Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/637 E. 2022/1883 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/637 – 2022/1883
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/637
KARAR NO : 2022/1883

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2019
NUMARASI : 2018/420 Esas 2019/1138 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 28.01.2017 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı …plakalı aracın … plaka sayılı araçla karıştığı trafik kazasında …plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, davalı şirkete yapılan başvuru üzerine bir kısım ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin zararı karşılamadığını, davacının geçirdiği trafik kazası sonucu malul kaldığını, uzunca bir süre bakıcı yardımına muhtaç hale geldiğini, davacının spor eğitim uzmanı olarak çalıştığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 900,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 50,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50.00-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 167.971,00-TL sürekli iş göremezlik, 9.547,70-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 5.616,25-TL bakıcı gideri olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu kazaya karışan …plaka sayılı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alındığını, davacının kalıcı maluliyeti nedeniyle dava öncesinde ödeme yapıldığını, davalının borçtan ibra edildiğini, engelli sağlık kurulu raporuna göre davacının % 16 maluliyeti dikkate alınarak, davalı şirket sigortalısının tespit edilen kusur oranı ve davacının müterafik kusuru ile hatır taşıması indirimi de dikkate alınarak 80.450,00-TL tazminat hesap edildiğini ve 04.05.2018 tarihinde davacıya ödendiğini, maluliyet oranının tespitinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde hazırlanmasını, davalı şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, bu nedenle kusur tespiti yapılmasını, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderlerinin tedavi teminatı kapsamında olduğundan ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerektiğini, gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesini, tazminat hesaplamasında TRH-2010 Tablosunun kullanılmasını ve teknik faizin 1,8 olarak esas alınmasını, davacının kazadan önce sigortalı araç sürücüsü ile birlikte alkol aldığını, otomobile en az 8 kişi bindiklerini, Yargıtay kararlarına göre müterafik kusuru bulunduğunu, ayrıca davacı ve sürücü birbirlerini tanımadıklarını beyan etmiş olmakla davacının herhangi bir ücret karşılığı olmadan sigortalı araçta yolculuk yapması nedeniyle olayda hatır taşımasının mevcut olduğunu, Yargıtay içtihatları gereğince tazminatta belirtilen sebeplerle ayrı ayrı %20’şer indirim yapılması gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava dışı sürücüsü …’un kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 05.02.2019 tarihli maluliyet raporuna göre; dava konusu kaza nedeniyle davacının özür oranının %22 olduğu, 4 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı ve bu sürede başkasının yardımına muhtaç kaldığının belirlendiği, aktüer raporuna göre kaza nedeniyle davacının 9.547,70-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 167.971,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 5.616,25-TL bakıcı gideri talep hakkının bulunduğunun belirtildiği, ancak, davacı tarafın sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanırken ödeme tarihi (04.05.2018) ile rapor tarihi olan 28.10.2019 tarihleri arasındaki dönemde toplam 539 gün olmasına rağmen raporda bu rakamın hatalı olarak 351 gün olarak alındığını, 539 gün üzerinden yapılan hesaba göre yapılan ödemenin güncel değerinin belirlendiği, ve aktüer bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan indirilmesi sonucunda (255.383,85-TL – 91142,14-TL=) 164.241,71-TL olarak hesaplandığı, davacı taraf geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri de talep etmiş ise de, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Kara Yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5-B maddesi hükmüne göre geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri açısından sorumluluğun SGK ya ait olduğu, bu nedenle geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinin davalı sigorta şirketinden talebinin mümkün olmadığı, trafik kazasında yaralanan davacının, kusur durumu, davacının müterafik kusuru, maluliyet durumu, davacının geliri, davalı tarafça yapılan ödeme ve diğer tüm durumlar göz önüne alınarak belirlenen (164.241,71 TL – %20 indirim=) 131.393,37 TL sürekli iş göremezlik tazminatı bakımından davanın kabulüne, ancak Genel Şartların yukarıda yer alan A.5-b maddesi hükmü gereğince ise geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebi bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile; 131.393,37-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 14.05.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin diğer tüm taleplerin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece alınan bilirkişi raporuna dayanılarak ıslah yaptıklarını, mahkemece tamamen davalının beyanına itibar edilerek, bilirkişiden ek rapor almadan hakimce hesap yapıldığını ve davacının hak ettiği sürekli iş göremezlik tazminatının 164.241,71-TL ye düşürüldüğünü, aktüer bilirkişiye ihtiyaç yoksa neden baştan hesap aktüer bilirkişiye yaptırıldığının anlaşılamadığını, öncelikle mahkemece ek rapor alınması gerekirken hesabın hakimce yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca hesabın gerekçelendirilmediğini, davacının geçici iş göremezliği ve bakıcı giderinin tümüyle reddedildiğini, kanunla düzenlenmesi gereken hususların genel şartlar ile düzenlenemeyeceğini, genel şartlardaki hükümlerin kanuna aykırı olamayacağını, davacının araçta yolcu olduğunu, kusurlu olduğunu ispat eder bir delil bulunmadığını, davacının hiçbir müterafik kusuru olmamasına rağmen, hakim kendi kendisine hesapladığı tazminattan %20 indirim yaptığını, davacının kusuru olmamasına rağmen müterafik kusur indirimi yapılacağı ve oranı bilinemeyeceğinden bu nedenle davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkeme tarafından davacının kazadaki müterafik kusuru gözetilerek %20 indirim yapılmışsa da, aynı zamanda olayda hatır taşıması söz konusu olması sebebiyle de %20 indirim yapılması, dolayısıyla toplamda %40 indirim yapılması gerektiğini, davacının araç