, talebi doğrultusunda HMK’nın 176 veya 180 ve 181. maddelerine göre davasını ıslah etmek üzere usulüne uygun şekilde süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken usul hükümlerine aykırı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde davacı vekilinin ıslah için süre verilmesi talebinin reddedilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı … … AŞ ve davalı … … vekilinin tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı … … AŞ ve davalı … … vekilinin tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.