Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1 E. 2023/344 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1 – 2023/344
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1
KARAR NO : 2023/344

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2017/39 Esas 2020/255 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, ve davalı… tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 04.10.2016 tarihinde davalı…’ün idaresindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan … plakalı araçla, … idaresinde bulunan… plakalı araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu… plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği …’nın vefat ettiğini, davacıların müteveffanın annesi ve kardeşi olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı anne … için 100,00TL destekten yoksun kalma tazminatının 04.10.2016 kaza tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … … için… plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle 100,00 TL’nin davalı…’ten kaza tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, davacı … … için 75.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL manevi tazminatın davalı…’ten kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında anne için destekten yoksun kalma tazminatını talebini 163.768,61 TL, araç hasar bedelini ise 18.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı… vekili, kazaya diğer araç sürücüsünün sinyal vermeden davalının önüne makas atarak girmesi ve hız radarını fark ederek frene basmasının neden olduğunu, dava konusu trafik kazasının davacı …’nın ağır kusuru neticesinde meydana geldiğini, müteveffa …’nın ise emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunu, kusur durumunu belirlenirken müterafik kusur ve hatır taşımasının dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 04.10.2016 tarihinde saat 22:20 civarında davalı sürücü…’ün Ayaş-Ankara Karayolu 82 km hız levhasına 300 metre kala aracının ön kısmı ile önünde aynı yönde seyreden davacı sürücü … yönetimindeki… plakalı otomobilin arka kısmına çarpması, çarpılmanın etkisiyle savrulan aracın yolun solundaki orta refüj taşlarına çarparak ters dönmesi ve yaklaşık 62 metre ileride duruşa geçmesi sonucu meydana gelen kazada davacıların desteği …’nın vefat ettiği olayda davalı sürücü… yönetimindeki araç ile olay yeri yolda ön ilerisinde seyir halindeki davacı taraf aracının arkasına çarptığı, olay yerinde azami hız sınırının 82 km/saat olduğu, davalının 120 km/saat hızla (kendi beyanına göre) seyir halindeyken, ön ilerisinde aynı yönde seyreden aracı yeterli ve güvenli bir mesafe ile takip etmesi, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurması, takip ettiği araç ile arasında güvenli bir mesafe bırakması gerekirken, aksine dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak, önünde seyreden aracın arka kısmına çarpmakla sebebiyet verdiği olayda. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/b-c, 56/c ve 84/d maddeleri gereğince tamamen kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ün yönetimindeki araçla normal seyri sırasında aracının arka kısmından çarpılmaya maruz kaldığı olayda kural ihlaline rastlanmamakla kusursuz olduğu, davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin 18.000,00TL olduğunun belirlendiği, müteveffa …’nın hak sahiplerinden … …’ün 163.768,61-TL tutarında destekten yoksun kalma nedeniyle oluşan maddi zararının bulunduğu, davalı…’ün kusurlu eylemi sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacıların desteğinin vefatı neticesinde, davacılarda meydana gelen çaresizlik ve acı nedeni ile ruh sağlığındaki bozulma ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22/06/1966 tarih, 1996/70 sayılı içtihadı ile belirlenen manevi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin ilkeler ve Hukuk Genel Kurulunun 26/06/2004 tarihli ve 2004/370 karar sayılı içtihadı ile belirlediği caydırıcılık ilkesi gözetilerek, ihlal sonucu davacının uğradığı manevi zararın giderimi amacı ile paranın satın alma gücü itibari ile belirlediği belirtilerek; davacı … …’ün açtığı maddi tazminat davasının kabulüne,163.768,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hüküm altına alınan miktara davalı… yönünden olay tarihinden itibaren, davalı … yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, (davalı … sorumluluğunun teminat limiti (330.000,00-230.872,53=99.127,47 TL) ile sınırlı tutulmasına, 18.000,00 TL hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’ten tahsiline, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … … için 35.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’ten tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı… tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı sürücünün davacıların desteğinin yolcu olduğu araca tam kusurlu olarak arkadan çarptığını, arka koltukta yolcu olan …’nın vefat ettiğini, davalı…’ün ehliyetine 12.10.2015 tarihinde ikinci kez alkollü araç kullanmak nedeni ile 2 yıl süreliğine el konulmuş olduğu ve kaza tarihi itibari ile ehliyetinin bulunmadığı, davalının tam ve asli kusuru ile sebebiyet vermiş olduğu kazadan sonra kazazedelere yardım etmek bir yana olay yerinden kaçtığı ve bu suretle kazaya alkol ve/veya uyuşturucu madde etkisi altındayken sebebiyet verip vermediğine dair ölçüm ve tahlillerin yapılmasını engelledikten sonra 07.10.2016 tarihinde yani kazadan 3 gün sonra teslim olduğunu, müteveffa …’nın kaza günü 2 aylık hamile olduğunu yeni öğrendiğini ve ultrason kontrolü için hastaneye giderken kazanın meydana geldiğini, kazada karnındaki iki aylık çocuğu ile birlikte hayatını kaybettiğini, müteveffa …’nın özel bir okulda sınıf öğretmenliği yapmakta olduğunu, …’nın davacı … …’ün tek kız çocuğu diğer davacı …’ün de tek kardeşi olduğunu, davacıların kaza nedeni ile yaşadıkları büyük yıkım ve psikolojik travmalar nedeni ile her bir davacı için 75.000,00.-TL olmak üzere toplam 150.000,00.-TL manevi tazminat istediklerini, açıklanan nedenlerle hükmedilen manevi tazminat belirlenirken tüm bu hususlar değerlendirildiğinde de verilen kararın hakkaniyete uygun düşmediğini ileri sürmüştür.
