Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/72 E. 2022/1611 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/72
KARAR NO : 2022/1611

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI : 2018/567 Esas 2019/762 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı … vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 25/11/2015 tarihinde davalı …’in kullandığı, diğer davalı …’e ait ve davalı … şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalı aracın sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu yaya kaldırımında bulunan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, söz konusu yaralama nedeniyle davacının iş gücü kaybına uğradığını belirterek, çalışma gücü kaybı zararı için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren avans faiziyle tüm davalılardan müteselsilen, yine kaza nedeniyle uğradığı manevi zararı için 25.000,00 TL’nin davalılar … ve …’den kaza tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 21.000,00 TL olarak arttırmıştır.
Davalı … ve … cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının kalıcı işgöremezlik tazminatı talebinin reddine, geçici işgücü kaybı tazminatı talebinin kısmen kabulü ile; 7.455,42 TL’nin davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 21/09/2017’den diğer davalılardan ise kaza tarihi olan 25/11/2015’den itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla isteminin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL’nin davalı … ve …’den kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine fazla isteminin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili ile davalı … vekili, davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, geçici işgöremezlik tazminatı hesabında 6 aylık sürenin esas alınamayacağını, tazminat miktarının 1 yıllık süre üzerinden tayin edilmesi gerektiğini, tazminat hesabında davacının asgari ücret kazandığının kabul görmesinin hatalı olduğunu, davacının aylık gelirinin 3,500,00 TL’nin üzerinde olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, haksız fiillerde temerrüt tarihinin kaza tarihi olması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; başvuru şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararında temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin yerinde olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının sigorta şirketi teminatı kapsamında olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; kusur durumunun yanlış belirlendiğini, davacının kalıcı maluliyeti bulunmadığını, geçici işgöremezliğinin de kabul edilemeyeceğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca,25.11.2015 tarihinde sürücü …’in …’e ait araçla seyri sırasında direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi neticesi yaya kaldırımına çıkarak kaldırımda bulunan davacıya çarpmasıyla kazanın meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’in tam kusurlu, yayanın kusursuz olduğunun belirlendiği, yayaya çarpan aracın davalı … tarafından kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesinin tanzim edilmiş olduğu, mahkemece kusur bilirkişisinden alınan rapor uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun belirlendiği, Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/224 esas nolu dosyasında yapılan yargılamada Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan rapora göre; sürücünün tam kusuru ile kazanın meydana geldiği kabul edilerek sürücünün cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan raporda; davacının sağ pubik ramus süperiorunda deplase fraktüre bağlı yaralanmadan dolayı vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği ve 6 ay süreyle işgöremezlik halinde kaldığının belirlendiği, aktüer bilirkişiden alınan rapor uyarınca davacının geçici işgücü zararının asgari ücret üzerinden hesaplandığında 7.455,42 TL olduğu, aylık gelirinin 3.500,00 TL olduğunun kabulu halinde ise 21.000,00 TL olduğunun belirlendiği, mahkemece anılan raporun davacının asgari ücret üzerinden gelir elde ettiği kabulüyle yapılan hesaplamanın esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
Hükme esas alınan maluliyet raporunun ve aktüer bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmasına, her ne kadar davacının sosyal ekonomik durum araştırma raporunda müzisyen olduğu ve aylık gelirinin 3.500 TL olduğu belirtilmiş ise de davacının bu durumu ispat eder resmi bir belge ibraz edemediği, nitekim dosya içinde bulunan SGK Hizmet Dökümünden en son çalışmasının 2012 yılına ait olduğunun belirlendiği, bu durum karşısında mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının gelirinin asgari ücret olduğunun kabulüyle hesap yapılmasında ve bu hesabın hükme esas alınmasında, ATK raporu uyarınca davacının geçici işgöremezlik süresinin 6 ay olarak belirlenmesi karşısında bu süre üzerinden geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, 6098 TBK’nun 56/1. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kazada davacının kusursuz, davalı sürücünün tam kusurlu bulunması ve davacının sağ pubik ramus süperiorunda deplase fraktüre bağlı yaralanmadan dolayı vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği ve 6 ay süreyle işgöremezlik halinde kaldığının belirlenmesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının kazada yaralanması nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalılar … ve … vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde;
