Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/67 E. 2022/1497 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 03/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili asıl dosya dava dilekçesinde; 07.07.2017 tarihinde davacının yolcu olarak içinde bulunduğu davalı … şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyeti kaybetmesi sonucu tek taraflı olarak gerçekleştirdiği kazada yaralandığını ve malul kaldığını, dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuruda bulunulmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek şimdilik 200,00-TL geçici ve 4.800,00-TL sürekli iş görmezlik olmak üzere toplam 5.000,00-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep etmiş; 13/07/2019 tarihli bedel artırım dilekçesinde bilirkişi raporuna atıfta bulunarak 100,00-TL geçici iş görmezlik tazminatını 44.860,33-TL’ye arttırdığını belirtmiş ise de, (bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik zararı hesap edilmediği bu kalemin kalıcı maluliyetin işlemiş dönemine ilişkin olduğu görülmekle) bunun da kalıcı iş gücü zararına yönelik arttırım olduğu, yine 4.800,00-TL olarak istenen kalıcı iş görmezlik zararını 175.884,83-TL’ye yükselttiğini belirttiğinden talebini toplamda 220.745,16-TL ye yükselttiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Söz konusu aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı … şirketi nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş görmezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, olayda emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle davacınında müterafik kusuru bulunduğunu ve hatır taşıması olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde (Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/958 Esas Sayılı Dosyasında); 07/07/2017 tarihinde davalı … şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı, dava dışı … yönetimindeki aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, söz konusu yaralanma neticesinde malul-sakat kaldığını, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/201 esas sayılı dosyasında (asıl dava) daimi ve geçici iş göremezlik tazminat talepli davanın açıldığını ve yargılamanın halen devam ettiğini, söz konusu dosyada alınan Adli Tıp Raporu’na göre davacının % 96 malul olduğunu ve sürekli olarak bakıma muhtaç kaldığının rapor edildiğini belirterek şimdilik 10.000,00-TL bakıcı gideri zararının davalıdan tahsilini, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/201 Esas sayılı dosyası ile bu dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiş; 13.07.2019 tarihli dilekçesiyle; 10.000-TL olarak talep ettiği bakıcı giderini … poliçe limitini nazara alarak 99.254,84-TL daha arttırarak 109.254,84-TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Sigortalı araç poliçesinin, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yeni genel şartlar hükümleri gereğince bakıcı giderini teminat kapsamına almadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece asıl davanın, trafik kazası nedeniyle oluşan geçici ve kalıcı iş gücü kaybı zararının, birleşen davanın ise; oluşan maluliyet nedeniyle kalıcı bakıcı gideri zararının tazmini isteğine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu davalı şirkete ZMMS poliçesiyle sigortalı aracın 07/07/2017 tarihinde tek taraflı olarak gerçekleştirdiği kazada, davacının yaralandığı ve genel vücut çalışma gücünün % 96’sını kaybettiği ve ömür boyu bir başkasının bakımına muhtaç hale geldiği, asıl ve birleşen dosya davalarından önce … şirketine usulüne uygun şekilde başvurulduğu halde ödeme yapılmadığı ve davacının davadan önce temerrüde düştüğü, aracın özel araç olduğu ve poliçe limitinin 330.000,00-TL olduğu, bilirkişice geçici iş görmezlik hesabı yapılmadığı ve kalıcı iş gücü zararının işlemiş dönemi için yapılan tazminat hesabı davacı vekilince sehven geçici iş görmezlik tazminatı gibi algılanarak bedel arttırım dilekçesinde talep edilmiş ise de, bunun kalıcı iş gücü kaybı zararına yönelik bedel arttırımı olarak kabul edildiği, Cumhuriyet Savcılığı evraklarında, davacının aracı kullanan sürücünün yeğeni olduğu anlaşılmakla somut olayda hatır taşıması bulunmadığı, ayrıca emniyet kemerinin takılı olmadığı iddiası yönünde dosyada bir bilgide yer almadığından, davalının buna ilişkin itirazlarınını kabul edilmediği ve tazminatlardan indirim yapılmadığından bahisle, asıl dosyada; davacının davasının kısmen kabulü ile; 220.745,16-TL’nin 07/03/2018 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, 200,00-TL geçici iş görmezlik tazminatı isteminin reddine, Birleşen Ankara 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/958 Esas sayılı dosyasında; Davacının davasının kabulü ile; 109.254,84-TL’nin temerrüt tarihi olan 19/12/2018’den itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Davacının dürüstlük kurallarına aykırı hareket ederek aynı kazaya ve tarafa ilişkin ayrı bir dava açarak lehine vekalet ücreti doğmasına sebebiyet verdiğini, bunu kabul etmediklerini,
