Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/961 E. 2022/2190 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/961
KARAR NO : 2022/2190

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2019
NUMARASI : 2014/1043 Esas 2019/1196 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 18/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.03.2014 tarihinde davalılardan …’a ait …’ın sevk ve idaresindeki … Sigorta A.Ş.’ye Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile davacının içinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki davalı … AŞ’ye Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında davacının geçici ve daimi iş görmezlik oluşacak biçimde yaralandığını, kusursuz olan davacının manevi olarak da sarsıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 25,00 TL geçici, 25,00 TL sürekli iş görmezlik, 50,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 03.10.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile geçici iş görmezlik tazminatını 7.879,68 TL’ye; bakıcı giderini 2.142,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar … ve … vekili; Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, olaya ilişkin ceza yargılamasının devam ettiğini, davalıların olayda kusuru bulunmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğu, davacının içinde yolcu olduğu araç sürücüsünün olay anında esrar kullandığını belirtilerek davanın reddi savunmuştur.
Davalı …. vekili; davacının içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın davalı şirket tarafından 11.02.2014-11.02.2015 tarihleri arasında ZMSS poliçesiyle 268.000,00 TL limitle teminat altına alındığı, sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve limitle sınırlı olduğunu, davacı tarafından davadan önce davalı şirkete başvuru yapılmadığını, sigortalı sürücünün kanında esrar bulunduğunu, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. (… ….) vekili, kazaya karışan … plakalı aracın 25.12.2013-25.12.2014 tarihleri arasında davalı şirket nezdinde sigorta edildiğini, sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve limitle sınırlı olduğunu, geçici işgöremezlik ve bakıcı giderinden sorumlulukları bulunmadığını, kusurun belirlenmesini, maluliyet açısından Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan tüm deliller, ceza dosyası, kaza tutanağı, adli tıp raporu, sigorta poliçesi, bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya içeriğine göre; olay tarihinde davalı … şirketine ZMMS sigortası ile sigortalı araç sürücünün kullandığı aracın neden olduğu bu kaza nedeniyle düzenlenen rapora göre davacının her iki sigorta şirketinden ayrı ayrı 3.939,84’er TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 1.071,00’er TL bakıcı gideri tazminatı talep hakkı bulunduğu, dava ve ıslah dilekçesi, Yargıtay içtihatları ve somut hadiseye uygun alınan bilirkişi raporunda belirtilen miktarlara uygun olarak taleple bağlılık ilkesi gereği davacının maddi tazminat talep hakkı bulunduğu, davalıların KTK. ve TBK. gereği zarardan birlikte sorumlu oldukları, sürekli iş göremezlik yönündeki talep şartlarının somut hadisede oluşmadığı, davanın açılmasından önce davalı … şirketleri temerrüde düşürülmediğinden bu davalılar yönünden dava tarihi itibarıyla, diğer davalılar yönünden ise olay tarihinden itibarıyla davacı vekilinin talebi doğrultusunda yasal faiz uygulanacağı, tarafların kusur durumları, olay tarihi, paranın satın alma gücü, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, maluliyet durumu ve davacının yaşadığı elem ve ızdırap gibi hususlar göz önüne alınarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanısıyla maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 3.939,84 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılar …, … ve ….’den dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, 3.939,84 TL geciçi iş göremezlik tazminatının davalı ….’den dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, 1.071,00 TL bakıcı giderinin davalılar …, … ve ….’den dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, 1.071,00 TL bakıcı giderinin davalı ….’den dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının kalıcı iş göremezlik tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel Mahkemece davalıların müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alınmadan ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, KTK’nun 88/1 maddesinde trafik kazası sebebiyle müteselsil sorumluluk öngörüldüğünü, müteselsil sorumlulukta, borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olduğunu, davalıların sorumlu oldukları miktarın her biri için ayrı ayrı belirtilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu,