Davalı… istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece duruşma, bilirkişi raporları ve bilirkişi ek raporu tebliğ edilmeden karar verildiğini, Nisan 2020 tarihinde cezaevinden tahliye edildiğini, tahliye öncesinde de avukatının talep ettiği deliller toplanmadan karar verilmek istendiğini, bilirkişi raporlarının tarafsız olmadığını, kusur raporlarının hiçbir delile dayanılmaksızın uydurulduğunu; bu koşullar altında adil bir yargılama yapılamayacağını belirterek davadan çekildiğini, avukatın davadan çekilmesi üzerine durumun kendisine bildirilmesi ve duruşmalardan/bilirkişi raporlarından haberdar edilmesi gerekirken herhangi bir tebligat yapılmadan karar verildiğini, Nisan 2020 tarihinde cezaevinden tahliye olmasına rağmen, bu tarihten sonra yapılan duruşmaların da tebliğ edilmediğini, davanın görülmesi esnasında dava ile ilgili bir kısım tebligatların babası …’e gönderildiğini, ancak babasına tebliğ edilmiş herhangi bir vasilik kararı bulunmadığını, bu nedenle yapılan tebligatların tamamı geçersiz olup, ilk derece mahkemesine iade edildiğini, mahkemece delillerinin toplanmadığını, silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini, kaza günü yolun en son şeridinde seyir halinde iken müteveffa …’nın içerisinde bulunduğu aracın makas atarak birden bire takip mesafesini sıfıra indirecek şekilde sağ şeritten sol şeride doğru geçtiğini ve aracının önünde fren yapması sonucu meydana geldiğini, ceza yargılamasındaki beyanları, hasar fotoğrafları, mobese kamerası görüntüleri ve olaydan hemen sonra çekileri video kayıtları ile sabit olduğunu, olay yeri inceleme ekipleri tarafından çekilen fotoğraf ve video görüntülerinde aracının sağ ön far ve tamponunun hasarlı olduğu, diğer aracın ise; sol arka kapısının, sol arka çamurluğunun, sol arka stop lambasının, arka çamurluğun hasarlı olduğunu, hasar durumunun kazanın diğer aracın sağ orta şeritten makas atarak birdenbire çok yüksek hızda en sol şeritteki aracın önüne kırması ve takip mesafesini sıfıra indirmesi neticesinde, karşı tarafa ait araç en sol şeridin şerit çizgisi üzerinde iken meydana geldiğini ispatladığını, ceza dosyasında davacı … ile müteveffa …’nın eşi olan dava dışı …’nın taraflı ve gerçeğe aykırı beyanlarına göre hazırlanmasının hukuka aykırı olduğunu, toplanması talep edilmesine rağmen toplanmayan delillerinin mobese kamerası görüntüleri, hız kamerası görüntüleri, elektronik hız radarı kayıtları, shell benzinliğinde bulunun güvenlik kamerası görüntüleri, petrol ofisi istasyonunun yan tarafındaki lastikçide bulunan iki güvenlik kamerasının görüntüleri ambulansa, Yenimahalle Devlet Hastanesi’ne ve Hava Hastanesine ait güvenlik kamerası görüntüleri, Hava Hastanesi ile kazanın meydana geldiği yer arasındaki güzergâhta bulunan güvenlik kamerası görüntüleri, kazaya müdahale eden ambulanslarda bulunan güvenlik kameralarına ait kayıtlar, mobese ve güvenlik kamerası görüntülerinin kaydedildiği harddiskler ve kayıt cihazları, gökçen efe isimli internet sitesinde yayınlanan görüntülerin bulunduğu cd, mobese/güvenlik, kameralarının görüntüleri vasıtasıyla tanıkların tespit edilerek ifadelerinin alınmasını istediklerini, keşif yapılmasını, talep edilen deliller toplanmadığı halde; kusura ve tazminata ilişkin bilirkişi raporunun alınmasının hukuka aykırı olduğunu, araçta bulunan -anlatıma göre aracın sağ arka tarafında oturan- …’nın başını araca çarpmak suretiyle vefat ettiğini, başkaca yaralanma belirtisi bulunmadığını, emniyet kemeri takmadığını ve ölüm olayının bu nedenle başını çarpması sonucu medyana geldiğini, emniyet kemerinin etkili olup olmadığının Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden müteveffanın emniyet kemeri takıp takmadığının, emniyet kemeri takmış olsaydı ölüm olayının meydana gelip gelmeyeceğinin ve …’nın mütefarik kusur oranının tespiti maksadıyla bilirkişi raporu istenmesi gerektiğini, talep edilen delillerin toplanmasından ve işlemlerin tamamlanmasından sonra Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporu alınması gerektiğini, davada taraf teşkili sağlanmadan ve yasal haklarını kullanma imkân sağlanmadan, yasaya ve adil yargılama kurallarına aykırı karar verildiğini, tazminat hesabına ilişkin raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Güvence Hesabına karşı Ankara Batı 4, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/123 E. Sayılı dosyası üzerinden tazminat davası açıldığını, davacı taraf, anılan mahkeme kararı uyarınca zararlarını Güvence Hesabından tahsil ettiklerini, ikinci dava yoluyla sebepsiz ve haksız olarak zenginleşmek istediklerini, mahkemece verilen tazminat kararlarının fahiş şekilde yüksek