Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1035 – 2023/811
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1035
KARAR NO : 2023/811
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2019/205 Esas 2021/92 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 03/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2023
Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 15.01.2016 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 02.03.2017 tarihli raporda davacının maluliyet oranının %15 olarak tespit edildiğini, davalı tarafından %15 maluliyet oranına göre 30.545,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin yetersiz olması nedeniyle Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurunun önce kabul edildiğini, davalının itirazı üzerine 2018/İ.2352 2018/İHK 3615 sayılı kararı ile itirazın kabulüne davacının talebinin reddine karar verildiğini, davacının şikayetlerinin devam etmesi neticesinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından yapılan muayene sonucu düzenlenen 05.02.2019 tarihli raporda özür oranının % 29 olduğunun, 9 ay süre geçici iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiğini, artan özür oranı nedeniyle davalıya 13.02.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı ile 1.000 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi tahsiliyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; … plakalı aracın davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olup sorumluluklarının, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak yalnızca davacının sürekli maluliyetine ilişkin olduğunu, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen kusur gözetilerek iyi niyet çerçevesinde davacıya hasar dosyasında mevcut ödeme belgesi ve ibranameden açıkça anlaşıldığı üzere 30.545,00 TL ödeme yapıldığını, kazanın olduğu tarih değerlendirildiğinde davacının malul olup olmadığı, maluliyet veya artan maluliyeti varsa kesin maluliyet oranının ve gerçek zararın, arazlar ile kaza arasındaki illiyet bağının bulunup bulunmadığının ATK ve aktüer bilirkişi tarafından belirlenmesini, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın 15.01.2016 tarihinde gerçekleşen kaza sonucunda davalıdan ZMMS poliçesi kapsamında geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkin olduğu ,tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının raporunda; davacının vücut özür oranın % 29 olduğu ve 9 ay iş göremez halinde olduğunun tespit edildiği, davacının talep edebileceği tazminat miktarına ilişkin rapor tanzimi için dosyanın kusur ve aktüer bilirkişilere tevdi edildiği, kusur raporunda, … plakalı otomobil sürücüsü davacının % 90 oranında, davalı araç sürücüsünün % 10 oranında kusurlu olduğu, aktüer bilirkişi raporuna göre davalı sigorta şirketi tarafından davacıya kaza nedeniyle ödeme yapıldığı, ödemenin güncellenmesiyle davacının davalıdan bakiye tazminat isteminin yerinde olmadığı belirlendiğinden davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; karara esas alınan bilirkişi raporunda davacının %90 kusur oranına göre yapılan hesaplamada herhangi bir bakiye tazminat alacağının bulunmadığı tespit edilmiş ise de raporda yer alan hesaplamaların eksik ve hatalı incelemeye dayalı olduğunu, dava konusu trafik kazası sebebiyle; Kayseri 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/281 Esas sayılı dosyası kapsamında Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından; davacının asli kusurlu, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan aracın sürücüsünün tali kusurlu olduğu yönünde değerlendirme yapılmış ise de raporda davacının üst derecede ya da 1. derecede asli kusurlu olduğu yönünde herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığını, oranlama yapıldığında %75 – %25 üzerinden bir değerlendirme yapıldığını, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2017.Esas 61908 sayılı dosyası ile önceki vekil tarafından başvuru yapıldığını 2018/14603 Karar sayılı karar ile başvuranın talebinin kabulüne karar verilmiş ise de itiraz üzerine 2018.i.2352-2018/İHK-3615 sayılı kararı ile itirazın kabulüne davacının talebin reddine karar verildiğini, bahse konu dosya kapsamında aldırılan ve kesinleşen bilirkişi raporu ile de davacının %75, sigorta şirketinin sigortalısı olan aracın %25 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun değerlendirme bölümünde; … plaka sayılı araç sürücüsünün azami hız sınırının 50 km olduğu meskun mahalde; hız sınırını %100 aşarak 100-110 km hızla gitmesinin %10’dan daha fazla bir kusur oranı verilmesi gerektiğinin açık bir göstergesi olduğunu, kazada; davacının %29 oranında bir sakatlığa maruz kalması ve sair hususlar da gözetildiğinde olayın oluşu, ceza dosyası, ifade tutanakları, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından aldırılan kusur raporu ve sair tüm hususlar gözetildiğinde; davacının %90 oranında kusurlu olduğuna yönelik tespit ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenlerin sıfatına göre dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli işgörmezlik tazminatı ve bakıcı giderinin karşı aracın ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 15.01.2016 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 02.03.2017 tarihli raporda davacının maluliyet oranının %15 olarak tespit edildiğini, davalı tarafından %15 maluliyet oranına göre 30.545,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin yetersiz olması nedeniyle Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurunun önce kabul edildiğini, davalının itirazı üzerine 2018/İ.2352 2018/İHK 3615 sayılı kararı ile itiraz kabulüne davacının talebinin reddine karar verildiğini, davacının şikayetlerinin devam etmesi neticesinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından yapılan muayene sonucu düzenlenen 05.02.2019 tarihli raporda özür oranının % 29 olduğunun, 9 ay süre geçici iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiğini, artan özür oranı nedeniyle davalıya 13.02.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı ile 1,000 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; mahkemece davacının dava konusu kazanın oluşumundan %90, davalı sigortalı araç sürücüsünün %10 kusurlu olduğu, davalı tarafından davadan önce 29.08.2017 tarihinde yapılan 30.545 TL ödeme ile davacının zararın karşılandığı bakiye alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili kusur oranı ve bu oran üzerinden belirlenen tazminat miktarına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
Somut olayda davacının dava öncesi davalıya başvurusu üzerine, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 02.03.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporu ile belirlenen %15 engel oranı üzerinden 29.08.2017 tarihinde 30.545 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ödendiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 05.02.2019 tarihli maluliyet raporunda; davacının vücut özür oranın % 29 olduğu, 9 ay iş göremez halinde kaldığı, 9 ay bakıcı ihtiyacı olduğunun tespit edildiği, hükme esas 04.01.2021 tarihli ek aktüer bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosu kullanılarak ödeme tarihi verilerine göre davacının %90 kusur oranına göre hesaplama yapılması durumunda, davacı lehine 9 aylık geçici işgöremezliği karşılığında 1.170,89 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 21.957,87 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 1.482,30 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 24.611,06 TL maddi tazminat hesaplandığı davalı tarafından yapılan 30.545,00 TL ödeme ile davacıya 5.933,95 TL fazla (30.545,00 – 24.611,06) ödeme yapılarak davacının maddi zararının karşılandığı, bakiye tazminat alacağının bulunmadığı, TRH 2010 yaşam tablosu 1,8 teknik faize göre hesaplama yapıldığında davacı lehine 9 aylık geçici işgöremezliği karşılığında 1.170,89 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 27.523,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 1.707,89 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 29.865,52 TL maddi tazminat hesaplandığı davalı tarafından yapılan 30.545,00 TL ödeme ile davacının zararının karşılandığı bakiye alacağının bulunmadığı belirlenmiş, mahkemece 04.01.2021 tarihli ek rapora göre davanın reddine karar verilmiştir.
1-Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Davacının gerçek zararının tespiti için Yargıtay uygulamalarına göre olay tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre ATK veya üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından rapor alınması gerekirken dava tarihinden önce davacının başvurusu üzerine düzenlenen raporun esas alınmış olması doğru değildir.
2-Esasen, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir.
Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Bu itibarla, ödeme tarihi itibarıyla tazminatların belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesap yapılması ve davacının gerçek zararının belirlenmesi buna göre ödemelerin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış olmasına rağmen 1.8 teknik faize göre tazminat hesabı yapılması doğru olmadığından, Yargıtay uygulamalarına uygun olmayan tazminat raporuna itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı tarafından davadan önceki başvuru üzerine yapılan ödemenin sürekli işgöremezlik tazminatına ilişkin olması nedeniyle davacının geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri yönünden olumlu olumsuz karar verilmemesi de isabetli görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece davacının sürekli işgöremezlik tazminatı yönünden TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin ödeme tarihi verilerine göre zararın karşılanıp karşılanmadığının denetlenmesi, zararın karşılanmadığının tespiti halinde rapor tarihi verilerine göre hesaplama yapılarak ödenen tazminat yasal faiz ile güncellenerek belirlenen zarardan düşülerek bakiye zarar miktarının belirlenmesi ve ayrıca davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri yönünden ödeme bulunmadığı da gözetilerek hesaplama yapılması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak ve sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1.a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.