Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/71 E. 2022/1486 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/71 – 2022/1486
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/71
KARAR NO : 2022/1486

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2019
NUMARASI : 2018/243 Esas 2019/292 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.12.2016 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı aracın, yaya konumunda bulunan davacının kızı …’a çarpması sonucu …’ın vefat ettiğini, destek zararının tazmini için davadan önce sigorta şirketine 12.03.2018 tarihinde başvuru yapılmasına rağmen ödeme yapılmayacağının bildirildiğini belirterek, davacı anne için fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket nezdinde 09.06.2016 – 09.06.2017 tarihlerini kapsar şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, ancak olayın meydana gelmesinden sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından davacının dava öncesi başvurusunun da bu nedenle reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, poliçe, savcılık evrakları ve alınan kusur bilirkişileri raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının desteği/kızı …’ın 30/12/2016 tarihinde sigortalı araç sürücüsü babası …’ın kullandığı … plakalı çekici ve yarı römorkun evlerinin önüne geldiği ve park etmek istediği sırada, yolun sağından koşarak duramayarak aracın altına girdiği ve bu nedenle vefat ettiği olayda sigortalı araç sürücüsü babasının herhangi bir kusuru bulunmadığı, ölenin kusurlu olduğu anlaşılmakla, davalı sigorta şirketinden dolayısıyla poliçeden tazminat talep edilemeyeceği nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de mahkeme kararının hukuka aykırı olup kabulünün mümkün olmadığını, yaya konumunda olan küçücük bir çocuğun ölümünün söz konusu olduğu bir kazada araç sürücüsünün hiçbir kusurunun olmadığı tespitinin vicdanları rahatsız edici olduğunu, sürücü …’ın kolluğa verdiği ifadesinde “… Ben kendisinin bana doğru koştuğunu fark etmedim tırı park ettim durdurdum…. Kızıma araç ile çarpmışım farkında değilim” demek suretiyle belirttiği üzere ve müteveffanın annesi …’ın ” … Eşim olan … aracını park ederken kızımı eşim fark etmemiş…” demek suretiyle aslında sürücü …’ın dikkat ve özen yükümlülüğüne uymayarak bu vahim kazanın meydana gelmesine neden olduğunun ortada olduğunu, sadece bu ifadelerden bile araç sürücüsünün hatalı olduğu ortada iken yerel mahkeme kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, Sürücü …’ın kullanmakta olduğu aracın bir çekici ve ona bağlı dorse olduğunu, böylesine büyük ve tehlikeli bir aracın yerleşim yeri içerisinde iken daha dikkatli kullanılması ve park edilirken daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini, hatta park ederken bir yardımcı kullanılması gerektiğini, bu yardımcı kullanılmış olsaydı, söz konusu kazanın meydana gelmeyeceğini, tehlike sorumluluğunun temelinde, tehlikeli bir işin yapılması veya tehlikeli bir şeyin işletilmesi söz konusu olup, konu olayda bulunan çekici ve dorsesi, gerek büyüklüğü gerekse kontrolünün zorluğu itibariyle daha fazla tehlike arzettiğini, bu kadar tehlikeli bir aracın bir yerleşim yerinde park edilirken dikkat ve özenin gösterilmemesinin açıkça bir kusurlu davranış olduğunu, bundan dolayı yapılan kusur dağılımının hakkaniyete aykırı olduğunu, açıklananlar ışığında araç sürücüsünün dikkatsiz davranışları gözler önünde iken kusursuz bulunarak hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilerek itirazlarının değerlendirilmesi gerekirken değerlendirilmeden yerel mahkemenin hüküm kurmasının, vahim kaza neticesinde kızını kaybeden acılı bir annenin acılarına bir kat daha acı eklemekten öteye gidemediğini, itirazları doğrultusunda dosyanın … Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü’ne veya İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilerek mevcut durum da göz önünde bulundurarak itirazları karşılar nitelikte yeniden bir rapor alınması gerekirken yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalıya ZMMS ile sigortalı aracın davacının kızına çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek davacı anne için destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsilini istemiştir. Mahkemece davacının desteği yayanın tam kusurlu, davalı sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, gerek 30.12.2016 tarihli kaza tespit tutanağı, gerek mahkemece alınan 01.11.2018 tarihli ATK raporu, gerekse Karayolları Eski Fen Heyeti üyelerinden oluşan bilirkişi kurulundan alınan 26.02.2019 tarihli raporda davacı desteği yaya …’ın 30.12.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında asli ve tam kusurlu; davalı sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’ın kusursuz olduğunun belirlenmesi karşısında kaza ile davalı … Sigorta A.Ş.‘nin sorumluluğu arasında uygun illiyet bağının ortadan kalkmış olmasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere 03.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.