Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/783 E. 2022/2099 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/783
KARAR NO : 2022/2099

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2019
NUMARASI : 2017/331 Esas 2019/900 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı ile davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 09.02.2017 tarihinde davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın kırmızı ışıkta geçerek yeşil ışıkta geçen davacıya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarparak davacının yaralanmasına, aracının hasar görmesine neden olduğunu, Ankara 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/34 D.İş sayılı dosyasından yapılan tespitte davacıya ait araçta dava konusu kazaya yönelik KDV dahil 11.795,00-TL hasar, 1.034,00-TL değer kaybı, 630,00-TL araç mahrumiyeti olduğunun tespit edildiğini, davalı … şirketine 05.04.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00-TL manevi tazminatın davalı sürücüden; 5.000,00-TL hasar bedeli, 1.034, 00-TL değer kaybı, 630,00-TL araç mahrumiyeti bedelinin de davalılardan müteselsilen tahsiline, tazminat bedellerine araç sürücüsü açısından kaza tarihinden itibaren, sigorta şirketi açısından ise temerrüt tarihi olan 21/04/2017 tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiş; 11.03.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile hasar bedelini 9.138,00-TL’ye, değer kaybını 178,90-TL’ye, araç mahrumiyeti zararının 630,00-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili; dava konusu kazanın davalı tarafından Emniyet Müdürlüğü’nde yer alan ifadesinde de bildirildiği üzere 09/02/2017 tarihinde saat 14.40 sularında meydana geldiğini, davalının kendisine ait … plakalı aracıyla Batıkent 2416 cadde üzerinden İstanbul yoluna seyir halindeyken 2408 cadde kavşağına geldiğinde kendisine yeşil ışık yanmaya devam ettiği için ışık kontrollü dört kollu kavşağı geçmek üzere yavaşlayarak hareketine devam ettiği esnada karşı yönden gelmekte olan ve davalının sağında kalan tali yola dönmek üzere kırmızı ışıkta beklemekte olan davacıya ait siyah renkli Peugeot marka aracın direk gidecekler için yeşil yandığından dönecekler için kırmızı yanıyor olmasına rağmen sola doğru harekete geçerek birden davalının aracının önüne çıktığını, davalının fren ve sellektör yapıp korna çalarak sağa doğru manevra yapmış olmasına rağmen hızlanarak önüne doğru gelmeye devam eden davacıya ait araç ile çarpıştığını ve her iki aracında davacının halen dikkatsizlikle devam etmekte olduğu ara yola savrulduklarını, davalının aracının sol ön taraftan darbe alması, yan yola savrulmasının da kurtarma manevrası yaptığının ve hızının yavaşladığının ispatı olduğunu, çarpma esnasında davalının yanından ve arkasından gelen diğer araçlarda da davalıya gidiş yönü yeşil yandığından yoldan geçmeye devam ettiklerini, kazanın olduğu esnada davacının yanında hiç kimsenin bulunmadığını, olay mahallinde davalının, davacı yanın ziyarete gittiği baba ve kız dışında hiç kimseyi görmediğini hatta davacının aracının parka çekilmesine davalının eşinin yardım ettiğini, davalıya ait aracın 0 Km olup kaza nedeniyle hasarlı hale geldiğini ve değer kaybına da uğradığını, davalının kusursuz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … şirketine 22/10/2016 – 2017 tarihleri arasında Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olup sorumluluklarının sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, olaydan sonra tutulan Trafik Kazası Tespit Tutanağında ışık ihlali yapan sürücünün belli olmadığı, kazaya karışan iki tarafında diğer tarafın ışık ihlali yaptığını iddia ettiğinin belirtildiğini ve tutanağın sonunda Mahkeme huzurunda iddiasını kanıtlayanın kusursuz diğer tarafın kusurlu