Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/557 E. 2022/1888 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/557 – 2022/1888
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/557
KARAR NO : 2022/1888

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2019
NUMARASI : 2018/901 Esas 2019/1005 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 23.04.2018 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davacının sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu davacının yaralandığını, davalı sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine 24.10.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 400,00 geçici, 4.500,00 TL sürekli işgöremezlik, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 10.10.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesiyle de sürekli işgöremezlik tazminatının 27.321,97 TL’ye, geçici işgöremezlik tazminatını 5.672,32 TL7ye, bakıcı giderini 3.450,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacı tarafından davadan önce davalı şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığını, maluliyet ve kusur durumunun tespitinden sonra ancak gerçek zarardan sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sadece sürekli işgörmezlik tazminatından sorumlu tutulabileceklerini, avans faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, ZMMS poliçesinde cismani zarar tazmini istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, poliçe, maluliyet, kusur ve hesap bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; 23/04/2018 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçeli … plakalı aracın %85 kusurlu sevki sonucu, davacının kullandığı … plakalı araca çarpması nedeniyle meydana gelen kazada, davacının yaralandığı %5 oranında kalıcı maluliyetinin oluştuğu ve 6 ay süreyle iş ve gücünde geri kaldığı, tedavi sürecinin 2 aylık kısmında bir başkasının bakımına ihtiyaç duyduğu, bu nedenle kalıcı iş gücü zararı olarak hesap edilen 27.321,97 TL ile, kaza nedeniyle iş ve gücünden kaldığı ve bu nedenle oluşan gerçek zararı sayılan 5.672,32 TL’yi ve de tedavi sürecindeki bakıcı ihtiyacı nedeniyle oluşan 3.450,15 TL’yi davalı sigorta şirketinden poliçe kapsamında talep edebileceği, yine davacının usulüne uygun olarak sigorta şirketine başvurduğu ve şirketin 07/11/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, ayrıca bilirkişi tarafından hesaplanan geçici iş gücü kaybı zararından SGK tarafından yapılan 3.105,71 TL ödeme düşülerek 5.672,32 TL hesap edildiği halde, mahkemece sehven aynı ödeme yeniden düşülerek istenebilecek zarar miktarının hesap edildiği, anılan bu yanlışlığın kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşmaması için düzeltilmediği gerekçesiyle; davacının davasının kısmen kabulü ile; 33.338,73 TL ‘nin 07/11/2018 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu yaptığı taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesi gereğince davalı şirkete yasaya ve usulüne uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davacıların dava şartı niteliğinde olan bu başvuruyu yasal mevzuata uygun olarak yapmamaları nedeniyle öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekmekte iken İlk Derece Mahkemesi tarafından itirazlarının değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verildiğini,
Dosya kapsamında alınan maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişsiz olmasına rağmen bu yöndeki itirazlarının da göz ardı edildiğini, maluliyet raporu incelendiğinde; maluliyet tespitinin 30.03.2013 Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tespit edildiğinin ifade edildiğini, söz konusu raporun yönetmelik hükümleriyle uzaktan yakından ilgili olmadığını, ilgili Yönetmeliğin 4/ç maddesinde Özürlü sağlık kurulunun kimlerden teşkil edilmesi gerektiğinin tahdidi olarak sayıldığını, dosya içerisinde yer alan raporda; branşları belli olmayan ikisi öğretim görevlisi ve ikisi araştırma görevlisi olmak üzere toplamda beş kişilik heyet tarafından rapor tanzim edildiğini, davacının, kabul anlamına gelmemek üzere; sadece bir organ yada sistemi ilgilendiren bir rahatsızlığı bulunmadığını, tıbbi evrakları incelendiğinde vücudunun farklı bölgelerinde rahatsızlıkları olduğunu buna göre özürlü sağlık kurulunda iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanları ile fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekiminin bulunması, heyette en az 6 farklı branşta uzman bulunması gerekirken hükme esas raporun 5 kişilik heyetten alındığını bu kişilerin kendi alanlarında uzman hekim de olmadığını, raporun yönetmelik gereği oluşturulan özürlü sağlık kurulu tarafından tanzim edilmediğini,
Sigorta şirketi olarak sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak yalnızca davacının sürekli maluliyetine ilişkin olup diğer taleplerine karşı davalı şirketin her hangi bir sorumluluğu bulunmadığından geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderine hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme kararına dayanak alınan bilirkişi kusur raporunda davalı şirkete sigortalı olan araç sürücüsünün %85 kusurlu olduğu belirtilmiş olup bu tespitin hatalı olduğunu, zira söz konusu raporda da belirtildiği üzere davacı araç sürücüsü kavşak yaklaşımında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek kazanın oluşumuna en azından tali kusuru ile sebebiyet verdiğini, davacı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranının, bilirkişi raporunda belirtilenden çok daha