Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1071 E. 2023/766 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1071 – 2023/766
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1071
KARAR NO : 2023/766

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2020
NUMARASI : 2017/1114 Esas 2020/704 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … vekili ile … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili; 17.11.2012 tarihinde davalılardan … Sigorta AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı, …’a ait, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacının oğlu … …’ün yolcu olarak bulunduğu …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz ve plakasız motorsikletin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının oğlu …’nın vefat ettiğini, kaza sırasında her iki sürücünün de alkollü olduğunu, destek ile sürücü … arkadaş olduğundan ve davalı … asli ve tam kusurlu olduğundan savcılık aşamasında …’dan şikayetçi olmadıklarını, davadan önce yapılan başvuru üzerine davalı … Sigorta AŞ tarafından 7.689,96 TL, … tarafından 11.452 TL ödeme yapılmış ise de ödemelerin yetersiz olduğunu belirterek 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, HMK’nın 107 maddesi gereğince 1.000 TL cenaze –defin gideri ile destekten yoksun kalma tazminatının … Sigorta AŞ ve … temerrüt tarihinden, … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 12.08.2018 tarihli dilekçe ile; dava değerini destekten yoksun kalma tazminatı için 22.114,82 TL ‘ye yükselterek davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 21.12.2015 temerrüt, … yönünden 12.01.2016 temerrüt tarihinden, diğer davalılar … ve … açısından 17.11.2012 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili istemiş, 21.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 57.477,30 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, davadan önce ek tazminat talebiyle ilgili başvuru yapılmadığını, davanın …’a ihbar edilmesini, dava konusu kazaya karışan araç tescilsiz ve plakasız elektrikli bisiklet olduğundan 12.01.2016 tarihinde davacıya yapılan 11.452 TL’lik ödemenin hataen yapıldığını, dolasıyla davalının 2918 Sayılı KTK’nın 19 ve 21 maddeleri gereğince sorumluğu bulunmadığını, istirdat haklarının saklı tutulmasını, kabul anlamına gelmemek üzere BK’nın 62 maddesi gereğince iç ilişki gözönüne alınarak karar verilmesi gerektiğini, 12.01.2016 tarihli 11.452 TL ödeme ve ibraname nedeniyle ödemenin yetersiz olduğunun davacı tarafından ispatlanmasını, ödemenin yeterli olması halinde davanın reddini aksi takdirde ödemenin güncellenerek mahsubunu, kusur ve limitle sorumlu olduklarından kusur yönünden ATK’dan, tazminat yönünden aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, desteğin alkollü sürücünün aracına binmesi, taşıt dışında seyahat etmesi ve hatır için taşınması nedeniyle belirlenecek tazminattan müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılmasını, temerrüt oluşmadığından faiz istenemeyeceği belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete 05.03.2012 -05.03.2013 tarihleri arasında 225.000 TL limitle Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olup, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu, kusur oranına göre davacıya 21.12.2015 tarihinde 7.689,96 TL ödendiğinden sorumluluklarının kalmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere ödemenin yetersiz olduğunun davacı tarafından ispatlanmasını, ödemenin yeterli olması halinde davanın reddini aksi takdirde ödemenin güncellenerek mahsubunu, kusur ve limitle sorumlu olduklarından kusur yönünden ATK’dan, tazminat yönünden aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, desteğin kaskı bulunmadığı, hatır için taşınması nedeniyle belirlenecek tazminattan müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılmasını, temerrüt oluşmadığından dava tarihinden faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili, davalı …’in kusursuz olduğunu, kazanın tescilsiz, vasfı belirlenemeyen araç sürücüsü …’ın ehliyetsiz ve alkollü olarak şerit ihlali yapması sonucu meydana geldiğini, desteğin de yolcu taşınmasına uygun olmayan araçla kasksız, ehliyeti bulunmayan ve alkollü sürücünün aracına binmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, …’in 0,45 promil alkollü olmasının kazaya etkisi bulunmadığını, kusur yönünden rapor alınmasını, kusurlu olmaları halinde kusur oranı ile sorumlu tutulmaları gerektiğini diğer davalılar tarafından yapılan ödemeler ile davacının zararının karşılandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, dava öncesi davalı sigorta şirketi ve Güvence Hesabına başvuru yapıldığı, kaza