Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/549 E. 2022/2300 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/549 – 2022/2300
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/549
KARAR NO : 2022/2300

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2019
NUMARASI : 2016/968 Esas 2019/979 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı… Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02.01.2016 tarihinde, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde bulunduğu esnada, aynı bulvar üzerinde yaya geçidinden yaya olarak karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığını, işgöremezliğe maruz kaldığını, sürekli bakım ihtiyacı ve dolayısıyla bakıcı gideri ihtiyacı doğduğunu, trafik kazasına kusuru ile sebebiyet veren aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi uyarınca davalı… Sigorta A.Ş.’nin teminatı kapsamında olduğunu, bakıcı gideri/yardımcı kişi tazminatı için gerekli bilgi, belge ve evraklarla birlikte davalı… Sigorta A.Ş.’ye başvuruda bulunulduğunu, dilekçe ve eklerinin 05.09.2016 tarihinde… Sigorta A.Ş.’ye tebliğ edildiği halde davalı… Sigorta A.Ş tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi cevap dahi verilmediğini, davalı şirketin davacının dava konusu kaza nedeniyle uğradığı maddi zararlarını tazmin ile yükümlü olduğunu belirterek artırım hakkı saklı olmak üzere, HMK 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde şimdilik 5.000,00-TL bakıcı gideri/yardımcı kişi tazminatının kaza tarihi olan 02.01.20.16 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiş; 01/10/2019 tarihli dilekçesi ile HMK madde 107/2 uyarınca tazminat taleplerini 310.000.00-TL olarak artırmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili beyan dilekçesinde; bakıcı giderinin de geçici iş göremezlik ve kalıcı iş göremezlik ile birlikte sakatlık teminatından karşılanması gerektiğinin mevzuat ile hüküm altına alındığını, bu tutarın sağlık giderleri teminatından karşılanamayacağının sabit olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, kaza tespit tutanağı, kusur raporu maluliyet raporu ve bilirkişi raporuna göre; 02.01.2016 tarihinde, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı araç ile seyir halinde bulunduğu esnada, yaya olarak karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre davacının bedensel özür oranının %100 (yüz) olduğu ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu, kazanın meydana gelmesinde davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın sürücüsünün %85 oranında kusurlu, davacı yaya …’ın %15 oranında kusurlu olduğu, kusur durumuna göre davacının uğramış olduğu bakıcı gideri zarının 752.912,01 TL olduğu, sigortalısı araç sürücüsünün kusuruna isabet eden davacının uğramış olduğu bakıcı gideri zararından davalı tarafın ZMSS poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğu, ödeme başvurusunun 05/09/2006 tarihinde yapıldığı, ödemede bulunmayan davalı şirketin 8 iş günü sonrası olan16/09/2016 tarihinde temerrüte düştüğü, sigortalı araç ticari nitelikte olmadığından davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği anlaşıldığından ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne 310.000,00-TL bakıcı gideri tazminatının 16/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacının ve davalı şirketin taraf olduğu aynı kazaya ve sürekli iş göremezlik zararının tazminine ilişkin Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/744 E. sayılı dosyasında; sakatlanma teminat limiti teminat tutarının, 02/01/2016 kaza tarihi dikkate alınarak belirlendiğini ve teminat limitinin tamamı olan 310.000,00 TL asıl alacak dikkate alınarak toplamda 341.299,73 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, ilgili dava dosyasında, sulh sonucu davadan feragat nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verildiğini, bununla ilgili ibraname, ödeme ve karara ilişkin belgelerin ibraz edildiğini (20.01.2017 tarihli ibraname, 27.01.2017 tarihli dekont, 20.03.2017 tarihli mahkeme kararı), iş bu davada ise poliçe tanzim tarihindeki yasal düzenlemeler ve kaza tarihindeki teminat limiti dikkate alınmaksızın hukuka aykırı şekilde davacının, sürekli bakıcı giderine ilişkin davasının 310.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verildiğini, davacı tarafa sürekli sakatlık tazminatı için ödenen 310.000,00 TL dikkate alınarak sakatlık halinde şahıs başına teminat limitinin tükendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu poliçenin tanzim tarihinin 10/11/2015 olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın yürürlük tarihi olan 01/06/2015 tarihi sonrasına denk geldiğini, bu sebeple Genel Şart düzenlemesi gereği davacı tarafın sürekli nitelikteki bakıcı gideri talebinin, sakatlık teminatı dahilinde değerlendirilmesi gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın “Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı A.5. maddesinde “b)Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.
