Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/963 E. 2022/2071 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/963 – 2022/2071
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/963
KARAR NO : 2022/2071

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2019
NUMARASI : 2014/1278 Esas 2019/1261 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
VEKİLLERİ :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 12.03.2014 tarihinde davacının oğlu …’in park içinde yürüyüş yaptığı sırada yürüyüş yolu üzerinde üç sokak köpeğini görmesi üzerine yolunu değiştirdiğini, ancak köpeklerin …’yı kovalamaya başladığını, köpeklerden kaçmaya çalışan …’nın parktan çıkarak yola adım attığı anda davalı…’ın idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, davacının oğlunun hiçbir kusurunun olmadığını, olayın araç sürücüsü… ile başıboş köpekler konusunda yasal mükellefiyetlerini ihmal eden ve hizmeti yeterli, etkin ve sağlıklı sunamayan … Belediyesi’nin kusurunun bulunduğunu, ceza mahkemesinde yargılamanın devam ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan… ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, 75.000,00-TL manevi tazminatın davalılar… ve … Belediyesinden dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili, müteveffa …’in yolun sağındaki park halinde bulunan araçların arasından aniden yola fırlaması sonucu, kazanın meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında, asli kusurun müteveffa yayaya verildiğini, davacı … ve müteveffanın babası dava dışı …’in 14.03.2014 tarihinde kollukta vermiş oldukları ifadelerinde, şikayetçi olmadıklarını ve uzlaşmak istediklerini belirtmiş olduklarını, … Belediye Başkanlığının olayın meydana gelmesindeki kusur durumunun da araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, davanın davalı idareye yöneltilmesinin nedeninin hizmet kusuru iddiası olduğunu, davanın 2577 sayılı İYUK m.2 uyarınca tam yargı davası olarak idare mahkemesinde açılması gerektiğini, davanın davalı idare yönünden yargı yolu nedeni ile reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş., davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı … hakkında açılan davanın tefriki ile yeni esasa kaydedilmesine karar verildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; yaya …’in taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yoluna yaya ve okul geçidi dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır kuralını ihlal ettiğinden, asli kusurlu olduğu, sürücü…’ın aynı kanunun sürücüler hızlarını görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar kuralını ihlal ettiğinden, tali kusurlu olduğunun belirtildiği, Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda sanık sürücünün olayda kusursuz olduğu, müteveffa …’in asli kusurlu olduğunun belirtildiği, itiraz üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda sanık sürücü…’ın kusursuz olduğunun bildirilmesi üzerine davalı… hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, mahkemece Karayolları Fen Heyetinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan kusur raporunda yaya çocuk …’in bulunduğu park alanında köpeklerden kaçarken park halindeki araçların arasından yola kontrolsüz biçimde girmesi nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 68/b-3 maddesini ihlal etmiş olmasının birinci derecede etken olduğu ve çocuğun olayda %90 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü…’ın ise, yerleşim yeri içerisinde seyrederken yolun ilerisini ve yakın çevresini dikkatle kontrol etmesi, yola yönelen yayayı gördüğünde korna çalarak uyarması ve hızını azaltarak dikkatli seyretmesi, olayı önlemek üzere etkili fren tedbirine başvurması gerekirken, yeterince dikkatli davranmadığı anlaşılmakla aynı kanunun 47/d maddesini ihlal ettiği olayda %10 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, ceza dosyasındaki tanık anlatımlarına göre, gündüz saatinde ve açık havada meydana gelen trafik kazası sonucu yaşamını yitiren çocuk …’in 17.11.2000 doğumlu olup 1.70 boyunda, 75 – 80 kilo ağırlığında iri bir çocuk olması, duran arabaların arasından geçerken görülme olasılığının yüksek olması nedeniyle Karayolları Fen Heyetinden alınan kusur raporunun olaya ve dosya kapsamına daha uygun düştüğü değerlendirilerek ve bu rapora itibar edildiği ve aktüer bilirkişiden rapor alındığı, yargılama sırasında bilirkişi tarafından hesaplanan maddi tazminatın ve fer’ilerinin davacıya ödenmesi nedeniyle maddi tazminat davasının konusunun kalmadığı, kazaya karışan tarafların kusur durumları, olay tarihi, paranın satın alma gücü ve davacıların yaşadığı elem ve ızdırap, dava dilekçesiyle bağlılık ilkesi göz önüne alınarak hak ve nesafet ölçüleri içerisinde manevi tazminat belirlendiği belirtilerek maddi tazminat davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı…’dan tahsiline, karar verilmiş karara karşı davalı… vekili ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece ceza mahkemesinin beraat kararının kesinleşmediği zannıyla hüküm kurulduğunu, oysa mahkemenin 28.12.2018 tarihli yazı ile ceza dosyasının kesinleşme şerhli karar örneğinin istendiğini, 12. Asliye Ceza Mahkemesi 02.01.2019 tarihli yazısı ile gerekçeli beraat ilamını ve kesinleşme şerhini 02.01.2019 tarihli bu yazının eki olarak UYAP sistemi üzerinden gönderdiğini, mahkeme tarafından 28.12.2018 tarihli duruşmada delil olarak ibraz ettikleri belgeleri celse zaptına Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/289 Esas 2014/783 Karar sayılı ilamının Yargıtay 12. Ceza dairesince 11/09/2018 tarihinde düzeltilerek onandığı ve aynı tarihte kesinleşme şerhi verildiğini ve 29.03.2019 tarihli celse zaptına da Ankara 12. Asliye Ceza mahkemesinin beraat kararının temyizde düzeltilerek onandığı görüldü şeklinde yazılmasına rağmen gerekçeli kararda kesinleşmediğinin belirtildiğini, hükmü kabul etmediklerini, davalı aleyhine olan hiç bir hususu, hesaplanan toplam alacak miktarı ile davalının sorumluluğuna düştüğü kanaat edilen miktarı, kusur oranını kabul etmediklerini, davalının ceza mahkemesinde beraatine karar verildiğini ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, beraat hükmü, ceza yargılaması sırasında, önce Ankara, sonra İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporlarında davalının kusursuz olduğunun belirlendiğini, ortada bir kesin hüküm bulunmasına rağmen mahkemece yeniden bir kusur incelemesi yaptırılmasına karar verildiğini, alınan bu raporla hüküm uyuşmazlığına yol açacak şekilde diğer iki raporun aksine davalıya %10 oranında bir kusur izafe edildiğini, yargısal hiyerarşiye göre gidilebilecek en üst bilirkişilik kurumundan raporlar alındığını ve davalının 2 defa kusursuz bulunduğunu, ceza yargılamasında davalının taksirinin bulunmadığına, yani kusursuzluğuna bağlı olarak verilen hükmün ve kesinleşen ceza mahkemesi beraat kararının dayanağı olan kusursuzluk halinin, kanun koyucunun koyduğu ilkenin istisnası olarak mahkeme açısından bağlayıcı olduğunu, bilirkişinin davalı sigorta şirketinin temerrüde düşmediği kanaatini ileri sürerken, diğer yandan davalı aleyhine haksız fiil tarihinden itibaren temerrüt hükümlerinin uygulanacağını belirtmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/220 Esas sayılı dosyasıyla…, … Sigorta A.Ş. ve İdare aleyhine tazminat davası açıldığını, mahkemenin 18.09.2015 tarihli celsesinde … hakkında davanın bu dosyadan ayrılarak yeni bir esasa kaydına karar verildiğini, tefrik edilen dosyanın 2015/602 Esas sayılı kayda aldığını, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/602 Esas sayılı dosyasıyla görülen davada davacının davasının adli yargının görev alanı içinde olmadığı gerekçesi ile görev yönünden davanın usulden reddine karar verdiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/2157 Esas, 2018/11982 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiğini, ancak mahkemece davada idarenin davalı olarak gösterilmesinin ve yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığının ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalılar vekillerinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının oğlu …’in parkta yürüyüş yaptığı sırada yürüyüş yolu üzerinde üç sokak köpeğini görmesi üzerine yolunu değiştirdiğini ancak köpeklerin …’yı kovalamaya başladığını, köpeklerden kaçmaya çalışan …’nın parktan çıkarak yola adım attığı sırada davalı…’ın idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, davacının oğlunun hiçbir kusurunun olmadığını, olayın araç sürücüsü… ile başıboş köpekler konusunda yasal mükellefiyetlerini ihmal eden ve hizmeti yeterli, etkin ve sağlıklı sunamayan … Belediyesi’nin kusurunun bulunduğunu, belirterek davacı anne için destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı… vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; mahkemece seçilen 3 makine mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten alınan raporda yaya …’nın parktaki köpeklerden kaçarken park halindeki araçların arasından yola kontrolsüz çıkması nedeniyle %90 oranında kusurlu olduğunu, araç sürücüsünün ise yerleşim yeri içerisinde seyrederken yolun ilerisini ve yakın çevresini dikkatle kontrol etmesi, yola yönelen yayayı gördüğünde korna çalarak uyarması ve hızını azaltarak dikkatli seyretmesi, olayı önlemek üzere etkili fren tedbirine başvurması gerekirken, yeterince dikkatli davranmadığı yerleşim yeri içerisinde yolu ve çevresini kontrol etmeden seyretmesi nedeniyle %10 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece buna göre davalı sürücünün davacı desteğini araçların arasından çıktığı sırada görebileceği, raporun uygun olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ceza mahkemesi dosyasında davalının kusursuz bulunarak beraatine karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, davalının kusurunun olmadığını savunmuştur.