olduğunun yazıldığını, davacının haksız ve yanıltıcı şekilde durumu gizlediğini, davaya konu kazada davacıya ait aracın değer kaybı meydana getirmeyecek parçalarının değiştirilmiş/onarılmış olduğunu, iskeletinde ve şasisinde de herhangi bir onarım işleminin olmadığını, kaporta onarımları açısından onarım faturasında aracın değişen parçalarının mini onarım ile giderilebilecek nitelikte basit kaporta onarımları olduğunu ayrıca aracın periyodik bakımının da yapıldığını, aracın ana iskelet ve şasisinde hasar olmaksızın vidalı parçalanma değiştirilmiş/onarılmış olmasının da araçta değer kaybı oluşturacak nitelikte olmadığını davacıya ait araç gibi yıpranmışlık düzeyi fazla olan araçların 2. elde tercih edilme kriterlerinin yeni araçlardan farklı olarak aracın parçalanma, boyasının orijinalliğinden ziyade mekanik aksamının durumu, aracın bakım durumu gibi kriterler olduğunu bu nedenle davacıya ait araçta dava konusu kazanın oluşturduğu zararda dikkate alındığında değer kaybı oluşmasının mümkün olmadığını, davacının kusuru ve gerçek zararı ispatlaması gerektiğini, davalı şirketin yokluğunda ve tek taraflı olarak yapılan tespitin şirket açısından bağlayıcı olmadığını, dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklı tazminat talebine ilişkin olduğu, yapılan yargılamada; kusur ve hasar bilirkişisi tarafından hazırlanan 04/03/2019 tarihli rapora göre, kusur yönünden … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %100 oranında, … plakalı araç sürücüsü davacı …’in kusursuz olduğu, hasar ve sorumluluk yönünden ise, davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasarın olay tarihi itibariyle 9.138,00-TL, değer kaybının aracın 01/06/2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren ZMMS poliçesi Genel Şartları eki hesaplama yöntemine göre 178,90-TL olduğu araç mahrumiyet zararının 630,00-TL olduğu, toplam zararın 9.946,90-TL olduğu belirtilmiş ise de, mahkemenin 16.05.2018 tarihli duruşmasında dinlenen tanık …’in beyanında, olay tarihinde kırmızı ışıkta beklediği sırada önündeki koyu renkli araç yeşil ışık yanmasıyla birlikte hareket ettiğini, bu sırada sol taraftan gelen rengi kırmızı ya da pembe olan aracın kendisine kırmızı yanmasına rağmen durmadığı ve yeşil ışıkta geçen koyu renkli aracın sağ arka kapısına vurduğunu (davacı …’in kullanmış olduğu … plakalı aracın siyah renkli olduğu, davalının kullanmış olduğu … plakalı aracın ise kırmızı renkli olduğu dosyaya kazandırılan evraklardan anlaşılmaktadır), tanık …’in aynı duruşmada alınan beyanında yeşil ışık yandığı esnada siyah renkli aracın hareket ettiği, bu sırada kırmızı ışık yandığı halde duramayan kırmızı renkli aracın siyah araca çarptığını beyan ettiği, mahkemeye sunulan 06.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana geldiği yerdeki trafik ışıklarına ait sinyal kayıtlarının bulunması halinde kusur durumu netleşebileceği beyan edilmesi karşısında mahkemece ilgili kayıtların getirtildiği, bu kayıtlar uyarınca mahkemeye sunulan 24.07.2019 havale tarihli bilirkişi raporu uyarınca kazanın saniyesinin girilmemesi sebebiyle net tespitin yapılamadığının belirtilmesi karşısında, her ne kadar davacı tanıkları tarafından davalı aracın kırmızı ışıkta geçtiği beyan edilmiş ise de, taraflardan hangisinin kırmızı ışıkta geçtiğinin net olarak tespit edilememesi, kazanın oluş şekline göre de sabit olmaması karşısında mahkemece tarafların kusur oranının %50-%50 olarak kabul edildiği, bu kabulden hareketle, mahkemece hükme elverişli bulunan 04.