c)Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenleme olduğunu, Genel Şartlar kapsamında açıkça düzenlendiği üzere davacının, sürekli sakatlık oranının belirlenmesi sonrasında ortaya çıkan söz konusu sürekli bakıcı giderleri talebinin, poliçenin sürekli sakatlık teminatı limiti ile sınırlı olmak üzere kapsam dahilinde bulunduğunu, sürekli sakatlık teminat limiti olan 310.000-TL’nin tamamının, ilgili dava dosyasında sulh sonucu ödenmiş olduğu dikkate alındığında, iş bu dava dosyasında davalı şirketin sorumluluğundan söz edilmesinin mümkün olmadığını, genel şart düzenlemeleri uyarınca; davacının sürekli bakıcı gideri talebinin, sakatlık teminatından karşılanması gerektiğini, söz konusu düzenlemeler ve somut durum dikkate alındığında, hükümde teminat limiti üzerinde karar verilmesinin, açıkça hukuka aykırı olduğunu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin konu hakkındaki 22.03.2018 tarihli, 2017/656 E. ve 2018/306 K. sayılı kararı), poliçe tanzim tarihi itibariyle 01.06.2015 yürürlük tarihli genel şartların uygulanması ve ilgili genel şart düzenlemeleri kapsamında sürekli sakatlık tazminatı ile sürekli bakıcı giderine ilişkin tazminat taleplerinin tek teminattan karşılanacak olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle sürekli bakıcı gideri tazminatının, kazaya karışan aracın ZMSS şirketinden tahsili talebine ilişkindir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri ise mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir. Daimi işgücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile birleştirilen) kökleşen içtihatları da bu yöndedir.
Somut olayda, 10.11.2015/10.11.2016 vadeli poliçede 310.000,00 TL sakatlanma ve ölüm, 310.000,00 TL sağlık gideri teminatı bulunmaktadır. Dava konusu olay 02.01.2016 tarihinde meydana gelmiş, davalı… Sigorta A.Ş.nin trafik kazasına karışan dava dışı … yönetimindeki aracın ZMSS şirketi olduğu, ZMSS poliçesinin 10.11.2015 tarihinde düzenlendiği, poliçede 310.000,00TL kişi başına sakatlanma ve ölüm, 310.000,00TL kişi başına sağlık gideri teminatı bulunduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde davacının davaya konu trafik kazası neticesi sürekli şekilde bakıcıya ihtiyacı olduğunu belirterek belirsiz alacak davası şeklinde açtığı iş bu davada şimdilik 5.000,00TL bakıcı gideri talebin de bulunduğu, bedel artırım dilekçesi ile poliçede yer alan kişi başına sağlık gideri kapsamında 310.000,00TL bakıcı giderinin davalı sigortacıdan tazminini talep ettiği, davacı yaya konumunda olup, yaya geçidinden karşı tarafa geçmekte iken davalıya sigortalı aracın çarpması sonucu %100 oranında sürekli malul kaldığının, başka birisinin sürekli bakımına ihtiyacı olduğunun, başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü olduğunun usulüne uygun biçimde tespit edildiği, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün %85, davacının %15 oranında kusurlu bulunduğu, hesap bilirkişisi tarafından toplam davacı için 752.912,01TL bakıcı gideri tespit edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından aynı kazayla ilgili olarak davacı tarafça, Ankara 6. ATM’nin 2016/744 E. Sayılı dava dosyasında sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiği, davacı tarafla o davanın yargılaması sırasında anlaşmaya varılarak sakatlık teminatı limiti olan 310.000,00TL asıl alacağın, ferileriyle birlikte toplam 341.299,73TL olarak 27.01.2017 tarihinde davacıya ödendiği, davacıdan 20.01.2017 tarihli ibra alındığı, ödeme ve sulh nedeniyle 20.03.2017 tarihli karar ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, sürekli bakıcı giderinin de ZMSS genel şartlarındaki düzenleme gereğince sakatlık teminatı kapsamında olduğu, sakatlık teminatı limitinin tükendiği, bakıcı giderinden bu nedenle sorumlu olmadıkları ileri sürülmüş ise de, iş bu davanın söz konusu ibra tarihinden daha önce açıldığı, ibranın davacının sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden verildiği, ibrada bakıcı giderine ilişkin hakların saklı tutulduğu, sürekli sakatlık teminatı ile sürekli bakıcı gideri teminatlarının farklı olduğu, bakıcı giderinin ZMSS poliçesindeki sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu, bir başka ifadeyle davalı sigorta şirketinin sürekli iş göremezlik tazminatını, kişi başına sakatlık ve ölüm teminatından, bakıcı giderini sağlık gideri teminatından ödemesi gerektiği, iki farklı teminat limiti ile sorumluluğunun bulunduğu, bu nedenle davalı sigortacının bu hususa ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, tedavi bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 Sayılı Yasanın 59. Maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. Maddesi değiştirilmiş olup, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü getirilmiş ise de, bakıcı gideri davacının trafik kazası nedeni ile %100 oranında malul kalmasından dolayı ömür boyu beşeri ihtiyaçlarını gidermek için bakıcı kişi yardımına muhtaç olmasından kaynaklanan maddi zarar olup bu zararın ilgili yasada düzenlenen SGK’nun sorumlu olduğu tedavi gideri kapsamında olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararı nedeniyle ZMSS Genel Şartlarının somut olayda uygulanmasının mümkün olmayacağı, ZMSS poliçesinde olay tarihinde geçerli 310.000,00TL kişi başına sürekli sakatlık ve ölüm teminatı dışında, ayrıca bakıcı gideri zararını kapsayan kişi başına 310.000,00TL de sağlık gideri teminatı bulunmasına, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde verdiği KTK.nın 90. maddesine ilişkin iptal kararı da gözetilerek, davacının talep ettiği sürekli bakıcı gideri tazminatının ZMMS poliçesindeki sağlık gideri teminatından karşılanması gerektiğinin kabulü ile davacı tarafça talep edilen sürekli bakıcı giderinin, davalı sigorta şirketinden poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı sigorta şirketi vekilinin bu hususa ilişkin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı… Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 21.176,10 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 5.295,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.881,10 TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL olmak üzere 02.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Üye
Üye
Katip

KARŞI OY

Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle bakıcı gideri talep etmiş, davalı sigorta şirketi davacıya sakatlık teminatı kapsamında poliçe limitinin tamamının ödendiğini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında, davalının sürekli bakıcı giderinden sorumluluğuna ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, “bakıcı gideri” nedeniyle sorumlu olunan miktarın, poliçede “Sağlık Giderleri Teminatı” ve “Sakatlık Teminatı” olarak gösterilen teminatlardan hangisinden karşılanacağına ilişkindir.
Zorunlu Sorumluluk Sigortası; sigorta ettiren ile yapılan sözleşme kapsamında, sigortalının üçüncü kişilere olan sorumluluklarının, belirli bir sigorta primi karşılığında üstlenildiği bir sigorta türüdür. Bu nedenle sigorta priminin belirlenmesinde sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat miktarı önem arz ettiğinden, sigorta tarafından üstlenilen sorumluluğun belirlenmesinde kanuna aykırı olmadıkça, hangi zararlardan, hangi teminat kapsamında ne miktarda sigortanın sorumlu olacağı Genel Şartlar ile düzenlenebilir. Bu durum sigortanın, söz konusu zararlardan kaza risk değerlendirmesine göre belirlenen prim karşılığında sorumlu olmasının doğal sonucudur. Bu nedenle mevzuatta zararların hangi teminat kapsamında ödeneceği açıkça düzenlenmiş ise, yapılan düzenleme çerçevesinde sigortanın sorumluluğu belirlenmelidir. Davalının mevzuattaki düzenlemeye göre prim maliyetini belirleyerek üstlendiği sorumlulukta, prim maliyetine de etki edecek şekilde, zararın niteliğine göre sorumlu olunacak teminat yorum yolu ile belirlenemez.
Bu çerçevede, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına bakıldığında, 2918 Sayılı Yasanın 91/1. maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” düzenlemesi ile kanuna tabi araçların üçüncü kişilere vereceği zararlarda, işletenin sorumluluğunun karşılanması için sorumluluk sigortası yaptırılması zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda yapılan düzenlemede, sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat üst limitleri, hangi teminatların, hangi zararların hangi limitten karşılanması gerektiğine ilişkin açık bir düzenleme yapılmamış, “En Az Sigorta Tutarları” başlıklı 2918 Sayılı Yasanın 93. Maddesinde “(1)Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. (2)Tarife ve talimatların tespitinde; araç türleri; coğrafi bölge; sigorta süresi içinde herhangi bir hasar ödemesine neden olmayan işletenlerin primlerinin indirilmesi yoluyla ödüllendirilmesi, hasar ödemesine neden olan işletenlerin primlerinin yükseltilmesi yoluyla cezalandırılması ve gerekli görülen diğer hususlar dikkate alınır.” denilerek, buna ilişki düzenleme ve belirleme yetkisi Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığa bırakılmıştır.
