Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/715 E. 2022/2067 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2020/715 Esas – 2022/2067 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/715
KARAR NO : 2022/2067

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2019
NUMARASI : 2016/447 Esas 2019/1186 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 11.12.2013 tarihinde, davacı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı davalıya ait … plakalı aracın … plakalı araca çarptığını, davacı sigorta şirketinin kaza sonucu zarar gören araç için 15.000,00 TL araç bedeli ile kazada vefat eden karşı araç sürücünün mirasçılarına 15.533,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini, dava konusu kazanın sigortalı araç sürücüsünün 1,98 promil alkollü olması nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olmasından kaynaklandığını, davacı sigorta şirketinin KTK’nın 95. maddesi ve ZMMS genel şartlarının 4/D maddesi gereğince sigortalısına rücu şartlarının gerçekleştiğini, davalının hasar bedeline mahsuben 2500 TL ödeme yaptığını belirterek kalan 28.033,00 TL’nin ödeme tarihlerinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamış, savunma yapılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; Çeşme Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/699 E. Sayılı dosyasında sigortalı araç sürücüsü …’ın alkolün etkisi altına iken araç kullanarak ölümlü ve maddi hasarlı kazaya neden olduğu, bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu işlediği, olay sırasında asli kusurlu olduğu gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince onandığı ve kararın 24.12.2015 tarihine kesinleştiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacıya sigortalı araç sürücüsünün % 85 diğer araç sürücüsünün % 15 oranında kusurunun bulunduğu, kesinleşen ceza dosyasında dava konusu kazada sigortalı araç sürücünün kusurunun alkollü olmasına bağlandığı ve bu tespitin bağlayıcı olduğu, bu nedenle kazanın münhasıran alkolü etkisi ile meydana gelip gelmediği hususunda nörolog bilirkişiden rapor alınmasına gerek görülmediği, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazadaki kusur oranının % 85 olup bu kusurunun kesinleşen ceza mahkemesi kararı gereğince alkollü olmasından kaynaklandığı ve bu suretle münhasıran alkolün etkisi ile kazaya sebebiyet verdiğinin kabulü gerektiğinden davacının sigortalısı davalıya rücu şartlarının gerçekleştiği, gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 25.783,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafın kazanın münhasıran alkol etkisiyle meydana geldiğini ispatlayamadığını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2016/16879 K: 2017/11976 K.T.: 21.12.2017, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2014/24543 K: 2015/3456 K.T.: 26.02.2015, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2014/17677 K: 2017/1206 K.T.: 09.02.2017 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; 2918 sayılı KTK’nın 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğunun ifade edildiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğunun açıklandığını, kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesinin benimsenmekte olduğunu, Çeşme Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/699 esasında açılan kamu davasında, sigortalı araç sürücüsü …’ın alkolün etkisi altına iken araç kullanarak ölümlü ve maddi hasarlı kazaya neden olduğunun tespit edildiğinden bahisle bu tespitin değerlendirmeye esas alındığının belirtildiğini, ancak, ilk derece mahkemesince alınan kusur raporunda ise kazanın davalıya ait araç sürücüsünün salt/münhasıran alkol etkisindeyken meydana gelmediği, kazanın aynı zamanda diğer sürücünün de kusuru sebebiyle meydana geldiğinin tespit edildiğini, sigorta şirketinin rücu etme hakkı bulunmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısından rücuan tahsili talebinde bulunmuştur.
2918 sayılı KTK’nun 95. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Dava konusu kaza 11.12.2013 tarihinde meydana gelmiş, sigorta şirketi ile davalı arasındaki zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 06.09.2013-2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sigorta sözleşmesine aykırılık nedeniyle açılan rücuen tazminat davası olduğundan rücu şartlarının oluşup oluşmadığının sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartlarına göre belirlenmesi gerekir. Sigorta sözleşmesinin düzenlendiği 06.09.2013 tarihinde yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında kazaya karışan sigortalı araç sürücüsü …’ın … plakalı aracı ile sağa virajlı kısımda şerit ihlali yaparak karşı yönden gelen Hamdi İçen idaresinde bulunan … plakalı aracla çarpıştığı, sürücü …’ın şeride tecavüz etmesi nedeniyle kusurlu olduğu ve 1.95 promil alkollü olduğu, diğer sürücü Hamdi İçen’in ise 2.78 promil alkollü olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu olay nedeniyle görülen Çeşme Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/699 E.-2014/239 K. Sayılı dosyasında sanık … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı yapılan yargılamada alınan raporda, sürücü …’in aşırı alkollü olarak sola virajlı yolda dar kavisle yolun orta şerit çizgisi üzerinde seyir halindeyken diğer araçla çarpıştığı olayda tali kusurlu olduğu, sanık …’ın ise aşırı alkollü şekilde viraja geniş kavisle ve hızlı girdiği diğer aracın şeridine geçtiği olayda asli kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece sanığın kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından onanmasına karar verilmiştir.
Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda, yolda devamlı şerit çizgisi bulunduğu, azami hızın 60 km/saat olduğu, çarpışmanın yol ortasında gerçekleştiği, … plakalı otomobilin sol yan kısmının karşı şeritte olduğu, … plakalı aracın sol yanının şerit çizgisinde olacak biçimdeyken çarpıştıkları, … plakalı aracın geriye doğru kendi şeridine sürüklendiği, … plakalı otomobilin çarpışma noktasından 11 metre ileride dönüp yola dik konumda çizgi üzerinde durduğu, olayın, … plakalı aracın dönemeçte kısmen karşı şeride geçmesi üzerine, karşı yönden gelen araçla çarpışması biçiminde meydana geldiği davalı şirkete ait ve davacı şirkete sigortalı aracın sürücüsü …’ın yönetimindeki araç ile alkollü olarak trafiğe çıktığı, yolun mümkün olan en sağına yakın biçimde seyredemediği, dönemece yaklaşırken hızını azaltarak dikkatli seyredemediği, böylece kısmen karşı şeride geçerek sebebiyet verdiği olayda %85 oranında, diğer aracın sürücüsü …’in, kendi şeridine uygun yerleşerek seyredemediği, dönemeçte çizgiye sokularak trafiği tehlikeye düşürmekle %15 oranına kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece ceza mahkemesi dosyasına göre sigortacının sigortalısına rücu şartlarının oluştuğunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Sigorta şirketinin sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesi gereğince sigortalısına rücu edebilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Dosya kapsamına göre kesinleşen ceza mahkemesi dosyası ve mahkemece alınan bilirkişi raporunda dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacıya sigortalı araç sürücüsünün ve kazaya karışan diğer araç sürücüsünde kusurlu olduklarının belirlendiği, diğer araç sürücüsünün de kusuru bulunması nedeniyle sigortalı araç sürücünün alkollü olmasının kazanın meydana gelmesinde münhasıran etkili olmadığı ve poliçe tarihinde geçerli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen sigorta şirketinin sigortalısına rücu şartlarının oluşmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d. maddesi gereğince dava konusu kazanın meydana gelmesinde sürücünün alkollü olmasının münhasıran etkili olmadığının belirlenmiş olması nedeniyle rücu koşulları oluşmadığından davanın reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davanın reddine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 478,74 TLden mahsubu ile bakiye 398,04 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davalı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan her hangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine,
II-İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 51,50 TL yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.