Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/807 E. 2022/2189 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/807
KARAR NO : 2022/2189

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2019
NUMARASI : 2015/802 Esas 2019/1153 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı…Sigorta Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 04.08.2012 tarihinde davacılardan … ve …’in içerisinde yolcu olarak bulunduğu, diğer davacı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Örnek Caddesi üzerinde seyir halinde iken uyuşturucu madde etkisinde bulunan ve ehliyeti olmayan …’un sevk ve idaresindeki… plakalı aracın kendisini takip eden polislerden kaçtığı sırada davacıların içerisinde bulunduğu araca çarparak ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasına neden olduğunu, … plakalı aracın davalılardan … adına kayıtlı olup davalı sirkete ZMMS ile sigortalı olduğunu, kazada davacıların ağır şekilde yaralandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğe maruz kaldıklarını, kazanın meydana gelmesinde davacıların kusurunun bulunmadığını belirterek HMK’nun 107. maddesi gereğince her bir davacı için ayrı ayrı şimdilik 1.500,00‘er TL geçici işgöremezlik, 1.500,00‘erTL sürekli işgörmezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.000,00‘er TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden; 10.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş; 15.11.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile davacı … için talep edilen; 1.500,00 TL geçici işgöremezlik tazminatını 3.057,69 TL arttırarak 4.557,69 TL’ye, 1.500,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatını 70.406,60 TL arttırarak 71.906,60 TL’ye; davacı … için talep edilen; 1.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatını 3.057,69 TL arttırarak 4.557,69 TL’ye, 1.500,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatını 46.549,78 TL arttırarak 48.049,78 TL’ye , davacı … için talep edilen; 1.500,00 TL geçici işgöremezlik tazminatını 7.031,13 TL arttırarak 8.531,13 TL’ye 1.500,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatını 159.066,60 TL arttırarak 160.566,60 TL ‘ye yükseltmiştir.
Davalı…Sigorta Şirketi vekili; kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket tarafından 02.07.2012-2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS (Trafik) poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının limit ve sigortalısının kusuru oranında bulunduğunu, dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, eldeki davadan önce… Şubesi 16/09/2013 tarih Kasa No … … adına 42.605,00 TL, aynı şube Kasa No… … adına 23.159,00 TL ödeme yaptıklarını, ibraname imzalandıktan sonra iki yıl içerisinde dava açılmadığını; KTK md.111 kapsamında ibranamenin geçerliliğin tartışılmasını, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, savunma yapmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası neticesinde yaralanmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacılar hakkında düzenlenen Hacettepe Üniversitesi ATK raporunda davacı …’in %22 oranında daimi işgöremezliğinin ve tıbbi iyileşme süresinin 12 ay olduğu, davacı …’in %23 oranında daimi iş göremezliğinin ve tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğu, davacı …’in %30,2 oranında daimi iş göremezliğinin ve tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğunun tespit edildiğini, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 23.08.2019 tarihli raporunda davalı sigortalı aracın sürücüsü …’un %100 oranında kusurlu, davacı sürücü …’in kusursuz olduğunun belirlendiğini, davacıların kaza nedeniyle uğradıkları zararın tespiti için alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı …’in 4.557,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 71.906,60 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 76.464,29 TL tazminatı, davacı …’in 4.557,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 48.049,78 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 52.607,47 TL tazminatı, davacı …’in 8.531,13 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 160.566,60 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 169.097,73 TL tazminatı davalı sigorta şirketinden ve davalı araç malikinden isteyebileceği kanaatine varılarak davacıların maddi tazminat talebinin kabulüne; yine davacıların manevi tazminat talebi yönünden kusur durumu, kaza tarihine göre paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, maluliyet oranı değerlendirildiğinde duyulan veya duyulacak elem ve acıya karşılık olarak takdiren davacılar için ayrı ayrı 10.000,00 er TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesi gerektiği kanısıyla davacı …’in açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne, 4.557,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 71.906,60 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 76.464,29 TL’nin davalı sigorta yönünden 19.