Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1053 E. 2023/665 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/646 – 2023/694
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/646
KARAR NO : 2023/694

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2020
NUMARASI : 2019/204 Esas 2020/792 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 13/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 13.09.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı …’ın idaresindeki … plakalı araçla dava dışı … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, savcılık dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre … plakalı araç sürücüsü …’ın kazada asli kusurlu, davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunu, davalı sigorta şirketine davacıya ödeme yapması için yapılan başvurunun 19.03.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, taleplerinin karşılanmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sürekli iş göremezlik zararı için 80,00TL, geçici iş göremezlik zararı için 10,00TL, bakıcı gideri için 10,00TL olmak üzere 100,00TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 01.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiş, 30.10.2020 tarihli değer artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebini 3.523,36TL’ye, sürekli iş göremezlik talebini 76.128,31TL’ye, bakıcı gideri talebini 1.270,75TL’ye toplam talebini 80.922,42TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, 13.09.2017 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına karıştığı iddia olunan … plakalı aracın 392224583 poliçe no ile davalı şirket tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, sigorta şirketi olarak sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davacının geçici ve bakıcı gideri tazminat taleplerinden davalının sorumluluğunun bulunmadığını, SGK‘nın sorumlu olduğunu, kazada davacının maluliyetinin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki yönetmelik hükümleri gereğince tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafın avans faiz talebinin yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, 13.09.2017 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu çift taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, yolcu konumunda bulunan davacının maddi tazminat talebine ilişkin davanın açıldığı, meydana gelen kaza nedeniyle davacının bedensel özür oranının %14 olduğu ve tıbbi iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği, tedavi süresinde 1 ay bakıcıya ihtiyacı olduğunun rapor edildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesince hazırlanan raporda, dava dışı sürücü …’ın meydana gelen kaza nedeniyle %100 oranında kusurlu, dava dışı sürücü …’in ise kusursuz olduğu, kusur ve maluliyet durumuna göre, kaza tarihinde geçerli olan yönetmelik ve genel şartlar doğrultusunda davacı lehine ve talebi dikkate alınarak TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz kullanılarak yapılan hesaplama ile zararın belirlendiği gerekçesi ile; davanın kabulüne, 76.128,31TL sürekli iş göremezlik, 3.523,36TL geçici iş göremezlik, 1.270,75TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 80.922,42TL tazminat alacağını davalının temerrüde düştüğü tarih olan 01.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının tüm talepleri zamanaşımına uğradığını, davacının dava konusu yaptığı taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. maddesi gereğince davalı şirkete yasaya uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davacı için öncelikle eksiklerin giderilmesi için süre verilmesini, eksikliklerin giderilmediği takdirde davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddinin gerektiği halde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı oluğunu, davacının, davalı şirkete başvurusu sonrası davalı şirket tarafından zorunlu belge olan rapor gönderilmediği için tazminatın ödenmeyeceğini, bu raporun gönderilmesi durumunda tazminatın ödeneceğinin belirtildiğini, davalı şirketçe açık olarak evrakın tamamlanması sonucu tazminatın hesaplanıp ödeneceği belirtilmiş olsa da davacının başvurudaki eksikliklerini tamamlamayarak doğrudan dava yoluna gittiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 312, 323 vd., 326 gereğince dava açılmasına davalı şirketin kendi hal ve davranışları sebep olmadığını, davacının eksik başvurusunun neden olduğunu, davalı şirket aleyhine hükmedilen başta karşı vekalet ücreti olmak üzere bütün yargılama giderlerinin kanuna aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak yalnızca davacının sürekli maluliyetine ilişkin olup diğer taleplerinin tümüne karşı davalının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dosyada alınan maluliyet, kusur ve hesap raporlarına karşı sundukları ayrıntılı itirazların giderilmeden hatalı raporlar doğrultusunda verilen karar hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğuna yönelik değerlendirmeyi kabul etmediklerini, kusur raporuna karşı önceki beyanlarında da belirttikleri üzere dava konusu kaza neticesinde davacının yaralanmasında kendisinin de emniyet