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, hasar miktarı yönünden 5.569,00-TL, değer kaybı yönünden 89,45-TL’nin davalılardan temerrüt tarihleri ve davalı aracın cinsi dikkate alınarak yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, araç mahrumiyeti yönünden 315,00-TL, olayın oluş şekli ve haksız fiilin ağırlığı dikkate alınarak 500,00-TL manevi tazminatın temerrüt tarihi ve davalı aracın cinsi dikkate alınarak yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesi karar vermek gerektiği kanısıyla hasar ve değer kaybı talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile; 5.569,00-TL hasar bedeli, 89,45-TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 5.658,45-TL’nin davalı … yönünden 21/04/2017 tarihinden itibaren davalı … yönünden 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, araç mahrumiyeti ve manevi tazminat talebi yönünden, davanın kısmen kabulü ile; 315,00-TL araç mahrumiyeti 500,00-TL manevi tazminat olmak üzere 815,00-TL’nin 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusunu oluşturan 09.02.2017 tarihinde ışıklı kavşakta gerçekleşen kazada, ışık ihlali yapan sürücünün davacı mı yoksa davalı … mı olduğuna yönelik olarak dosya kapsamında; üç tanık dinlenildiğini, bu tanıklardan ikisinin, açık ve net bir şekilde, ışık ihlali yapan kişinin kırmızı araç olduğunu, davacının sahibi olduğu siyah aracın kendileri ile aynı istikamette gitmesi sebebiyle ışık ihlali yapmadığını ifade ettiğini, davalının tanık olarak dinlenen eşinin ise, kaza anını görmediğini ve olay mahalline kazadan haberdar olması üzerine gittiğini ve tanıkları olay mahallinde görmediğini ifade ettiğini, davalının ışık ihlali yaptığını belirten tanıklar, zaten kendi beyanlarında da araç içinde ve davacı ile aynı yöne seyir hâlinde olduklarını belirttiklerinden, olaydan çok sonra gelen ve olay anını görmeyen davalı eşinin tanıkları görmemesinin olağan olduğunu, bu itibarla, dosya kapsamında bilgilerine başvurulan iki tanığın net olarak ışık ihlali yapan sürücünün kırmızı araç sürücüsü davalı olduğunu belirtmelerine rağmen, bu tanık beyanlarına neden itibar edilmediği gerekçesine yer verilmeksizin, mahkeme tarafından “ışık ihlali yapanın tespit edilemediğinden” bahisle kusurun %50 ‘şer olarak belirlenmesi suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğunu,
Kusur tespitine yönelik mahkemece alınan 04.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda da, yukarıda belirtilen tanık beyanlarına ayrıntılı olarak yer verilmek suretiyle dava konusu kazada davacının kusursuz, davalının ise %100 kusurlu olduğunun belirtildiğini, bu rapora rağmen mahkemece ışık diyagramları baz alınarak rapor tanzim edilmesi şeklindeki ara karar uyarınca tanzim edilen 06.06.2019 tarihli bilirkişi ek raporu ile 24.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda da, “kaza saati dakika ve saniye bazlı net olmadığından sinyal diyagramına göre ışık ihlali yapanın tespit edilemeyeceğinin” belirtildiğini, bu itibarla tanık beyanları ve bu tanık beyanları doğrultusunda alınmış, davacının kusursuz davalının ise ışık ihlali yapması sebebiyle %100 kusurlu olduğu 04.03.2019 tarihli bilirkişi raporu dosyada dururken, ışık ihlali yapanın tespit edilemediğinden bahisle kusurun %50’şer olarak belirlenmesi suretiyle kurulmuş hüküm hatalı olduğunu, belirtilenler doğrultusunda dava konusu kazada ışık ihlali yapanın davalı olması sebebiyle 04.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda olduğu gibi davacının kusursuz, davalının ise %100 kusurlu olduğundan; 11.03.2019 tarihli ıslah dilekçesindeki talepleri gibi 9.138-TL araçta meydana gelen hasar, 178,90-TL araç değer kaybı, 630-TL araç mahrumiyet zararının, davalılardan Gonca açısından kaza tarihi olan 09.02.2017 tarihinden itibaren, sigorta şirketi açısından ise temerrüt tarihi olan 21.04.2017 tarihinden itibaren (temerrüt belgeleri dava dilekçesi ile sunulmuştu) işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak (sigorta şirketi sadece hasar