Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/915 E. 2022/2142 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/915 – 2022/2142
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/915
KARAR NO : 2022/2142

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2015/531 Esas 2019/1083 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 14.01.2015 tarihinde, davalılardan … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı, …’a ait sevk ve idaresindeki … plakalı araçla direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçmesi üzerine karşı şeritten gelen davacılardan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarparak… ve yanındaki yolcu konumunda olan davacı …’in yaralanmasına ve malul kalmalarına neden olduğunu, davacılardan …’un özel şirkette 15.000,00 TL, davacı…’in … 4.000,00 TL maaşla çalıştığını belirterek HMK’nun 107. maddesi gereğince davacılardan … için şimdilik 500,00 TL sürekli işgöremezlik, 400,00 TL bakıcı gideri, 100,00 TL tedavi gideri ve 15.000,00 TL manevi tazminat; davacı… için 900,00 TL bakıcı gideri, 100,00 TL tedavi gideri ve 10.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketinin limitle ve sadece maddi tazminatlarla sorumlu olmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 02.10.2017 tarihli dilekçesi ile davacı … ile davalı sigorta şirketi arasında 12.09.2017 tarihli sulh ibraname feragatname imzalanarak davalı sigorta şirketi tarafından adı geçen davacıya 314.350,00 TL ödeme yapıldığını; 19.12.2019 tarihli dilekçesi ile de davacı… ile davalı sigorta şirketi arasında 17.10.2019 tarihli sulh ibraname feragatname imzalanarak davalı sigorta şirketi tarafından adı geçen davacıya 160.772,00 TL ödeme yapıldığını dolasıyla dava konusu maddi tazminatlar yönünden davanın konusuz kaldığını bu nedenle her iki davacı yönünden maddi tazminat taleplerinden feragat ettiğini, karşılıklı olarak vekalet ücreti yargılama gideri talepleri olmadığını, manevi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ. vekili, davalı şirketin poliçe teminat limiti ile sigortalının kusuru oranında sorumluluğunun bulunduğunu, geçici iş göremezlik zararı ve tedavi giderlerinin teminat dışı olduğunu, avans faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuş; yargılama sırasında 28.09.2017 ve 19.10.2019 tarihli dilekçeleri ile maddi tazminatlarının davacılara ödendiğini sulh ibraname ve feragatname düzenlendiğini, feragat nedeniyle davacılardan yargılama gideri vekalet ücreti talepleri bulunmadığını davanın konusuz kalması nedeniyle reddi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu kazanın davalının daha öncesinde bilmediği hastalığı nedeniyle meydana geldiğini, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/487 Esas sayılı dosyasındaki yargılama sırasında, davacılardan … …’in herhangi bir zararının bulunmadığını, …’ın ise 3.000,00 TL zararının bulunduğunu bildirdiği, davalı tarafından …’a 3.000,00 TL ödeme yapıldığını, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece tüm dosya kapsamı ve deliller, davacılara ait tıbbi tedavi belgeleri, kazaya karışan araçların kusur durumu, davacılara ilişkin tespit edilen maluliyet oranları ve süresi, hesap bilirkişisi raporu kapsamı hep birlikte göz önünde bulundurulduğunda; meydana gelen kazada davalı sürücü …’ın %100 oranında tam kusurlu bulunduğu, her ne kadar davacıların talep edebilecekleri maddi tazminat taleplerine esas olmak üzere ayrı ayrı maluliyet oranları ile bakıcı ihtiyaçları ve tedavi giderleri bulunup bulunmadığı yönünden ayrı ayrı Ankara ATK’dan maluliyet raporları aldırılarak hesap bilirkişisinden hesap raporu alınmış ise de; davacıların yargılama sırasında maddi zararlarının davalı sigorta şirketi tarafından sulh yolu ile karşılanması nedeniyle maddi tazminat davalarından ayrı ayrı feragat ettikleri, bu nedenle maddi tazminat talepli davaların ayrı ayrı reddi gerektiği; davacıların meydana gelen bu kaza nedeniyle davalarını