yerinin Eskişehir olması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğu, davanın ceza zamanaşımı süresi içinde açıldığı, ceza dosyası içeriğinde mevcut bulunan kaza tutanağı ve raporlar ile olay yerine ilişkin fotoğraflarda kazaya karışan sürücüsü … olan aracın motosiklet olduğu, dolayısıyla … sorumluluğunda bulunduğu, ceza mahkemesince alınan raporlarda kazanın oluşumundaki kusur durumu değil, davacı desteğinin ölümüne sebep olan kusurlar belirlenip, araçları kullanmayan ölen desteğe de kasksız olarak motosiklete binmesi nedeniyle kusur verilmiş bulunduğundan, ceza mahkemesi dosya kapsamı, kaza tutanağı, alınan tüm ifade örnekleri ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle kazanın oluşumunda varsa taraflara ait kusur oranlarının belirlenmesi hususunda İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden 28.02.2019 tarihli rapor alındığı, raporda sürücü …’ın %65 oranda, davalı sürücü …’ın %20 oranında müteveffa … …’ün %15 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, müteveffa …’nın kazanın oluştuğu araçta yolcu olduğu, kask takmamış olmasının kazanın olmasına bir etkisinin olmadığı gözetilerek, kazaya sebebiyet verenlerin kusur durumları ile varsa kusur oranlarının belirlenmesi hususunda İstanbul Adli Tıp Kurumundan 14.05.2019 tarihli ek rapor alındığı, ek raporda dava konusu kazanın oluşumunda; sürücü …’ın %80, davalı sürücü …’ın, %20 oranında kusurlu, müteveffa … …’ün yolculuğu sırasında meydana gelen dava konusu kaza nedeniyle ölümünde; sürücü …’ın %65, davalı sürücü …’ın, %20, müteveffa … …’ün, %15 oranında kusurlu olduğunun mütalaa edildiği, davacı desteğinin kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı yolundaki Adli Tıp tespiti gözetilerek raporun revize edilip davacı zararının hesaplanması için hesap bilirkişi … …’dan 08.11.2019 tarihli rapor alındığı davacının destekten yoksunluk bakiye maddi zararının 49.752,65 TL olduğu, 2020 yılı için belirlenen asgari ücrete göre zarar hesabının revize edilmesi için aktüer bilirkişi … …’dan 10.02.2020 tarihli ikinci ek rapor alındığı, ikinci ek raporunda davacının destekten yoksunluk bakiye maddi zararının 57.477,30 TL olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan bilirkişi raporları ile, davalı … Sigorta, sigortalısı araç sürücüsü davalı …’in %20 oranında, trafik sigortası bulunmayan, dava dışı motosiklet sürücüsü …’ın %80 oranında kusurlu olarak sebebiyet verdiği kazada davacı desteği … …’ün ölümü nedeniyle davacının destek kaybı zararından, davalı sürücü …’in kusur oranları derecesinde sorumlulukları yanında, …’ın … plakalı araç işleteni sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, yine … Sigorta şirketinin ise trafik sigorta poliçesi kapsamında sorumlu bulunmakla ve davalı … trafik sigortası bulunmayan motosiklet sürücüsünün %80 kusuruna tekabül eden zarar sebebiyle yasa gereği sorumlu bulunmakla 10.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen 57.474,30 TL davacı zararından, davacı desteğinin kask takmaması nedeniyle ölüme dolayısıyla zarara sebebiyet vermesinde müterafik kusurunun bulunduğu, bu kusur nedeniyle %15 oranında indirim yapılmasının uygun olacağı mahkemece takdir edilerek, indirim sonucu hesaplanan 48.855,705 TL destek kaybı zararı yönünden; davanın maddi tazminata ilişkin bölümünün kısmen kabulü ile,48.855,705 TL’nin davalı … Sigorta yönünden 21.12.2015 tarihinden, davalı … yönünden ilk ödeme tarihi olan 12.01.2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden 17.11.2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’nin, oğlu … …’ü meydana gelen kazada kaybetmesinin davacıda manevi acı ve üzüntüye sebep olacağı tabii olup, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davalı …’in %20 oranında kusurlu davranışı ile kazaya sebebiyet vermesi, davacının manevi zararından kusuru sebebiyle sorumlu olması, yine …’ın araç maliki olarak işleten sıfatıyla sürücü …’in kusuru oranında davacının manevi zararından sorumlu olduğu ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı yararına 25.000 TL manevi tazminat takdirinin uygun olacağı kabul edilerek davanın maddi tazminata ilişkin bölümünün kısmen kabulü ile, 48.855,705 TL’nin davalı … Sigorta yönünden 21.12.2015 tarihinden, davalı … yönünden ilk ödeme tarihi olan 12.01.2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden 17.11.2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davanın manevi tazminata ilişkin bölümünün kabulü ile, 25.