Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1002 E. 2023/823 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1002 – 2023/823
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1002
KARAR NO : 2023/823

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2021
NUMARASI : 2019/320 Esas 2021/134 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 03/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 06.08.2017 tarihinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu motosikletin davacı yayaya çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı, maluliyetinin bulunduğunu, olayla ilgili Bayburt Ağır Ceza Mahkemesinde 2018/233 esas, 2018/374 karar sayılı dosyasının mevcut olduğunu, dava açılmadan önce davalıya başvuru yapıldığını, anlaşmaya varılamadığını, arabuluculuk dava şartının da yerine getirildiğini, görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak 1.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19.01.2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile talebini 86.618,84TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava yoluna başvurmadan önce sigorta kuruluşuna başvurmanın zorunlu olduğunu, davacının davalı şirkete yapılan tam bir başvurunun bulunmadığını, Adli Tıp Trafik ihtisas Dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan maluliyet oranlarını gösterdiği ileri sürülen raporların yargılama neticesinde davalı aleyhine verilecek hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, yargılama sırasında davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilmesi ve davalı aleyhine hükmedilecek olası bir tazminattan mahsup edilmesini, tazminat hesabının da uzmanlık gerektirdiğini, Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul edilen aktüer uzmanı marifetiyle yapılmasını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın haklı olduğunun varsayımı halinde davalının faizden sorumlu olmadığını, öncelikle sigorta kuruluşuna başvuru ve arabuluculuk şartlarının yerine gelmemesi nedeniyle davanın usulden reddine, esasa girilmesi halinde davanın esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, 06.08.2017 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin davacıya çarpması sonucunda trafik kazasının meydana geldiği, kaza nedeniyle davacının bedensel özür oranının %47 (yüzde kırkyedi) olduğu, 6 (altı) ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 1 (bir) ay süre ile bir başkasının yardımına ihtiyacı olduğu, davalı … Sigorta AŞ tarafından ZMMS ile sigortalanan … plaka sayılı motosikletin dava dışı sürücüsü …’nın %30 oranında kusurlu, davacı …’nin ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (68/b-3) maddesini ihlali nedeniyle %70 oranında kusurlu olduğu, davacının bedel artırım dilekçesi ile bağlı kalınarak PMF-1931 yaşam tablosuna göre hesaplanan 2.350,58 L geçici iş göremezlik tazminatı, 83.735,01TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 533,25TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 86.618,84TL tazminatı hak ettiği kabul edilerek, aracın cinsi gözetilmek suretiyle sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarih olan 27.03.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek, davanın kabulü ile 83.735,01TL sürekli iş göremezlik, 2.350,58TL geçici iş göremezlik, 533,25TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 86.618,84TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarih olan 27.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan aktüer raporda yapılan hesaplamada davacının kalıcı maluliyet oranının, dosyaya sunulan 04.11.2020 tarihli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi raporu doğrultusunda %47 olarak kabul edildiğini, bu oranın %30’unun travma sonrası stres bozukluğuna bağlı olduğu yönünde görüş bildirildiğini, maluliyet oranının hatalı tespit ve değerlendirmelerle belirlendiğini, bu oran dikkate alınarak yapılan aktüerya hesabı neticesinde davacı lehine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, uyuşmazlığa konu trafik kazasının üzerinden 2 yıl geçtikten sonra sadece 2 aylık psikiyatrik tedavi sonrasında böylesine fahiş bir kalıcı maluliyet oranı belirtilmesinin yönetmeliğe aykırı olduğunu, bu hususta, taraflarınca medikal danışman firmadan 24.03.2021 tarihli tıbbi mütalaa alındığını, mütalaada Ankara Üniversitesi Raporunda belirtilen oranın tıbben hatalı değerlendirme neticesinde belirlendiğinin ve olması gerekenin üzerinde olduğu kanaatine varıldığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde de belirttikleri üzere davacının kalıcı maluliyet oranının Yargıtay ilke kararları uyarınca Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, mahkeme tarafından savunmalarının dikkate alınmadığını ve dosyanın aktüer bilirkişiye tevdi edilerek hatalı maluliyet