kemerini takmaması nedeniyle müterafik kusurunun bulunduğunu, bu hususun hükme esas alınan ATK kusur raporunda değerlendirilmediğini, maluliyet konusuna ilişkin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 18.10.2019 tarihli raporunda davacının vücut çalışma gücünü %14 oranında kaybettiğine yönelik değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu oranın daha düşük olması gerektiğini, davacının varsa gerçek maluliyet oranının belirlenmesi açısından dosyanın ATK’ya gönderilerek yeniden maluliyet raporu düzenlenmesi talepleri olduğunu, hükme esas alınan 15.10.2020 tarihli bilirkişi ek hesap raporunda davacı için her ne kadar 3.523,36TL geçici iş göremezlik zararı, 76.128,31TL sürekli iş göremezlik zararı ve 1.270,75TL bakıcı gideri tazminatı hesaplanmışsa da davalının bu taleplerde sorumluluğu bulunmadığından gerekçeli kararda geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı tazminatından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, faiz başlangıç tarihi olarak davalının temerrüde düştüğü tarih olarak belirtilen 01.04.2019 tarihi belirlenmiş ve hükmedilen tazminata avans faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de, bu tarihin nasıl belirlendiğinin gerekçeli kararda yazılmadığını, bu hususun gerekçelendirilmesi gerektiğini, davacı eksik evrak ile başvuru yaptığından, eğer faiz başlangıç tarihi olarak temerrüt tarihi esas alınacak ise dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesini, dava dilekçesinin taraflarına tebliğinden itibaren talep edilebilecek faiz oranının yasal faiz olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacının yolcu olarak bulunduğu araca çarpması sonucu davacının yaralandığının belirterek sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı talep etmiştir.
1-Davalı sigorta şirketi davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de; olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi maddesinde haksız fiil tanımlanmış, TBK’nun 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir. 2918 sayılı KTK.’nun 109 maddesinde de “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar, Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Ceza zamanaşımı süresi ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıldır. Olay tarihi olan 13.09.2017 tarihinden itibaren 2 yıllık ve 8 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
2-Davalı sigorta şirketi davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinden sorumlu olmadıklarının iddia etmiş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “ Bedensel zararlar tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak belirtilmiş ve bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebileceği belirtilmiştir. Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet ) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85.maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar1 denilmiştir, aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir.
6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi: olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarından alınan tedavi giderlerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici iş göremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı, bakıcı gideri ise yaralanan kişinin iyileşinceye kadar başkasının yardımına ihtiyaç duyması olup 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85. Maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararından ve bakıcı giderinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
4-Davalı sigorta şirketi tarafından gönderilen başvuru belgelerine göre, davacının başvurusunun 19.03.2019 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, sigorta şirketi tarafından ibraz edilen hasar dosyasında başvuru ile ilgili eksik belge veya tamamlanmasına ilişkin yazı bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafça 2018 yılında da davalıya başvuru yapıldığı ve belgelerin tamamlandığı anlaşılmakla mahkemenin belirlediği temerrüd tarihinde isabetsizlik olmadığı, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun olayın oluşuna ve kesinleşen ceza dosyasındaki kusur durumu ile uyumlu olduğu, kaza tarihi itibariyle geçerli olan yönetmelik çerçevesinde davacının maluliyetinin tespit edildiği, kazaya karışan aracın otobüs olması sebebiyle avans faiz uygulanmasının yerinde olduğu, davacının oturduğu yer ve emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olup, davacının kaza sırasında araçtan fırlamadığı, yaralanmasının niteliğine göre de emniyet kemeri takıp takmamasının maluliyete etkisinin olup olmadığının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve aktüer bilirkişi raporunda kullanılan hesaplama yönteminin istinaf kanun yoluna başvuran davalı taraf lehine olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi (eski ünvanı … Sigorta AŞ) vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.527,81TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 1.381,96TL’nin mahsubu ile kalan 4.145,85TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 13.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.