sadece davalı … yönünden ve manevi tazminat taleplerine esas sürdürdükleri görülmekle, bu kaza nedeniyle çektikleri ızdırap ve eleme karşılık gelmek üzere kişilik hakları ihlal edildiğinden, sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak şekilde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kazanın oluş biçimi, maluliyet oranları, kusur oranları gözönünde bulundurularak uygun bir miktar her iki davacı yönünden manevi tazminata karar verilmesi gerektiğinden davacıların maddi tazminat davalarından ayrı ayrı feragat ettikleri anlaşılmakla, davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davalarının feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … … lehine 10.000,00 TL, davacı … lehine 7.000,00 TL manevi tazminat takdiri ile olay tarihi olan 14/01/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak bu davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının davacıların kusursuz olması, yaralanma durumu, sosyal ve ekonomik durumları gözönüne alındığında olayın manevi boyutunun hafife alınmayarak kişide uzun vadede sağlayacak manevi yıkımın giderilmesini sağlayacak yeterlilikte olmadığını ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının kusurunun hatalı tespit edildiğini, dava konusu kazanın meydana gelişinde kusuru bulunmadığını, dosya kapsamında alınan 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı 06.02.2018 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiklerini, 04.12.2017 tarihli raporda davalının dava konusu olayda %100 kusurlu olduğu belirtilmiş ise de kazanın davalının beynindeki rahatsızlığı dolayısıyla meydana geldiğini dolasıyla davalıya kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını,
Davalının elinde olmayan bir nedenle dava konusu kaza meydana geldiğinden davalının dava konusu olayda bir kusurunun bulunmadığının kabulü gerektiğini, davalının bilmediği hastalığının kaza anında ortaya çıkması dolayısıyla bu kazaya sebebiyet vermiş olup nedensellik bağının ortadan kalktığını,
Dava konusu kaza ile ilgili olarak devam eden ceza yargılaması şu an istinaf aşamasında olup Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi’nin 2017/2789 E. sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, istinaf incelemesinin duruşmalı yapıldığını, davalının beynindeki rahatsızlığın kazaya sebebiyet vermesi kusuru önemli derecede değiştireceğinden istinaf mahkemesi tarafından tarafların Adli Tıp Kurumuna sevk edildiğini, her ne kadar hukuk hakimi kusur yönünden ceza dosyasını bekleme mecburiyetinde değilse de ceza dosyasındaki kusur oranı ile hukuk dosyasında ki kusur oranı arasındaki çelişkinin bozma nedeni olduğunu, her iki dosya arasındaki kusur oranı farklılığının giderilmesi gerekeceğini, Eldeki davada kusur belirlemesinin Adli Tıp Kurumu tarafından değil makine mühendisi bilirkişi tarafından, ceza dosyasındaki deliller esas alınarak yapıldığını, davalının hastalığının hiçbir şekilde değerlendirme konusu yapılmadığını, yolun ıslak oluşu, havanın yağmurlu oluşunun dahi takdiri indirim konusu yapılmaksızın yalnızca trafik kazası tespit tutanağına ve ceza dosyasında taraf ifadelerine başvurularak kusur oranı belirlendiğini, eksik inceleme ürünü olan raporda dahi davalının kusurunu azaltıcı tespitler olmasına rağmen davalı lehine olan hususların nazara alınmadığını, kazanın meydana geldiği yolda fren izine dahi rastlanmadığını, bir an için ( kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile) diğer tüm iddialar kabul edilse bile kaza anını bu kadar net hatırlayan, davalının sevk ve idaresindeki aracın kendilerine doğru geldiğinin farkında olan ve bunu ceza yargılamasında beyan eden davacı sürücünün, frene basmaması, kazanın etkisini azaltmaya yönelik bir eylemde bulunmayarak, daha yüksek süratla çarpışmaya neden olmasının kusur olarak değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi’nin 2017/2789 E. sayılı dosyasının iş bu dosyada bekletici mesele yapılması gerekirken eğer yapılmayacak ise makine mühendisi bir bilirkişiden değil Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ilgili birimlerinde en az beş yıl süreyle çalışması olan bir bilirkişiden kusur raporu aldırılması yahut dosyanın kusur incelemesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerekirken, eksik inceleme ürünü bir raporla karar verilmesinin hatalı olduğunu,