zararı ve araç değer kaybından sorumlu olmak üzere) davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken; maddi tazminata yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuken doğru olmadığını, dava konusu kazada davacının ambulans ile götürüldüğü, Yenimahalle Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporu ile Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 14.02.2017 tarih ve 2017/3180 sayılı raporunda belirtilen şekilde yaralandığı, acı ve ızdırap yaşadığı dosya kapsamı ile açık olup talep gibi 3.000-TL’lik manevi tazminat talebinin kabulü gerekirken 500,00-TL gibi son derece düşük, alım gücü sayılamayacak ve manevi tatmin olarak değerlendirilemeyecek düzeyde belirlenmiş manevi tazminatın da hukuken hatalı olduğunu,
Mahkeme kararının maddi tazminata yönelik olarak kısmen kabul şeklinde kurduğu hüküm sonrasında, iki davalı vekili için, ayrı ayrı 2.725-TL olmak üzere toplam 5.450-TL avukatlık ücretine hükmetmesinin; Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi Genel Tebliğinin 3/2 nci maddesinde yer alan “birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek avukatlık ücretine hükmolunur” hükmüne aykırı olduğunu, manevi tazminata yönelik olarak 500-TL’lik kısmen kabul şeklinde kurduğu hüküm sonrasında, davalı … vekili lehine 2.500-TL vekalet ücretine hükmetmesinin; Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi Genel Tebliğinin 10/2 nci maddesinde yer alan “Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmüne aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alındığı kabul edilen bilirkişi raporuna aykırı olarak karar verildiğini, hiçbir şekilde zararın, kusurun ve şirketin tazmin yükümlülüğünün mevcudiyetini kabul manasına gelmemek kaydı ile, mahkemece, kusur durumunun net olarak tespit edilemediğinden bahisle Yargıtay içtihatlarına uygun olarak isabetli biçimde, taraflara %50-%50 kusur atfına gidildiğini, devamında ise, 04/03/2019 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmesine karşın, bu rapordaki tutarlar %100 kusur üzerinden hesaplanmış olmasına rağmen kusur tenzili yapılmaksızın farklı tutarlara hükmedildiğini, 04/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, isabetli olarak, hükümle de aynı doğrultuda, öncelikle … Sigorta A.Ş.’nin araç mahrumiyet bedelinden sorumlu olmadığı belirtilmiş, devamında ise 9.138,00-TL hasar bedeli, 178,90-TL değer kaybı tazminatı hesaplandığını, bu noktadan sonra yapılması gereken hükme esas alındığı belirtilen yukarıdaki tutarları içeren bilirkişi raporu üzerinden, %50 kusur tenzili yapıldıktan sonra, 4.569‬,00-TL hasar bedeli, 89,45-TL değer kaybı tazminatına hükmedilmesi olup mahkeme tarafından ise hatalı olarak 5.569,00-TL hasar bedeline hükmedildiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme tarafından hatalı tutar üzerinden fahiş biçimde tesis edilen hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece, delil listesinde yer alan ve toplanmasını talep ettikleri delillerin toplanmadığını, kazayı gördüğünü iddia eden edinilmiş tanıkların olay anında nerede bulunduğunun ispatı için HST kayıtlarını celp edilmesi isteminin haksız ve yersiz olarak reddettiğini, kusurun belirlenmesi açısından dinlenen … ve …’in, davacı yanın tanıdıkları olup olay mahallinde bulunmadıklarını, mahkeme tarafından HST kayıtları celp edilmediğinden, davacı tanıklarının ifadelerine itibar edilerek kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının, gerek emniyetteki ifadesinde, gerekse aşamalardaki ifade ve beyanlarında; 09.02.2017 tarihinde saat 14:40 sularında meydana gelen kazanın nasıl meydana geldiğini açıklıkla anlattığını, davalının kendisine ait … plakalı aracıyla Batıkent 2416 cadde (Şehit Muhammed Safitürk Caddesi) üzerinden İstanbul yoluna seyir