Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/925 E. 2022/2006 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2020/925 Esas – 2022/2006 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/925
KARAR NO : 2022/2006

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2019
NUMARASI : 2017/303 Esas 2019/1069 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının yolcu konumunda olduğu, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsü …’in direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması şeklinde gerçekleşen tek taraflı kaza sonucu davacının yaralandığını, dava dışı sürücünün olayda kusurlu bulunduğunu belirterek şimdilik 3.200,00TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 21/10/2019 tarihli dilekçesinde 3.000,00TL geçici iş göremezlik tazminat bedelini 3.902,97 TL’ye, 100,00 TL bakıcı gideri tazminatını 4.941,00-TL’ye yükselttiğini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvurunun yapılması ve gerekli belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibraz edilmesi gerektiğini, başvuru nedeniyle hasar dosyaları açılmış ise de ibrazı zorunlu evrakların eksik olmasından yeterli değerlendirme yapılamadığını, bu sebeple ödeme yapılamadığını ve geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, aracın sigorta firması nezdinde poliçe ile 09.06.2016-09.06.2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, sorumluluğun araç sürücüsünün kusuru ve zarar oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun net ve kesin olarak tespiti gerektiğini, davacının kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının kesin olarak tespiti gerektiğini, trafik sigortasının 09.06.2016 tarihinde tanzim edildiğinden 01.06.2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının uygulanması, TRH-2010 tablosu, %1,8 oranında teknik faizin esas alınması gerektiğini, genel şartlar gereği geçici iş göremezlik tazminatından sigortanın sorumlu olmadığını, sağlık giderleri açısından sorumluluğun SGK’da olduğunu, SGK tarafından yapılan ödemelerin tespiti gerektiği, gelir durumuna ilişkin somut belge ve delil sunulamaması halinde gelirin asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, ödeme yükümlülüğünün dava tarihi itibariyle muaccel hale geldiğini, faize hükmedilmesi halinde yasal faizin esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, Ankara Üniversitesi ATK Başkanlığı’nca düzenlenen rapora göre davacının vücut engel oranı bulunmadığı, 3 ay süre ile işgöremezlik halinde kaldığı, iş göremez kaldığı 3 ay süresince başkasının bakımına muhtaç olduğunun belirlendiği, SGK İl Müdürlüğü ya da davalı sigorta şirketi tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, hükme esas alınan 22/09/2019 tarihli aktüerya uzmanı bilirkişisi raporunda, 3.902,97 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 3 aylık süre ile başkasının bakımına muhtaç olması nedeniyle 4.941,00 TL bakıcı giderinin hesaplandığı, davacının iş bu zararının poliçe limiti dahilinde kaldığı ve davalı tarafça tanzim edilen sigorta poliçesi gereğince iş bu zararlardan davalının sorumlu olduğu, davacının arkadaşı olan sürücünün aracında seyahat halinde iken kazanın gerçekleştiği dikkate alınarak, hesaplanan tazminattan %20 oranında hatır taşımacılığı indirimi yapıldıktan sonra davacının 3.122,38 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 3.952,80 TL bakıcı gideri tazminatı alacağı bulunduğu kanaatine varıldığı, ATK raporları ile davacının vücut engel oranı bulunmadığı belirlendiğinden sürekli iş göremezlik tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafça dava tarihinden önce davalıya yapılan başvurunun 03/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu başvuru dilekçesinde davalı sigorta şirketine 15 gün mehil tanındığı görülmekle, 19/04/2017 tarihinde davalının temerrüde düştüğü, kazaya karışan araç ticari olmadığından yasal faiz uygulanması gerektiği anlaşılmakla, Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı isteminin reddine, Davacı yanın geçici iş göremezlik tazminatı isteminin kısmen kabulü ile, 3.122,38 TL tazminatın 19/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı yanın bakıcı gideri tazminatı isteminin kısmen kabulü ile, 3.952,80 TL’nin 19/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Taraflarınca Ankara Üniversitesi Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan maluliyet değerlendirilmelerine ilişkin, hem 13.09.2019 tarihli rapora, hem de 10.04.2019 tarihli raporlara karşı davacının kazada ağır yaralandığı ve vücudunda kalıcı maluliyete sebebiyet verecek kırıklar meydana geldiğini belirterek başka bir adli tıp kurumundan rapor alınması talebinde bulunulduğunu, ancak mahkemenin bu talebi değerlendirmeden karar verdiğini, kalıcı maluliyete ilişkin tespitin yapılabilmesi amacıyla tekrar rapor alınması gerektiğini,
