Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/69 E. 2022/1485 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 03/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 27.05.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacılardan … ve …’in kızı, …’ın annesi … …’un vefat ettiğini, davalı … şirketine 22.08.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacılardan anne … için 500,00 TL, baba … için 500,00 TL, çocuk … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 03.10.2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini davacı … yönünden 23.903,57 TL’ye … yönünden 40.307,28 TL’ye, … yönünden 58.771,29 TL’ye yükseltmiş; 04.07.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de davacı … yönünden 39.103,51 TL’ye … yönünden 53.789,39 TL’ye, … yönünden 107.987,14 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; Kazaya karışan … plakalı aracın 26.05.2017-26.05.2018 tarihleri arasında davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, sorumlulukların sigortalının kusuru oranında, poliçe limitiyle ve gerçek zararla sınırlı olduğunu, davacı … … adına hesaplanan 8.786,52 TL tazminatın davacı tarafça kabul edilmediği, anılan meblağı ödemeye hazır olduklarından tevdi mahalli tayin edilmesini, davacı anne ve baba yönünden ise ölenin desteğinden yararlandıklarına dair ispata yarar belge sunulamadığından ödeme yapılamadığını, kazadaki kusur oranının belirlenerek poliçe limitini geçmemek kaydı ile kusur oranına isabet eden destek tazminatı yönünden aktüer bilirkişiden THR 2010 ve 1,8 teknik faiz oranına göre rapor alınmasını, davacı tarafça destekten yoksun kaldığı iddia edilen müteveffanın annesi ve babasının devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunması gerektiğinin davacı tarafça ispatlanması gerektiği, temerrüt sözkonusu olmadığından faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; somut olayda müteveffa yolcu … …’un dava konusu trafik kazası meydana geldiği sırada kazaya karışan aracın arka koltuğunda yolcu konumunda olup olayın oluşumu ile illiyetli herhangi bir dikkatsizlik ve tedbirsizliğinin bulunmadığı, ancak olayda kusursuz bulunmasına rağmen düzenlenen bilirkişi raporunda olay anında emniyet kemeri takmamasının araç dışına düşmesine dolayısıyla ölümünde etkisi bulunduğunun belirtildiği, 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi ile zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş yada zararın doğmasında yada artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir demekte olup somut olayda davacıların desteğinin emniyet kemerinin takılı olmadığı ve kaza anında araçtan dışarı fırladığı, kendi ölümü olayında bu şekilde tali kusurlu olduğu ve araçta fırlama durumu dikkate alındığında emniyet kemerinin takılmamış olmasının müterafik kusur olduğu, kusura ilişkin bilirkişi raporunda araç sürücüsü … …’nün olayda tamamen kusurlu bulunduğu, davacılar yakını mütevvefa yolcunun araç dışına düştüğü, mütevvefa … …’un SGK hizmet dökümü incelenmesinde brüt ücreti hesap alınarak aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından TRH2010 yaşam tablosunda yaşa göre bakiye ömürler hesap alınarak inceleme yapılarak düzenlenen rapora göre davacı …için 100.720,38-TL, davacı … … için 48.041,28-TL ve davacı … … için 39.103,51-TL destekten yoksun kalma tazminatları olduğu kabul edilerek yukarıda belirtildiği şekilde TBK 52. Madde değerlendirilerek müterafik kusur yönünden %20 oranında indirim yapıldığı, tazminatlara 24/11/2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesi gerektiği kanısıyla; davanın kısmen kabulü ile, davacı …yönünden 80.576,30 TL, davacı … … yönünden 38.433,02 TL, davacı … … yönünden 31.282,81 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının davalı … … A.Ş.’den 24/11/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile belirtilen miktarlar yönünden ayrı ayrı tahsili ile davacılar … …, … … ve … …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesi tarafından 04.07.2019 tarihli bilirkişi raporuna öre karar verilmiş ise de bu rapora ve hesaplamaya dayalı olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların murisinin vefat tarihinden önceki bilinen son ücretinin (asgari ücret) hesaplamaya esas alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, itirazları kapsamında ilk bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih esas alınmak sureti ile, davacılar murisinin vefat tarihinden önce bilinen son ücreti (iş bu dosyada vefat tarihindeki asgari ücret) üzerinden hesaplama yapılması gerekir iken bunun yapılmadığını, rapor tarihindeki güncel asgari ücret kullanılarak hesaplama yapıldığını, bu hesaplama şekli ile olması gereken tutarlardan daha yüksek tazminat tutarlarına ulaşıldığını,
