Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1034 E. 2023/497 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1034
KARAR NO : 2023/497

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2021
NUMARASI : 2019/629 Esas 2021/176 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 14/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 03.08.2019 tarihinde davacılardan …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla önünde aynı yönde giden dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı ZMMS poliçesi bulunmayan traktöre arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının aracında yolcu olarak bulunan …’ın eşi, diğer davacıların annesi …’un öldüğünü, desteğin Hollanda ‘da şirket sahibi olduğunu, davacılardan …’in halen Hollanda da üniversitede öğrencisi olduklarını, davalıya 03.09.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK.nın 107. Maddesi gereğince davacı eş için 500,00 TL, davacı çocuklar için ayrı ayrı 250,00 TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının 16.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 19/01/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini … için 250.297.70 TL‘ye, … için 10.280,37 TL’ye, … için 15.786,46 TL’ye, … için 27.935,58 TL’ye, … için 70.574,16 TL‘ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, davanın kazaya karışan traktör sürüsü … ile işleteni …’a ihbar edilmesini, kusur yönünden ATK’dan, tazminat yönünden TRH 2010 ve 1,8 teknik faize göre aktüer bilirkişiden rapor alınması, tüm denkleştirme sebeplerinin gözönünde bulundurulmasını, dava tarihinden faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece davanın trafik kazasında desteğini kaybeden davacıların doğan maddi zararının ZMMS poliçesi kapsamında giderilmesi istemine ilişkin olduğu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluk Poliçesi bulunmayan araçların neden olduğu kazalarda kaza tarihinden itibaren geçerli olan teminat limitleri dahilinde Güvence Hesabının sorumluluk üstlendiği, dava konusu kazanın olay yeri tespit tutanağına göre, sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobil ile aynı yönde seyreden sürücü … yönetimindeki … plakalı sigortasız römorklu traktörün sol arka kısmından çarpışması şeklinde meydana geldiği, kazanın yerleşim yeri dışında gece sayılan saatte olduğu, traktörün arka ışık donanımının bulunmadığı, dosyada yer alan kaza sonrası ifadeler de gözetildiğinde traktör sürücüsünün gece vakti ışık donanımı bulunmayan römorklu traktör ile yola çıktığı ve trafiği tehlikeye düşürdüğü gözetilerek birinci derecede (%70), davacı otomobil sürücüsü …’ın ise dikkatini yola vererek seyretmesi gerekirken süratli ve dikkatsiz seyri sonucu kaza yapmış olması nedeniyle ikinci dereceden (%30) kusurlu olduğunun bilirkişi raporu ile belirlendiği, her iki kusur değerlendirilmesi birbiriyle uyumlu ve oluşa uygun olduğundan traktör sürücüsünün %70, otomobil sürücüsünün %30 oranında kusurlu olduğunun mahkemece de kabul edildiği, dosyaya tercümesi sunulan ticaret sicil kaydı incelendiğinde desteğin Hollanda ülkesinde temizlik şirketi sahibi olduğu anlaşıldığı gibi yaptırılan mali durum araştırmasında da desteğin Hollanda da ikamet ettiğinin belirlendiği, desteğin gelirinin tespitinde sahip olduğu işletmeye kişisel katkısının belirlenmesi gerekiyor ise de asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın dahi poliçe limitini geçtiği için ayrıca Hollanda da faaliyet gösteren şirkete yaptığı katkının tespiti cihetine gidilmediği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/558 esas 2019/9013 karar sayılı ilamında da bahsedildiği üzere hayatlarını yabancı ülkede sürdüren ve o ülke şartlarında gelir elde eden davacıların desteğinin de yabancı ülkede yaşayıp gelir elde edeceği, gelirinden davacılara pay ayırıp destek olacağı değerlendirildiğinde Hollanda’daki asgari ücret üzerinden hesaplama yapmasının bilirkişiden talep edildiği, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu 90. Maddesi 1. Cümlesinde yapılan iptaller ile tazminatın TBK ya göre yapılması gerektiği, genel şartların tazminat hesabına dair hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek PMF yaşam tablosu ve Progresif rant yöntemi esas alınarak yapılan bilirkişi hesabına itibar edildiği, ancak kaza tarihi itibariyle poliçe limitinin 390.000,00 TL olması gerekirken bilirkişinin 360.000,00 TL limit üzerinden yaptığı hesabın mahkemece düzeltilerek her bir davacı yönünden tazminat miktarlarının belirlendiği, sigortasız araç traktör olduğundan yasal faiz talep edilebileceği ve davadan önce