Tarafların arkadaş olduğu, beraberce pikniğe gittikleri hususunun soruşturma aşamasında alınan ifadelerden açıkça anlaşılmasına rağmen haksız ve hukuka aykırı şekilde hatır taşıması indirimi yapıldığını, tazminattan bu nedenle %20 oranında fahiş bir indirim yapıldığını ve ayrıca hatır taşıması indirimi nedeniyle reddine karar verilen kısım yönünden davalı tarafa vekalet ücreti verildiğini, yargılama giderinin de bir kısmına hükmedildiğini, bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen 3.902,97TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 4.941.00TL bakıcı gideri bedeli doğrultusunda süresi içerisinde davayı ıslah ettiklerini, ancak mahkemece bilirkişi raporuna uyulmamak suretiyle belirlenen tutar üzerinden %20 oranında hatır taşımacılığı indirimi yapılarak talebin kısmen kabul edildiğini, bilirkişi raporunda belirlenen geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı bedelleri üzerinden hatır taşımacılığı indirimi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, zira hatır taşımacılığı TBK ‘nun 52. Maddesinde düzenlenmiş olup; “Zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği” hükmünü haiz olduğunu, kanun maddesinden de sarahaten görüleceği üzere zarar gören davacının zararın meydana gelmesinde veya artmasında hiçbir etkisi bulunmadığını, Bu durumda hatır taşımacılığı indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, 21.10.2019 tarihli ıslah dilekçesinde ve soruşturma aşamasında alınan ifadelerde sarahaten görüldüğü üzere; 5 arkadaşın askerlik öncesi sohbet etmek, eğlenmek ve piknik yapmak amacıyla yola çıktıklarını, hatır taşıması için taraflar arasında hiçbir yakınlık olmaması, bu durumdan sadece yolcunun çıkar sağlaması gerektiğini, araç sürücüsünün de diğer 4 arkadaşı gibi bu durumdan fayda sağladığını, hatır indiriminin uygulanmaması gerektiğini, hatır taşımacılığı indirimi üzerinden, indirim bedeli miktarında davalı lehine karşı vekâlet ücretine hükmedildiğini, kendilerince yapılan yargılama giderlerinin eksik olarak verildiğini, dosya kapsamında bir an olsun hatır taşımacılığı indirimine hükmedilse dahi, mezkur indirim üzerinden karşı vekalet ücretine hükmedilmesi ve eksik yargılama giderine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/3621 E.,2019/2381K. Sayılı ilâmı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu davalı sigorta şirketine trafik sigorta poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu davacının yaralandığını, dava konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün yeterli inceleme yapılmadan %100 kusurlu olduğunun kabulü ile hazırlanan rapora göre karar verildiğini, kusur durumu tespit edilmeden yapılan hesaplamanın farazi olduğunu, olayın meydana geliş şekli göz önüne alındığında sigortalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, mahkemece dosyada kusur bilirkişi raporu alınmadığını, farazi kusur oranı üzerinden tazminat hesaplandığını, hükme esas alınan raporda davacı için hesaplanan geçici iş göremezlik giderinden, bakıcı giderinden davalı sigortacının sorumlu olmadığını, bu zararların SGK’nın sorumluluğunda bulunduğunu, 6704 sayılı Kanun ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. Maddesine yeni bentler eklendiğini, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan taleplerin trafik sigorta poliçesi kapsamı dışında bırakıldığını, 01.06.2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının *“A.5. maddesi hükmü gereğince geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden SGK’nın sorumlu olduğunu, sigorta şirketlerinin sorumluluğu olmadığını(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 23.09.2013 tarihli 2013/11820 E., 2013/16321 K. Sayılı kararı), 25.2.2011 tarih ve 6111 Sayılı Kanunun 59. maddesinin, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesini başlığıyla birlikte değiştirdiğini ve trafik kazasına bağlı olarak gerçekleşen tüm sağlık hizmeti bedellerinin SGK tarafından karşılanacağını, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda, sigorta şirketlerince belirlenen primlerin ve Güvence Hesabı’nca tahsil edilen katkı paylarından belirli bir oranın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacağını, yine aynı Kanunun geçici 1. maddesinin de bu Kanun’un yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmeti bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağını düzenlediğini, dolayısıyla KTK 98. Maddesi ve 6111 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi kapsamında davalı şirketin geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğu bulunmadığını, hükme esas alınan raporda hesaplanan geçici bakıcı tazminatının da teminat dışı olduğunu, davalının sorumluluğu bulunmadığını, Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının A.5/C maddesinde bu hususun düzenlendiğini, kazazedenin sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi sürecinde ortaya çıkan bakıcı giderleri tedavi gideri kapsamında olup sorumlu kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu olduğunu, kaldı ki; davacı vekilinin dava dilekçesinde sadece sürekli ve geçici işgücü kaybı tazminatı talep etmiş olup bakıcı gideri talebinde bulunmadığını, buna rağmen bakıcı giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, HMK’nın 26. Maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık ilkesi” uyarınca, raporda belirtilen geçici bakıcı gideri açısından hüküm kurulmaması gerektiğini, kanuni başvuru şartları yerine getirilmediğinden temerrüt gerçekleşmediğini, mahkemece temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini de (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/19-73 E. 1999/106 K. 17.02.1999 tarihli kararı)kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenlerin sıfatına göre dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının içinde yolcu konumunda olduğu, dava dışı … yönetimindeki, davalı … Sigorta AŞ.ne ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı olarak yaptığı kaza sonucu davacının yaralanması sebebiyle açılan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
1-Davacı, davalıya trafik sigortalı araçta yolcu konumundadır. Dava dışı sürücü …’in yönetimindeki araçla seyri sırasında direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması ve takla atarak durabilmesi şeklinde davaya konu trafik kazasının gerçekleştiği, davalı tarafın bunun aksini somut delil ile ispat edemediği, bu halde dava dışı araç sürücüsünün olayın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının trafik kazasının meydana gelmesinde kazanın oluşumuna ilişkin herhangi bir kusurunun bulunmadığının anlaşılmıştır. Kaldı ki, davacının kazanın oluşumunda kusurunun olmaması nedeniyle, başka unsurların kazaya etkili olması halinde dahi müşterek müteselsil sorumluluk hükümleri gereği davalı, davacıya karşı zararın tamamından sorumludur. Bu nedenle davacının yolcu konumunda olduğu ve tek taraflı trafik kazası şeklinde gerçekleşen kazadan dolayı kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporu alınmaması sonuca etkili görülmemiştir.
Davacı tarafın davadan önce 31.03.2017 tarihli başvuru dilekçesi ve ekinde tazminat hesabına elverişli belgelerle birlikte (kaldı ki KTK’nın 97. Maddesi hükmünde başvuru dilekçesi ekinde belgelerden söz edilmemesine) davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, bu dilekçenin davalıya 03.04.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davadan önce KTK’nın 97. Maddesi gereğince usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı ve davalının temerrüde düştüğü anlaşıldığından, tespit edilen temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir.
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, SGK’nın sorumluluğu kapsamında olmayan geçici iş göremezlik tazminatı bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, davacının bu zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. Maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve SGK’nın sorumluluğunda olmayan geçici iş göremezlik tazminatı 2918 Sayılı Kanunun 92. Maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı bu zararını davalı sigorta şirketinden talep edebilir.
Genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi 2918 Sayılı Yasanın 98. Maddesinde bu zararların SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, SGK’nın sorumluluğu kapsamında olmayan geçici iş göremezlik tazminatının bu yasa kapsamı içerisinde bulunmaması nedeniyle (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) denetime ve hükme elverişli bilirkişi raporları ile davacının geçici iş göremezlik tazminatı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle oluşan maluliyet durumunun tespiti hususunda AÜTF dahili Tıp Bilimleri bölümü Adli Tıp ABD Başkanlığınca düzenlenen raporların kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal mevzuatta belirlenen usul ve yönteme uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamıştır.
Yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği maluliyete ilişkin raporların üniversite hastanelerinin adli tıp kurumunca düzenlenmesinin mümkün olması, davacıda sürekli maluliyet bulunmadığının belirlenmesi, davacı ile araç sürücüsü ve araçta bulunan diğer kişilerin arkadaş oldukları, askere gitmeden önce sohbet etmek, piknik yapmak amacıyla birlikte Çekerek barajına gittikleri, … Köyüne dönüş sırasında kazanın meydana geldiğinin anlaşılması, bu hususun davacı tarafın da kabulünde olması, davacının araçta ücret yada menfaat karşılığı taşındığına dair dosya kapsamında somut bir delil bulunmaması, sürücü ile aralarında yakın akrabalık bağı olmaması, bu nedenle davacının araçta hatır için taşındığının kabulü ile tazminatlardan yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği %20 oranında indirim yapılmasında bir isabetsizlik bulunmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekilinin davacı lehine hükmedilen geçici bakıcı giderine ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde; HMK’nın 26. Maddesi gereğince Hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davacı vekili davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle belirsiz alacak davası açarak, açıkça geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 3.200,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ettiğini belirtmiş, 06.04.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında da iş göremezlik tazminatının tespiti ile davalıdan tahsilini talep ettiğini beyan etmiştir.
Davacının maluliyetinin tespiti hususunda AÜTF hastanesince düzenlenen 13.09.2018 tarihli raporda davacının vücut genel çalışma gücü kaybının olmadığı, 3 ay süre ile işgöremezlik halinde kaldığı ve bu süre boyunca başkasının bakımına muhtaç olduğu belirtildikten sonra davacı vekili tarafından verilen 25.10.2018 tarihli dilekçede, dava dilekçesinde sarahaten herhangi bir talep ayrıştırması yapılmadan 3.200,00TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiklerini, dava dilekçesinde istedikleri 3.200,00TL’nın 3.000,00TL’sının geçici iş göremezlik, 100,00TL’sının sürekli iş göremezlik,100,00TL’sının bakıcı gideri istemine ilişkin olduğunu belirtmiş, davalı sigorta şirketi vekili maluliyet raporunun tebliğinden sonra bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatından sorumlulukları bulunmadığı gibi dava dilekçesinde bakıcı gideri talebi de olmadığını ileri sürerek itirazda bulunmuş, davacı yönünden AÜTF hastanesinden alınan 10.04.2019 tarihli raporda da maluliyet yönünden aynı görüşün bildirilmesi, 22.09.2019 aktüer bilirkişi raporunda davacı için geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri hesaplanması üzerine, davacı vekili 21.10.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebini 3.902,97TL’ye, bakıcı giderini 4.941,00TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından bu dilekçeye karşı da yine dava dilekçesinde bakıcı gideri talebi bulunmadığı yönünde itirazda bulunulmuştur.
Bu durumda mahkemece, dava dilekçesinde hiç talep edilmeyen bakıcı giderinin, daha sonra alınan maluliyet raporunda davacının 3 ay süre ile bir başkasının bakımına da muhtaç olduğu şeklindeki tespit üzerine, davacı vekili tarafından verilen talep açıklama dilekçesinde istenmesi ve aktüer bilirkişi raporuna göre artırılması HMK’nın 26. Maddesi hükmüne göre mümkün olmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin itirazları da dikkate alınarak davacı tarafın bakıcı gideri tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
3-Kabule göre de; Davacı vekilinin tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması nedeniyle reddine karar verilen kısım üzerinden karşı tarafa vekalet ücreti hükmedildiğine ve yargılama giderinin paylaştırıldığına dair istinaf talebinin incelenmesinde; Davacı lehine hesaplanan maddi tazminattan hatır taşıması nedeniyle yapılan indirim sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği gibi bu nedenle yargılama giderlerinin de taraflar arasında paylaştırılamayacağı gözetilmeden davalı sigorta şirketi yararına hatır taşıması nedeniyle yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi ve aynı nedenle yargılama giderlerinin paylaştırılması da doğru olmamıştır.
Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta AŞ. vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.11.2019 tarih ve 2017/303 Esas 2019/1069 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacının 100,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 4.941,00TL bakıcı gideri isteminin REDDİNE,
2-Davacı yanın geçici iş göremezlik tazminatı isteminin KISMEN KABULÜ ile 3.122,38 TL tazminatın 19/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Kabul edilen tazminat üzerinden alınması gerekli 213,29 TL harçtan, peşin alınan 129,49 TL harcın tahsili ile bakiye 83,80TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 129,49 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT’nin 13/1-2 maddesi uyarınca belirlenen 3.122,38TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT’nin 13/1-2,3 maddesi hükümleri uyarınca belirlenen 3.122,38TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 940,25 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 413,71TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40TL maktu istinaf karar harcı ile davalı sigorta şirketi tarafından peşin olarak yatırılan 54,40TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ayrı ayrı ilgili taraflara iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 22,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan toplam 31,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 150,00TL gider avansı ile davalı sigorta şirketi tarafından peşin yatırılan 150,00TL gider avansından, kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ayrı ayrı ilgili taraflara iadesine,
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davalı sigorta şirketi yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN, davacı taraf yönünden HMK.nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL olmak üzere 06.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.