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten 17.11.2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalılar … Sigorta AŞ vekili ile … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu zararlandırıcı olay sebebiyle, dava öncesinde davalı kuruma yapılan başvurunun değerlendirildiğini, yasa ve mevzuat hükümlerine uygun hesaplamalar sonucu davacıya 11.452 TL tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan ödemenin eksik veya yetersiz olduğu iddiasıyla ek tazminat talebiyle, başvuru yapılmaksızın dava açıldığından davanın reddi gerekirken, kısmen de olsa kabulü yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, desteğin yolcu konumunda olduğu aracın silindir hacminin 50 cc altında olup olmadığının araştırılmadığını, KTK’nın 91 maddesi ile … Yönetmeliğinin 9. Maddesi gereğince poliçe düzenlenmesi gerekli araçlardan olmadığının tespit edilmesi halinde kurumun sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, bu yönde mahkemece araştırma yapılmadan karar verildiğinden hükmün yasaya aykırı olduğunu, (emsal Yargıtay I7 H.D.’nin 19.06.2017 Tarih 2015/580 E.- 2017/6892 K sayılı ve 25.09.2019 Tarih 2017/62 Esas, 2019/8497 Karar Sayılı sayalı ilamı ), aracın tescilsiz olduğu belirlenmiş olup, … tescilsiz aracın kusurundan sorumlu tutulamayacağını, desteğin yolcu olduğu tescilsiz-plakasız aracın kaza tarihinde geçerli ZMMS poliçesi olmadığı gerekçesiyle tazminat talebinde bulunulduğunu, 2918 Sayılı KTK md 21/1. uyarınca “Tescil edilen araçlar, tescil belgesi ve tescil plakası alınmadan karayollarına çıkarılamaz.”, Yine aynı yasanın 23/2. maddesinde belirtildiği üzere araç tescil belgesini araçta bulundurmayan veya tescil plakasının monte edilmesi gereken yerin dışında farklı bir yere takan sürücülere idari para cezası verilir. Araç bilgileri doğrulanıncaya ve plaka uygun yere takılıncaya kadar araç trafikten men edilir.”,5684 sayılı Sigortacılık Yasası ve … Yönetmeliği gereğince kurumun sorumluluğunun sigorta yaptırması zorunlu olduğu halde yaptırmayan araçların verdiği zararı karşılamak olduğunu, buna göre … sorumluluğun ancak tescilli bir araç bulunması halinde söz konusu olabileceğini, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/5755 E, 2019/779 K sayılı 22.05.2019 tarihli ilamı),emsal karar gereğince, tescilsiz aracın kusurundan davalı kurum sorumlu olmayacağından davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği halde, eksik inceleme ile karar verildiğini, dosyada yer alan kusur raporlarında farklı oranlar belirlendiğini, sigortasız araç sürücüsüne bir raporda %65, diğerinde %80 kusur atfedildiğini, 28.02.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda sigortasız araç sürücüsüne %65 kusur izafe edilmiş bulunmasına rağmen %80 kusur oranı üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile güvenli sürüş ve yolculuk için araç sürücülerinin, yolcuların ve yayaların uyması gerekli kuralların düzenlendiğini, aracın cinsi, yolcu taşımaya elverişli olmadığı, koruyucu tertibat bulunmamasının emsal nitelikteki Yargıtay İçtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında zararı arttırıcı unsur olarak görüldüğünü bu durumda zarar görenin zararı artmasına sebep olan davranışlarının tazminat miktarında indirim konusu yapılması gerektiğinin benimsendiğini, somut olayda desteğin zararın oluşmaması için gereken önlemleri almayarak zararlı sonucun oluşmasına destek olduğu anlaşıldığından davacı lehine hükmedilecek tazminattan %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken %15 indirim yapılmasının yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, olayda hatır taşımasının varlığı mevcut olduğu halde belirlenen tazminattan %20 hatır taşıması indirimi yapılamasının TBK’nın 52. Maddesine aykırı olduğunu, … tarafından dava öncesinde ödemede bulunduğu tartışmasız olduğundan bakiye zarar iddiasıyla açılan davada, zarar görenin varsa gerçek zararının karşılanması esas olduğundan ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapıldıktan sonra belirlenen miktardan öncelikle müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılıp sonrasında güncel ödemenin toplam tutardan düşülmesi gerekirken hükme esas alınan hesap raporunda bu sıraya uyulmamış olması nedeniyle kararın yasaya aykırı olduğunu, ek tazminat için başvuru yapılmadığından faiz başlangıcının hatalı belirlendiğini, … yönünden hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken ilk ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Aş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan kusur oranlarının hatalı olduğunu, dava konusu kaza sırasında müteveffanın kaskının takılı olmadığı tespit edilmiş olup bu hususun zararın meydana gelmesinde ağır kusur oluşturduğunu ve illiyet bağının kesildiğini, sürücü ve yolcuların belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olmasından