Bilirkişi tarafından 2918 Sayılı Kanun 90 ve 92 maddeleri kapsamında Trafik Sigortası Genel Şartlarında belirlenen esaslara göre hesaplama yapılması gerekirken bunun yapılmadığını, muhtemel ömür ve beklenen ömür kavramları üzerinden değerlendirme yaparak kişilerin muhtemel ömür sürelerini 99 olarak kabul ederek destekten yoksun kalan şahıslar bakımından 99 yaşına kadar hesaplama yapılmasının yargıtay kararlarına da aykırı hatalı bir hesaplama olduğunu, hesaplamanın genel şartlarda da yer verildiği üzere ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosunun dikkate alınması, tablonun belirli periyodlarla güncellenmesi halinde tazminat tutarının, kaza tarihi itibariyle güncel versiyona göre hesaplanması, hesaplamalarda iskonto oranının (teknik faiz), % 1,8 olarak dikkate alınması, belgelendirilmiş olması durumunda, hesaplamalarda ölen kişinin vergilendirilmiş geliri; vergilendirilmiş gelir tutarı için herhangi bir belge sunulamaması durumunda hesaplamanın, asgari ücret kullanılarak yapılması, aynı kriterlerin pasif dönem hesaplamasında da geçerli olduğu,
Tazminatın, ax,n formülü ile hesaplanması tazminat hesaplanırken “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant” formülünün esas alınması, bu formülde kullanılacak yaş parametresinin (x) hesap yapılacak mağdurun yaşını, destek süresi parametresi (n) ise mağdur ile ölenin muhtemel yaşam sürelerinin kesiştiği ve desteğin devam ettiği süreyi göstermesi gerektiğini,
Davalı şirket tarafından 27.08.2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ve sonraki raporların ise bu itirazları ve sonraki itirazları kapsamımda alındığını, kök raporda; … … için16.389,76-TL, … … için 77,653,96-TL, … … için 53.721,56-TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığını, toplam tazminat tutarının 147.765,28 TL olduğunu, bu rapora beklenen yaşam süreleri bakımından itiraz edildiğini, bilirkişinin belirlediği muhtemel ömür süreleri hatalı olduğu ve olması gereken yaşam sürelerinin üzerine çıkıldığı gerekçeli olarak ortaya konulduğunu, bu kapsamda davalı Şirket tarafından iş bu raporun Hazine Müseşarlığı Siciline Kayıtlı Aktüer değerlendirilmesine gönderildiğini ve ekte sunulan 21.09.2018 tarihli Aktüer/Bilirkişi raporu ışığında itiraz edildiğini ve tazminat tutarının bilirkişinin hatalı raporu ile davalı şirket aleyhine 24.783,13-TL fazla hesaplandığının ortaya konulduğunu, davacıların bu rapora itirazlarını kabul ettiğini ve açıkça 03.10.2018 tarihli dilekçeleri ile davalı … … A.Ş tarafından sunulan 21.09.2018 tarihli raporda sunulan rakamları kabul ediyoruz demek sureti ile dava değerini 122.982,14-TL olarak davayı kabul ve ıslah ettiğini, kabul edilen tazminat tutarlarının ise; … … için 23.903,57-TL, … … için 40.327,28-TL, … … için 58 .771,29-TL olarak toplamda 122.982,14-TL olduğunu, davacının bu kabul ve ıslahı da davalı şirket bakımından hem esas hem usul yönünden kazanılmış hak mahiyetinde olup sonraki ıslah talepleri ile bu durumun değiştirilemeyeceğini, davacının bu miktarları kabul ve buna bağlı davayı ıslahına karşın, sonraki düzenlenen tüm raporlarda rapora vaki itirazların dışına çıkılmak sureti ile özellikle gelir parametresinde değişiklik yapılmasına bağlı olarak her itiraz sonrası daha yüksek tazminat tutarlı raporların dosyaya ibraz edildiğini, bu hususun HMK’na açıkça aykırı olduğu gibi, davacının itiraz etmediği ve davalı şirket lehine usuli müktesep hak niteliğinde olan ve itiraz eden taraf aleyhine uygulanamayacak olan bilirkişi raporlarının dava dosyasına sunulduğunu ve sunulan her rapor akabinde de davacı tarafından HMK’ya açıkça aykırı olarak ıslah yoluna gidildiğini, bu nedenle davalı şirketin itirazı nedeni ile alınan davacının itiraz etmediği bilirkişi raporlarının usuli müktesep hak yarattığı açık olup aleyhe ve dosya kapsamına aykırı olan raporların kabulünün mümkün olmadığını,
