Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/601 E. 2022/1891 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/601 – 2022/1891
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/601
KARAR NO : 2022/1891

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2019
NUMARASI : 2018/416 Esas 2019/988 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04.04.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın kırmızı ışıkta geçerek, karşıdan karşıya geçmekte olan yaya davacıya çarpması sonucu davacının ağır derece yaralandığını, davalıya 26.04.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının temürrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş;14.10.2019 tarihli dilekçesi ile talebini 6.469,71 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, sorumlulukları kusur ve poliçe limitiyle sınırlı olduğundan kusur ve maluliyet konusunda ATK’dan, tazminat yönünden de aktüer bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, ancak dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, yapılan yargılama sonunda, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosya muhteviyatı ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli kabul edilen bilirkişi raporu içeriği de dikkate alınarak, 04/04/2017 tarihli trafik kazası neticesinde davacı …’nin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun (68-b-1) maddesini ihlali nedeniyle %75 oranında kusurlu olduğu, davalı… sigorta A.Ş. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’ün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (52-1-b) maddesi ile aynı Kanunun (81/3) maddesini ihlali nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu netice ve kanaatine varılmış, taraflarca atfedilen kusur oranı düşülerek yapılan hesaplama sürekli iş göremezlik bedelinin 6.469,71-TL olduğu dikkate alındığında ve sigortaya ilk başvuru tarihi olan 12/02/2018 tarihine 8 iş günü eklenmek suretiyle 23/02/2018 tarihinde davalının temerrüde düşürüldüğü kanaatiyle, davanın kabulü ile 6.469,71-TL sürekli iş göremezlik tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarih olan 23/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Olaya ilişkin olarak yerel mahkemece verilen kararın hukuka ve kanunlara aykırı olduğunu; davaya konu vahim kazada tarafların kusur durumuna ilişkin yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, yeniden bir kusur raporunun alınması talebinin reddedildiğini, kusur durumu yeterince aydınlatılmadan maddi tazminat yönünden hüküm kurulduğunu, kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarının tespiti için alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda yapılan kusur raporunun hukuka aykırı olduğunu, raporda davacının kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ün %25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmış ise de rapordaki kusur dağılımının kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, söz konusu raporda sürücü …’ün; yayayı gördüğünde durup yayanın geçişini tamamlamasından sonra seyrine devam etmesi gerekirken bu tedbiri dikkate almadığı, görüş, yol, hava ve trafik durumunu göz ardı edip aceleci davrandığı, tedbirsizliği ve dikkatsizliği sonucu yayaya çarptığı açıkça tespit edilmiş olmasına rağmen kazanın meydana gelmesinde davacının %75 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ün %25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmasının açıkça ve aleni hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, bilirkişi tarafından, birçok ihlal yaptığı belirtilen …’ün %25 oranında kusurlu olduğu, trafik işaretlerine uygun bir şekilde yaya geçidinden karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacının ise % 75 oranında kusurlu olduğu yönünde yapılan değerlendirmenin hakkaniyete aykırı olduğunu, rapora karşı yapmış oldukları itirazların değerlendirilmediğini, ilgili raporun hükme esas alınması durumunda davacının mağduriyetinin artacağı konusundaki beyanlarının ve itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, mahkemece yeniden rapor alınması yönündeki taleblerinin reddetildiğini, sürücü …’ün KTK’nın 52/1-b maddesine “Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak.” göre yolda tedbirli davranmadığını, yolun durumuna göre hızını ayarlamadığını, sürücü …’ün yayayı gördüğünde durup yayanın geçişini tamamlamasından sonra seyrine devam etmesi gerekirken bu tedbiri dikkate almayıp sorumsuzca ve dikkatsizce iş bu vahim kazaya sebebiyet vermesi sebebiyle asli ve tam kusurlu olduğunu, bilirkişi raporunda; davacının yaşından kaynaklı olarak hareket kabiliyetinin zayıfladığı ve yayalar için kırmızı ışık yanarken karşıya geçmeye çalıştığı iddia edilmiş ise de davacının yayalara kırmızı ışık yanarken karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı yönünde dosya kapsamında herhangi bir somut bilgi-belge bulunmamasına rağmen bilirkişi tarafından bu şekilde tespit yapılmasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, söz konusu iddiaların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını, bu