Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/87 E. 2022/1557 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/87 – 2022/1557
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/87
KARAR NO : 2022/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2019
NUMARASI : 2016/598 Esas 2019/807 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 18.01.2014 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı yayaya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davacının kaza tarihinde Veterinerlik Fakültesi öğrencisi olduğunu, bu nedenle gelirinin asgari ücretin çok üzerinde olacağını, davacının sınavlara girememesi sebebiyle okulunun uzadığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine bir kısım ödeme yapılmasına rağmen zararın karşılanmadığını, davacının geçici- sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, davacının, okuluna devam edememesi sebebiyle oluşan zararları olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sürekli iş göremezlik tazminatını 148.425,20-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davalının sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının sigorta şirketine başvurusu üzerine tespit edilen tazminat tutarının davacıya ödendiğini, bu nedenle sigorta şirketinin başkaca bir sorumluluğunun kalmadığını, geçici iş göremezlik zararları ile tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılandığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının maluliyetinin belirlenmesi için Fırat Üniversitesi Adli Tıp ABD Başkanlığına yazı yazıldığı, davacının muayeneye gitmemesi sebebiyle talimat gereğinin yerine getirilemediği, davacı vekilinin 27.09.2017 tarihli celsede davacının yurt dışına öğrenci olarak gideceğini, bu nedenle ATK’daki muayenesine gidemediğini belirterek davalı sigorta şirketi tarafından ödemeye esas alınan sağlık kurulu raporu üzerinden hesaplama yapılmasını talep ettiği, raporun davalı vekiline tebliğ edildiği, rapora itiraz edilmediği, hasar dosyasının incelenmesinde de davalının, mezkur raporu dikkate alarak ödeme yaptığı, maluliyet oranı yönünden engelli sağlık kurulu raporunun aktüer hesaplamasında da esas alındığı, davacı vekilinin tazminat hesaplamasına esas alınmasını istediği sağlık kurulu raporunda sadece sürekli iş göremezlik oranının belirlendiği, ancak davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderini de talep ettiği, davacı vekili 09.07.2018 tarihli dilekçesiyle iş göremezliğe ilişkin taleplerinin sadece sürekli iş göremezlik yönünden olduğunu belirttiği, davacının özür oranının % 8 olduğu, aktüer bilirkişi raporunda hesaplamada PMF 1931 tablosunun kullanıldığı, emsal ücretlerin ortalaması alınarak gelir belirlendiği, alternatifli olarak yapılan hesaplamada davacının 25 yaşından itibaren tazminat almaya hak kazandığının düşünülmesi halinde davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 142.906,65-TL olduğu, olay tarihi itibariyle başlatılan tazminat hesabına göre ise 148.425,20-TL olduğu, alternatifli hesaplamada davacının 25 yaşına kadar çalışmayacak olması sebebiyle 25 yaşına kadar tazminat hesabı yapılmamasının doğru görülmediği, davacının işe başlayacağı 25 yaşına kadar asgari ücret alacağı, işe başladıktan sonra emsal ücret ortalamasına göre bulunan miktar üzerinden gelir elde edeceği varsayımı ile yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı, davacı vekili her ne kadar hesaplamada TRH 2010 tablosunun kullanılması gerektiğini iddia etse de, davalının düzenlediği ZMMS poliçesinin başlangıç tarihi 2013 olup, bu tarih için tazminat hesaplamasında geçerli olan tablo PMF 1931 tablosu olduğundan davacı vekilinin itirazlarının yerinde görülmediği, davacıya yapılan ödemenin de tenzili sonrası davacının 148.425,20-TL sürekli iş göremezlik zararının oluştuğu, davacı Cangül Açar, maluliyetinin tespiti için ATK’ya muayeneye gitmediğinden geçici iş göremezlik süresi ile bakıma muhtaç olup olmadığı tespit edilememiş, bu nedenle söz konusu talepler yönünden davacının davasını ispatlayamadığı, tedavi giderleri ile davacının okuluna devam edememesi sebebiyle uğradığını iddia ettiği zararlara ilişkin de, davacı vekili dosyaya hiç bir delil sunmadığından iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 148.425,20-TL sürekli iş göremezlik tazminatının kısmı ödeme tarihi olan 20.