İlgili düzenleme ile idareye tanınan yetki sınırlı olup, idare 2918 Sayılı Yasanın 93. maddesinde belirtilen hususlarda ve kanuna aykırı olmamak üzere düzenleme yapabilir. Buna göre; İdare, Sigortanın sorumluluk sigortası olması nedeniyle, sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişinin TBK çerçevesinde belirlenmesi gereken zararlarının belirlenmesinde, kanun ve uygulamaya aykırı hesaplanmayı içeren düzenleme; kanunda sigorta teminat kapsamında sayılan bir takım zararları teminat kapsamı dışına çıkaran düzenleme yapamaz ise de, sigorta şirketinin sorumlu olacağı en az sigorta teminat tutarlarını belirleyebileceği gibi, zararın niteliğine göre birden fazla teminat belirlenmiş ise, hangi zararların hangi teminat kapsamında karşılanacağını belirleyebilir. İdare tarafından yapılan bu belirleme, prim bedellerinin belirlenmesinde esas alındığından, sigorta şirketinin sorumluluğunun belirlenmesinde de esas alınır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları incelendiğinde, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar A.5 Maddesinde, sigorta poliçesinde yer alan teminatlar düzenlemiş, sigortanın hangi zararlardan, hangi teminat kapsamında sorumlu olacağı belirlenmiştir. “Sürekli Sakatlık Teminatına” ilişkin “c” bendinde “Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.” denilerek, sürekli bakıcı giderlerinden sigortanın, “sürekli sakatlık teminatı” kapsamında sorumlu olacağı düzenlenmiş olup, bu şekilde yapılan düzleme TBK’da, TTK’da ve 2918 Sayılı Yasada, zararı ve sigortanın sorumluğunu belirleyen hükümleri kaldırmamasına ve azaltmamasına, yine belirtilen kanunlarda teminatın belirlenmesine ilişkin aksine bir düzenleme olmamasına göre davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat miktarı genel şartların A.5-c bendine göre belirlenmesi gerekir. Her ne kadar Yargıtay uygulamalarında, sorumlu olunan zararın niteliğinden hareket ile daha önce söz konusu zararların “Tedavi ve Sağlık Teminatı” kapsamında olduğu, “Sakatlık Teminatı” kapsamında olmadığı kabul edilerek uygulama yapılmış ise de, 01/06/2015 tarihinden önce Genel Şartlarda bu hususta hüküm bulunmaması nedeniyle yorum yöntemi ile söz konusu belirlemenin yapıldığı, oluşan yeni mevzuatta bu durumun açıkça düzenlenmiş olması, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 2918 Sayılı Yasanın 93. Maddesinden aldığı yetkiye istinaden düzenlemenin yapılmış olması, yapılan düzenlemenin sigortanın sorumlu olduğu en az sorumluluk miktarının belirlenmesine yönelik olması ve 2918 Sayılı Yasanın 91 ve 92. Maddesinde çerçevesi çizilen sorumluluğu kaldıran veya azaltan mahiyette olmaması karşısında, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar çerçevesinde düzenlenen poliçeler açısından sigortanın sorumluluğunda, “Bakıcı Giderinin” “Tedavi ve Sağlık Gideri Teminatı” kapsamında görülmesine ilişkin değerlendirme yapılması mümkün görülmemektedir. Diğer yandan, TBK ve KTK’da sigortanın bakıcı ve çalışma gücü kaybından sorumluluğu mevcut ise de, ilgili kanunlarda sigortanın sorumluluğu açısından tedavi gideri ve diğer sorumluluk halleri için ayrı ayrı limit belirleme yükümlülüğü getirilmemiş olduğundan, KTK 93. maddesine göre yapılan belirleme sorumluluk açısından nazara alınması gerekir.
Bu itibarla, somut olayda davacının 02/01/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle bakıma muhtaç kaldığından bahisle, kazaya sebep olan araç sigortacısından bakıcı giderine ilişkin zararlarının karşılanmasını talep etmiştir. Kazaya sebep olan araç zorunlu sorumluluk sigortası 10/11/2015 tarihinde düzenlenmiş olduğundan, davalının sorumluluğu 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar çerçevesinde belirlenmesi gerekir. Buna göre de davalı sigorta şirketi “bakıcı giderinden”, “sürekli sakatlık teminatı” limiti kapsamında sorumludur. Davacı söz konusu “sakatlık teminatı” kapsamında yapılan ödemeler sonrasında limit kalması halinde davalıdan talep edebilir. Dava açıldıktan sonra, 27.01.2017 tarihinde davacının sürekli işgöremezliği nedeniyle teminat limitinin tamamı davalı tarafından davacıya ödediğinden, mahkemece sakatlık teminatında davalının sorumlu olacağı limit kalmaması nedeniyle, “bakıcı gideri” kapsamındaki davasının reddedilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair yeniden hüküm verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Başkan

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.