iddialara dayanak teşkil edecek herhangi bir bilgi-belge mevcut olmadığını, davacının trafik işaretlerine uygun bir şekilde yayalara yeşil ışık yanarken karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı esnada kaza meydana gelmiş olup bundan dolayı kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, davacının karşıdan karşıya geçmek için ışıklı yaya geçidini kullandığını, yolu kontrol edip, dikkatli ve tedbirli şekilde hareket ettiğini ve en kısa doğrultuyu kullandığını, üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğinden kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, bilirkişi raporunun bu yönüyle de hükme esas alınacak nitelikleri taşımadığını, olay yeri krokisi KTK’nın ilgili maddelerine göre incelendiğinde …’ün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun anlaşılacağını, yukarıda açıklanan sebeplerle kusur değerlendirmesinde eksik ve yetersiz inceleme gerçekleştiren bilirkişi raporunun çok büyük hak kayıplarına neden olduğunu, bunu gözeten yeni bir kusur raporu alınması gerekirken alınmadığını, T.C YARGITAY 17.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 19536 Karar: 2019 / 8782 ”davaya konu trafik kazasında kaza anında aracı kullanan sürücünün kusur durumunun araştırılması, konusunda uzman bilirkişiden kazanın oluşumunda davalı sürücüsünün kusur oranının ne olduğu konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra, aktüer bilirkişiden rücuya konu alacak yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli hesap raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” Yargıtay kararlarından da açıkça görüleceği üzere ayrıntılı ve gerekçeli kusur raporu alınmadan ve kusur durumu aydınlatılmadan ve eksik inceleme ile hüküm tesis edilmesinin bozma sebebi olarak görüldüğünü, bilirkişi raporunda tazminat hesabının da yanlış yapıldığını, davacının maddi zararı hesaplanırken işlemiş dönem zararının başlangıç tarihi 04.04.2018 olarak alındığını, ancak sürekli iş göremezliğinin başlangıcı kaza tarihi olan 04.04.2017 olup, işlemiş dönem zararı hesaplanırken bu tarihin dikkate alınması gerektiğini, yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere sürekli iş göremezlik tazminatının başlangıcının kaza tarihi olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına kusur durumu aydınlatılıp buna göre davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın taraf ehliyetini düzenleyen 50. maddesinde, “medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu”, TMK.’nın 28. maddesinde de “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm kurulamaz. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen ve mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar ise tarafın ölümü ile konusuz kalmaz, bu davalara, ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Dava ve taraf ehliyeti HMK’nın 114 ve 115. Maddeleri gereğince dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda; davacı … tarafından, davaya konu kazada yaralandığı, malul kaldığı ileri sürülerek cismani (sürekli iş göremezlik) tazminat talebinde bulunulmuş, dava sigortalı aracın ZMSS şirketi aleyhinde açılmıştır. Hükme esas alınan 30.06.2019 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacı …’nin 01.02.1939 doğumlu olup, 04.04.2017 olay tarihi itibariyle 78, hesaplama (31.12.2019) tarihi itibarıyla 81 yaşında olduğu TRH 2010 bakiye yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömür süresinin 6 yıl olduğu, taleple bağlı kalınarak, davacının 12 aylık geçici iş göremezliğinin bitip sürekli iş göremezliğinin başladığı 04.04.2018 tarihinden sonrası için sürekli iş göremezlik tazminatının sigortalının %25 kusur oranına göre 6.469,71 TL olduğu hesaplanmıştır. Ne varki adı geçen davacının vukuatlı aile nüfus kaydına göre karar tarihinden sonra 02.06.2021 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. Gerçek durum varken, varsayımlara dayalı tazminat hesabı yapılamaz.
Açıklanan tüm maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; henüz karar kesinleşmeden, yargılamanın devamı sırasında ölen davacı …’nin davada taraf olma ehliyetinin son bulduğu, davacının malvarlığına ilişkin olan tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisinin son bulduğu, ölü kişi lehine hüküm kurulamayacağı anlaşılmakla; mahkemece öncelikle, müteveffa …’nin yasal mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması ve daha sonra müteveffanın 04.04.2017 kaza tarihinden 02.06.2021 ölüm tarihine kadar kalıcı iş göremezlik tazminatının hesaplanması yönünden hükme esas alınan tazminat raporunu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak kazanılmış usulü haklarda gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilin istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.11.2019 tarih 2018/416 Esas- 2019/988 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya (mirasçılarına ) iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
4-Kararın taraflara tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.