olduğunu, davacıya ait aracın pert olmuş gibi gösterildiğini, hasarlı değerinin fahiş şekilde düşük (8.000,00-TL ) tespit edildiğini, destekten yoksun kalma tazminatının hesabında desteğin vergilendirilmiş kazancının ve vergilendirilmiş kazancı yoksa olay tarihindeki asgari ücretin dikkate alınması gerektiğini, SGK’ya müzekkere yazılarak, desteğin olay tarihindeki vergilendirilmiş kazancı olan prime esas kazancının sorulmadığını, açıkladığı sebeplerle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacılar vekilinin ve davalı …’ün HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı idaresinde bulunan ve zorunlu mali sorumluluk sigortası olmayan aracın davacı … idaresinde bulunan ve destek …’nın yolcu olarak bulunduğu araca çarpası sonucu, davacıların kızı ve kardeşi olan …’nın vefat etmesi nedeniyle davacı anne için destekten yoksun kalma tazminatı, araç hasarı ve manevi tazminat, müteveffanın kardeşi olan davacı için manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre davalı… yargılamada vekil ile temsil edilmiş, vekilinin istifa etmesinden sonra Ankara Batı 2 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/468 E. Sayılı dosyasında…’e …’ün vasi olarak atandığı, dosyanın UYAP üzerinden istenerek yapılan incelemede kararın vasi …’e tebliğ edildiği, bu dosyada vekilin istifasından sonra tebligatların davalının vasisi …’e yapıldığı, kararın ise davalının 16.04.2020 tarihinde ceza evinden tahliye olması nedeniyle hem vasiye hem de davalıya tebliğ edildiği, 27.03.2023 tarihinde ise vesayetin sona erdirildiği anlaşılmış olmakla yargılama aşamasında davalıya vasi tayin edilmiş olması ve yargılamada vasiye gerekli tebligatların yapılmış olması nedeniyle davalının savunma hakkının kısıtlanmadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında 04.10.2010 tarihinde sürücüsü tespit edilmeyen … plakalı aracın ön ilerisinde seyreden … idaresinde bulunan… plakalı araca arka kısmından çarptığı, aracın sol taraftaki orta refüje çarptıktan sonra ter dönerek 62 metre sonra durduğu olayda firari sürücünün tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/349 E- 2017/137 K. Sayılı dosyasında sanık… hakkında yapılan yargılamada sanığın arkadan çarpma nedeniyle tam kusurlu olduğu belirtilerek 7 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12 .Ceza Dairesinin 2017/2384 E-2017/1503 K. Sayılı dosyası ile sanık ve katılanların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karara karşı temyiz yoluna başvuru yapılmış, Yargıtay 12 Ceza Dairesinin 2017/5563E- 2017/8641 K. Sayılı ilamı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, karar 08.11.2017 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece makine mühendislerinden seçilen bilirkişi heyetinden alınan raporda araçların hasar durumunda göre davalı sürücüsünün arkadan çarpması, önündeki araçla takip mesafesi bırakmaması nedeniyle tam kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece buna göre davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu müteveffanın yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün kusurunun bulunmadığı kabul edilerek karar verilmiş olması nedeniyle dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, ceza yargılaması sırasında belirlenen ve kesinleşen maddi vakıa ile kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde ve kaza sırasında müteveffanın aracın arka koltuğunda oturduğu, araca arkasından çarpılması sonucu aracın sol tarafından tekrar refüje çarptığı, müteveffanın araçtan fırlamadığı, kaza sırasında müteveffanın emniyet kemerinin takılı olup olmadığı ve ölümüne emniyet kemeri takmamasının neden olduğunun iddia eden davalı tarafça ispat edilemediği, müteveffanın olay tarihinden önce Özel Bilfen Okullarında öğretmen olarak çalıştığının tespiti ile maaş bordrolarının getirilerek TRH 2010 yaşan tablosu ve 1,8 teknik faiz kullanılarak davalı lehine olacak şekilde tazminat hesabı yapılmış olan maddi tazminata ilişkin hesap raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalının tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davacılar müteveffa …’nın olay tarihinde 2 aylık hamile olduğunu, hastaneye giderken kazanın meydana geldiğini, müteveffanın anne ve kardeşi olan davacılar için ayrı ayrı 75.000,00 TL manevi tazminat talep etmişler, mahkemece davacı anne için 35.000,00 TL kardeş için 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dava konusu olayda, 04.010.2016 tarihinde meydana gelen davacıların kızı ve kardeşi olan …’nın vefatı ile sonuçlanan kazada; kazanın meydana geliş şekli, davacılar murisinin kusurunun bulunmaması, davalı sürücünün kazadan sonra olay yerinden kaçarak 3 gün sonra teslim olması, olay tarihinde davalının sürücü belgesine alkol nedeniyle el konulmuş olması nedeniyle gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda, davacılar yönünden belirlenen tazminat miktarının hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek olması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış olmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı…’ün istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II- Davacılar vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davacı … …’ün açtığı maddi tazminat davasının KABULÜNE,