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, itirazları değerlendirilmeden ve artırım yapma hakkı kullandırılmadan dosyanın karara çıkarıldığını, davacının gelirinin eksik hesap edildiğini, 25 yaşından itibaren başlatılan hesaplamayı kabul etmediklerini, hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosu kullanılması gerekirken, 1931 tarihli PMF yaşam tablosunun kullanıldığını, talepleri dikkate alınmadan , geçici işgöremezlik zararı, bakıcı-bakım giderleri ve SGK tarafından karşılanmayan sağlık-tedavi-yol vs. giderleri ve davacının okuluna devam edememesine dair talepler için herhangi bir hesaplama yapılmadığını, Yargıtay’ın içtihatlarında bakıcı giderinin işverene maliyeti-brüt asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, Yargıtay içtihatları uyarınca işgöremezlik dönemi için bakıcı-bakım gideri hesap edilmesi gerekirken bu talebin reddinin hatalı olduğunu, tedavisi süresince sağlık, yol, yemek vs. gibi giderler yaptığı halde SGK tarafından karşılanmayan sağlık-tedavi giderlerine ve okuluna devam edememesine dair taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 13.05.2014 Tarih,2013/5693 Esas, 2014/7588 Karar) tüm bu hususlar yerel mahkemede dile getirilmiş olduğu halde itirazları değerlendirilmeden ve davacının gerçek zararı hesap edilmeden ve artırım yapma hakkı kullandırılmadan karara çıkarıldığını, davalı sigorta şirketinin ödeme tarihinden önce temerrüde düştüğünü, ödeme tarihinden değil temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, araç ticari ve dava konusu iş ticari olmakla ticari avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, her bir talep için davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken tüm taleplerin toplam olarak değerlendirilerek tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı yayaya çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici- sürekli iş göremezlik, bakıcı gideri, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, davacının, okuluna devam edememesi sebebiyle oluşan zararlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının maluliyet oranının belirlenmesi için rapor alınmasına karar verilmiş, ancak davacının belirtilen günde hazır olmaması nedeniyle davacı tarafından sigorta şirketine sunulan rapora göre %8 maluliyet oranına göre belirlenen sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama aşamasında iş göremezlik taleplerinin sadece sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu belirtmiştir.
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının bakiye ömür süresi PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenerek tazminat hesaplanmış, yargılama aşamasında davacı vekili tarafından hesaplamaya itiraz edilerek TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiştir. TBK.nın 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (Kapanan 17. Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması ve buna göre hesaplama yapılması gerekirken PMF 1931 yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde davacının yaralanması nedeniyle bakıcı gideri ve tedavi giderlerinin de davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece bu zarar kalemleri ile ilgili olarak davanın ispat edilmediği gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de; davacının yaralanması nedeniyle gördüğü tedavilere ilişkin tedavi evraklarının getirilmesi ve yaralanmasının şekli ve niteliğine göre bakıcı ihtiyacı olup olmayacağı ve süresinin belirlenip belirlenemeyeceği konusunda Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanelerinin adli tıp kürsüsünden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Aynı şekilde SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin belirlenmesi için davacının yaralanmasının şekli ve niteliğine göre yapması gereken ve 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesi kapsamında bulunmayan tedavi giderlerinin belirlenmesi için hekim bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetli de,
3-Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödemek zorunda olduğu düzenlenmiş olup bu sürenin sonunda tazminatın ödenmemesi halinde sigortanın temerrüdü gerçekleşmektedir. Bu hale göre davacının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi belirlenerek davalının başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonra temerrüde düştüğü kabul edilerek buna göre faiz başlangıcının belirlenmesi gerekirken ödeme tarihi esas alınarak temerrüt tarihinin belirlenmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.