Dava konusu olay nedeniyle Ankara 12 Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/289 Esas – 2014/783 Karar sayılı dosyasında sanık… hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan yapılan yargılamada Adli Tıp Kurumu alınan raporlara göre kazanın meydana gelmesinde sanık sürücünün kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile beraatine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12 Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesinde kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, kararın 11.09.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK.nın 74. maddesinde: “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimi bağlamaz” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme nedeniyle ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmadığı kabul edilmektedir. Ancak, öğretide ve Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği “maddi olaylarla” ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusuyla hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Yani, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilmektedir. (HGK’nun 10/01/1975 gün ve 1971/406 esas, 1975/1 karar.; HGK’nun 23/01/1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar; HGK’nun 27/04/2011 gün ve 2011/17-50 esas, 2011/231 karar sayılı ilamları)
Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK.’nun 11/10/1989 gün ve 1989/11-373 esas, 472 karar.; HGK’nun 27/04/2011 gün ve 2011/17-50 esas, 2011/231 karar sayılı ilamları). Bu durumda; ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hâkimini bağlayacağı, bir başka deyişle ceza mahkemesinin “eylemin suç olmadığına” dayanan beraat kararının hukuk hâkimini bağlayıcı olduğu açıktır.
Dosya kapsamına göre ceza mahkemesinde alınan kusur raporunda destek asli kusurlu, sanık sürücü kusursuz bulunduğundan beraat kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Hukuk Mahkemesi ise Karayolları Genel Müdürlüğü bilirkişi kurulundan kusur raporu almış rapora göre destek %90 kusurlu, sürücü ise %10 kusurlu bulunmuştur. Hukuk Mahkemesi, Ceza Mahkemesinde kesinleşen maddi olgu ile bağlı ise de, maddi olguya göre belirlenen kusur oranı hukuk hakimi için bağlayıcı olmadığından dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
… vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davacı vekili dava dilekçesi ile davalı … Belediye Başkanlığına da husumet yöneltmiş, mahkemece 18.09.2015 tarihli duruşmada verilen ara karar ile davalı … hakkında açılan davanın tefriki ile yeni esasa kaydedilmesine karar verilmiş olmasına rağmen davada taraf olmaktan çıkan davalı belediye başkanlığının karar başlığında gösterilmiş olması ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden “davalılardan tahsiline” şeklinde infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden her ne kadar davada taraf olmasa da karar başlığında gösterilmiş olması ve aleyhine hüküm kurulmuş olması nedeniyle karara karşı istinaf kanun yoluna başvurabileceği kabul edilerek belediye başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2. maddesi gereğince kesinleşen yönler korunarak karar başlığının ve hüküm fıkrasının düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı… vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-… vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Maddi tazminat davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 10.000-TL manevi tazminatın davalı…’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 683,10-TL harçtan peşin alınan 273,25-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 409,85-TL’nin davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 25,20-TL Başvurma harcı, 273,25-TL Peşin harç, 3,80-TL vekalet harcı olmak üzere toplamda 302,25-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Bilirkişi ücreti 1.700,00-TL, yargılama gideri 283,00-TL olmak üzere toplam 1.983,00-TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak 247,88-TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı… kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat yönünden AÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1- Harçlar Kanunu gereğince davalı…’dan alınması gereken 683,10- TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78-TL.’nın mahsubu ile kalan 504,32-TL. harcın davalı…’dan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
2- … tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.