yüksek olduğunu, Yerel Mahkemece kusur raporuna karşı yapmış oldukları bu itirazlar değerlendirilmeden, hatalı olan raporun hükme esas alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, karar altına alınan tazminata avans faizi uygulanmasının da yerinde olmadığını, olay trafik kazasından kaynaklı tazminat davası olması nedeniyle yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı şirketin, yasal faiz üzerinden dava dilekçesinin taraflarına tebliğinden itibaren sorumlu tutulabileceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme ilamının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici, sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davadan önce usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmadığını, maluliyet raporunu düzenleyen kurulun yönetmelik hükümleri gereğince teşekkül etmediğini, kusur oranının, faiz türünün ve başlangıcının hatalı olduğunu, sürekli işgöremezlik tazminatı dışında kalan taleplerin teminat dışı olduğuna yönelik olarak istinaf talebinde bulunmuştur.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak, kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirme ile eldeki davada Ankara ATK’ca düzenlenen 25.07.2019 tarihli rapor dahil, tüm aşamalarda alınan kusur raporlarının aynı yönde olduğu ve kazanın davalıya sigortalı araç sürücüsü …’in yönetimindeki araçla olay yeri kavşağa geldiğinde yavaşlayıp sağından ilk geçiş hakkına sahip biçimde gelen davacının geçişini beklemesi gerekirken aksine hareketle kontrolsüz şekilde kavşağa girerek davacı yönetimindeki aracın sol yan kısmına çarptığı, davacının da çarpmanın etkisi ile savrulup park halindeki dava dışı başka bir araca çarpması sonucu meydana geldiği, oluş itibari ile davalı araç sürücüsünün asli (%85) kusurlu, ilk geçiş hakkı kendisinde olmasına rağmen davacının kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle tali (%15) kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Uzman bilirkişilerce yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, yerel Mahkemenin bu kusur oranını kabul ile bilirkişi raporunu hükme dayanak almasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, tedavi gideri bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, belgesiz tedavi gideri, bakıcı gideri ve geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin tedavi, bakıcı gideri ve geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve tedavi, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı bu zararlarını davalı sigorta şirketinden talep edebilir. Genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) Buna göre, davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı (hükme esas bilirkişi raporunda davacı için belirlenen geçici işgöremezlik tazminatı SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsubu yapılmak suretiyle belirlenmiş olmasına rağmen mahkemece hükümde tekrar SGK ödemesinin düşülmesi suretiyle eksik hesaplama yapılmış ise de istinaf edenin sıfatına göre bu durum kaldırma nedeni yapılmamıştır) ile bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi doğru görülmemiştir.
Mahkemece davacının maluliyetinin belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda, davacının yaralanması nedeniyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede %5 iş gücü kaybının bulunduğu, 2 ay bakıcı ihtiyacı olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin belirlenmiş olmasına, anılan raporun Yargıtay uygulamalarına göre Adli Tıp Kurumu veya Üniversite hastanesinin adli tıp kürsüsünden alınmış olmasına göre davalı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı başvuru dilekçesine tazminat hesaplamasına ilişkin belgelerin eklendiği ve şirkete başvurunun 24.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının temerrüt tarihinin tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası olan 07.11.2018 tarihi olması nedeniyle, mahkemece bu tarihten itibaren faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte davalıya sigortalı araç … marka otomobil (özel araç) olduğundan yasal faiz yerine avans faiz uygulanması doğru görülmediğinden davalı vekilinin açıklanan nedenlerle dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre sair istinaf nedenlerinin reddine ancak faiz türünün yasal faiz olması gerektiği kabul edilerek bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2.maddesi gereğince kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1- Davacının davasının kısmen kabulü ile; 27.321,97 TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 3.450,15 TL bakıcı gideri, 2.566,61 TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 33.338,73 TL ‘nin 07/11/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 2.277,37 TL harçtan peşin yatırılan 35,90 TL ile ıslah ile alınan 107,50 TL toplamı 143,40,TL’nin mahsubu ile kalan 2.133,97 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına
3-Davacı tarafından yapılan 2.315,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren % 91.48’i olan 2.117,76 TL ile 35,90 TL başvurma harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin bulunmadığında, bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına
5-Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.000,65 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
II-İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 45,50 TL yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme ve harç ikmali işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.