müracaat 03/09/2019 tarihinde olduğundan 8 iş günü eklendiğinde temerrütün 16/09/2019 tarihinde doğduğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne; davacı … için 250.297,70 TL, davacı … için 10.280,37 TL, davacı … için 15.786,46 TL, davacı … için 27.935,58 TL, davacı … için 70.574,16 TL destekten yoksun kalma tazminatının her bir davacı için 16/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili katılma yoluyla verdiği istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan 05.01.2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında hem TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre aktüeryal yöntemle 1,8 teknik faiz uygulanarak, hem de PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre progresif rant yöntemi uygulanarak 2 farklı türde hesaplama yapıldığını oysa bakiye ömür tablosu olarak TRH 2010 tablosunun kullanılması, hiç teknik faiz uygulanmadan, progresif rant yöntemiyle (%10 artırım%10 iskonto uygulanarak peşin değeri bulunan) hesaplama yapılması gerektiğini, Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5206 Esas ve 2020/8874 Karar 22.12.2020 tarihli kararının aynı yönde olduğunu, Yerleşik Yüksek Mahkeme İçtihatları, Anayasa Mahkemesi’nin E.2019/40, K. 2020/40, 17/7/2020 Tarihli kararı dikkate alındığında 10 artırım %10 iskontonun uygulandığı prograsif rant yönteminin uygulanması gerektiğini, mahkemece dosyanın ek rapor düzenlemek üzere, 05.01.2021 tarihli raporu düzenleyen bilirkişiye tevdi edilmesi, Güncel Yargıtay kararları da dikkate alınarak; bakiye ömür Tablosu olarak TRH 2010 tablosunun kullanılması, hiç teknik faiz uygulanmadan, progresif rant yöntemiyle hesaplama yapılması konularında bilirkişiye talimat verilmesi, yeni alınacak rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmesini gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin yasaya aykırı olduğunu belirterek davalı yanın istinaf başvurusunun reddine, katılma yoluyla yapmış oldukları istinaf başvurusunun kabulü ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, 05.01.2021 tarihli raporu düzenleyen bilirkişiden güncel Yargıtay kararları da dikkate alınarak; bakiye ömür Tablosu olarak TRH 2010 tablosunun kullanılması, hiç teknik faiz uygulanmadan, progresif rant yöntemiyle (%10 artırım %10 iskonto uygulanarak peşin değeri bulunan) hesaplama yapılması konularında yeni alınacak rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararının; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.madde birinci cümlesinin “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir…” ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin iptaline karar verildiğini, bu iptal kararı sonrasında KTK 90.maddesi; “Maddi ve manevi tazminat: (2) Madde 90 – (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.) Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun (…)(2) öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun (…)(2) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olduğunu, Türk Borçlar Kanunu 55.maddesinin ise; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk ilkelerine göre hesaplanır…” şeklinde düzenlenmiş olup, tazminat hesabına ilişkin Karayolları Trafik Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda açık bir hüküm bulunmadığını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı 14.01.2021 tarihli kararında; “… Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.…Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verilerek, gerçek zararın tespitinde TRH 2010 hayat tablosundaki verilerin kullanılması gerektiğinin belirtildiğini, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/21066 E., 2015/22727 K. Sayılı kararında “…Gerçek zarar hesaplanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı, gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerekir. Anlaşılacağı üzere rücu alacağından sorumluk belirlenirken gelirlerin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerleri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerekir. Gerçek zarar miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Sigortalı veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012/32 sayılı Genelgesiyle de ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tablolarının uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde esas alınması gerekecektir.” şeklinde karar verildiğini, bu çerçevede, yeni doğmuş bir kişinin muhtemel ömür süreleri açısından bakıldığında; PMF 1931 tablosunda 57, CSO 1980 tablosunda 71, TRH 2010 tablosunda 72 ve TÜİK verilerine göre 75 yaş olarak tespit edildiğini, buna göre CSO 1980 ve TRH 2010 tabloları TÜİK verilerine daha uygun olup, her ne kadar Yargıtay kararlarında PMF 1931 tablosu esas alınıyorsa da, TÜİK verilerine göre Türkiye’deki ortalama ömür, PMF 1931 tablosuna göre arttığını, bu noktada, TRH 2010 yaşam tablosunun TÜİK verilerine yakın olması ve Yargıtay’ın son kararları da dikkate alınarak, gerçek zararın hesaplanmasında Türkiye’ye özgü olan ve en güncel verilere göre hazırlanmış olan TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması gerektiğini, yerel Mahkeme kararının dayandığı hesap raporunun bu yönüyle hatalı olduğunu,