Olaya ilişkin kaza tespit tutanağı, mahkemece alınan kusur raporu ve ceza yargılamasında alınan ATK kusur raporu gözetildiğinde davalı sürücünün olayda tam kusurlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde davacı yayanın bir kusuru bulunmadığının belirlenmesine, hükme esas alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında alınan rapor ve olayın oluşu ile uyumlu bulunmasına, olayda davalı lehine hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirir bir hal bulunmamasına, hükme esas alınan maluliyet raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmasına, hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin olarak 6098 TBK’nun 56/1. maddesi hükmüne göre “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kazada davacının kusursuz, davalı sürücünün tam kusurlu bulunması ve davacının sağ pubik ramus süperiorunda deplase fraktüre bağlı yaralanmadan dolayı vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği ve 6 ay süreyle işgöremezlik halinde kaldığının belirlenmesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının kazada yaralanması nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre davalılar … ve … vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı …Ş. vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesinde;
Davalı vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş; “Zarar görenin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, Sigorta Tahkim Komisyonu’na da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı … hakkında ZMMS kapsamında açılan davada, davalıya başvuru sonrasında dava açtığı anlaşılmış olmasına göre, davalı … vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yine geçici işgöremezlik tazminatı sigorta poliçesi teminatı kapsamında değerlendirilmekle davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde bulunmamıştır.
Bununla birlikte, 26/04/2016 tarihinde 2918 sayılı Yasanın 99. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen “Sigortacılar, hak sahibinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi gereğince, sigortanın temerrüdü için Genel Şartlarda belirtilen belgeler ile sigorta şirketine müracaat zorunludur. Davacının eksik evrak ile müracaat etmesi halinde davalının temerrüdü gerçekleşmeyeceğinden davacı ancak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilir.
Somut olayda davacı yaralanması nedeniyle talep ettiği tazminat hesabına esas maluliyet raporu olmadan sigorta şirketi davalıya eksik evrak ile müracaat ettiğinden, davadan önce davalının temerrüdü gerçekleşmemiştir. Bu durumda davalının temerrüdü açılan dava ile gerçekleştiğinden, davacı lehine hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, 21/09/2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı …Ş.’nin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin istinaf talebinin HMK 353-1/b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin reddi ile, davacı lehine hükmedilen tazminata işleyecek faizin başlangıcına yönelik istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmamasına göre HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının istinaf eden davalı … yönünden kaldırılmasına, mahkemece davacı lehine davalı … aleyhine hükmedilen tazminatın faiz başlangıcının “26/07/2018 dava tarihi” olarak düzeltilerek, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353-1/b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davalı …Ş. vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 19/09/2019 tarih, 2018/567 Esas – 2019/762 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davacının tüm davalılar aleyhinde açtığı 10,00 TL yönündeki kalıcı iş gücü kaybı tazminatı talebinin reddine,
2-Davacının geçiçi işgücü tazminatı kaybı talebinin kısmen kabulü ile; 7.455,42 TL’nin davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 26/07/2018 dava tarihinden, diğer davalılardan ise kaza tarihi olan 25/11/2015’den itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla isteminin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL’nin davalı … ve …’den kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine fazla isteminin reddine,
Alınması gerekli 1.533,93 TL harçtan mahkeme veznesine peşin yatırılan 88,21-TL ile ıslahla alınan 69,00 TL toplamı 157,21 TL’nin mahsubu ile kalan 1.376,72 TL harcın (Davalı … 352,07 TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalılardan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan 1.701,80 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren % 48,81’i olan 830,65 TL (davalı … 294,79-TL’sinden sorumlu olmak üzere) ile 35,90 TL başvurma ve 157,21 TL peşin harç toplamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup maddi tazminat yönünden 2.725,00 TL, vekâlet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup manevi tazminat yönünden 2.725,00 TL, vekâlet ücretinin davalılar … ve …’ten müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalı …Ş. davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, maddi tazminat yönünden 2.725,00 TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
III-İstinaf eden davacı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
IV-İstinaf eden davalılar … ve … tarafından yatırılması gereken 1.533,92 TL istinaf karar harcından peşin alınan 383,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.150,44 TL harcın bu davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
V-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
VI-Davalı …Ş. tarafından istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
VII-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar … ve … ile davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
VIII-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIIII-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.