Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/803 E. 2022/2046 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 07.01.2016 tarihinde davalı … tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalanan … plakalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu… plakalı motosikletin çarpıştığını, meydana gelen kaza sonucu davacının daimi ve geçici iş görmezlik oluşacak biçimde yaralandığını, davalının sigortaladığı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek HMK.nın 107. maddesi gereğince 1.000,00-TL daimi iş görmezlik ve geçici iş görmezlik tazminatının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, açıklama dilekçesinde 700,00-TL daimi iş görmezlik ve 300,00-TL geçici iş görmezlik tazminatı istediklerini, talep artırım dilekçesi ile davalının %75 kusur oranına göre daimi iş görmezlik tazminatını 185.847,28-TL’ye, geçici iş görmezlik tazminatını 17.790,24-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamış, yargılama aşamasında davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın sürücüsü …’un etkili fren yapmaması ve hızını azaltmaması nedeniyle KTK’nın 52/b maddesine aykırı davrandığından %25; oranında davalıya sigortalı…plakalı aracın sürücüsü …. geçiş önceliğine uymaması ve kavşağa hızını azaltmadan dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde girmesi nedeniyle KTK’nın 52/a ve 57/c-2 maddelerine aykırı davrandığından %75 oranında kusurlu oldukları, … 10.01.2019 günlü raporunda, davacının vücut çalışma gücü kaybının %57 olduğu, 18 ayda iyileşeceğinin belirtildiği, aktüer bilirkişi raporunda davacının geçici iş görmezlik zararının 23.720,33-TL, daimi iş görmezlik zararının 271.516,71-TL olduğunun tespit edildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile 185.847,28-TL daimi iş göremezlik 17.790,54-TL geçici iş görmezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporunda davacının yolcu olarak bulunduğu motosikletin sürücüsüne 2918 sayılı KTK’nın 52.maddesini ihlali tespiti ile %25 kusur atfedildiğini, kusuru kabul etmediklerini, kusur bilirkişisinin davacının yolcu olarak bulunduğu …. plakalı motosikletin sürücüsünün kavşağa yaklaşırken hızlı olduğuna veya yavaşlamadığına ilişkin hiçbir somut delil gösteremediğini, Trafik Kazası Tespit Tutanağında kazanın oluşumunda…plakalı araç sürücüsü olan …’in 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84. maddesi olan kavşaklarda geçiş önceliğine uymama kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle asli ve tam kusurlu olduğu, . plakalı motosiklet sürücüsü …’un ise kusurunun olmadığının belirtildiğini, Ortaca 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/315 Esas sayılı dosyasına sunulmak üzere keşif sonrası hazırlanan 28.03.2017 tarihli kusur bilirkişi raporunda . plakalı araç sürücüsü olan …’in asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı motosiklet sürücüsü …’un ise kazanın oluşumunda hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından kusurunun olmadığının tespit edildiğini, ceza kovuşturma dosyasında ve kaza tespit tutanağında … plakalı motosikletin sürücüsünün kavşağa yaklaşırken hızlı olduğuna veya yavaşlamadığına ilişkin hiçbir somut delil (tanık ifadesi, fren izi uzunluğu, hız miktarı vb) bulunmadığını, ….plakalı motosikletin sürücüsüne tali kusur atfının hakkaniyete aykırı olduğunu, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 10.05.2019 tarihli ve trafik kazası kaynaklı maddi tazminat davasına ilişkin … Tahkim Komisyonu’nun 2019/42543 Esas sayılı dosyasına sunulan 21.09.2019 tarihli kusur bilirkişi raporlarında da geçiş önceliğine uymayan araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu tespitlerinin yapıldığını ileri sürmüştür.
