Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/773 E. 2022/2022 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/773 – 2022/2022
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/773
KARAR NO : 2022/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2017/620 Esas 2019/1106 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 31.10.2014 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın yaya geçidinden karşıya geçmekte olan davacı yaya …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kaza tutanağına göre araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek HMK 107/1-2 maddesi gereğince 50,00-TL geçici iş göremezlik, 50,00-TL daimi iş göremezlik tazminatının avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 232.239,00-TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davadan önce davalı şirkete müracaat edilmediğini, herhangi bir hasar dosyası açılmadığını, davalı şirket tarafından aktüerya hesabı yapıldığını ve 06.01.2016 tarihinde 35.761,00-TL ödeme yapıldığını, şirketin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini davacının bakiye zararının olmadığını, davalını ibra edildiğini, davacı yayanın kusurlu olduğunu, Adli Tıp Kurumundan kusur ve maluliyet raporu alınmasını, geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan raporda davacının yaralanması nedeniyle %17 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, tıbbi iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği. davalıya sigortalı araç sürücüsü …’nun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 74. Maddesi bendi hükümlerine aykırı davranışı nedeniyle, dikkatsiz ve tedbirsiz davranmasından dolayı, %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’in ise kural ihlali görülmediğinden kusursuz olduğu, davacı …’ın geçici iş göremezlik tazminat bedelinin 11.045,11-TL, sürekli iş göremezlik tazminatının ise 340.680,93-TL olduğu, ancak kaza tarihinde ZMSS poliçesi ölüm ve sakatlanma teminat limit tutarının 268.000,00-TL olması sebebiyle davacının talep edebileceği tazminat tutarının bakiye poliçe teminat limit tutarı ile (268.000,00-TL -35.761,00-TL) = 232.239,00-TL ile sınırlı olduğu, davacının gerçek zararının poliçe teminat limiti üzerinde kalması sebebiyle sigorta şirketi tarafından yapılan kısmi ödeme yasal faizle güncellenmeksizin poliçe teminat limitinden indirilerek hesaplandığı gerekçesi ile davanın kabulü ile, 232.239,00-TL maddi tazminatın 06.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Tazminata esas ücretin hukuka aykırı şekilde fahiş ve farazi hesaplandığını, Karaman il Müftülüğü’nün 10.11.2017 tarihli yazısı esas alınarak İmam Hatip Lisesi mezunu kuran kursu öğreticisinin 2017 yılı itibariyle aylık kazancının 2.876,00 TL olduğu gerekçesi ile davacının aylık geliri asgari ücretin 1,98 katı olarak kabul edildiğini, davacının salt İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu gerekçesi ile bu denli bir farazi hesap yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının mezun olduktan ne kadar süre sonra iş bulabileceği, mezun olduktan sonra neden doğrudan kuran öğreticisi olarak çalışacağının düşünüldüğü, kadroya girmenin şartları, KPSS puanı gerekip gerekmediği, kaç kadro açıldığı, kaç yılda bir kadro açıldığı gibi hususların hiçbiri irdelenmeksizin faraziyeye göre hareket edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bakiye ömür hesaplanırken kaza tarihi değil rapor tarihindeki yaşın esas alınması gerektiğini, hükme esas alınan raporda olay tarihindeki yaşı esas alınıp yapılması gerekenin rapor tarihinde davacı halen hayatta olduğundan bilinen dönem bakımından mükerrerlik olmaması için davacının rapor tarihindeki yaşı esas alınarak bakiye ömrün tespit edilmesi gerektiğini, davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek tenzil edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın yaya geçidinden karşıya geçmekte olan davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
1-Dava konusu olay tarihinde davacının imam hatip lisesinde öğrenci olduğu belirtilmiş, sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunda ise davacının lise öğrencisi olduğu herhangi bir işte çalışmadığı belirlenmiştir. Davacının gelirinin belirlenmesi için Karaman İl Müftülüğüne yazılan yazıya verilen 10.11.2017 tarihli cevapta Karaman ilinde imam hatip lisesi mezunu olup kuran kurslarında çalışan bir kişinin aylık gelirinin 2.786,17-TL olduğu belirtilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda Karaman Müftülüğü tarafından bildirilen gelir 2017 yılı asgari ücrete oranlanarak 1.98 katı olduğu kabul edilmiş ve kaza tarihi olan 31.10.2014 yılından itibaren asgari ücretin 1.98 katı gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Davacının yaralanması nedeniyle meydana gelen geçici ve sürekli işgöremezlik zararının hesaplanması için davacının gerçek gelirinin net olarak belirlenmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının olay tarihinde öğrenci olduğunun belirtilmesine rağmen olay tarihinden itibaren asgari ücretin 1.98 katı gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılmış olması doğru değildir.
Mahkemece öncelikle davacının olay tarihinde öğrenci olduğu belirtildiğine göre mezuniyet tarihinin belirlenmesi için öğrenim gördüğü okuldan mezuniyet tarihinin sorulması, mezun olduğunda mesleğine göre emsal gelir araştırması yapılması, ilgili kamu kurumları ile meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirin ne kadar olduğu, mesleğine göre yılın tamamında çalışıp çalışamayacağı gibi hususların sorulması ve buna göre mezuniyet tarihinden itibaren iş bulma süresi gözetilerek iş bulabileceği tarihe kadar asgari ücret üzerinden, çalışmaya başlayacağı tarihten itibaren ise geliri üzerinden hesaplama yapılması, ayrıca rapor tarihine kadar çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, SGK kayıtlarının istenmesi, SGK kaydının bulunması halinde gelirinin çalıştığı işyerlerinden sorularak gerçek gelirinin belirlenmesi ve buna göre tazminatın hesaplanması gerekirken hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce davacı tarafından yapılan başvuru üzerine 06.01.2016 tarihinde 35.761,00 TL ödeme yapıldığı belirtilmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitinden mahsup edilerek kalan miktara göre hüküm kurulmuş ise de bu şekilde yapılan hesaplama Yargıtay uygulamalarına uygun değildir. Öncelikle davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemeye ilişkin belgeler getirilerek asıl alacağa ilişkin yapılan ödeme miktarının belirlenmesi ve ödenen miktar yasal faizi ile güncellenerek hesaplanan zarar miktarından mahsup edilerek tazminatın belirlenmesi, sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktarın tespiti için sigorta şirketi tarafından yapılan asıl alacağa ilişkin ödemenin poliçe limitinden mahsubu ile kalan miktardan davalının sorumlu olduğu gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 19. İcra Dairesinin 2020/821 sayılı dosyasına yatırılan 394.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.