Kaza aracın mekanik aksamından yahut araçla ilgili bir sorundan kaynaklanmadığından tek başına mühendis bir bilirkişiden rapor alınması, hava koşulları, fren gibi kusur oranını doğrudan değiştirici etkileri olan hususların değerlendirme dışı bırakılmasına ve raporun hatalı tanzimine neden olduğunu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/4420 E. 2019/3470 K. Sayılı ilamı ile aynen ” …6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. Dava konusu olayın özelliği sebebiyle ceza yargılamasının sonucu beklenilmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmiş olması, usul ve yasaya uygun olmadığından kararın bozulması gerekmiştir..” denildiğini, davalının hastalığını dava konusu kaza ile öğrendiğini, davalının hastalığının başlangıcı ve ilk epilepsi atağı/şuur kaybının da olay günü kaza sırasında meydana geldiğini, kazaya neden olan olayın davalının yaşadığı epilepsi atağı ve şuur kaybı olduğunu, davalının bu hastalığın gerçekten başlangıç noktasının dava konusu kaza olduğu ve halen bu hastalığa sahip olduğu geçmişe değil bugüne bakılarak anlaşılacağını o günden bu yana bu rahatsızlığından dolayı ameliyat olduğunu ve … 500 2×1 ilacını kullandığını, burada önemli olan noktanın davalının kazadan önce veya sonra nöbet geçirip geçirmediği değil kaza sırasında bu nöbeti geçirmesi olup davalının beyninde şuur kaybı ve epilepsi nöbeti geçirmeye neden olan kitlenin mevcut olduğu ve kalıntılarının bulunduğu olduğunu, davalının bu kazadan önce hiçbir hastanede sara/epilepsi hastalığına/nöbetine ilişkin bir girişi yahut tedavisi olmadığını, kazanın oluşu ile hastalığına yönelik tedavilerine başlandığını, hasta dosyası ve güncel sağlık durumu tetkik edildiğinde bu durum ortaya çıkabilecekken bu hususta hiç inceleme yapılmadığını, davacıların maluliyet oranlarına karşı yapmış oldukları itirazların değerlendirilmediğini 2015 – 2017 yıllarının raporlarına göre güncel maluliyet oranları tespit edilmeden Ankara Üniversitesi Hastanesinden alınan raporla maluliyetin tespit edildiğini, 2019 tarihinde doktor bilirkişi (güncel tarihli muayene raporu olmadan ve hiçbir muayene yapılmadan) sadece kanaati ile 2017 tarihindeki raporun geçerli olduğunu düşündüğünü ifade ederek adli tıp kurumunca belirlenen oranı aynen kabul ederek (ki raporda motor duyuların normal olduğu değerlendirilmesine rağmen) maluliyet tespit edildiğini, davacı … … adına alınan maluliyet raporunun ise 2015 tarihindeki (neredeyse olayın hemen akabinde alınan) raporlara dayandığını, ilk derece mahkemesinde maddi tazminat yönünden feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olup maddi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar ve davalı … vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
14.01.2015 günü saat 21.30 da düzenlenen kaza tespit tutanağı, kesinleşmiş ceza dosyası kapsamı ve mahkemece alınan 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporlarında 14.01.2015 günü saat 21.30 sıralarında davalı sürücü /işleten …‘ın yönetimindeki … plakalı araçla Yıldız kavşağı istikametinden Çankaya caddesi istikametine doğru Ziyaür Rahman Caddesi üzerinde seyri sırasında olay yerine geldiğinde, direksiyon hakimiyetini kaybederek şerit ihlali ile karşı yönden gelen araçların kullandığı şeride geçip, sürücü … idaresindeki … plakalı araçla çarpışması neticesinde … plakalı araç sürücüsü … ile araçta yolcu olarak bulunan … …’in yaralanmasına sebebiyet verdiği kazada şerit ihlali yapan …’ın asli ve tam kusurlu (%100), davalı sürücü… ve yolcu …’un kusursuz olduğu belirlenmiştir.