Hükme esas alınan hesap raporunda, davacı erkek çocuk … için 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış ise de erkek çocuğu için, ancak 18 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanabileceğini, bu husus nazara alınmadan yapılan tazminat hesabı ve bu doğrultuda kurulan kabul kararının hatalı olduğunu,
Gerekçeli kararda, davalı kurum aleyhine, Mahkemece belirlenen ve dava tarihinden önceki bir tarihe denk gelen temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de Yargıtay kararları ışığında (Yargıtay 10. HD. 2003/5726 E. 2003/6258 K), davalı kurum aleyhine ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesine talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 03.09.2019 tarihinde davacılardan …’ın sevk ve idaresindeki araçla önünde aynı yönde seyir halinde bulunan ZMMS poliçesi bulunmayan traktöre çarpması sonucu davacının aracında yolcu olarak bulunan davacı …’ın eşi, diğer davacıların anneleri destek …’in öldüğünü belirterek (davacı eşin kusuruna isabet eden kusur indiriminden sonra) davacı eş ve çocuklar için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, mahkemece desteğin içinde bulunduğu araç sürücüsü davacı …’ın kazanın oluşumunda tali kusurlu (%30); sigortasız traktör sürüsünün asli kusurlu (%70) olduğu, desteğin ve davacıların Hollanda yaşaması nedeniyle desteğin gelirinin Hollanda’daki asgari ücret üzerinden esas alınması gerektiği, davacı çocuklardan… (21 yaşında ) ve …’ın (19yaşında ) üniversite öğrencisi olması nedeniyle 25 yaşına kadar anneden destek alacakları, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu 90. Maddesi 1. Cümlesinde yapılan iptaller ile tazminatın TBK ya göre yapılması gerektiğinden, genel şartların tazminat hesabına dair hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek PMF yaşam tablosu ve Progresif rant yöntemi esas alınarak yapılan bilirkişi raporundaki 2 .hesaplama yöntemine itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas,-202/40 Karar. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacıların zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye yaşam süresinin belirlenmesi ve progresif rant yöntemi kullanılarak tazminat belirlenmesi gerekmektedir.
Ancak mahkemece hükme esas alınan 05.01.2021 tarihli hesap bilirkişi raporunda Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas,-202/40 Karar. sayılı kararı değerlendirilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenen muhtemel yaşam süreleri dikkate alınarak 1,8 teknik faize göre ve PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenen muhtemel ömür sürelerine göre progresif rant yöntemi kullanılarak olasılıklı hesaplama yapılmış ;davacılar vekili 19.01.2021 tarihli bedel arttırım dilekçesinde PMF 1931 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınması gerektiğini belirterek bu doğrultuda yapılan hesaplamaya göre talebini arttırmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas,-202/40 Karar. Sayılı iptal kararı da belirtilerek uzman bilirkişice düzenlenen maddi tazminata ilişkin rapordaki PMF 1931 yaşam tablosu ve progrefif rant yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamaya göre talepte bulunulmuş olması nedeniyle hükme esas alınmasında, davacı …’ın üniversite öğrencisi olması nedeniyle 25 yaşına kadar destek alacağının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı … vekili ile katılma yoluyla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekili ile katılma yoluyla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken alınması gereken 25.607,63 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 6.401,91 TL’nin mahsubu ile kalan 19.205,72 TL. harcın davalı … tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 269,85 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 210,55 TL. harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4- Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile 14.09.2023 tarihinde karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.