A) 163.768,61 TL destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … …’e verilmesine, hüküm altına alınan miktara davalı… yönünden olay tarihi olan 04/10/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden dava tarihi olan 24/01/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, (davalı … sorumluluğunun teminat limiti (330.000,00-230.872,53=99.127,47 TL) ile sınırlı tutulmasına ),
B) 18.000,00 TL hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın olay tarihi olan 04/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’ten alınarak davacı … …’e verilmesine,
2-Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE,
Davacı … … için 50.000,00 TL, davacı … için 35.000,00 TL manevi tazminatın 04.10.2016 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’ten tahsili ile davacılara ödenmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Maddi tazminat davası yönünden;
a-)Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 12.416,61TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.052,72TL ve ıslahla alınan 3.101,00TL harcın mahsubu ile bakiye 7.262,89TL harcın davalı … sorumluluğunun teminat limiti (330.000,00-230.872,53=99.127,47 TL) ile sınırlı tutulmak suretiyle, 3.960,81TL kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, 3.302,08TL kısmının davalı…’ten alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 2.052,72TL peşin harç, 3.101,00TL ıslah harcı, 31,40TL başvuru harcı, 4,60TL vekalet harcı olmak üzere toplam 5.159,72TL harcın davalı … sorumluluğunun teminat limiti (330.000,00-230.872,53=99.127,47 TL) ile sınırlı tutulmak suretiyle, 2.813,85 TL kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, 2.345,87TL kısmının davalı…’ten alınarak davacıya verilmesine,
b-)Davacı … …’ün kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre hesap ve takdir edilen 21.173,80TL vekalet ücretinin davalı … sorumluluğunun teminat limiti (330.000,00-230.872,53=99.127,47 TL) ile sınırlı tutulmak suretiyle, 11.547,12TL kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, 9.626,68TL kısmının davalı…’ten alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
4-Manevi tazminat davası yönünden;
a-)Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 5.806,35 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 512,32TL harcın mahsubu ile bakiye5.294,03TL harcın davalı…’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yatırılan 512,32TL peşin harcın davalı…’ten tahsili ile davacılara ödenmesine,
b-)Davacıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre hesap ve takdir edilen davacı … … için 9.200,00TL, davacı … için 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı…’ten tahsili ile davacılara ödenmesine,
c-)Davalı…’ün kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre hesap ve takdir edilen davacı … …’den 9.200,00 TL, davacı …’den 9.200,00TL vekalet ücretinin tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 2.500,00TL bilirkişi ücreti, 369,55TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.869,55TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 2.492,11 TL’nin davalı … sorumluluğunun teminat limiti (330.000,00-230.872,53=99.127,47 TL) ile sınırlı tutulmak suretiyle, 857,37TL kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, 1.635,64 TL kısmının davalı…’ten alınarak davacılara verilmesine, diğer kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Karardan sonraki yargılama giderinin davacıların gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1- Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 16.515,21 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL + 1.795,62 TL +2.278,78 TL’nin mahsubu ile kalan 12.386,41 TL harcın davalı…’ten tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
2- Davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 71,50 TL yargılama giderinin davalı…’ten tahsili ile davacılara ödenmesine, Harun Aktürk tarafından yapılan istinaf giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 17.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.