sürücüsü ile birlikte alkol aldıklarını ve araca en az 8 kişi bindiklerini, bu durumun Yargıtay kararları uyarınca müterafik kusur hali olarak kabul edildiğini, davacı sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan ve dosya kapsamında sigortalı araç sürücüsünün müteveffadan bu yolculuk nedeniyle herhangi bir ücret almış olduğu söylenemeyeceği gibi sürücü ile davacı arasında herhangi bir akrabalık ilişkisi de olmadığından, söz konusu olayda hatır taşıması mevcut olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere davacının müterafik kusuru nedeniyle %20 indirimin davacının maluliyeti için hesaplanan toplam tazminat yerine dava öncesinde yapılan ödemenin tenzil edildiği bakiye tutar üzerinden yapılmasının da haksız olduğunu, indirimin bakiye tazminat üzerinden değil, hesaplanan toplam tazminat tutarı üzerinden yapılması gerektiğini, tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. maddelerinde düzenlendiğini, TBK 52. maddesine göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyeceğini, bir başka anlatımla hâkim durumun gereği ve özellikle tarafların kusurlarının ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyeceğini, tazminat belirlendikten sonra, Karayolları Trafik Kanunu’nun 87. maddesine göre yaralanan veya ölen kişi, zararın ortaya çıkmasında ya da artmasında müterafik kusurlu ise, gerek öğreti gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsendiği üzere TBK 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılacağını, hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra, bir menfaat karşılığı olmayan hatır için taşıma varsa hatır indirimi yapılacağını, ayrıca zarar gören zararın artmasına sebep olmuş ya da zarar doğuran fiile rıza göstermiş ise Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminatın belirleneceğini, sonrasında ise yapılan ödemelerin bu hesaplamaya göre yeterli olup olmadığı değerlendirilerek, yeterli değilse güncellenmiş ödeme tutarının tenzil edilmesi ile bakiye tazminatın belirleneceğini, ilgili kanun maddeleri incelendiğinde yapılan ödemelerin bir indirim nedeni olarak gösterilmediğini, ödemelerin tazminatı belirlemede bir indirim sebebi olmayıp Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği gibi borcu söndüren bir nitelik taşıdığını, açıklanan sebeplerle yasa ve usule aykırı olarak verilen kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın karıştığı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece sürekli iş göremezlik tazminatının kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiştir.
1-Dava konusu kaza sonucu davacının yaralanması nedeniyle mahkemece Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan raporda %22 oranında maluliyetinin bulunduğu, 4 ayda iyileşeceği ve 4 ay bakıcıya ihtiyacı olacağı belirlenmiş, mahkemece geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri zararından zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yapılan düzenlemeye göre SGK.nın sorumlu olduğu belirtilerek bu taleplerin reddine karar verilmiş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde bedensel zararlar sayılmış, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar ve bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir düzenlemesi yapılmıştır.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, sözkonusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı, bakıcı gideri ise iyileşme döneminde başkasının yardımına ihtiyaç duyması olup 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinden sorumlu tutulması gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir.
2-Davacı lehine hesaplanan maddi tazminattan müterafik kusur nedeniyle yapılan indirim sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği göz önüne alınması gerekirken davalı sigorta şirketi yararına müterafik kusur nedeniyle yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3-Dosya kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ve sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödemelere ilişkin belgeler ve hasar dosyası getirilmeden ve buna göre aktüer raporu denetlenmeden hüküm kurulmuş olması ve ayrıca tarafların denetim ve itiraz hakkını ortadan kaldıracak şekilde hakim tarafından yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olması da isabetli görülmemiştir.
4-Yargıtay 4 Hukuk Dairesinin uygulamasına göre (2021/12316 E- 2022/6548 K. , 2021/14126 E- 2022/9170 K. Sayılı ilamı) tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. maddelerinde düzenlendiği, TBK 51. maddesi gereğince hâkimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyeceği, tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur veya hatır taşıması nedeniyle indirim yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminatın belirleneceği ve son olarak da davadan önce yapılan ödemenin güncellenen değerinin düşüleceği, ilgili kanun maddelerinde yapılan ödemelerin tazminatı belirlemede bir indirim nedeni olarak gösterilmediği gibi, Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği üzere borcu söndüren bir nitelik taşıdığı belirtilmiştir.
Dava konusu olayda Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda, zarara uğrayanın zararın artmasına sebep olması halinin de zararı etkileyeceği dikkate alındığında 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenen müterafik kusur indirimi nazara alındıktan sonra sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenerek mahsubunun yapılması neticesinde zarar tespit edilmelidir. Mahkemece aktüer raporu ile belirlenen zarardan sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme güncellenerek mahsup edildikten sonra müterafik kusur nedeniyle %20 indirim yapılmış olması doğu değildir.
5- Davalı vekili tarafından süresi içinde verilen cevap dilekçesi ile davacının araçta hatır için taşındığını savunulmuştur. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Mahkemece davacının müterafik kusuru bulunduğu kabul edilerek tazminattan indirim yapılmış ise de hatır için taşınıp taşınmadığı değerlendirilmemiştir. Mahkemece davacının davalıya sigortalı araçta hatır için taşınıp taşınmadığı değerlendirilerek kararda tartışılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalının bu savunması üzerinde durulmamış olması da isabetli değildir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 9. İcra Dairesinin 2020/1239 sayılı dosyasına yatırılan 201.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.