oranı üzerinden hesaplama yaptırıldığını, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas Kurulu marifetiyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda tespit ettirilmesi gerektiğini, davalı şirketin poliçe kapsamında davacı tarafın tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş görmezliğe ve bakıcı giderine ilişkin tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, davacı lehine geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tedavi giderleri dolayısıyla davalı şirketin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, tüm sorumluluğun SGK’da olduğunu, davacının talebine konu daimi maluliyet tazminat taleplerinin tespitinde davacının maluliyet oranı ve maluliyet oranına göre zararlarının uzman bilirkişilerce hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesini, dava konusu edilen olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi ile haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesini ve ona göre tazminata hükmedilmesini, tazminat hesabının da uzmanlık gerektirdiğinden, Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamaların yaptırılmasını, davacının dava konu kaza nedeni ile Sosyal Güvenlik Kurumundan elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilerek, davalı şirket aleyhine hükmedilecek olası bir tazminattan mahsup edilmesini, ilgili kurum tarafından davacıya gelir bağlanmamış olması ihtimalinde ise, bu durum davacının hakkını doğrudan etkileyeceğinden, davacı tarafa SGK’ya (veya ilgili kuruma) karşı dava açması için önel verilmesini, kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için davanın haklı olduğu varsayılsa bile, davalı şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu motosikletin davacı yayaya çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının yaralanması nedeniyle talep edilen zarar kalemleri açıklanmadan maddi tazminat talep etmiş ıslah dilekçesinde ise yine zarar kalemleri belirtilmeden toplam bir miktar belirtilerek dava değeri ıslah edilmiştir. Mahkemece yapılan ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın belirlenmesinde davacının talep ettiği zarar kalemleri belirtilmemiş olması nedeniyle mahkemece davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde talep ettiği ettiği zarar kalemleri ve miktarları açıklatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 04.11.2020 tarihli raporunda; Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 22.11.2019 tarihli raporuna göre, davacının 21.09.2020 tarihinde psikiyatri kliniğinde görüldüğü, 26.12.2019 tarihinden itibaren psikiyatri kliniğinde takip ve tedavi edildiği, şikayetlerinin trafik kazası geçirdiği 2017 Aralık ayından sonra başladığı, aynı kazada kızının vefat ettiği, kişinin 26.12.2019 tarihine kadar tedavi amacıyla psikiyatriye başvurmadığı, mevcut şikayetlerinin travma sonrası stres bozukluğu ile uyumlu olduğu ve tedavi ile semptomlarında kısmen gerileme gözlendiğini öğrenilmiş olup, yapılan ruhsal durum muayenesinde öz bakımı olağan, psikomotor aktivite olağan, duygu durum depresif, duygulanımı uygun, susidal düşünce saptanmadığı, bilişsel fonksiyonlarının doğal olduğu, içgörü bulunduğu, yapılan ruhsal durum muayenesi ve ulaşılabilen tıbbi kayıtların incelenmesi neticesinde şahısta travma sonrası stres bozukluğu olduğu, bu bozukluğun kaza ile illiyetinin kurulabileceği, tedavi ile işlevselliğinde kısmen düzelme olduğu tıbbi kanaatine varıldığının belirtildiği, gerekçesiyle Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle yürüyüş bozukluğuna neden olan pelvis (leğen kemiği) ve fibula alt uç kırıkları ile alt ekstremiteler uzunluk farkı arızaları için kişinin özürlülük oranı %18, vertebra françes proçes (omur kemiği çıkıntısı) kırığı için kişinin özürlülük oranı %8, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle %30 olduğu, Balthazard formülü uygulandığında %47 özür oranı belirlendiği, bakıcı ihtiyacı süresinin 1 ay, tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğu belirtilmiş davalı sigorta şirketi tarafından rapora itiraz edilmiş, davalının rapora itirazları değerlendirilmeden karar verilmiştir.
Mahkemece alınan raporlarda davacının travma sonrası stres bozukluğu bulunduğu belirtilmiş olup gördüğü tedavilere ilişkin tüm tedavi evrakları ve kullandığı ilaçlara ait bilgiler getirilerek travma sonrası stres bozukluğunun tedavi ile kısmen düzelme olduğu da belirtildiğine göre kaza ile ilgili olup olmadığı, tedavisinin devam edip etmediği, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, tedavisi sona ermiş ise maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden rapor alınması gerekirken davalı vekilinin itirazları değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalının diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır..