Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/917 E. 2022/1814 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/917 – 2022/1814
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/917
KARAR NO : 2022/1814

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2018/345 Esas 2020/158 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 11.01.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı minibüs sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3.500,00 TL kalıcı iş göremezlik ve 500,00 TL de faturalandırılamayan tedavi giderlerinin 31.01.2018 temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında kalıcı iş göremezlik tazminatı talebini 44.799,19 TL, tedavi gideri talebini 929,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından dava açılmadan önce davalıya usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, davacının araçta yolcu olduğunu hatır için taşındığını, maluliyetin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını tedavi giderinden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 11.01.2017 tarihinde … plakalı aracın önündeki plakası belirsiz dolmuşu yakın takip ederek arkadan çarptığı sırada dolmuşta yolcu olarak bulunan davacının yaralanmasına sebebiyet verdiği, meydana gelen olayda davalı sigorta şirketine sigortalı dolmuş sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yolcunun ise meydana gelen olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, hatır taşımasının söz konusu olmadığı, kazanın oluş şekli, dava dışı sürücünün kusur durumu dikkate alındığında davacının kazanın oluşumuna ve yaralanma şekline doğrudan bir etkisi bulunmadığı, meydana gelen kaza nedeniyle davacının sağ ayağının kırıldığı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın raporuna göre %8 oranında sürekli iş göremezlik halinde kaldığı, hesap bilirkişisi ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri yönünden doktor bilirkişi tarafından düzenlenen raporlara göre davanın kabulüne, 44.799,19 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 929,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 45.728,19 TL maddi tazminatın 31.01.2018 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dosyaya sunulan makina mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan kusur raporunda, sigortalı … plakalı araç sürücüsünün % 100, kusurlu olduğu, davacı…’in ayakta seyir halinde iken yaralanması sebebiyle %15 müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, sonucun meydana gelmesine ve zararın artmasına davacının kendi eylemi ile sebebiyet verdiğini, dolmuş içerisinde ayakta seyretmeseydi yargılama konusu maluliyetin meydana gelmeyeceğini, davacının maluliyeti ile araç içinde ayakta seyretmesi arasında illiyet bağı bulunduğunu, haksız davanın reddine, aksi kanaatte olunması halinde ise %15 üzerinde müterafik kusur indirimi yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, kusur değerlendirmesinin de İTÜ veya Karayolları Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle tespit edilmesini talep etiklerini, aksi kanaatte olması durumunda ise dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmesini, davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının asıl amacının, üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması olduğunu, araçta yolcu olarak bulunan…’in yaralanması sebebiyle talep ettiği tazminattan dolayı zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu olmadığını, olayda hatır taşımacılığı mevcut olup davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davacının daimi maluliyet tazminatı talebinin reddi gerektiğini, hayati tehlike olmayacak şekilde basit sıyrıklar ile yaralanan…’in daimi maluliyetinin olmadığını, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe göre kişinin tüm tedavileri tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay boyunca stabil ve kalıcı olması gerektiğini, sağlık kurulu raporlarının da yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmediğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden maluliyetin tespiti bakımından rapor aldırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığını, davalı şirkete usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığı için öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, aksi halde temerrüt tarihinin dava dilekçesinin tebliği tarihi olarak belirlenmesini, dava konusu olay haksız fiil olan trafik kazasından kaynaklandığından ticari iş olarak değerlendirilmesinin ve avans faiz verilmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı minibüs sürücüsünün neden olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek sürekli iş göremezlik ve tedavi giderinin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu kazanın 11.01.2017 tarihinde meydana geldiği, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından 25.11.2016 tarihinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Mahkemece tazminatın hesaplanması için alınan ve karara esas kabul edilen 14.03.2019 tarihli aktüer raporunda, davacının maluliyetine göre tazminatın belirlenmesi için TRH 2010 Yaşam Tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen hesaplama yöntemine göre %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş, tablodaki bakiye ömür süresi yerine tablodaki son yaş olan 99 yaşa kadar hesaplama yapılmış ise de;
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir.
Bu açıklamalara göre mahkemece yapılması gereken; karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle rapordaki diğer hususlarda davalı yararına oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek, davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi ve Yargıtay tarafından kabul edilen hesaplama şekline göre hükme esas alınan bilirkişi rapor tarihi verilerine göre bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davalı yararına oluşan kazanılmış haklar gözetilerek hesaplama yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4 Ankara 18. İcra Dairesi 19/08/2020 Tarih ve 2020/4151 Esas sayılı dosyasına yatırılan 90.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.