Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/937 E. 2022/2058 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/937
KARAR NO : 2022/2058

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
NUMARASI : 2015/872 Esas 2019/980 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.03.2015 tarihinde davalıya sigortalı araçta yolcu konumunda olan davacının, sigortalı araç ile dava dışı 3. kişiye ait bir başka araç arasında meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığını ve malul kaldığını, davacının kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun olmadığını, maluliyet araştırması yapılırken davacının mesleki maluliyetinin de değerlendirilmesi gerektiğini, davalı … şirketine başvuruda bulunduklarını, başvuru dilekçesinin davalıya 09.12.2015 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın 22.12.2015 (temerrüt) tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde; Davalı şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, talep edilebilecek faiz türünün aracın ticari olmaması sebebiyle yasal faiz olduğunu belirterek haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu kaza 26.03.2015 tarihinde meydana gelmiş olup davacı yaralanması nedeniyle daimi iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminat isteminde bulunduğu, davacı hakkında düzenlenen Ankara Üniversitesi ATK raporunda ve davacının itirazı üzerine alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi raporunda davacının sürekli maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 1.5 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, davacı vekili alınan raporlara itiraz ederek ATK Genel Kurulundan rapor alınmasını talep etmişse de alınan her iki maluliyet raporunun birbirini doğruladığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu talebinin yerinde görülmediği, davacıda daimi iş gücü kaybı tespit edilemediği, 1.5 ay geçici iş göremezlik süresi için hesaplanan 1.423,61-TL’yi davalı … şirketinden isteyebileceği, ayrıca davalı … şirketinin hatır taşımacılığı iddiasında bulunduğu, dosya içerisinde mevcut Safranbolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/776 soruşturma sayılı dosyasında sigortalı araç sürücüsü …’un alınan ifadesinde “Çankırı ilinde ikamet eden … isimli şahıs ile … plaka sayılı … aracını satmak için anlaştığını, Safronbolu’ya geldiklerinde aracı sanayiye gösterdiklerini, daha sonra … isimli şahıs ile eski Safranbolu’yu gezdiklerini buradan dönüşte Kıranköy istikametine seyir halindeyken önde seyir halde bulunan kırmızı … markalı aracın otobüs durağına yaklaşmak için aracın direksiyonunu sola kırdığı ve aracın arkasının kayması üzerine kendi aracın sol ön kısmı ile … plaka sayılı aracın sol ön kısmının çarpıştığı…” şeklinde beyanda bulunduğu, kazaya karışan taraflar arasında hatır taşımacılığı olduğuna ilişkin beyanlarının bulunmadığı, davacının içinde bulunduğu aracı sürücüsü olan …’tan satın almak için Safranbolu’ya geldiği ve Safranbolu’da gezerken söz konusu aracın kaza yaptığı, davacının araçta yolcu olarak bulunduğunun anlaşıldığı, buna göre takdiren hatır indiriminde bulunulmayarak davacının teminat kapsamında olan geçici iş göremezlik talebinin kabulüne, sürekli iş göremezlik talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulüne, 1.423,61-TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 22.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Eksik inceleme ürünü olan rapora göre hüküm kurulduğunu, bilirkişi tarafından dosya içeriğinde bulunan emsal gelir araştırmalarının göz önünde bulundurulmadığını, usule ve yasaya aykırı olarak hesaplamada asgari ücretin baz alındığını, kaza tarihi itibariyle davacının tecrübeli bir montaj işçisi olup, aylık 1.500,00-TL’den fazla gelir elde ettiğini, meslek lisesi makine bölümü mezunu olduğunu, nitekim dosyada Birleşik Metal-İş Sendikasından gelen 20/01/2016 tarihli yazı cevabında, emsal iş yapan işçilerin aylık ücretinin AGİ hariç net 2.912,00-TL olacağının belirtildiğini, hesaplamada söz konusu emsal gelir araştırmasının dikkate alınması gerektiğini, dosyada mevcut her iki bilirkişi raporunda da emsal gelir araştırmasının dikkate alınmadığını, kök rapora itiraz edilmesine rağmen ek raporda da aynı hesaplama yapıldığını, davacının gelirinin asgari ücretin en az 2.8 katı olduğunu, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda hakim ve kanunun çizdiği sınırlar dışına çıkıldığını bilirkişinin görevinin hukuki değerlendirme yapma olmadığını, dosyanın mevcut durumu dikkate alınarak hesaplama yapması gerektiğini, birden fazla parametre bulunması halinde ise takdir mahkemenin olmak üzere seçenekli hesaplama yapılması gerektiğini, buna karşın bilirkişi tarafından dosyada yapılan emsal gelir araştırmaları göz ardı edilerek bu yönde herhangi bir hesaplama yapılmadığını, raporun bu yönü ile de eksik olduğunu, Mahkemece bilirkişiye tarafların itirazlarını karşılar nitelikte rapor tanzim etmesi görevi verilmiş iken bilirkişi tarafından hukuki değerlendirmelerle dolu raporun ve söz konusu raporun hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, davacının kaza nedeniyle uğramış olduğu zararların hükmedilenden daha fazla olduğunu, eksik maluliyet raporuna göre hüküm kurulduğunu, dosyanın ATK Genel Kuruluna gönderilmesi talebinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, kaza nedeniyle davacının