Davalı …Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Hesaplanan tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kaza sırasında davacının motosiklette yolcu konumunda olup kaza tespit tutanağında davacının kask kullanmadığının açıkça belirtildiğini, davacının kask ve koruyucu tertibat kullanması, gerekli önlemleri almamış olması yaralanmasında ve oluşan maluliyet oranının artmasında etkili olduğundan müterafik kusuru bulunduğunu, maluliyet raporlarında kafa ve genel vücut travması + boyun bölgesi intervertebral disk hernileri + sol alt ekstremite tibia – fibula parçalı kırıklar oluştuğu belirtildiğini, bu yaralanmaların tamamen koruyucu tertibat kullanılmamasından kaynaklanmakta olduğunu, bilirkişi raporlarına karşı itiraz dilekçelerinde müterafik kusur itirazları ileri sürülmüşse de mahkemenin itirazlarını göz önünde bulundurmadığını, eksik inceleme yapıldığını, Yargıtay yerleşik içtihatları gereği hesaplanan tazminattan %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı …Ş.’ne zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu aracın çarpışması sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalının %75 kusur oranına göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Davacı vekili istinaf dilekçesinde davalı sigortalısına verilen %75 kusur oranını kabul etmediklerini, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını belirtmiştir.
Davalı tarafından bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunulmamış, mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve sözlü yargılama duruşması davalıya tebliğ edilmiş, davalı taraf duruşmaya katılmamış beyanda bulunmamıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280. maddesi gereğince bilirkişi raporu mahkemece taraflara tebliğ edilir.
HMK.nın 281.maddesinde ise bilirkişi raporuna itiraz düzenlenmiş olup “(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Madde gerekçesinde; “Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, tarafların tatmin olmamaları hâlinde, bilirkişi raporuna itirazda bulunabilme olanaklarının varlığı güvence altına alınmıştır.Bu düzenleme çerçevesinde, bilirkişi raporunda bazı hususlarda eksiklikler mevcutsa yahut raporda bazı hususlar belirsizlik arz ediyorsa, taraflar, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik arz eden hususların ise bilirkişiye açıklattırılmasını yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını temin için, raporun kendilerine tebliğinden itibaren onbeş günlük (“iki hafta” olarak yasalaşmıştır) süre içinde, mahkemeye itirazda bulunabilirler. Bilirkişiye yöneltilecek olan sorular, tarafların da görüşü alınmak suretiyle somut olarak belirlenecek olursa, rapora itiraz olasılığı da önemli ölçüde azalır ve bu suretle yargılamanın uzamasının da önüne geçilmiş olur. Burada rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük (“iki hafta”) süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır. Dolayısıyla, taraflar, bu süre içerisinde, itirazlarını dile getirmez ise bilirkişi raporu, onlar bakımından kesinleşir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler. Bu durum, zaten Tasarının 100 üncü (yasada 94 üncü) maddesinde yer alan ve kesin sürelerle ilgili genel bir düzenleme öngören kuralın birinci ve üçüncü fıkralarının işlerlik kazanmasının doğal bir sonucudur. Ancak, anılan hâl, mahkemenin, ihtiyaç duyuyorsa, bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında öngörülen yetkilerini kullanmasına, yani bilirkişiden re’sen ek rapor talep etmesine veya inceleme yaptırmak üzere yeni bir bilirkişi atamasına herhangi bir engel oluşturmaz.Maddenin ikinci fıkrasında yer alan düzenleme ile, somut uyuşmazlığı karara bağlayacak mahkemenin, raporda, bir takım eksiklikler veya belirsizlik arz eden noktalar mevcutsa, bunların tamamlattırılmasını yahut açıklığa kavuşturulmasını temin için, bilirkişiden yeni sorular tertip etmek suretiyle, ek rapor alabilmesine imkân sağlanmıştır. Ayrıca, hâkimin, gerekiyorsa raporu veren bilirkişinin sözlü açıklamalarda bulunmak üzere, tayin edilecek oturumda hazır bulunmasını, ondan re’sen isteyebilme yetkisi de hüküm altına alınmıştır.Maddenin son fıkrasında ise mahkemenin ihtiyaç duyması hâlinde, ek rapor isteme seçeneğini tercih etmeden, gerçeğin ortaya çıkarılmasını temin için, yeni görevlendireceği bir bilirkişi aracılığıyla, tekrar bir inceleme yaptırtma yetkisinin bulunduğu hususuna açıkça işaret olunmuştur.” şeklinde belirtilmiştir. HMK.nın 281. madde düzenlemesi ve madde gerekçesinde de belirtildiği üzere tarafların kendilerine tebliğ edilen bilirkişi raporuna karşı 15 günlük süre içerisinde itiraz etmesi gerektiği halde davalı … şirketi tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyanda bulunulmadığı, istinaf sebebi yapılan hususların yargılama aşamasında ileri sürülmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK.nın Tasarruf ilkesi başlıklı 24.maddesinde; “(1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.