Davacının davayı birden fazla kere ıslah hakkı bulunmadığını, ıslah hakkının HMK 176 vd maddeleri uyarınca bir kez yapılabileceğini, davacı vekilinin 03.10.2018 Tarihinde davasını ıslah ettiğini ve tazminat taleplerini davalı şirketin ilk rapora itirazları dahilinde 122.982,14-TL olarak kabul ettiğini, 27.08.2018 tarihli rapora itirazları sonrası sunulan 04.03.2019 tarihli rapor ile bilirkişinin itiraz edilen hususlar ve itiraz kapsamının dışına çıkarak yeni bir rapor hazırladığını bu raporda da tazminat tutarlarının bu kere aynı bilirkişi tarafından farklı hesaplandığını; (27.08.2018 tarihli raporda davacı … için 23.903,57-TL, davacı … için 40.327,28-TL, davacı … İçin 58 .771,29-TL; 04.03.2019 Tarihli Raporda ise … … için 21.688,56-TL; … … için 53.789,36-TL, …için 107.987,14-TL tutarlar belirlenmiştir.) bu rapora da davalı şirket tarafından itiraz edilmiş olup, kök rapora itirazları kapsamında ve vefat öncesi gelir durumu kapsamında bu raporunda hatalı düzenlendiğini, davacı vekilinin bu kere 14.03.2019 tarihinde 03.10 2018 tarihindeki kabul ve ıslah dilekçesine ve bu dilekçede yer alan tazminat tutarlarını kabul beyanlarının aksine yeni bir ıslah dilekçesi verdiğini ve bu kez talebini itirazları sonrası düzenlenen rapora dayalı olarak 185.680,07 TL yükselttiğini, davacının ikinci kez ıslah hakkı bulunmadığı gibi bu ıslahın da 03.10.2018 tarihindeki davacı kabul ve ıslah dilekçesi karşısında hükümsüz olduğunu,
Mahkeme tarafından raporlar arasındaki açık çelişkinin giderilmesi amacı ile yeni bir rapor alınmasına karar verildiğini bu kere düzenlenen 04.07.2019 tarihli raporda ise yine önceki raporlardan farklı sonuçlara ulaşılarak … … için 39.103,51-TL, … … için 48.041,28-TL, …için 100.720,38-TL tazminat belirlendiğini iş bu son raporda da ulaşılan sonuçların hatalı ve dosya kapsamına aykırı olup, esasen hesap raporunun sunulu itiraz ve beyanları kapsamında ilk raporun düzenleniş tarihindeki gelir asgari ücret esas alınmak sureti ile Yargıtay kararları kapsamında TRH 2010, 1,8 teknik faizi ve genel şartlarda yer alan, ax,n formülü ile, “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant” formülü esas alınarak (bu formülde kullanılacak yaş parametresi (x) hesap yapılacak mağdurun yaşını, destek süresi parametresi (n) ise mağdur ile ölenin muhtemel yaşam sürelerinin kesiştiği ve desteğin devam ettiği süreyi göstermektedir.) hesaplanması gerekirken hatalı hesaplama yapılmasının kabulünün mümkün olmadığını, Mahkemece dava dosyası kapsamında; davacının davasının kabulü ve ıslahı ile netleşen 122.982,14-TL üzerinden %20 müterafik kusur indirimi ile en fazla; … … için : 23.903,57-TL* %20 = 17.922,85 -TL, … … için: 40.327,28-TL*%20 = 32.261,82- TL, … … için: 58 .771,29-TL*%20 = 47.017,02- TL toplamda 97.201,69-TL tazminata hükmedilmesi gerektiğinin dosya kapsamı ve davacının yukarıda yer verilen ve usuli müktesep hak niteliğindeki kabul ve beyanı ile de sabit olduğunu, 2918 Sayılı Yasanın 90 ve 99 maddeleri kapsamında davalı şirketin temerrüdü söz konusu olmayıp, ancak dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın taraf ehliyetini düzenleyen 50. maddesinde,”medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu”, TMK.’nın 28. maddesinde de “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen ve mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar ise tarafın ölümü ile konusuz kalmaz, bu davalara, ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Dava ve taraf ehliyeti HMK’nın 114 ve 115. maddeleri gereğince dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda, incelenen nüfus kayıt örneğinden davacı … …’nün, ilk derece mahkemesince karar verildikten sonra 04.01.2022 tarihinde; davacı … …’un da 14.07.2020 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından adı geçen davacıların davada taraf olma ehliyetinin son bulduğu, adı geçen davacıların malvarlığına ilişkin olan tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisinin son bulduğu, ölü kişi lehine hüküm kurulamayacağı anlaşılmakla; mahkemece öncelikle, müteveffa … … ve … …’nün yasal mirasçılarının tespiti ile davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, … ve …’nin destekten yoksun kalma tazminatının ölüm tarihine kadar hesaplattırılması gerekmekte olduğundan, hükme esas alınan 04.07.2019 tarihli hesap raporu verilerine göre ve davacılar vekilinin 03.10.2018 tarihli beyan dilekçesinin davalı … şirketi yönünden usulü kazanılmış hak olduğu da değerlendirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak, davacılar … ve …’nin ölüm tarihine kadar oluşan gerçek zararının belirlenmesi ve buna göre yeniden hüküm kurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf isteminin kabulüne, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 01.11.2019 tarih, 2018/28 Esas 2019/919 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinafa gelen davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 24. İcra Dairesi 10/03/2021 tarih ve 2019/14705 esas sayılı dosyasına yatırılan 250.000,00 TL. Teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.