halindeyken, 2406 cadde kavşağına geldiğinde, kendisine yeşil ışık yanmaya devam ettiği için ışık kontrollü dört kollu kavşağı geçmek üzere yavaşlayarak hareketine devam ederken, bu esnada karşı yönden gelmekte olan ve davalının sağında kalan tali yola dönmek üzere kırmızı ışıkta beklemekte olan siyah renkli … marka aracın, direk gidecekler için yeşil yandığında, dönecekler için halen kırmızı yanıyor olmasına rağmen, sola doğru harekete geçerek birden davalının önüne çıktığını, davalı, fren ve sellektör yapıp, korna çalarak sağa doğru manevra yapmışsa da, hızlanarak önüne doğru gelmeye devam eden davacıya ait araç ile çarpıştığını ve her iki aracın davacının halen dikkatsizlikle devam etmekte olduğu ara yola savrulduğunu, davalının aracının sol ön taraftan darbe alması ve yan yola savrulmasının da kurtarma manevrası yaptığının ve hızının yavaşlığının ispatı olduğunu, çarpma esnasında, davalının yanından ve arkasından gelen diğer araçlarda da davalıya gidiş yönü yeşil yandığından, yoldan geçmeye devam ettiğini, davalının kazadan sonra, önce arka koltukta oturan çocuklarının iyi olduğunu kontrol edip, aşağıya indiğini ve davacıya, “Sen ne yaptın, sana kırmızı yanıyordu, görmedin mi, önüme çıktın.” dediğinde davacı kendisinin yeşilde geçtiğini iddia ettiğini, bunun üzerine davalı tekrar geldiği yöne bakarak “Bak benim yönüme şuan kırmızı yandı daha yeni durmaya başladı araçlar, görmüyor musun, yani ben geçerken yeşil yanıyordu” diye seslenerek araçları gösterdiğinde ise, davacı yanın, “Bırak şimdi ışığı falan, zaten iyi değilim” dediğini, davalının davacı yanın yaralandığını söylemesi üzerine, kazanın meydana gelişi ile ilgili konuşmayı bir yana bırakıp, davacıya su içirerek hemen ambulans çağırdığını ve eşine de telefon ederek kaza yaptığını bildirdiğini, o esnaya kadar kaza yapan taraflara yardımcı olan kimse bulunmadığını, davalının eşinin, kaza mahalline derhal ulaştığını, çocukları eve götürdüğünü ve hatta davacı yanın aracının da otoparka çekilmesine yardım ettiğini, davalının kazanın akabinde, davacı yandan, kaza mahalline çok yakın ortalama 200 metre uzaklıkta ikamet eden bir tanıdığına ziyarete gittiğini öğrendiğini, bu şahıslar da davacının bilgi vermesi üzerine kaza mahalline geldiğini ve davacının arkadaşının ambulans ile hastaneye giderken eşlik ettiğini, mahkemede tanık olarak dinlenen şahısların, davacı yana hastaneye giderken eşlik eden şahıslar olmadığını, tarafların karıştığı kaza olayından sonra olay mahallinde duran kazayı gören ve taraflara yardımcı olan hiç kimse olmadığını, olaydan sonra, davacının arkadaşının babasının da araçların başında davalı ile birlikte polisi beklemek üzere kaldığını, bu şahısların, davacı yan tarafından yerel mahkemede tanık olarak dinletilmediğini, kazanın olduğu esnada, davacının yanında, dava dilekçesinde iddia edildiği üzere hiç kimse olmadığından, davacının arkadaşının babasının ricasıyla, aracın bile davalının eşi tarafından otoparka çekildiğini, mahkemece, tanıklarının kazayı gördüğü kabul edilerek, davalı aleyhine hüküm tesis edilmiş ise dinlenen tanıkların, olay mahallinde hiç bulunmadığını, bu hususun tespiti için toplanmasını talep ettikleri delillerin, yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını ve gerekçesiz olarak reddedildiğini, mahkemece, davacı yan lehine manevi tazminata hükmedilmiş ise de dava konusu olay nedeniyle, davacı yanın “basit tıbbi müdahale” gerektirecek nitelikte dahi yaralanmadığı, hastane tarafından düzenlenen kayıtlarla ortaya çıktığından, Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, dava konusu kaza nedeniyle yaralanmayan, herhangi bir bedeni zarara da uğramayan davacı yan lehine – üstüne üstlük davalının beyanına göre kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olmasına