Yerel Mahkemece reddedilen maddi tazminat bakımından davalılar lehine 2.725,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, davada davacı yönünden ayrı ayrı; dava dilekçesinde geçici işgöremezlik nedeniyle 25,00 TL, sürekli işgöremezlik nedeniyle 25,00 TL, bakıcı gideri nedeniyle 50,00 TL olmak üzere maddi tazminat talep ettiklerini, talep artırım dilekçesiyle geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri yönüyle talebi artırıldıklarını, Mahkemece talep artırım talebi yönünde karar verilmiş ise de davacı için dava dilekçesinde talep edilen sürekli işgöremezlik (25,00 TL) tazminatı talebi reddedilmiş olup reddedilen 25,00 TL’lik kısım için davalılar lehine maktu (2,725,00TL) vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu,
Yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının tatmin edici nitelikte olmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davalılar aleyhine ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesine rağmen tek vekalet ücreti verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, manevi tazminat talebi tek talep olup mahkemece 3.000,00 TL manevi tazminatın her iki davalıdan tahsiline karar vermesi gerekir iken hatalı bir şekilde 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan, 3.000,00 TL manevi tazminatın da davalı …’tan tahsili şeklinde 2 kez mükerrer olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, aksi takdirde her bir davalı için manevi tazminat yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı ücreti yönünden de 2 kez mükerrer şekilde tazminata hükmedilmiş olmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu,
Kusur durumunu olayda dikkate almaksızın karar tesis edildiğini, bilirkişi raporunda tespit edilen toplam tazminat bedelinin 7.879,68 TL olduğunu, davalıya ait aracın olaydaki kusur sorumluluğu %50 olarak kabul edildiğinden davacı tarafın, davalı … ve …‘dan talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminat miktarının toplam tazminatın yarısı olan 3.940, 00 TL olduğunu, kusur oranını dikkate almadan toplam tazminat miktarını yönünden hüküm kurulduğunu, davacı tarafın yolcu olarak içerisinde bulunduğu araç sürücünün uyuşturucu madde kullanarak trafiğe çıktığının resmi olarak tespit edildiğini,
Bilirkişi raporunda bakıcı giderlerine ilişkin hesap yapılmış ise de davacı tarafın bakıcı gideri yaptığına ilişkin delil sunmadığı gibi bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığından bakıcı gideri talebinin yönünden davanın reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin geçici işgöremezlik ve bakıcı giderinden sorumlu olmamasına rağmen anılan talepler yönünden kabul kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dosyası kapsamına alınan bilirkişi heyetinin 04/02/2018 tarihli raporunda, her iki araç sürücüsünün eşdeğer kusurlu olduğu tespit edilmiş olup Mahkeme de kararında söz konusu rapora karşı yönelttikleri itirazlara itibar edilmeden belirtilen eşit kusur oranına göre geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminata ve bakıcı giderine hükmedildiğini, aynı kaza ile ilgili olarak açılan Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1126 E. sayılı dosyasında alınan ve bu dosyada da beklenen İstanbul Adli Tıp İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 24/05/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda, kazaya karışan sürücülere atfedilen kusur oranlarının tamamen farklı tespit edildiğini, Adli Tıp kusur raporunda, sigortalı araç sürücüsü …’nın seyri sırasında hızını mahal şartlarına göre ayarlaması gerekirken bahsedilen bu hususa riayet etmemiş olması sebebiyle % 20 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise sevk ve idaresindeki otomobille sağ şeridi takiben sol şeritten gelmekte olan maktül idaresindeki araca rağmen sol şeride doğru direksiyon kırarak, ya da tedbirsizliği sonucu aracını sol şeride doğru kaydırarak hatalı doğrultu değiştirme manevrası kuralını ihlal ettiği olayda %80 oranında kusurlu olduğuna dair görüş ve kanaatlerin ifade edildiğini, Adli Tıp Raporuna karşı itirazlarını saklı tutmakla beraber, eldeki dosyada kusur konusundaki itirazları ve söz konusu Adli Tıp Raporu irdelenmeden verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, Adli Tıp Kurumunun resmi bilirkişi konumunda olduğunu, dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Ankara Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesinin 4860 sayılı raporunda sigortalı araç sürücüsü …’nın kanında yapılan tahlilde esrar maddesinin bulunduğunun tespit edildiğini, bu sebeple TBK 52. Maddesi ve Yerleşik Yargıtay içtihatları dikkate alınarak davacının, sürücünün uyuşturucu madde kullanarak sürdüğü araca binmesi sebebiyle zarar hesabından müterafik kusur indirimi yapılması yerel mahkemeden talep edilmişse de, bu konuda da hiçbir değerlendirme yapılmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminatın davalı taraftan tahsili istemine ilişkindir.