dolayı davalı sigorta şirketin sorumlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle desteğin kazanın oluşumunda kusuru bulunmasa dahi kaza neticesinde meydana gelen zararının artmasında kendi ağır kusuru bulunduğunu, davacı yararına hesaplanan tazminattan hakkaniyet gereği müterafik kusur indirim yapılması gerekirken bu yönde değerlendirme yapılmamasının yasaya aykırı olduğunu, desteğin yolcu olarak bulunduğu araçta ücret karşılığı olmaksızın hatır için taşındığı açık olup hiçbir şekilde davayı kabul manasına gelmemek kaydı ile, hesaplanan tazminattan Yargıtay içtihatları doğrultusunda indirim yapılması, illiyet bağını kesen ağır kusur nedeni ile red kararı verilmesi gerekirken Mahkemece sadece %15 indirim uygulanarak karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir tazminata hükmedilecekse de indirim oranının daha yüksek oranda uygulanması gerektiğini, aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, bakiye zarar hesabı yapılırken diğer davalı ile olan kusur oranlarının dikkate alınması ve daha önce yaptıkları ödemelerinin faiz tutarlarının geçişkenliğine müsaade edilmemesi gerekirken müsaade edilmiş olmasının hesaplamanın hatalı olması sonucunu doğurduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru %20 iken diğer davalı … sürücüsü %80 oranında kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketi yönünden 21.12.2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin de kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, zira davalı sigorta şirketinin davacının başvurusunu usul ve yasaya uygun olarak değerlendirerek hesaplanan maddi tazminatı davacıya ödediğini, dolayısı ile davalı şirketin sorumluluğunu yerine getirdiği ve temerrüde düşmediği aşikar olduğundan kabul anlamına gelmemek üzere ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalılar … ve … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; ölümlü trafik kazasından kaynaklanan cenaze ve defin gideri, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 17.11.2012 tarihinde davalılardan … Sigorta AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı, …’a ait, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacının oğlu … …’ün yolcu olarak bulunduğu …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz ve plakasız motorsikletin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının oğlu …’nın vefat ettiğini, davadan önce yapılan başvuru üzerine davalı … Sigorta AŞ tarafından 7.689,96 TL, … tarafından 11.452 TL ödeme yapılmış ise de ödemelerin yetersiz olduğunu belirterek 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, HMK’nın 107 maddesi gereğince 1.000 TL cenaze –defin gideri ile destekten yoksun kalma tazminatının … Sigorta AŞ ve … temerrüt tarihinden, … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş,12.08.2018 tarihli dilekçe ile; dava değerini destekten yoksun kalma tazminatı için 22.114,82 TL ‘ye yükselterek davalı … Sigorta A.Ş.’ yönünden 21.12.2015 temerrüt, … yönünden 12.01.2016 temerrüt tarihinden, diğer davalılar … ve … açısından 17.11.2012 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili istemiş, 21.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 57.477,30 TL olarak ıslah etmiş, mahkemece desteğin kazanın oluşunda kusursuz olduğu ancak kask takmaması nedeniyle ölüme dolayısıyla zarara sebebiyet vermesinde müterafik kusurunun bulunduğu, bu kusur nedeniyle %15 oranında indirim yapılmasının uygun olacağı gerekçesiyle, davanın maddi tazminata ilişkin bölümünün kısmen kabulü ile, 48.855,705 TL’nin davalı … Sigorta yönünden 21.12.2015 tarihinden, davalı … yönünden ilk ödeme tarihi olan 12.01.2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden 17.11.2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davanın manevi tazminata ilişkin bölümünün kabulü ile, 25.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten 17.11.2012 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı … vekili, dava öncesi ek tazminat talebine ilişkin başvuru yapılmaması, desteğin yolcu olarak bulunduğu aracın cinsinin dolasıyla davalının sorumluluğunun araştırılmaması, kusur oranları, müterafik kusur, hatır taşıması, tazminat miktarı ve indirim sırasına, faiz başlangıcına yönelik; davalı sigorta şirketi vekil de kusur oranlarına, müterafik kusura, hatır taşımasına, aktüer hesabına, faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