Davalı … vekili dava konusu kazanın davalının dava konusu kaza ile birlikte teşhisi yapılan beynindeki ur nedeniyle meydana geldiğini dolasıyla illiyet bağı kesildiğinden davalıya kusur izafe edilemeyeceğini belirtmiştir. Dava konusu kazaya ilişkin …’ın sanık olarak yargılandığı ve ceza aldığı Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.05.2016 tarih 2015/487 Esas 2017/408 Kararının istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmış, anılan karara ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 25.12.2020 Tarih 2017/2789 Esas 2010/2875 Karar sayılı dosyasında davalı …’ın beynindeki urun kazaya etkisi yönünden rapor alındığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan 07/12/2018 tarihli raporda, “her ne kadar 14/01/2015 tarihinde trafik kazası sonrası sanık …’da saptanan sağ temporal kitlenin şuur kaybı oluşturabileceği veya şuur kaybı olmaksızın çeşitli tipte epileptik ataklar oluşturabileceği tıbben bilinse de; dava konusu olayda aracın kontrolden çıkmasının, yine dava dosyasında sanığın olaydan önce geçirilmiş herhangi bir epilepsi atağı, şuur kaybı tarif edilmediği cihetle beklenen bir durum olmadığı “ bildirilmiş; ilk derece mahkemesi kararı “ 1-)Atılı suçu sabit kabul edilen sanık hakkındaki hüküm fıkrasında temel cezalandırma maddesinin TCK.nun 89/4. yerine 86/4. maddesi olarak yanlış gösterilmesi,
2-)Evli, 2 çocuk sahibi ve aylık 3.500,00 TL geliri olduğu duruşmada alınan beyanı ile tespit edilen sanık hakkında, TCK.nun 52/2. maddesi uyarınca bir gün karşılığı olarak 20,00 TL ile 100,00 TL arasında miktar tayin ve takdir etmek durumunda olan yerel mahkemece, sanığın belirlenen ekonomik durumuna uygun düşmeyecek biçimde adli para cezasının günlüğü 50,00-TL’dan hesaplanarak fazla ve orantısız adli para cezası tayini,
Hukuka aykırı, sanık müdafinin istinaf istemi bu nedenle yerinde görüldüğünden, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu aykırılıklar 5271 sayılı CMK.nun 280/1-c. ve 303/1-c. maddeleri uyarınca düzeltilebilir nitelikte yanılgılar olduğundan, hüküm fıkrasının ilk paragrafında yer alan “86/4” ibaresinin çıkartılması ve yerine “89/4” ibaresinin yazılması; hüküm fıkrasının dördüncü paragrafında yer alan “50,00” ve “17.500” ibareleri çıkartılarak yerlerine sırası ile “25,00” ve “8.750,00” ibarelerinin yazılması sureti ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 20/02/2017 tarihli raporda; davacı …’ın muayenesinin yapıldığı 14/01/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %5,1 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği, 6 ay bakıcı ihtiyacının olduğu; 10/08/2017 tarihli raporunda ise; davacı … …’in muayenesinin yapıldığı 14/01/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %8,2 olduğu, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının bildirildiği anılan raporların yetkili kurum tarafından ve kaza tarihindeki yasal mevzuata uygun olarak düzenlediği anlaşılmıştır.
Davacıların dava konusu maddi tazminat talepleri eldeki dava açıldıktan sonra davalı sigorta şirketi tarafından ödenmiş olup davanın konusuz kalması nedeniyle davacılar tarafından maddi tazminat taleplerinden feragat edildiği, dolasıyla davanın açıldığı tarihte davacıların dava açmakta haklı oldukları anlaşıldığından feragat nedeniyle reddine karar verilen maddi tazminat yönünden davalı … yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi yerinde görülmüştür.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, olayda davacıların kusursuz, davalı sürücünün asli ve tam (%100) kusurlu bulunmasına, davacıların kaza tarihindeki yaşları, yaralanma durumları, geçirdikleri operasyonlar, tarafların SED, manevi tazminatın amacı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, davacıların yaralanmaları sebebiyle maruz kaldıkları acı, ağrı, üzüntü, elem, ıstırap, keder, sıkıntı, manevi çöküntü, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve 22.06.1966 tarih, 1966/ 7 Esas-7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde davacılar için yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun bulunmasına ve mahkemenin gerekçesine göre, yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacılar ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davalı … yönünden; Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.161,27 TL karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan toplam 291,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 870,27 TL harcın adı geçen davalıdan; istinaf isteminde bulunan davacılar yönünden alınması gerekli 80,70 TL karar harcından peşin yatılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinafa başvuran davacılar ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda yatıran davacılar ile davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.