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … yönünden kaza tarihi olan 04.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine; davacı …’in açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne, 4.557,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 48.049,78 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 52.607,47 TL’nin davalı sigorta yönünden 04.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … yönünden kaza tarihi olan 04.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, davacı …’in açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne, 8.531,13 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 160.566,60 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 169.097,73 TL’nin davalı sigorta yönünden 19.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … yönünden kaza tarihi olan 04.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı…Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ibra ve hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, davalı şirket tarafından … Şubesi 16/09/2013 tarih Kasa No: … … adına 42.605,00TL, aynı şube… … adına 23.159,21 TL ödemeler yapıldığını, bu suretle sorumluluğun yerine getirildiğini, davacılar tarafından bu ödemeyi takiben ibraname imzalandığını, bu ibranameler davalı şirket kayıtlarında mevcut olmayıp banka şubesine müzekkere yazılarak ödeme kayıtları ve ibranamenin celbi ilk derece mahkemesinden talep edilmişse de talep hakkında karar verilmediğini, sorumluluğunu yerine getiren davalıya karşı ikame edilen davanın ibra, hak düşürücü sürenin aşılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu,
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesi gereğince davacıların yapılan ödemenin eksik olduğunu iddia etmekte ise bu iddiasını iki yıl içerisinde ile sürmeleri gerektiğini, ibranameler 16.09.2013 tarihli olup, huzurdaki davanın 03.12.2015 yılında 2 yıl sonra açıldığından hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini,
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/12144 Esas. -2014/12709 Karar. sayılı ilamı uyarınca dava konusu olaya, bire bir emsal teşkil eden anılan kararda; ibraname imzalandıktan sonra iki yıl içerisinde dava açılmasının; hak düşürücü süre teşkil ettiği; KTK md.111 kapsamında ibranamenin geçerliliğin tartışılması gerektiği, hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddi gerektiğinin açıkça hükme bağlandığını, emsal Ankara BAM 26. H.D. 15.11.2019 tarihli 2018/1646 Esas. – 2019/1923 Karar. sayılı ilamınında ”Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, dosya içeriğine kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece davacıya poliçe hükümleri gereğince davadan önce 58.636,00 TL ödeme yapıldığı ve taraflar arasında 08.10.2012 tarihli ibraname başlıklı belgenin düzenlendiğinin belirlenmesine, davacının davadan önce davalı sigorta şirketine başvurarak KTK’nın 111. maddesi uyarınca iki yıllık süre içerisinde ibranamenin yetersiz olduğu düşüncesi ile yeniden tazminat istemesinin mümkün olduğu, aynı süre içerisinde ibranamenin iptalinin de dava edilmesinin mümkün olduğu, somut olayda, taraflar arasındaki ibranamenin 08.10.2012 tarihinde tanzim edildiği ve davacıya tazminat ödendiği, davanın ise 2 yıllık hak düşürücü süreden sonra 24.03.2016 tarihinde açıldığı gerekçesi ile süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmistir.’ ‘denildiğini,
Kusur yönünden rapor alınmadığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, dolayısıyla şirketin de sorumluluğunun bulunmadığını,
Tespit edilen maluliyetin ne kadarının kazayla illiyetinin bulunduğu; ne kadarının bulunmadığı hususunda bilirkişi raporunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, dolayısıyla tespit edilen arazların kazayla illiyeti bulunmadığından kabulünün mümkün olmadığını,
Kusur durumu belirlendiğinde dosyanın hesaplama amacıyla, aktüeryal rapor hazırlanabilmesi için aktüer siciline kayıtlı uzman bilirkişiye verilmesi talep edilmişken yerel mahkeme tarafından herhangi bir hesap uzmanından dahi rapor alınmadığını, yerel mahkemece, bilirkişi raporları dahi alınmaksızın talepler esas alınarak teknik inceleme gerektiren hususlarda eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, davanın konusu davacıların gelecekte doğacak zararları olduğundan işbu zararlar için bugüne faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2021 tarih ve 2017/(17) 4-3189 Esas, 2021/525 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, KTK’nın 111. maddesinde ibra ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verilerek, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebileceği belirtilmiştir. Kanun’un bu hükmünden yararlanmak için ayrı bir iptal davası açılmasına ya da ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının bulunması da yeterlidir. Zira anlaşmanın yapıldığı günden başlayarak belirtilen süre içinde bir davanın açılmış olması da, davacının bu anlaşma ile bağlı kalmak istemediğini göstermektedir. Nitekim, yerleşik Yargıtay uygulamalarında da davadan önce yapılan ödemelerin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmekte; davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde ödeme tarihi itibariyle davalı tarafça gerçekleştirilen ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, hesaplanan tazminattan davalı tarafça yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin mahsubu ile davacının talep edebileceği bakiye tazminatın bulunması gerekmektedir.
Somut olayda eldeki davadan önce davacıların davalı sigorta şirketine başvurusu üzerine adı geçen sigorta şirketi tarafından davacılardan …’e 16.09.2013 tarihinde 42.605,00 TL, …’e 04.03.2015 tarihinde 24.293,00 TL, …’e de 19.06.2013 tarihinde 23.159,21 TL ödendiği ancak sigorta şirketi ile davacılar arasında sulh ve ibra protokolü düzenlenmediği, iş bu davanın 03.12.2015 tarihinde açıldığı, hükme esas 31.10.2019 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda 16.09.2013, 19.06.2013 ve 04.03.2015 ödeme tarihlerinden 31.10.2019 rapor tarihine kadar sigorta şirketi tarafından davacılara yapılan ödemelerin güncellenmesi ve mahsubu sonucu davacı … için 4.557,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı ile 71.906,60 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 76.464,29 TL; davacı … için 4.557,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 48.049,78 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 52.607,47 TL; davacı … için 8.531,13 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 160.566,60 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 169.097,73 TL maddi tazminat belirlenmiştir.
Hükme esas alınan 31.10.2019 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda davacılar yönünden, davalı sigorta şirketince dava tarihinden önce yapılan ödemenin yeterli olup olmadığına dair, ödeme tarihlerindeki (16.09.2013, 19.06.2013 ve 04.03.2015 ) verilere göre tazminat hesaplaması yapılmadan, doğrudan rapor tarihindeki verilere göre tazminat hesaplanıp, ödenen tazminatın güncellenmiş değeri mahsup edilerek tazminat hesaplanmış ve bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Oysa aktüer bilirkişi tarafından davalı sigorta şirketi tarafından davacılara ayrı ayrı tarihlerde yapılan ödeme tarihlerindeki verilere göre davacılar için ödenen tazminatın yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan ödemenin yetersiz olduğunun anlaşılması halinde hükme esas alınan 31.10.2019 tarihli rapordaki veriler dikkate alınarak, bilinen dönem 31.12.2019 tarihinde sonlandırılmak suretiyle hesaplama yapılması ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yasal faiziyle güncellenip, tazminat hesabından tenzili suretiyle tazminatın hesaplanması gerekirken (bu hususlarda önceki aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak) eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Davacılar vekili, gerek dava dilekçesi, gerekse bedel arttırım dilekçesinde cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatını sadece davalı sigorta şirketinden talep etmelerine rağmen HMK’nun 26.maddesine aykırı olarak hüküm altına alınan maddi tazminatlardan davalı sigorta şirketiyle birlikte davalı işleten …’un da müşterek müteselsil sorumlu tutulması doğru görülmemekle birlikte bu husus istinafa gelenin sıfatına göre kaldırma sebebi yapılmamıştır..
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı…Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak ve sonucuna göre, usulü kazanılmış haklar da korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre adı geçen davalı vekilinin sair istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.7
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı…Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 31.12.2019 tarih, 2015/802 Esas, 2019/1153 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davalı…Sigorta Şirketi tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
3-Davalı…Sigorta Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Davalı…Sigorta Şirketi tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın adı geçen sigorta şirketine iadesine,
5-Karar tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Başkan …

Üye …


Üye …

Katip …

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.