1-2918 sayılı KTK’nın 91. Maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliğinin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği, Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. Maddesinde (Değişik: 12/7/2013-6495/13 md.) “Motosiklet: azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 santimetreküpten fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır. Motorlu bisiklet (Moped): Azami hızı saatte 45 kilometreyi, içten yanmalı motorlu ise silindir hacmi 50 santimetreküpü, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kilovatı geçmeyen iki veya üç tekerlekli taşıtlar ile aynı özelliklere sahip net ağırlığı 350 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır.” şeklinde tanımlandığı, Aynı kanunun 103. Maddesinde ise “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.” şeklindeki düzenlemeye yer verildiği, Trafik Sigortası Genel Şartlarının Teminat Dışı Kalan Haller başlıklı A.3 maddesinin k) bendinde; “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar”ın teminat kapsamı dışında olduğu öngörülmüştür.
Somut olayda; 17.11.2012 tarihli olay yeri inceleme tutanağında desteğin yolcu olarak bulunduğu aracın … marka elektrikli bisiklet olduğu belirlenmesine rağmen, aynı tarihli kaza tespit tutağında tescilsiz 2013 model Kavasi motorsiklet olduğunun yazıldığı, Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.09.2015 Tarih 2015/182 Esas 2015/286 Karar sayılı dosyasında alınan 12.04.2013 tarihli ATK raporu ile eldeki davada alınan 28.02.2019 ve 14.05.2019 tarihli ATK raporlarında aracın motorsiklet olduğu belirlenerek kusur oranlarının belirlendiği görülmektedir.
Mahkemece; öncelikle olay yeri inceleme tutanağındaki tespit ile kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporlarındaki tespitler arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla davalı … itirazları da değerlendirilerek desteğin yolcu olarak bulunduğu aracın türü konusunda kaza tespit tutanağı, olay yeri inceleme tutanağı, ceza dosyası, olay yerine ait Cd görüntüleri ve fotoğraflarda incelenmek suretiyle bir belirleme yaptırılarak aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenerek davalı … sorumluluğunda bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu konuda bir belirleme yapılmadan (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10.02.2015 Tarih 2013/16799 E-2015/2396 Karar sayılı emsal kararı aynı doğrultudadır) eksik incelemeye dayalı hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
2-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2021 tarih ve 2017/(17)4-3189 Esas, 2021/525 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, KTK’nın 111. maddesinde ibra ile ilgili bir özel düzenlemeye yer verilerek, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebileceği belirtilmiştir. Kanun’un bu hükmünden yararlanmak için ayrı bir iptal davası açılmasına ya da ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde anlaşma hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının bulunması da yeterlidir. Zira anlaşmanın yapıldığı günden başlayarak belirtilen süre içinde bir davanın açılmış olması da, davacının bu anlaşma ile bağlı kalmak istemediğini göstermektedir. Nitekim, yerleşik Yargıtay uygulamalarında da davadan önce yapılan ödemelerin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmekte; davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde ödeme tarihi itibariyle davalı tarafça gerçekleştirilen ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, hesaplanan tazminattan varsa öncelikle müterafik kusur indirimi (%20),hatır taşıması indirimi (%20) yapılmasından sonra davalı tarafça yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin mahsubu ile davacının talep edebileceği bakiye tazminatın bulunması gerekmektedir.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418) Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığından desteğin müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Hatır için taşıma ve aracın hatır için verilmesinde işletenin sorumluluğunun genel hükümlere tabi tutulmuş olması nedeniyle her olayda hâkim işinin özelliğini göz önünde tutarak işleteni tamamen sorumluluktan kurtarabileceği gibi, tazminattan indirim de yapabilir. Hatır taşıması hakim tarafından re’sen gözetilemez. Bu nedenle hatır taşımacılığını işletenin, sürücünün ve işletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketinin ileri sürmesi gerekir. Hatır taşıması olduğunu ispat yükü iddia edene ait olup, bu taşımanın bir hatır için yapıldığını veya aracın hatır amaçlı olarak verildiğini ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda desteğin hatır için taşındığı davalılar tarafından ispatlandığından davalı … sorumlu olduğu belirlendiği takdirde … yönünden belirlenecek tazminattan %20 hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken bu yönde değerlendirme yapılmaması doğru görülmemiştir.