1-Müteselsil borçluluk; alacaklının, borcun tamamının ifasını birden çok borçludan ve dilediğinden isteyebildiği, borcun tamamı ifa edilinceye kadar borçluların hepsinin sorumlu olduğu bir borç ilişkisidir. Kanundan kaynaklanan teselsül, müteselsil borçluluğun doğrudan doğruya bir kanundan kaynaklanması halidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) “Müteselsil sorumluluk” ana başlığını, “Dış ilişkide” alt başlığını taşıyan 61. maddesinde yer almaktadır. Madde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” düzenlemesini içermektedir.
Böylece kanun koyucu birden fazla kimsenin müşterek kusurlarıyla bir zarara sebebiyet vermesi halinde, bu kimselerin zarara uğrayana karşı müteselsilen sorumlu olmalarını öngörmüştür. Aynı haksız eylemden değişik hukuki nedenlerle sorumlu olanlardan her biri 6098 sayılı TBK’nın 61. maddesi uyarınca, zarar nedeniyle davacıya karşı müteselsil (zincirleme, dayanışmalı) olarak sorumlu durumundadırlar. Aynı Kanun’un 163. maddesine göre alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.
Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri borcun tamamından sorumludur. Nitekim, 2918 sayılı KTK.nun 88/1 maddesinde trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. TBK.nın 167. maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalılar alacaklıya karşı borçtan müteselsilen sorumludurlar. 6098 Türk Borçlar Kanunu’nun, müteselsil sorumlulukta borçluların iç ilişkilerini düzenleyen hükümleri gereğince, müteselsil borçlulardan biri alacaklıya borcu ödediği takdirde, diğer borçlular da aynı oranda borçtan kurtulur. Ancak, ödeme yapan borçlunun diğer müteselsil borçlulara rücu hakkı bulunmaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 31/5/2017 tarih ve 2016/13645 Esas, 2017/6150 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, davaya konu trafik kazası davalı …’ın sürücüsü, davalı …’in trafik kayıt maliki ve davalı … Sigorta AŞ’nin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olduğu araç ile davacının içinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki davalı … AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesi ile sigortalı araç arasında gerçekleşmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, davacının yolcu konumunda olduğu aracın ZMMS’si ile kazaya karışan karşı aracın işleteni, sürücüsü ve ZMMS şirketi aleyhinde iş bu davayı açarak talep ettiği tazminatların davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davada teselsül hükümlerine dayanıldığı da anlaşılmakla, davacı dava dışı … yönetimindeki araçta yolcu konumunda olup, kazanın meydana gelmesinde (oluşunda) kusursuz olmasına göre müteselsil sorumluluğa göre zararın tamamını isterse sorumluların tamamından, isterse bir kısmından isteyebilecektir.
Bu durumda mahkemece davacının yolcu konumunda olması sebebiyle kazanın gerçekleşmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığından, dava dilekçesindeki talepte göz önünde bulundurularak tazminat hesabının davalıların kusur oranı dikkate alınmadan müşterek müteselsil sorumluluk ilkesi gereği hüküm altına alınması gerekirken yazılı olduğu biçimde kusur oranlarına göre ayrı ayrı tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereğince takdir edilecek manevi tazminatın davalı işleten ve sürücü davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsili gerekirken sürücü …’ın 3.000,00 TL, davalı İşleten …’in 3.000,00 TL manevi tazminatla sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre de; Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52. maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Bu duruma yargısal kararlarda en sık rastlanılan örnek; ehliyetsiz sürücünün ve/veya içkili sürücünün arabasına, onun bu durumunu bilerek binen bir kişinin, meydana gelebilecek zarara önceden, kapalı bir şekilde razı olduğunun kabulü yönündedir. Yine zarar görenin emniyet kemeri takmaması nedeniyle araçtan fırlayarak zararın doğmasına ya da artmasına sebebiyet vermesi de örnekler arasındadır. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir. Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 51 ve 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almaması, bu anlamda kusurlu olması gerekmektedir. Yargıtay 17. HD’nin yerleşik uygulaması gereğince, hesaplanan tazminattan birden fazla müterafik kusur durumunun birlikte bulunması halinde ayrıca %20 oranını geçmeyecek şekilde müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Yine müterafik kusur durumunun mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir.