Kaza tespit tutanağında ve ….. Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan evraklarda sigortalı araç sürücüsüne atfedilen %100 kusuru kabul etmediklerini, dosya kapsamında kusur incelemesi yapılmaksızın ve müterafik kusur itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur incelemesi yapılması gerekmekteyken, hüküm kurmaya elverişsiz soruşturma dosyasının hükme esas alındığını, sigortalı aracın kusur oranının tespiti ve müterafik kusur itirazlarının değerlendirilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur raporu alınması gerektiğini, davacı kaza esnasında sigortalı araçta yolcu konumunda olup; davacının, kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, zira emniyet kemeri takılmasının, trafik kazalarının etkisini hafiflettiğini, yaralanmalarda ağır sonuçların meydana gelmesinin önlendiğini, kazaların ölümle sonuçlanmasının da önüne geçildiğini, emniyet kemerinin yolculuk esnasında takılması gerektiği kural olarak KTK’da da ifade edilmiş olup, sürücü ve yolcuların belirtilen ve benzeri güvenlik önlemini almamış olmasından davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 19.04.2018 tarih, 2015/18854 Esas ve 2018/4374 Karar sayılı ilamı), davacı …’ın kaza anında sigortalı araçta hatır için taşınıp taşınmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davacı sigortalı araçta yolcu konumunda olup, hatır taşıması mevcutsa hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini,
Raporda belirtilen maluliyet oranının fahiş olduğunu, tıbbi teknik olarak talebe konu trafik kazasının meydana gelmesinden yıllar önce sol diz protezi ameliyatı yapılan mağdurun trafik kazası nedeniyle husule gelen iki taraflı uyluk kemiği kırığının da etkisi ile ciddi sayılabilecek kalıcı maluliyet durumunun olduğunu, lakin Hacettepe tarafından özür oranı belirlemede kullanılan kriter olan tekerlekli sandalyeye bağımlılık yönündeki değerlendirmenin bildirilen eklem hareket açıklıkları göz önüne alındığında hatalı bir değerlendirme olduğu söylenebileceği gibi günümüz itibari ile mağdurun 71 yaşında olmasına bağlı mobilizasyon azalmasına ilişkin sorunlarının da göz ardı edilmiş olabileceğinin değerlendirilmesi gerektiğini, bu değerlendirme yapılmadan hazırlanan %96’lık maluliyet raporunu kabul etmediklerini, itirazları doğrultusunda yeniden maluliyet tespiti yapılması gerektiğini,
ZMSS genel şartlarına göre “geçici iş göremezlik zararı” ile “geçici bakıcı giderlerinin” poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacı tarafça dava dilekçesinde geçici iş gücü kaybına ilişkin talepte bulunulmakta ise de davaya konu poliçenin tabi olduğu ve talebin yapıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları’nda Kapsama Giren Teminat Türleri başlığı altında düzenlenen A.5.maddesi b bendi gereğince “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin” sağlık giderleri teminatı kapsamında yer aldığını, sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla … şirketinin ve … Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98’nci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, geçici iş gücü kaybına ilişkin zarardan SGK sorumlu olup davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu sebeple davacının geçici iş göremezlik talebinin reddi gerektiğini, davaya konu hadise haksız fiil teşkil ettiğinden davacı tarafça talep edilen faizin yasal bir dayanağı olmadığı gibi “temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi”ne ilişkin talebin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öyle ki davacı tarafça usulüne uygun bir başvuru yapılıp yasada belirlenen süre dolmadan davalı şirket yönünden alacağın muacceliyetinden söz edilmeyeceği gibi davalı şirket davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olup temerrüde düşmediğinden davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulüne uygun başvuru yoksa temerrüdün dava tarihi olduğunun kabulü gerektiğini, davacı lehine faize hükmedilmesi durumunda da ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hesaplanacak