Mahkemece de belirlendiği gibi desteğin alkollü sürücünün aracında, kask kullanmadan uygun olmayan şekilde yolculuk yapması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu kabul edildiğinden müterafik kusur nedeniyle bakiye tazminattan istinaf isteminde bulunan davalılar yararına %20 oranında indirim yapılması gerekirken %15 oranında indirim yapılması isabetli görülmemiştir.
4-Esasen, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir.
Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22.12.2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14.01.2021 tarih 2020/2598 E.-2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminatların belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak hesap yapılması gerekmektedir.
Hükme esas alınan 10.02.2020 tarihli ek aktüer bilirkişi raporunda PMF yaşam tablosu esas alınarak davacı annenin 75.500,03 TL destekten yoksun kalma tazminatı alacağı olduğu, bu miktardan … Sigorta Şirketi tarafından 21.12.2015 tarihinde yapılan ödemenin güncellenmiş değeri (7.689,96 TL alacak ve 2.682.80 TL faiz olmak üzere toplam 10.557,06 TL) ile davalı … tarafından 12.01.2016 tarihinde yapılan (11.452 TL asıl alacak 3.922,62 TL faiz olmak üzere toplam 15.374,62 TL) ödemenin güncellenmiş değeri düşüldükten sonra bakiye 57.477,30 TL alacağı olduğu belirlenmiş; mahkemece 57.477,30 TL üzerinden desteğin müterafik kusuru nedeniyle %15 oranında indirim yapılarak 48.855,705 TL’nin tahsiline karar verilmiş ise de hükme esas aktüer raporunda ödeme tarihindeki verilerek göre davacının zararının karşılanıp karşılanmadığı belirlenmediğinden, TRH 2010 yaşam tablosu prograsif rant yöntemi yerine PMF yaşam tablosuna göre hesaplama yapıldığından, belirlenen tazminattan müterafik kusur (%20), hatır taşıması (sadece … yönünden %20) indirimi sonrası ödemelerin güncellenerek düşülmesi gerekirken tazminattan önce ödemelerin güncellenmiş değeri sonrasında müterafik kusur indirimi yapılması nedeniyle Yargıtay uygulamalarına ve denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken öncelikle desteğin yolcu olarak bulunduğu kazaya karışan aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı tespit edilerek davalı … sorumluluğunun belirlenmesi, bu belirlemeden sonra davalıların kusur oranına göre ödeme tarihlerindeki verilere göre TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak davacının zararının karşılanıp karşılanmadığı, zarar karşılanmamış ise ödeme tarihindeki verilere göre davacının zararının belirlenmesi, bakiye zarardan öncelikle %20 oranında müterafik kusur, daha sonra davalı … yönünden %20 hatır taşıması indirimi, daha sonra da davalılar tarafından davadan önce yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin düşülmesi sonucu bakiye zararın belirlendiği aktüer bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir .
Açıklanan nedenlerle davanın esasına ve neticesine etkili olacak deliller toplanıp değerlendirilmeden, eksik inceleme ile yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru olmadığından davalılar … ve … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlarda deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf isteminde bulunan davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar … ve … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf isteminde bulunan davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına,
2-Başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde yatırdıkları oranda kendilerine iadesine,
3-Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
4-Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün 2021/1600 esasına yatırılan 97.150,00+850,00 TL ve 101.000,00 TL nakit ve teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 27.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.