rağmen – manevi tazminata hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı ve davalılar vekillerinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan manevi tazminat ile araç hasarı, değer kaybı ve araç mahrumiyeti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu trafik kazası nedeniyle kusursuz olan ve yaralanan aynı zamanda aracı hasar gören davacı için karşı araç sürücüsü, maliki ve aracı sigorta eden sigorta şirketinden araç hasarı ve değer kaybı ;işleten sürücüden araç mahrumiyeti ve manevi tazminat talep etmiş olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili kusur oranı, faiz türü, manevi tazminatın düşük takdir edilmesi ve davalılar yararına hüküm altına alınan vekalet ücretlerine; davalı sürücü/işleten vekili kusur oranına, hasar miktarına ve manevi tazminat miktarına, davalı … vekili de hasar yönünden kusur indirimi yapılmamış olmasına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
Mahkemece davacı ve davalının yeşil ışıkta geçtiğini iddia etmesine rağmen kaza tespit tutanağında kaza saatinin saniye olarak yazılı olmadığı, tarafların kaza saatini saniye bazında bildiremediği, kaza yeri ışıklı kavşağa ait sinyalizasyon bilgilerine göre kaza saati saniye bazında belirtilmediğinden kimin kırmızı ışık ihlalini yaptığının tespit edilemediği, bu durumda davacının %50, davalının %50 kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Hükme esas bilirkişi raporunda davacının aracında meydana gelen hasar miktarı 9.138,00-TL, değer kaybı 178,90-TL 7 günlük araç mahrumiyeti de 630,00-TL olarak belirlendiğinden davalılar sürücü /işleten ve sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsü davalının kusuru oranında olduğu gözetilerek sigortalının %50 kusur oranına isabet eden 4.569,00-TL hasar 89,45-TL değer kaybı yönünden davalı … şirketinin ve davalı …’ın; 315,00-TL araç mahrumiyeti yönünden davalı …’ın sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken davalıların 5.569,00-TL hasar miktarı ile sorumlu tutulması doğru görülmediğinden davalılar … ve sigorta şirketi vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
09.02.2017 saat 13.40 da meydana gelen kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında dört yönlü ışık kontrollü kavşakta sürücüler … ve …’ın her ikisinin de yeşil ışıkta kavşağa girdiğini belirttiğinden iddiasını mahkeme huzurunda ispatlayan sürücünün kusursuz olduğu belirtilerek kusur tespitinin yapılmadığı, adı geçen her iki sürücünün, hazırlık soruşturmasında yeşil ışıkta geçtiklerini ifade ettikleri ve tanık konusunda isim bildirmedikleri, yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından …’in kaza saati ile araç plakası bildirmeden olay tarihinde kırmızı ışıkta beklerken yeşil ışığın yanması üzerine önündeki koyu renkli aracın hareket ettiğini, bu sırada soldan gelen kırmızı veya pembe renkli aracın kırmızı ışıkta geçerek yeşil ışıkta geçen aracın sağ arka kapısına vurduğunu, araçların kime ait olduğunu bilmediğini; tanık … de olay tarihinde kırmızı ışıkta beklerken yeşil ışığın yanması ile önünde aynı yönde giden siyah aracın hareket ettiğini bu sırada kendisine kırmızı ışık yanan ancak durmayarak gelen kırmızı aracın siyah araca çarptığını, aracın döndüğünü huzurdaki davalıyı hatırlamadığını, araç plakalarını hatırlamadığını beyan etmiştir. Davacı tanıklarının davalı sürücüyü duruşmada görmelerine rağmen hatırlamamaları, araç plakaları konusunda ve araç rengi konusunda net beyanlarının olmaması, hazırlık beyanında davacı tarafından tanıkları olduğu konusunda beyanda bulunmaması, yine kaza saati konusunda net bilgi vermemeleri gibi maddi ve hukuki olgular değerlendirildiğinde tanık beyanlarının hükme esas alınmamasında biri isabetsizlik görülmemiştir.