tazminata ancak davacının ıslah ettiği kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmesi gerektiğini, açılan kısmi davada temerrüt sadece başlangıçta belirtilen meblağ için gerçekleşeceğinden, başlangıçta belirtilen tazminata dava, ıslahla arttırılan tazminata ancak ıslah tarihinden işleyecek yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl dava, davalıya trafik sigortalı, dava dışı sürücü yönetimindeki araçta yolcu konumunda bulunan davacının tek taraflı olarak gerçekleşen trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle … şirketinden talep edilen geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine, birleşen dava ise aynı trafik kazasından kaynaklanan sürekli bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının içinde yolcu konumunda bulunduğu aracın davalıya 18.01.2017/2018 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, aracın trafik kayıt malikinin ve sigortalının … olduğu, 1992 model …… poliçede kişi başına sakatlık teminatının 330.000,00-TL olarak gösterildiği, dava açılmadan önce davalıya usulüne uygun şekilde 19.02.2018 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulduğu, 22.02.2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, başvuru dava şartının ve davalının temerrüdünün gerçekleştiği, iş bu asıl ve birleşen davaların HMK’nın 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı anlaşılmakla temerrüt tarihinden itibaren alacağın tamamı yönünden faiz talep edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Araç sürücüsünün, davacının dayısı olması sebebiyle hatır taşıması bulunmadığından tazminatlardan hatır indirimi yapılmamasında usulsüzlük olmadığı gibi, davacının olay anında emniyet kemeri takmadığına dair dosya kapsamında belge yada bilgi bulunmadığı, davacının araçtan fırlaması gibi bir durumun da söz konusu olmadığı, davalının somut delillerle aksini kanıtlayamadığı anlaşılmakla tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılmamasında da bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
19.11.2018 tarihli HÜTF hastanesince düzenlenen rapor ile davacı tarafın sürekli bakıcı ihtiyacı olduğunun belirlenmesi üzerine davalı tarafa yeniden başvuruda bulunularak KTK’nın 97. maddesinde öngörülen dava başvuru şartı yerine getirildikten sonra birleşen dava dosyasında sürekli bakıcı giderinin talep edilmesi, dürüstlük kuralına aykırılıktan söz edilememesi, davacı tarafın yasal dava açma hakkını kullandığının anlaşılması nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davanın kabul-red oranı gözetilerek taraflar arasında paylaştırılmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Somut olayda davaya konu trafik kazasının 07.07.2017 tarihinde saat 12:30 sıralarında meydana gelmesi, KTT’da dava dışı araç sürücüsü …’in yönetimindeki araçla bina önündeki merdivene çarpması olayında aracının hızını, aracın teknik özellikleri ile yol, hava, görüş vb. hususlara göre ayarlamaması nedeniyle tamamen kusurlu olduğunun belirtilmesi, davaya konu trafik kazasının tek taraflı olarak gerçekleşmesi, davacının araçta yolcu konumunda bulunması sebebiyle kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığının sabit olması, davalı tarafın da somut olarak kazaya başka bir unsurun etki ettiğini ispatlayamaması nedeniyle davalı … şirketi davacının davaya konu trafik kazasından kaynaklanan tüm zararından azami poliçe teminatına kadar sorumlu bulunmaktadır.
Davacının kazanın oluş şekline ilişkin kusuru bulunmadığından velevki dava dışı 3. kişinin kusuru yada başka bir etmenin oluşta etkili olduğunun kabulü halinde dahi davacının tüm zararını yasadan kaynaklanan müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümleri gereği davalıdan talep edebileceği dikkate alındığında kusur durumunun tespitinin iş bu davada sonuca etkili görülmemesi, kazanın tek taraflı gerçekleşmesi, oluş şekli ve dosya kapsamına uygun bulunan KTT’da belirlenen kusur durumunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, bu nedenle kusur yönünden bilirkişi incelemesi yapılmamasında da usulsüzlük olmamasına göre davalı … şirketi vekilinin bu hususlara yönelik istinaf talepleri yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı … şirketi vekili geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; yerel mahkemece davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verildiği, hükme karşı sadece davalı … şirketince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin sonuca etkili olmayan bu hususa yönelik istinaf talebi incelenmemiştir.