yüzünde sabit iz meydana geldiğini, iz nedeniye tüm hayatının değiştiğini, yüzüne bakıldığında ilk dikkati çeken hususun alnındaki iz olduğunu, her görenin davacıya yüzündeki izin neden olduğunu sorduğunu, insanlarda oluşan hissin ya acıma ya da tiksinti olduğunu, adli tıp muayenesinde yüzündeki izin kendisi açısından sorun yarattığını belirttiğini, alnında büyük bir yer kaplayan izin, sabit izden ziyade sürekli maluliyet olarak değerlendirilmesi gerektiğini,·devamlı surette izin olduğu yerde yanma olduğunu, sıcak ve soğuk havalarda daha çok sorun yarattığını, kaza nedeni ile davacıda travma sonrası stres bozukluğu meydana geldiğini, hükme esas alınan raporda bu hususun dikkate alınmadığını, yüzüne bakmak dahi istemeyen davacının ruh sağlığının bozulduğunu, gencecik yaşta alnında kocaman bir yara iziyle yaşamak zorunda bırakıldığını, insanlarla ilişkilerinde de çekingen bir insan olduğunu, sosyal ilişkilerinin bozulduğunu, yüzündeki sabit izin, hem sosyal hem de iş hayatını etkilediğini, fiziki görünüşünün önem arz ettiği bir mesleğe sahip olan davacının yüzündeki sabit eserin ekonomik geleceğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, özel sektörde aktif olarak çalıştığını, insanlarla iletişimi ve yüz yüze temasının fazla olduğunu, yüzündeki bu iz nedeni insanlarla iletişin sorunu yaşadığını ve bu halin iş hayatını da olumsuz etkilediğini, işlerinden eskisi gibi yüksek performans alamadığını, özel sektörde kendi çaba ve başarısıyla aktif olarak çalıştığını, yüzündeki sabit izin ekonomik geleceğini sarması hususunda tereddüt bulunmadığını,·iş hayatında kişinin dış görünümü ve prezantabl yapısındaki değişikliklerin yeni iş/Pazar/hedef kitle alanları bulmasını engellediğini, büyük ve nitelikli firmaların, yüzünde sabit iz oluşan bir kişiyle çalışmak istemeyeceğinin bilinen bir gerçek olduğunu, yüzünde oluşan sabit izin ekonomik geleceğini tehlikeye atmakla birlikte kazanç kaybına da neden olduğunu, iş bu dava ile bire bir aynı olan bir dosyada, yerel mahkemenin ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin araştırma yapmadan verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.02.2014 t. ve 2014/8390 Esas – 2014/7763 Karar sayılı ilam), davalının avans faizi ile sorumlu olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, 3095 sayılı yasanın 2/3. maddesine göre, “arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü artan oranlarda avans faiz oranına göre istenebilecek” olması ve faiz oranı yönünden sigortalısının şartlarına tabi olan davalı … şirketinin de artan oranlarda avans faiziyle sorumluluğu bulunduğunu, Sigorta Hukukundan doğan uyuşmazlıkların mutlak ticari iş olduğunu, davalı … şirketinin bütün işlemlerinin ticari iş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının aracın ZMMS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde talep sonucu kısmında davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 26. maddesi gereğince hakim talep sonucu ile bağlı olup talepten başka bir şeye karar veremez. Davacının ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle tazminat talebi olmadığından mahkemece bu konuda inceleme araştırma yapılmamasında ve talep edilmeyen tazminat yönünden karar verilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı hakkında yapılan SED araştırma raporunda boşta gezdiği, gelir getiren işi olmadığı, dul maaşı alan annesi ile birlikte yaşadıklarının belirtildiği, dosya kapsamında mezuniyet belgesinin olmadığı, fiilen çalıştığı iş yeri ve yaptığı işe dair belge bulunmadığı, kaza tarihinde henüz 21 yaşında olduğu, tecrübeli işçi olarak çalışacak yaşta olmaması nedeniyle davacının gelirinin net asgari ücret olduğunun kabulü ile tazminat hesabı yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Davanın haksız fiilden kaynaklanan cismani tazminat istemine ilişkin olması ve davalıya trafik sigortalı aracın özel otomobil olması nedeniyle yasal faize karar verilmesinde usulsüzlük bulunmaması, davacının tüm tıbbi evraklarının temini ve muayenesinden sonra maluliyetine ilişkin raporların düzenlenmesi, hatta plastik cerrahi, nöroloji ve göz yönünden muayene edilip, son durum raporları alındıktan sonra maluliyet yönünden inceleme yapılması, davacının kaza tarihinden öncesinde 16 yıl lösemi tedavisi olduğu kontrollerinin 1 yıl önce bittiğinin anlaşılması, sadece alın bölgesinden yaralandığı, deri kaybı olduğu, alın bölgesinden iki kez plastik cerrahi operasyonu geçirdiği, yüzünde sabit iz geliştiği, fonksiyonel kaybı olmadığı, davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle sürekli maluliyeti bulunmadığının konusunda uzman sağlık kurumları tarafından düzenlenen her iki raporda da belirlenmesi, davacı tarafın itirazlarının İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesince düzenlenen raporla karşılanması, tazminat hesabına yönelik itirazının ek raporla giderildiğinin anlaşılması ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80.70-TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 54.40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26.30-TLharcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 100.00-TL gider avansından, kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde davacı yönünden temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile 14.10.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.