Kazanın meydana geldiği kavşağa ilişkin sinyalizasyon bilgileri istenmiş makine mühendisi ve elektrik elektronik mühendisi bilirkişiden alınan 29.07.2019 tarihli raporda davacı (13.40) ve davalı sürücünün (14.40) kaza saatine ilişkin beyanlarının farklı olduğu, kaza tespit tutanağındaki kaza saati 13.40 olup saniyenin yer almadığı sinyalizasyon sistemine göre davalı için 13.40:40 – 13.40:50 arası yeşil, 13.40:51 – 13.40:53 arası sarı, 13.40:54 – 13.40:59 arası kırmızı ışık; davacı için 13.40:40 – 13.40:52 arası kırmızı, 13.40:53 – 13.40:54 arası kırmızı –sarı ;13.40;55 – 13.40:59 arası yeşil ışık yandığı, kaza saatinin saniye olarak belli olmaması nedeniyle yeşil ışıkta kimin kırmızı ışıkta kimin geçtiğinin belirlenmeyeceği tespit edilmiş olup mahkemece Yargıtay uygulamalarına uygun olarak taraflardan hangisinin kırmızı ışıkta geçtiğinin net olarak tespit edilememesi, kazanın oluş şekline göre de sabit olmaması karşısında tarafların kusur oranının %50-%50 olarak kabul edilmiş olup mahkemenin kabul şekli dosya içeriği ve mevcut delil durumuna oluşa uygun olduğundan ve davalıya ait araç özel araç olduğundan yasal faiz uygulanması doğru görüldüğünden davacı vekilinin kusura ve faiz türüne, davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili hükmedilen manevi tazminatın düşük; davalı … vekili yüksek olduğuna ilişkin itiraz etmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde özellikle oluşa uygun olarak belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, olayda davacının (%50) davalı sürücünün tali (%50) kusurlu bulunmasına, davacının kaza tarihindeki yaşı, yaralanma durumu (Ankara ATK’nun 14.02.2017 tarihli raporunda davacının dava konusu kaza nedeniyle sağ hemitoraks orta arka zonda hassasiyet), tarafların SED, manevi tazminatın amacı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, davacının yaralanması sebebiyle maruz kaldığı acı, ağrı, üzüntü, elem, ıstırap, keder, sıkıntı, manevi çöküntü, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve 22.06.1966 tarih, 1966/ 7 Esas – 7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde davacı için yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun bulunmasına ve mahkemenin gerekçesine göre davacı ve davalı … vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. AAÜT’nin 3/2 maddesi “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek avukatlık ücretine hükmolunur” hükmünü; manevi tazminatta vekalet ücretine ilişkin 10/2 maddesi de “Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmünü içermektedir.
Somut olayda mahkemece maddi tazminata yönelik olarak kısmen kabul kararıyla birlikte iki davalı vekili için, ayrı ayrı 2.725,00-TL olmak üzere toplam 5.450,00-TL avukatlık ücretine; manevi tazminata yönelik olarak da davacı yararına hükmedilen 500,00-TL’lik manevi tazminata karşılık davacı yararına 500,00-TL, davalı … lehine 2.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olup, gerek maddi gerekse manevi tazminat yönünden davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretleri yukarıdaki yasal düzenlemelere aykırı olup davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.10.2019 tarih ve 2017/331 Esas, 2019/900 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Hasar ve değer kaybı talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; 4.569,00-TL hasar bedeli, 89,45-TL değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 4.658,45-TL’nin davalı … yönünden 21/04/2017 tarihinden itibaren davalı … yönünden 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Araç mahrumiyeti ve manevi tazminat talebi yönünden, davanın KISMEN KABULÜ ile; 315,00-TL araç mahrumiyeti 500,00-TL manevi tazminat olmak üzere 815,00-TL’nin 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Tespit için yapılan masrafların yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı (maddi ve manevi tazminat yönünden toplam) 373,89-TL olduğundan peşin alınan 103,74-TL harcın mahsubu ile bakiye 270.15 -TL harcın 229,92-TL’sinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, geri kalan 40,23-TL’nin ise davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı maddi tazminat yönünden duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı manevi tazminat yönünden duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 500,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat yönünden davalılar … ve … Sigorta A.Ş. duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesi gereğince kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
8-Davalı … manevi tazminat yönünden duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince kabul ve red oranına göre hesaplanan 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 139,74-TL harç toplamı ve 1.426,40-TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti ve 350,00-TL tespit masrafı olmak üzere toplam 1.916,14-TL yargılama giderinin red kabul oranına göre hesaplanan 901,74-TL’den 113,53-TL’sinin …’dan, geri kalan 788,21-TL’sinin davalılardan müşterek müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar harcı, davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar harcı, davalı …. tarafından peşin olarak yatırılan 110,53-TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde yatırdıkları oranda adı geçen davacı ve davalılara iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan toplam 46,75-TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı tarafa verilmesine,
3-Davalı …. tarafından yapılan toplam 32,50-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
4-Davalı … tarafından yapılan toplam 2,75-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
5-İstinaf başvuru harçları peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, harç ikmali ve iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 27.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …


Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.