Davalı … şirketi vekilinin ZMMS Genel Şartlarına göre geçici bakıcı giderinin poliçe teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebine gelince; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup kapatılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları gereği geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve SGK sorumluluğunda olmayan (belgesiz) tedavi giderleri de anılan kanun hükmü kapsamında tazmini gereken zararlardandır.
6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde …’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan iyileşme sürecindeki geçici bakıcı giderine ilişkin zarardan sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen davalı … şirketine ait olduğundan, şartlarının mevcudiyeti ve talep edilmesi halinde davalı … şirketi geçici bakıcı giderinden sorumlu ise de, somut olayda davacı için geçici bakıcı değil, belirlenen %96 oranında sürekli maluliyeti sebebiyle ömür boyu bakıcı ihtiyacının bulunduğu tespit edilmekle ve birleşen dava dosyasında sürekli bakıcı gideri talep edilmekle bu hususun incelenmesi gerekmiştir.
Davacı vekili, birleşen dava dosyasında meydana gelen kazada davacının yaralandığını ve %96 oranında maluliyeti sebebi ile ömür boyu bakıma muhtaç hale geldiğini açıklayarak bakıcı gideri tazminatı talep etmiştir. Davalıya sigortalı sürücünün kullandığı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk … Poliçesinde; ölüm ve sakatlanma kişi başına teminat limiti 330.000,00-TL, tedavi gideri kişi başına teminat limiti 330.000,00-TL olarak belirlenmiştir. Bahsedilen iki sorumluluğun her biri diğerinden bağımsızdır. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri; mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir.
Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kökleşen içtihatları da bu yöndedir.
Bu halde yaşam boyu bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatı kapsamında olduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, istinaf talebinde bulunanın davalı … şirketi olması ve lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek bu hususa girilmemiştir.
Davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı hususunda HÜTF Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp ABD Başkanlığınca düzenlenen 19.11.2018 tarihli raporda son durum raporu alındıktan ve davacının muayenesi de yapıldıktan sonra, olay tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince neticeten davacıda davaya konu trafik kazası sonucu meydana gelen bilateral subrakondiler femur kırığı dikkate alınarak bedensel özür oranı hesaplandığında, kas iskelet sistemi, alt ekstremiteye ait sorunlarda özürlülük oranları, yürüyüş bozukluğu, yürüyüş bozukluğuna göre özürlülük oranları ciddi, tekerlekli sandalyeye bağlı maddesi uyarınca %96 olduğu, hastanın kazadan önce sol dizine protez uygulanmış olması sebebiyle protez oranı (%25) alt ekstremite özür oranından (%96) … metoduyla çıkarıldığında kazaya bağlı alt ekstremite özür oranının %95 olduğu, hastanın kaza tarihinde 60 yaşın üzerinde olması nedeniyle yönetmeliğin 11/e maddesine göre hesaplanan özürlülük oranına Balthazard ile %10 eklendiğinde 07.07.2017 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel özür oranının %96 olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tek başına mobilize olamadığı, ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığı göz önüne alındığında başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir. Davacının yaşı, yıllar önce geçirdiği rahatsızlık sebebiyle sol dizine uygulanan protez de dikkate alınarak, davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle davacının sürekli maluliyet oranı ve ömür boyu bir başkasının bakImına muhtaç olduğu tespit edilmiş olup, söz konusu rapor açıklamalı, gerekçeli, denetime elverişli olup, hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı … şirketi vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talebi de yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de, tazminat hesabının yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince TRH 2010 yaşam tablosu ve progressif rant formülüne göre yapılması gerekirken, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre hesaplanması doğru değil ise de, bu husus davalı … şirketinin lehine olmakla, davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak, istinaf edenin sıfatına göre bu hususa girilememiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı … şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan asıl ve birleşen davalar yönünden alınması gereken toplam 22.542,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 5.636,00-TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 16.906,30-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile 03.06.2022 tarihinde karar verildi.

……
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.