Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/815 E. 2022/2181 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/815 – 2022/2181
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/815
KARAR NO : 2022/2181

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2020
NUMARASI : 2017/829 Esas 2020/54 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 20/02/2017 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan ve sürücü … idaresinde bulunan … plakalı otobüs ile davalı … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan ve sürücü … idaresinde bulunan … plakalı otobüsün karıştıkları kaza sonucu … plakalı otobüs içerisinde yolcu olarak bulunan ve davacıların çocuğu olan …’nın hayatını kaybettiğini, üniversite öğrencisi olan çocuklarının ölümü ile destekten yoksun kalan davacılar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere anne … için 100,00-TL, baba… için 100,00-TL maddi tazminatın müracaat tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş, 17/07/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini davacı … için 95.803,21-TL, davacı … için 70.007,57-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, ancak sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesine ilişkin olarak kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını ispat edilmesinin ve davacılara bağlanan gelirlerin araştırılmasının gerektiğini, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davacıların çocukları olan …’ın içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve dava dışı sürücü …’ın kullandığı araç ile dava dışı sürücü …’ın kullandığı otobüsün karıştıkları kaza sonucunda desteğin hayatını kayıp ettiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %75 oranında, …’ın ise %25 oranında kusurlu olduklarını, destekten yoksun kalan davacı anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatı hesabının aktüreya konusunda uzman bilirkişi tarafından yapıldığını belirterek, davanın kabulüne, davacılardan … için 95.803,21-TL, … için 70.007,57-TL olmak üzere toplam 165.810,78-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya ilişkin olarak görülen birçok davanın bulunduğunu ve ekte sunulan bilirkişi raporlarında görüldüğü üzere sigortalı aracı kullanan sürücünün kusursuz olmasına rağmen aksine değerlendirme ile karar verilmesinin hatalı olduğu gibi, tarafların kusur oranları belirlenmiş olmasına rağmen yerel mahkemenin müştereken ve müteselsilen hüküm kurmasının usule aykırı olduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderinine de müşterek ve müteselsil olarak karar verilmesi yanında, emniyet kemeri takılmaması yönünden müterafik kusur indirimi yapılmamasının da usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Karayolları Trafik Kanunun 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. Maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” yine 91.maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85.maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırması zorunludur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü, varsa teşebbüs sahibi ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Dava ve kaza tarihinde yürürlükte olan TBK’nun “Borçluların Sorumluluğu” başlığını taşıyan 163. maddesinin 1. fıkrasına göre “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.” Aynı maddesinin 2. fıkrasında ise “Borçluların sorumluluğunun, borcun tamamı ödeninceye kadar devam edeceği” hükme bağlanmıştır.
Yine müteselsil sorumluluk, TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden doyalı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” şekline düzenlenmiş, 62.maddede ise “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenecek kusurun ağırlı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur” hükmü açıkça, zarara sebebiyet verenler arasındaki kusur oranlarının kendi aralarındaki rücu durumunda önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Açıklanan ilkeler altında somut olaya baktığımızda; davacılar vekili dava dilekçesinde müteselsil sorumluluğa dayanarak talepte bulunmuş, kazaya karışan araçlardan birinde yolcu olarak bulunan davacıların desteğinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı ve Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre; kazanın meydana gelmesinde, davalı … Sigorta AŞ’ne sigortalı olan aracın sürücüsünün %80 ve davalı … Sigorta AŞ’ne sigortalı olan aracın sürücüsü ise %20 oranında kusurlu oldukları kabul edilmiş, tazminat hesabı tam kusura göre yapılmıştır.
Davacıların davasını teselsül hükümlerine göre açmalarına, zararın tamamının davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmelerine, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olmasına, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm zarar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi sadece bunlardan birisinden de zararın tamamını isteyebilmesine göre, davalıların tazminatın tamamından sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak, farklı mahkemelerde devam eden dosyalarda farklı kusur raporları alındığı, yerel Mahkemece bu farklı değerlendirmeler gözetilerek, çelişkinin giderilmesi bakımından İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora ve mevcut delillere göre; dava konusu kazanın, 4 şeritli yolun, iki şeridinin yol çalışması nedeni ile kapalı olmasından dolayı, geliş gidişin 2 şeritten verildiği yolda meydana geldiği; yol çalışması bulunduğuna dair yolda gerekli işaretlemelerin bulunduğu, hız sınırının 70 km/saat olduğu, her iki aracın hızının da cihaz incelemesine göre yoğun sis ve yol çalışmasına rağmen 90 km/saatin üzerinde olduğu, ve kaza yerinde araçlara ait fren izinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Sürücü …’ın kullandığı … plakalı araç ile karşı aracın şeridine girmesi neticesinde aracının ön kısımlarıyla, sürücü … idaresindek … plakalı aracın ön kısımlarına çarpması ile oluşan kazada; sürücü …’ın önünde seyir eden tırı sollamak için çıkması ve o sırada karşıdan gelen sürücü … idaresindeki araç ile çarpışmasında şerit ihlali nedeni ile %80 oranında, sürücü …’in ise (karış araç sürücüsünün şerit ihlali bulunsa dahi) sisli yolda, hız sınırlarına uymadan seyir etmesi, dikkati sürüş yapmaması nedeni ile %20 oranında kusurlu oldukları sabittir. Bu nedenlerle, raporlar arasındaki çelişkiyi gideren ve kazanın oluşan uygun olarak düzenlenen 04/10/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Yine, kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağına göre müteveffanın emniyet kemeri takıp takmadığına dair kayıt bulunmadığı gibi, kaza sonrası araç dışına fırlama durumunun da olmaması nedeni ile davalı tarafın bu konudaki iddiasını ispata yarar delil bulunmadığından Yerel Mahkeme tarafından, belirlenen tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesinin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/1-b.1 ve 359/(3). maddeleri uyarınca davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.326,53-TL karar harcından peşin alınan 2.831,64-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.494,89-TL harcın davalı … Sigorta AŞ’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.