(2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.”
Ve Taraflarca getirilme ilkesi başlıklı 25. maddesinde; “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” düzenlemeleri yapılmıştır.
HMK.nın 357. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesinde yapılamayacak işlemler düzenlenmiş, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz hükmü getirilmiştir.
HMK.nın 355.maddesinde ise istinaf incelemesi sırasında kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bu hususun resen gözetilmesi gerekir ise de haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazminatın hesaplanmasında esas alınacak hususlar kamu düzenine ilgili hususlardan olmayıp tarafların itirazı üzerine mevcut delil durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğinden ve yargılama aşamasında bu hususa itiraz edilmemiş olması halinde dikkate alınamayacağından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile kazaya karışan davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını iddia etmiştir. Hükme esas alınan 17.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda kaza yerinin dört yönlü kavşak olduğu, kavşakta dur ve yol ver işaret levhasının bulunmadığı, davalıya sigortalı araç sürücüsünün sağdan gelen araca yol vermemesi nedeniyle %75 oranında kusurlu olduğu, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün ise kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması ve etkili fren tedbiri uygulamaması nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, bilirkişi raporu davacı tarafa tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporu ile belirlenen kusur oranına itiraz edilmemiş ve talep artırım dilekçesi ile davalının %75 kusur oranına isabet eden tazminat miktarına göre dava değeri belirlenmiş mahkemece davacının talebi dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Dava konusu olay haksız fiilin bir türü olan trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olup tazminatın belirlenmesinde esas alınacak hususlar kamu düzeni ile ilgili hususlardan olmayıp tarafların itirazı üzerine mevcut delil durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğinden ve yargılama aşamasında davalı sigortalısı için belirlenen kusur oranına davacı tarafça itiraz edilmemiş olması halinde HMK.’nın 280 ve 281. maddesi ile HMK.nın 357. maddesi gereğince yargılamada ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında dikkate alınamayacağından davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Davalı … şirketi vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Davalı vekili yargılama aşamasında davacının motosiklette yolcu olarak bulunduğunu ve kask takmadığını belirterek tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasını talep etmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Ancak davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin olup olmadığının belirlenmesi için … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 10.01.2019 tarihli raporda, davacının servikal vertebralarda C5-6 ve C6-7 de meydana gelen kırıklar ve sol bacak diz altında meydana gelen kırık nedeniyle ameliyat olduğu, plak ve vida uygulandığı, maluliyetinin, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik ve ekindeki cetvellere göre Santral ve Periferik Sinir Sistemi Hastalıklarına Bağlı Bozukluklar ayakta durabilme, yürüme ve hareket bozukluğu için %20, her iki üst ekstremite bozuklukları için % 20, santral Sinir Sistemi, Periferik Sinir Sistemi ve Spinal Kord ile ilgili bozukluklar için üriner Sistem/Mesane Fonksiyon Bozukluğu nedeniyle %10, Zihinsel, Ruhsal, Davranışsal Bozukluklar için % 25 olduğu, Balthazard formülü uygulandığında % 57 oranında maluliyetinin bulunduğu belirlenmiş, davacının maluliyetinin boyun kırığı ve buna bağlı sinir sistemi arızası ile sol bacak diz altına meydana gelen kırıklar nedeniyle meydana geldiği, kafa travmasına bağlı maluliyetinin bulunmadığı, kaza sırasında kask takmamasının maluliyetine etkisi olmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve yargılama ileri sürülmeyen hususların istinaf sebebi yapılamamasına göre davacı vekili ve davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL.’nın mahsubu ile kalan 26,30-TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 13.910,49-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 3.478,00-TL. nın mahsubu ile kalan 10.432,49-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.
Başkan …

.
Üye …

.

Üye …

.
Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.