Davalı taraf yargılama sırasında, davacının yolcu olduğu araç sürücüsünün uyuşturucu madde kullandığını ileri sürüp, müterafik kusuru ile zarara uğradığını belirterek tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini savunmuştur. Ancak mahkemece, davalı tarafın bu savunması üzerinde durulup, müterafik kusura ilişkin herhangi bir inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
4-Reddedilen maddi tazminat 25,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olup, davalılar yararına reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden 25,00 TL vekalet ücreti takdiri gerekirken 2.725,00 TL vekalet ücreti takdiri isabetli görülmemiştir.
5-Dava konusu kazaya ilişkin 27.03.2014 tarihli saati 10.30 olan kaza tespit tutanağında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile D-100 karayolunu takiben Ankara istikametinden Çankırı istikametine seyirle Km 53+100′ e geldiğinde aynı istikamette ve sağında seyir halinde bulunan … yönetimindeki … plakalı otomobili sollamak istediği sırada önde giden otomobilin sol şeride kaymak istemesi sonucu direksiyon hakimiyetini kaybeden … plakalı kamyonetin yolun sağına geçerek şarampole düşmesiyle neticelenen trafik kazası sonucunda …, …’ın hayatını kaybettiği bir kısım yolcuların yaralandığı kazada sürücü …’ın doğrultu değiştirme manevralarına aykırı davranışı nedeniyle asli, sürücü …’ın kusursuz olduğu; Sulh Ceza Mahkemesince yapılan keşif sonrası düzenlenen 08.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda …’ın tali, …’ın asli kusurlu olduğu, Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/226 Esas 2015/58 Karar sayılı dosyasından alınan 25.09.2014 tarihli ATK raporu ile eldeki davada alınan 04.02.2018 tarihli bilirkişi raporlarında her iki sürücünün de %50’şer oranda eşit kusurlu oldukları, davacı tarafından davalı … şirketleri aleyhine destekten yoksun kalma talebiyle açılan Ankara 11.Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/126 Esas sayılı dosyasında alınan 24.05.2019 tarihli ATK raporunda sürücü …’ın %80, sürücü …’ın %20 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bahsi geçen kusur raporları arasında çelişki olduğundan mahkemece Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/226 Esas 2015/58 Karar sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenerek kesinleşecek maddi olgu doğrultusunda anılan dosya ve Ankara 11.Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/126 Esas sayılı dosyası da eklenmek suretiyle raporları arası çelişkinin giderilmesi amacıyla İstanbul Teknik Üniversitesi veya Karayolları Genel Müdürlüğünde görevli üç kişilik bilirkişi heyetinden çelişkiyi giderici kusur rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Yukarıda 1 ve 4 no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, 1,2,3,5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar … ve … vekilinin, 3 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenle davalı … AŞ. vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülerek sonucuna göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre tüm taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Yukarıda 1 ve 4 no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, 1,2,3,5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar … ve … vekilinin, 3 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenle davalı … AŞ.vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22.11.2019 tarihli 2014/1043 Esas – 2019/1196 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu, davalılar … ve … tarafından yatırılan 274,40 TL nispi, davalı …. tarafından yatırılan 273,61 TL nispi, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 274,00 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırdıkları oranda ilgili taraflara iadesine,
3-Davacı ve davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek hükümde ayrı ayrı gözetilmesine,
4-İstinaf isteminde bulunan davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın yatırdıkları oranda karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …


Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.